2:220 ayetinde Yüce Rabbimiz şu şekilde buyurmuştur.
2|220|فِى ٱلدُّنْيَا وَٱلْـَٔاخِرَةِ وَيَسْـَٔلُونَكَ عَنِ ٱلْيَتَـٰمَىٰ قُلْ إِصْلَاحٌ لَّهُمْ خَيْرٌ وَإِن تُخَالِطُوهُمْ فَإِخْوَٰنُكُمْ وَٱللَّهُ يَعْلَمُ ٱلْمُفْسِدَ مِنَ ٱلْمُصْلِحِ وَلَوْ شَآءَ ٱللَّهُ لَأَعْنَتَكُمْ إِنَّ ٱللَّهَ عَزِيزٌ حَكِيمٌ 220. Fîd dunyâ vel âhirah(âhirati) ve yes’elûneke anil yetâmâ kul ıslâhun lehum hayr(hayrun) ve in tuhâlitûhum fe ıhvânukum vallâhu ya’lemul mufside minel muslih(muslihi) ve lev şâallâhu le a’netekum innallâhe azîzun hakîm(hakîmun). Dünyada ve ahirette; ve sual ederler/sorarlar sana yetimler131 hakkında; de ki: "Islah360 onlara bir hayırdır; ve eğer karışırsanız onlara; öyle ki kardeşlerinizdir sizlerin; ve Allah (ayırmayı) bilir fesat265 edeni ıslah360 edenden; ve eğer dileseydi Allah mutlak zora/sıkıntıya sokardı sizleri; doğrusu Allah Azîz’dir37; Hakîm’dir9. |
2:220 ayeti ‘dünyada ve ahirette’, ‘fî d-dunyâ ve l-âhirati’ ‘فِى ٱلدُّنْيَا وَٱلْءَاخِرَةِ’ geçişiyle başlar; ‘ve sual ederler/sorarlar sana’ ‘yes’elûneke’ ‘وَيَسْـَٔلُونَكَ’ geçişiyle devam eder. Hemen görülür ki ayetin bu şekilde başlaması Kur’an’ın bütününe ters olduğu gibi oluşan anlam açısından da sıkıntılıdır. ‘dünyada ve ahirette’, ‘fî d-dunyâ ve l-âhirati’ ‘فِى ٱلدُّنْيَا وَٱلْءَاخِرَةِ’ geçişi 2:219, 2:222, 17:85, 18:83, 20:105 ayetlerinde de geçer ancak hiçbirisinde ayetin başında başlamaz. ‘Ve sual ederler/sorarlar sana’ ‘yes’elûneke’ ‘وَيَسْـَٔلُونَكَ’ geçişi ise 17:85, 18:83 ve 20:105 ayetlerinde ayetin başında; 2:219 ve 2:222 ayetlerinde ise ayetin ortasında geçer. Bu durumun içinde çıkamayanlar zorlama şekilde ayete anlam vermeye çalışırlar ve ‘dünya ve ahiret hakkında da sorarlar’ minvalinde bir meal verirler. Ancak gramer olarak bu şekilde bir çeviri mümkün değildir. Gerçek çeviri ‘dünyada ve ahirette’ olmalıdır. ‘fî’ edatı ‘içinde, -da/de’ anlamı verir. ‘fî l-ard’ ‘yerde/yeryüzünde’ gibi. 2:220 ayetinde anlarız ki ‘dünyada ve ahirette’, ‘fî d-dunyâ ve l-âhirati’ ‘فِى ٱلدُّنْيَا وَٱلْءَاخِرَةِ’ ayette olması gereken yerde değildir. Bu geçişin ‘mutlak zora/sıkıntıya sokardı sizleri’ geçisi sonrası gelmesi gerektiği anlaşılır.
2:220 ayeti şu şekilde olmalıdır.
2|220|وَيَسْـَٔلُونَكَ عَنِ ٱلْيَتَـٰمَىٰ قُلْ إِصْلَاحٌ لَّهُمْ خَيْرٌ وَإِن تُخَالِطُوهُمْ فَإِخْوَٰنُكُمْ وَٱللَّهُ يَعْلَمُ ٱلْمُفْسِدَ مِنَ ٱلْمُصْلِحِ وَلَوْ شَآءَ ٱللَّهُ لَأَعْنَتَكُمْ فِى ٱلدُّنْيَا وَٱلْـَٔاخِرَةِ إِنَّ ٱللَّهَ عَزِيزٌ حَكِيمٌ
220. Ve yes’elûneke anil yetâmâ kul ıslâhun lehum hayr(hayrun) ve in tuhâlitûhum fe ıhvânukum vallâhu ya’lemul mufside minel muslih(muslihi) ve lev şâallâhu le a’netekum fîd dunyâ vel âhirah(âhirati) innallâhe azîzun hakîm(hakîmun). Ve sual ederler/sorarlar sana yetimler131 hakkında; de ki: "Islah360 onlara bir hayırdır; ve eğer karışırsanız onlara; öyle ki kardeşlerinizdir sizlerin; ve Allah (ayırmayı) bilir fesat265 edeni ıslah360 edenden; ve eğer dileseydi Allah mutlak zora/sıkıntıya sokardı sizleri dünyada ve ahirette; doğrusu Allah Azîz’dir37; Hakîm’dir9. |
Mushafta neden böyle bir hata var?
Kur’an’da asla bir çelişki ve eğrilik olmaz. Ancak mushaf Kur’an demek değildir. Mushaflarda insan hatası olabilir. Muhammed peygamber vefatı öncesi rulo halinde yazılmış olan Kur’an’ı açıp dizdi. Bu dizme işlemi şerefli elçi Cibril aracılığıyla oldu. Muhammed mushafı maalesef elimizde yok. Bu mushaftan kopyalanmış olan Osman mushafı da elimizde yok. Ancak Osman mushafından kopyalanmış mushaflar var. Bu mushaflardaysa imla hataları var. Prof. Dr. Tayyar Altıkulaç'ın 'Mushaflarda imla problemi' kitabını lütfen okuyunuz.
Muhammed mushafına nasıl ulaşacağız?
Mushaflardaki bu imla hataları mutlak ki Yüce Allah’ın izni ve bilgisi içinde oldu. Anladığımız kadarıyla Yüce Allah bizlere bir ayetinin nasıl tecelli ettiğini göstermek istemektedir. Bu da 19 mucizesidir. 19 mucizesi Kur'an'ı bütünsel olarak koruyan bir sistemdir. Kur'an'da 77401 kelime vardır. Kelime sayısının ilahi olduğunu 19 sistemi bizlere gösterdi. Yeni veriler 19 mucizesinin mushaflardaki harf düzeyindeki hataları bile düzelteceğinin ipuçlarını vermektedir. Bize düşen görev mushaflardaki hataları görmezden gelmek değildir. Aksine bu hataların üzerine gitmek ve Rabbimizin 19 mucizesine tanık olmaktır. Yüce Allah bizleri Muhammed mushafına yine kendi izniyle ulaştıracaktır.