Yüce Allah aşağıdaki ayetlerinde şu şekilde buyurmaktadır;

Kuran Ayet No|Sure No|Ayet No|Ayet

Arapça okunuş

Meal

1644|12|50|وَقَالَ ٱلْمَلِكُ ٱئْتُونِى بِهِۦ فَلَمَّا جَآءَهُ ٱلرَّسُولُ قَالَ ٱرْجِعْ إِلَىٰ رَبِّكَ فَسْـَٔلْهُ مَا بَالُ ٱلنِّسْوَةِ ٱلَّٰتِى قَطَّعْنَ أَيْدِيَهُنَّ إِنَّ رَبِّى بِكَيْدِهِنَّ عَلِيمٌ

Ve kâle l-melik u’tûnî bihî, fe lemmâ câehur resûlu kâlerci’ ilâ rabbike fes’elhu mâ bâlun nisvetillâtî katta’ne eydiyehunne, inne rabbî bi keydihinne alîmun.

Ve dedi Melik: “Gelin bana onunla (Yusuf’la)"; öyle ki, geldiği vakit ona (Yusuf’a) elçi (aracı); dedi (Yusuf): “Dön rabbine/efendine (Melik’e); öyle ki sor ona; neydi durumu kadınların ki kestiler ellerini? Doğrusu Rabbim (Allah) onların tuzaklarını/komplolarını bilendir."

1645|12|51|قَالَ مَا خَطْبُكُنَّ إِذْ رَٰوَدتُّنَّ يُوسُفَ عَن نَّفْسِهِۦ قُلْنَ حَٰشَ لِلَّهِ مَا عَلِمْنَا عَلَيْهِ مِن سُوٓءٍ قَالَتِ ٱمْرَأَتُ ٱلْعَزِيزِ ٱلْـَٰٔنَ حَصْحَصَ ٱلْحَقُّ أَنَا۠ رَٰوَدتُّهُۥ عَن نَّفْسِهِۦ وَإِنَّهُۥ لَمِنَ ٱلصَّٰدِقِينَ

Kâle mâ hatbukunne iz râvedtunne yûsufe an nefsihî, kulne hâşe lillâhi mâ alimnâ aleyhi min sûin, kâletimre’etul azîzil âne hashasal hakku ene râvedtuhu an nefsihî ve innehu le mines sâdikîne.

Dedi (Melik): “Neydi durumunuz murad almak istediğiniz vakit Yusuf'un nefsinden?” Dediler (kadınlar): “Allah esirgesin! Bilmedik onun üzerine hiçbir kötülük”; dedi Aziz'in karısı: “Şimdi açığa çıktı/belirginleşti hak/gerçek; ben murad almak istedim onun nefsinden; ve doğrusu o mutlak doğrulardandır.”

1646|12|52|ذَٰلِكَ لِيَعْلَمَ أَنِّى لَمْ أَخُنْهُ بِٱلْغَيْبِ وَأَنَّ ٱللَّهَ لَا يَهْدِى كَيْدَ ٱلْخَآئِنِينَ

Zâlike li ya’leme ennî lem ehunhu bil gaybi ve ennallâhe lâ yehdî keydel hâinîne.

"Bu, bilmesi içindir ki ben (Yusuf) asla ihanet etmedim/hainlik etmedim ona (Aziz’e), gizli/saklı; ve mutlak ki Allah doğruya kılavuzlamaz hainlerin/ihanet edenlerin tuzağını/komplosunu."

 

12:50 ayetinden Mısır hükümdarının (Melik’in) Yusuf peygambere bir elçi gönderdiğini anlıyoruz. Melik elçinin Yusuf peygamberi alıp kendisine getirmesini emretmesine rağmen Yusuf peygamberin bu daveti kabul etmediği anlaşılıyor. Yusuf peygamber elçiye geri dönmesini ve Melik’e bir soruşturma açması gerektiğini söylüyor. Kadınların kendisine bir komplo kurduklarını, iftira attıklarını belirtiyor. Yusuf peygamberin Melik’ten bir soruşturma yapmasını istemesinin asıl amacının kendisinin aklanması, dürüst bir kişi olduğunun ortaya çıkması ve Aziz’e ihanet etmediğinin bilinmesi için olduğu kesindir.

12:51 ayetinden anlıyoruz ki bu soruşturma bir mahkemeye dönüşmüştür. Sanıklar (Aziz'in karısı dahil bazı kadınlar) ve muhtemel tanıklar (Aziz, başka kadınlar) Melik’in huzuruna getirilmiştir. Melik direkt olarak kadınlara soru sormuştur. Cevapları dinlemiştir. Mahkemeyi bizzat kendisi yönetmiştir. Verilen ifadeler sonucunda Yusuf peygamberin suçsuz olduğu ortaya çıkmıştır.

Kuran eski Mısır’da bazı yargılamaların bizzat kral (Melik) tarafından yapılabildiğini açıkça gösteriyor. 12:51 ayetinde göre Melik direkt olarak yargılamaya başkanlık etmiş ve direkt olarak müdahil olmuş görülüyor. Aziz'in üst düzey bir yetkili olduğu düşünülürse Yusuf peygamberin mahkemesine Melik'in bizzat başkanlık etmesi doğaldır. 

Diğer bir ayette;

Yüce Allah aşağıdaki 12:76 ayetinde şu şekilde buyurmaktadır;

Kuran Ayet No|Sure No|Ayet No|Ayet

Arapça okunuş

Meal

1670|12|76|فَبَدَأَ بِأَوْعِيَتِهِمْ قَبْلَ وِعَآءِ أَخِيهِ ثُمَّ ٱسْتَخْرَجَهَا مِن وِعَآءِ أَخِيهِ كَذَٰلِكَ كِدْنَا لِيُوسُفَ مَا كَانَ لِيَأْخُذَ أَخَاهُ فِى دِينِ ٱلْمَلِكِ إِلَّآ أَن يَشَآءَ ٱللَّهُ نَرْفَعُ دَرَجَٰتٍ مَّن نَّشَآءُ وَفَوْقَ كُلِّ ذِى عِلْمٍ عَلِيمٌ

Fe bedee bi ev’ıyetihim kable viâi ahîhi, summestahrecehâ min viâi ahîhi, kezâlike kidnâ li yûsufe, mâ kâne li ye’huze ehâhu fî dîni l-meliki, illâ en yeşâallâhu, nerfeu derecâtin men neşâu, ve fevka kulli zî ilmin alîmun.

Öyle ki başladı onların kaplarıyla/heybeleriyle; kardeşinin kabından/heybesinden önce; sonra çıkardı onu (tası) kardeşinin kabından/heybesinden; bu böyledir; taktik yaptık Yusuf için; alamaz idi o kardeşini Melik’in dininde/inancında; haricinde ki diler Allah; yükseltiriz derecelerle dilediğimiz kimseyi; ve her bilgi sahibinin üstündedir bir bilen.

 

(دِينِdîni kelimesi kökü (دين) din-inanç (religion), inanç (creed) anlamındadır.  Hans Wehr 4th ed., page 353 (of 1303)

12:76 ayetinde geçen ‘dîni l-meliki’ geçişi Melik’in dini/inancı demektir. Ayete göre Yusuf peygamber kardeşini yanında tutabilmek için Melik'in inacının/dininin gerektirdiği adalet sistemine uygun bir yöntem uygulamıştır. Bu yolu/yöntemi Yüce Allah'ın gösterdiğini anlıyoruz.

Kuran bizlere Melik'in adalet uygulamalarında bir dini inancı olduğunu, dini inancına göre karar verdiğini 12:76 ayetinde açıkça bildiriyor. Ayrıca 12:52 ayetinde yargılama sürecine en azından bazı durumlarda katıldığını bildiriyor. Bunları inceledikten sonra antik Mısır'daki durumu inceleyelim.                

Antik Mısır'da Melik'in dini inancına göre, Melik'in dinine göre adalet nasıldı?

Antik Mısır'da Melik'in adalet yasaları Ma'at tanrıçasının/Ma'at dininin koyduğuna inandıkları yasalardı.   

Kısaca anlatmak gerekirse;

Ma'at, Mısır'ın doğruluk ve adalet tanrıçasıdır. Melik/Kral/Hükümdar/Firavun ülkesini bu tanrıçanın belirlediği ilkelere göre yönetirdi ve böylece "evrensel düzenin" sağlanacağına inanırdı. Bu tanrıça kafasında bir devekuşu tüyü taşır. Bu tüy saf iyiliği, hakikati ve doğruluğu temsil eder ve Anubis'in mahkemesinde ölünün kalbi terazide bu tüyün karşısına konurdu. Böylece ölen kişinin iyi ve kötü ruhlu olduğu anlaşılırdı.

İnanışa göre, zamanın başlangıcında dünya yaratılırken ortaya çıkan kaos Ma'at'ın koyduğu kurallar ile ortadan kalkmıştır. Bu nedenle Melik'in/Kralın/Hükümdarın/Firavunun bu kurallardan uzaklaşması durumunda kaosun geri gelip Mısır ve dünyayı yok edeceğine inanılırdı.

Ma'at tanrıçası çoğunlukla kafasında bir tüy ve kanatlı olarak resmedilmiştir. 

antik misir yusuf peygamber ellerini kesen kadinlari yargilanmasi maat tanrisi firavun

 

Melik'in dini olan/inancı olan Ma'at tanrıçası dinine göre özgür bir kişiyi alıkoymak muhtemelen yasaktı. Kurallara aykırıydı. Ancak bir hırsızlık şüphesi var ise sorgulama amaçlı özgür bir kişiyi alıkoymanın mümkün olduğunu ayetten anlıyoruz. Yusuf peygamberin Ma'at dininin yasalarını da iyi bildiğini bu noktada anlıyoruz. Çünkü kardeşini alıkoyabilmek için Melik'in dini olan Ma'at dininin bir maddesini kullanmış olmalıdır. 

Melik'in yargılama sürecinin başkanı olabilme konusu; 

Bu tanrıçanın getirdiğine inandıkları adalet yasalarının yeryüzünde uygulanması görevi Melik'in sorumluluğundaydı. Bu nedenle kral/hükümdar/melik/firavun yargılama sisteminin başında bulunuyordu. Onun hemen altında vezir bulunmaktaydı. Ayrıca yargılama konseyinde üst düzey yetkililer de bulunuyordu.  

Aşağıdaki bir makaleden alınan bir bölüm görülmekte. Dileyen kimseler daha fazla araştıma yapabilirler. 

İlgili makaleyi okumak için;

Ancient Egyptian Law

eski misir yusuf peygamber melik misir hukumdari ellerini kesen kadinlar mucize

Kuran'da bu bilgiler nasıl yer alabilir?

Antik Mısır yazısı olan hiyeroglifin M.S. 4. yüzyıl civarlarında kullanımı sona erdi ve bu dile ait bilgi zamanla silinerek kayboldu. Bu nedenle antik Mısır hakkında neredeyse hiçbir şey bilinmiyordu. Ta ki 15 Temmuz 1799’da dönemin Fransa İmparatoru Napolyon Bonaparte’ın askerleri Mısır’ın Reşid kasabası yakınlarında kazı yaparken buldukları yazılı taşa kadar. M.Ö. 196 yılında yazılan Rosetta taşı olarak bilinen yazıt Mısır'da bulunduktan sonra büyük bir ilerleme sağlandı. Bu taşa yazılmış yazıt demotik (Mısır’da o dönemin günlük dili), Antik Yunan (yönetim dili) ve hiyeroglif olarak 3 dilde yazılmıştı . Böylece yazı uzmanları Mısır yazısını okumayı başardılar. Böylece antik Mısır hakkında, dinleri hakkında, yaşamları hakkında bilgi öğrenilebildi. Yukarıda verilen bilgiler de Mısır antik yazısının okunabilmesi sonrası elde edilmiştir. 1400 yıl önce Arabistan'da yaşayan Muhammed peygamberin elbette antik Mısır hakkında hiçbir bilgisi yoktu. Olamazdı da zaten. Hiçbir kimsenin bilgisi yoktu. Ancak Kuran'da Melik'in adalet yasalarının dini temelli olduğunun işaret edilmesi, Melik'in yargılama süreçlerinde direkt olarak başkanlık yaptığının işaret edilmesi elbette tesadüf olamaz. Hiçbir çelişki içermeyen Kuran her zaman olduğu gibi bizlere büyük mucizeler sunmaktadır.

Aşağıdaki resimde Rosetta taşı görülmektedir. Ağırlığı yaklaşık 760 kg olan taş, 72 cm genişliğindedir. Bir kısmı kırılmış olan taşın üzerinde 14 satır hiyeroglif yazısı, 32 satır Demotik, 53 satır da Antik Yunan yazısı vardır.

rosetta tasi antik misir yazisinin kesfi melik in dini       

En doğrusunu Allah bilir.