Notice: stream_get_contents(): Read of 8192 bytes failed with errno=13 Permission denied in D:\xampp\kuranmucizeler\libraries\src\Cache\Storage\FileStorage.php on line 126

Notice: stream_get_contents(): Read of 8192 bytes failed with errno=13 Permission denied in D:\xampp\kuranmucizeler\libraries\src\Cache\Storage\FileStorage.php on line 126
Kadınların aleyhine olacak şekilde anlamı saptırılan Nur suresi 31. ayetinin detaylı incelenmesi: Baş örtüsü, türban, peçe Yüce Allah’ın emri mi?

Nur suresi 31. ayetinin (24:31) anlamı kadınların aleyhine olacak şekilde saptırılmıştır. Bu ayet uydurulmuş hadisler ışığında okunmuş, böylece kadınlara baş örtüsü takılmış, hatta tüm vücudu çarşaf içine sokulmuştur. Bu da yetmezmiş gibi bakışları kısılsın/azalsın diye gözleri de bir perde/bir peçe arkasına hapsedilmiştir.

Hemen söyleyelim; bizim tek bir amacımız vardır. O da Yüce Allah’ın ayetlerde tam olarak ne buyurduğunu anlayabilmektir. Yüce Allah’ımız ne buyurmuş ise bizim için sorgusuz sualsiz emirdir. O ne buyurur ise ona uyarız. Ancak ne olduğu belli olmayan, dedesinin dedesinden duydum diyerek yaklaşık 6 ravi zinciri ile gelen hadislere uymayız. Uymayız çünkü; bizi Kuran’ın yolu olan dosdoğru yoldan saptırırlar. Kuran’ı anlamamıza engel olurlar. Uymayız çünkü; ahiret evrenindeki sınavda Kuran’dan sorulacağız.  

43:43 Öyleyse sımsıkı sarıl vahyedilene sana; doğrusu sen üzerindesin dosdoğru bir yol.

43:44 Ve doğrusu o (Kuran) mutlak bir zikirdir sana; ve kavmin için; ve yakında sorulursunuz.

Görüldüğü üzere biz de Kuran’a sımsıkı sarılmalıyız. İçerdiği hikmetli hükümleri iyi anlamalıyız ve hayatımıza geçirmeliyiz. Bu nedenle Yüce Allah’ın izni ile 24:31 ayetini kelimelerin birebir anlamları ile ve berrak bir akıl ile incelemek istedim.

Yüce Allah aşağıdaki 24:31 ayetinde şu şekilde buyurmaktadır;

Kuran Ayet No|Sure No|Ayet No|Ayet

Arapça okunuş

Meal

2820|24|31|وَقُل لِّلْمُؤْمِنَٰتِ يَغْضُضْنَ مِنْ أَبْصَٰرِهِنَّ وَيَحْفَظْنَ فُرُوجَهُنَّ وَلَا يُبْدِينَ زِينَتَهُنَّ إِلَّا مَا ظَهَرَ مِنْهَا وَلْيَضْرِبْنَ بِخُمُرِهِنَّ عَلَىٰ جُيُوبِهِنَّ وَلَا يُبْدِينَ زِينَتَهُنَّ إِلَّا لِبُعُولَتِهِنَّ أَوْ ءَابَآئِهِنَّ أَوْ ءَابَآءِ بُعُولَتِهِنَّ أَوْ أَبْنَآئِهِنَّ أَوْ أَبْنَآءِ بُعُولَتِهِنَّ أَوْ إِخْوَٰنِهِنَّ أَوْ بَنِىٓ إِخْوَٰنِهِنَّ أَوْ بَنِىٓ أَخَوَٰتِهِنَّ أَوْ نِسَآئِهِنَّ أَوْ مَا مَلَكَتْ أَيْمَٰنُهُنَّ أَوِ ٱلتَّٰبِعِينَ غَيْرِ أُو۟لِى ٱلْإِرْبَةِ مِنَ ٱلرِّجَالِ أَوِ ٱلطِّفْلِ ٱلَّذِينَ لَمْ يَظْهَرُوا۟ عَلَىٰ عَوْرَٰتِ ٱلنِّسَآءِ وَلَا يَضْرِبْنَ بِأَرْجُلِهِنَّ لِيُعْلَمَ مَا يُخْفِينَ مِن زِينَتِهِنَّ وَتُوبُوٓا۟ إِلَى ٱللَّهِ جَمِيعًا أَيُّهَ ٱلْمُؤْمِنُونَ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ

Ve kul lil mu’minâti yagdudne min ebsârihinne ve yahfazne furûcehunne, ve lâ yubdîne zînetehunne illâ mâ zahera minhâ, vel yadribne bi humurihinne alâ cuyûbihinne, ve lâ yubdîne zînetehunne illâ li buûletihinne ev âbâihinne ev âbâi buûletihinne ev ebnâihinne ev ebnâi buûletihinne ev ıhvânihinne ev benî ıhvânihinne ev benî ehavâtihinne ev nisâihinne ev mâ meleket eymânuhunne evit tâbiîne gayri ulîl irbeti miner ricâli evit tıflillezîne lem yazharû alâ avrâtin nisâi, ve lâ yadribne bi erculihinne li yu’leme mâ yuhfîne min zînetihinne, ve tûbû ilâllâhi cemîan eyyuhel mu’minûne leallekum tuflihûne.

Ve de ki inanan/mümin kadınlara; azaltsınlar/alçaltsınlar bakışlarından ve korusunlar bacak aralarındakileri; ve besbelli görünür etmesinler süslerini/ziynetlerini dışında -neyse kendiliğinden göründü ondan- ve vursunlar örtüleriyle göğüslerinin/memelerinin üstüne; ve besbelli görünür etmesinler süslerini/ziynetlerini dışında kocaları veya babaları veya kocalarının babaları veya oğulları veya kocalarının oğulları veya kardeşleri veya erkek kardeşlerinin oğulları veya kız kardeşlerinin oğulları veya kadınları veya sahip olduğu yeminleriyle veya tabiler/hizmetliler; adamlardan olmayan arzu/beceri sahibi veya çocuklar -kimseler ki anlamazlar kadınların avret yerlerini/cinsel organ bölgelerini-; ve vurmasınlar ayaklarıyla bilinmesi için süslerinden/ziynetlerinden gizler oldukları neyse; ve tevbe edin Allah'a topluca ey inananlar/müminler! Belki felaha/başarıya ulaşırsınız.

 

(يَغْضُضْنَ) yagdudne kelimesi kökü (غضض) düşürmek-alçaltmak (lower), eksiltmek-hafifletmek (lessen) anlamındadır. Hans Wehr 4th ed., page 791 (of 1303)

(أَبْصَٰرِهِنَّebsârihinne kelimesi kökü (بصر) görmek-bakmak (look-see) anlamındadır. Hans Wehr 4th ed., page 75 (of 1303) 

(فُرُوجَهُنَّfurûcehunne kelimesi kökü (فرج) açıklık (gap), yarık (cleavage-split), kadınların perine bölgesi, vulva (kadın cinsiyet organı) (pudendum of the female, vulva) anlamındadır. Hans Wehr 4th ed., page 822 (of 1303)

(يُبْدِينَ) yubdîne kelimesi kökü (بدو) göstermek (show), açıkça göstermek (menifest), aşikar olmak (become evident), besbelli yapmak (obvious) anlamındadır. Hans Wehr 4th ed., page 59 (of 1303)

(زِينَتَهُنَّ) zînetehunne kelimesi kökü (زين) dekore etmek-süslemek (decorate, adorn), ziynet-süs (embellishment) anlamındadır. Hans Wehr 4th ed., page 454 (of 1303)

(ظَهَرَ) zahera kelimesi kökü (ظهر) görünür olmak (become visible), belirgin (distinct), kendi görünen (menifest itself), görünmek (appear) anlamındadır.  Hans Wehr 4th ed., page 682 (of 1303)

(خُمُرِهِنَّhumurihinne kelimesi kökü (خمر) örtmek (cover), gizlemek (conseal-hide) anlamındadır. Aklı örtmesi nedeni ile alkollü içeceklerin adı da bu kökten gelir. Hans Wehr 4th ed., page 302 (of 1303)

Kadınların baş örtüsü veya yüzlerini örten örtü olarak anlam verildiğini de görüyoruz. Ancak bu konuyu birazdan ayet ışığında incelemeye çalışacağız. 

(جُيُوبِهِنَّcuyûbihinne kelimesi kökü (جيب) meme-göğüs (breast-bosom), kalp (heart) anlamındadır. Hans Wehr 4th ed., page 177 (of 1303) 

(عَوْرَٰتِavrâtin kelimesi kökü (عور) avret yeri-genital organ bölgesi (pudentum), genital bölge (genitals) anlamındadır. Hans Wehr 4th ed., page 769 (of 1303)

 

Yüce Allah’ın izni ile ayetleri incelemeye başlayalım;

azaltsınlar/alçaltsınlar bakışlarından’ (‘yagdudne min ebsârihinne’);

Bu emir tüm mümin/inanan kadınlaradır. Bakışların azaltılması/alçaltılması bir şeye şehvetle bakmamak demektir. Zaten incelediğimiz 24:31 ayetinin bir ayet öncesi olan 24:30 ayetinde aynı emir erkeklere de verilmiştir.

24:31 De ki inanan/mümin erkeklere; azaltsınlar/alçaltsınlar bakışlarından ve korusunlar bacak arasındakilerini; bu daha temizdir onlara; doğrusu Allah haberdardır ne yaparlar.

Bu iki ayet birlikte düşünüldüğünde gözlerin şehvetle bakışının yasaklandığı ortadadır. Asla fiziksel bir azaltma/kısma söz konusu değildir. Yani bakışları kısmak için bir perde/bir peçe arkasından bakmak gibi bir şey asla söz konusu değildir. Kuran ile çelişir. Şöyle ki; kadınların bakışlarını kısmak/azaltmak için onların gözlerini peçe arkasına alıyorsak erkeklerin de bakışlarını kısmak için onların da gözlerini peçe arkasına almamız gerekir. Çünkü emir aynı kelimeler ile hem inanan/mümin kadınlara hem de inanan/mümin erkeklere verilmiştir. Bu durum mümkün olmadığına göre kesin olarak anlarız ki bakışların azaltılması/alçaltılması şehvet ile bakılmamasıdır.

 

‘korusunlar bacak aralarındakileri’ (‘yahfazne furûcehunne’);

Bu emir de tüm mümin/inanan kadınlaradır. Cinsel organları da içeren bu bölge iki bacak arasında olduğu için ‘furûcehunne’ kelimesi ile ifade edilmiştir. Demek ki kadınlar bu bölgedeki vulvayıkadın cinsel ilişki giriş yolu ağzını’ ve vajinayıcinsel ilişki yolunu’ ve anüsüdışkının çıktığı yeri’ her türlü cinsel aktiviteden koruyacaklardır. Sadece vajinal cinsel ilişki değil. Anal ilişkiden de korumaları emrediliyor. Cinsel ilişki dışında cinsel ilişki olmadan (duhul olmadan) yapılan aktivitelerden de korunmalıdır (karşı cinsle veya hem cinsle yapılan sürtme gibi aktiviteler).

Aynı emrin aynı kelimeler ile erkeklere de verildiğini görüyoruz.

24:31 De ki inanan/mümin erkeklere; azaltsınlar/alçaltsınlar bakışlarından ve korusunlar bacak arasındakilerini; bu daha temizdir onlara; doğrusu Allah haberdardır ne yaparlar.

İnanan/mümin erkekler de tıpkı inanan/mümin kadınlar gibi bacak aralarında olan bölgeyi ve burada olan organları koruyacaklardır. 

 

besbelli görünür etmesinler süslerini/ziynetlerini dışında -neyse kendiliğinden göründü ondan-‘

Süsler/ziynetler 24:31 ayetinde 3 kez geçer. Ayrıca mescidlere giderken süslenme (7:31), Dünya’nın ziyneti/süsü (10:24, 11:15, 28:60, 33:28), Karun’un süsleri/ziynetleri içinde halkının karşısına çıkması (28:79) şeklinde de geçmektedir.

Süs/ziynet kelimesi bir şeyin beğenisini artıran her şey olabilir. Nasıl ki Dünya gezegeninin üstündeki sular, denizler, okyanuslar, göller, nehirler, bitkiler, bitkilerin ürünleri Dünya’nın süsü/ziyneti oluyor ise, Mars da bir gezegen olmasına rağmen bu süslerden yoksun ise bir kadının süsleri/ziynetleri de o kadının karşı cins tarafından beğenilmesini sağlayan, karşı cinste olmayan, kadınlığa özel şeyler olmalıdır.

Biraz daha detaylandıralım;

Bazı kimseler kadının süsünün/ziynetinin tüm vücudu olduğunu iddia etmektedirler. Bu kesinlikle yanlıştır. Çünkü ayetin ilerleyen kısmında ‘ve vurmasınlar ayaklarıyla bilinmesi için süslerinden/ziynetlerinden gizler oldukları neyse’ buyurulmaktadır. Açıktır ki kadının süsleri/ziynetleri örtülmesine rağmen ayakları yere vurma ile bilinir olabilecek şeyler olmalıdır. Bir kadının başı, saçları, yüzü, elleri, kolları, bacakları örtülmüş olsa, ayakların yere vurulması ile nasıl bilinir olacak? Demek ki ayakları yere vurma ile oluşan darbeler ile sallanarak bilinir hale gelen bir şeyler olmalı. Açıktır ki kadın vücudunda bu özellikte olan, kadının erkekler tarafından beğenilmesine neden olan, karşı cinsin cinsel dürtülerini tetikleyen ve artıran şeyler kadınların memeleridir/göğüsleridir ve kalçalarıdır. O dönemde sütyen gibi memelerin sallanmasını önleyen bir şey yoktu. Sütyen olmadığında kadınlar ayaklarını yere sertçe vurduklarında bu organlar sallanır ve dikkat çekici hale gelir. Ayrıca ayakları yere sert vurarak yürütüğünde kadının kalçaları sallanır.    

Kadının ziyneti/süsü memeleri/göğüsleri/kalçası olduğuna göre ayette bu bölgelerin besbelli görünecek şekilde bırakılmaması gerektiğini anlıyoruz. Tamamen görülecek şekilde örtüsüz/açık zaten olamaz. Aşağıdaki paragrafta açıklanacağı gibi bu gölgenin örtü ile kapatılması emrediliyor. Ancak örtünün memelerin/göğüslerin belirgin şekilde fark edilmesini önlemesi gereklidir. Dar ve sıkı örtüler memeleri/göğüsleri/kalçaları belirgin edeceği için ayetteki Yüce Allah'ın buyruğuna uygun olmayacaktır. Bol, sıkmayan, hatları göstermeyen, içini göstermeyen bir örtü ile memeler/göğüsler örtülmelidir. Kalça bölgesi de hatları belirginleştirmeyecek şekilde kapatılmalıdır.    

'dışında -neyse kendiliğinden göründü ondan (süsten/ziynetten)-'

Ancak Yüce Allah yarattığını bilir. Memelerin/göğüslerin/kalçaların dar olmayacak şekilde örtülmesine rağmen kendiliğinde fark edilmesinin önemli olmadığını bize bildirmiştir.

‘ve vursunlar örtüleriyle göğüslerinin/memelerinin üstüne' (‘vel yadribne bi humurihinne alâ cuyûbihinne’);

Yüce Allah kadınlara göğüslerini/memelerini bir örtüyle örtmelerini emrediyor. Bu kadar basit. Bazı meallerde ‘lyadribne’ kelimesinin ‘salsınlar’ olarak çevrildiğini görüyoruz. Bu yanlıştır. Bu kelimeye salsınlar anlamı verilince sanki yukarıdan bir şey salınması gerektiği anlaşılır. Ayeti olduğu gibi değil de uydurma hadisler ışığında okuyanlar da ‘örtülerini’ ‘humurihinne’ kelimesine baş örtüsü anlamı verir. Ayette baş/kafa kelimesi geçmez. Sadece bir şeyi örten, gizleyen, kapatan bir örtü anlamına gelen ‘humur’ kelimesi geçer. Üzerinde namaz kılınan halı (seccade) için de bu kelime kullanılıyor. Bu kelimenin kökü aklı örttüğü için alkol içeren içecekler için de kullanılır. Demek ki Yüce Allah’ın emrettiği şey memelerin/göğüslerin bir örtü ile örtülmesidir.

‘bi humurihinne’ ‘örtüleriyle’ kelimesini ayette geçmemesine rağmen ‘baş örtüleriyle’ şeklinde çevirmek şu çelişkiye neden olur (Yüce Allah bize yol gösteriyor);

Demek ki bu ayet inmeden önce mümin/inanan kadınların başları kapalıymış/örtülüymüş ancak memeleri/göğüsleri açıkta geziyorlarmış. Bu ayet inince başlarını örttükleri örtüleri memelerine doğru sarkıtmışlar/salmışlar. Bu büyük bir çelişkidir. Başın örtülüp de memelerin/göğüslerin açık olması akla ve mantığa terstir. Bu da bize işaret edilen örtünün baş örtüsü ile ilgisi olmadığını gösterir. Ayette işaret edilen ve amaçlanan şey göğüslerin/memelerin örtülmesidir.

‘ve besbelli görünür etmesinler süslerini/ziynetlerini dışında kocalarına veya babaları veya kocalarının babaları veya oğulları veya kocalarının oğulları veya kardeşleri veya erkek kardeşlerinin oğulları veya kız kardeşlerinin oğulları veya kadınları veya sahip olduğu yeminleriyle veya tabiler/hizmetliler; adamlardan olmayan arzu/beceri sahibi veya çocuklar -kimseler ki anlamazlar kadınların avret yerlerini/cinsel organ bölgelerini-‘

Ayetin bu kısmında kadınların ziynetleri/süsleri konusunda yanlarında daha rahat olabilecekleri kimseler sayılmış. Bu noktada açıkça anlarız ki kadınların ayette işaret edilen ziynetleri/süsleri taktıkları süs eşyaları değildir. Kolye, bilezik, halhal gibi süsler değildir. Çünkü kadınlara arzusu kalmamış adamlar ve kadınların avret yerlerini anlamayan çocukların sayılması bu ziynetlerin yukarıda anlatıldığı gibi karşı cins için cinsel dürtü oluşturabilecek memeler/göğüsler/kalçalar olduğunun kesin delilidir. 

Kadınlar bu sayılan kimselerin yanında memeleri/göğüsleri/kalçaları çıplak gezebilir mi?

Ayette kadınlar sayılan kimselerin yanında memeleri/kalçaları açık/çıplak gezebilir demiyor. Bu kimselerin yanında memeleri/göğüsleri/kalçaları örtme açısından, belirginliği açısından daha esnek kıyafetler giyebilirler.       

Avret yerlerinin örtülmesi gerektiği;

Ayette avret yerlerinizi örtün diye bir şey geçmese de hem erkeklere hem de kadınlara bacak aralarındakileri korumaları emri verildiğine göre bu bölgenin örtülmesi gerektiği; açık veya belirgin olacak şekilde bırakılmaması gerektiği kesindir.

Nur suresi 31. ayet mümin/inanan kadınların giyinişlerinde nelere dikkat etmesi gerektiğini bildiriyor. Bir de Medine/Yesrib sokaklarında gezerken Muhammed peygamberin toplumundan olduklarının anlaşılması/bilinmesi için giydikleri bir dış kıyafet var. Bu kıyafetin amacı onların tanınması/bilinmesi. Konu ile ilgili detaylı inceleme aşağıdaki linkten yapılabilir.

İnanan/mümin kadınların Yesrib (Medine) sokaklarında gezerken tanınmak/fark edilmek amacıyla giydikleri ‘cilbab’

Kadınların kıyafeti Kuran'a göre nasıl olmalıdır?

Lütfen aşağıdaki makaleyi okuyunuz.

Kuran'da otura kalmış yani yaşlı kadınların kıyafetleri ile ilgili bir ayet var. Bu ayet bize işaretler veriyor.

Kadınların giymemesinin bir günah olduğu kıyafet; bir nikah ummayan, otura kalmış (yaşlı) kadınlar üzerinden verilen mesaj.

‘ve tevbe edin Allah'a topluca ey inananlar/müminler! Belki felaha/başarıya ulaşırsınız.’;

Başarıya ulaşabilme olasılığının tek çaresi tevbe etmektir. Benim kişisel görüşüm hiçbir insan bu başarıyı sadece kendi çabası ile elde edemez. Mutlaktır ki Yüce Allah’ın bağışlaması/şefaati olmasa hiçbir insan ahiret evreninde yapılacak olan hesaptan başarılı olarak çıkamaz. Ancak O’nun şefaat etmesi ile kurtulabiliriz. Ancak O’na tevbe ederek başarıya ulaşabiliriz.

En doğrusunu Allah bilir.