Şeriat ile ilgili ayetleri Allah’ın izni ile inceleyelim;

Yüce Allah 42:13 âyetinde şu şekilde buyurmaktadır;

Kuran Âyet No|Sure No|Âyet No|Âyet

Arapça okunuş

Meal

4283|42|13|شَرَعَ لَكُم مِّنَ ٱلدِّينِ مَا وَصَّىٰ بِهِۦ نُوحًا وَٱلَّذِىٓ أَوْحَيْنَآ إِلَيْكَ وَمَا وَصَّيْنَا بِهِۦٓ إِبْرَٰهِيمَ وَمُوسَىٰ وَعِيسَىٰٓ أَنْ أَقِيمُوا۟ ٱلدِّينَ وَلَا تَتَفَرَّقُوا۟ فِيهِ كَبُرَ عَلَى ٱلْمُشْرِكِينَ مَا تَدْعُوهُمْ إِلَيْهِ ٱللَّهُ يَجْتَبِىٓ إِلَيْهِ مَن يَشَآءُ وَيَهْدِىٓ إِلَيْهِ مَن يُنِيبُ

Şerea lekum mine d-dini ma va ssa bihi nuhan vellezi evhayna ileyke ve ma va ssayna bihi ibrahime ve musa ve isa, en ekimu d-dine ve la teteferreku fih, kebure alel muşrikine ma ted'uhum ileyh, allahu yectebi ileyhi men yeşau ve yehdi ileyhi men yunib.

Şeriat yaptı sizin için dinden o şey ki tavsiye etti onunla Nuh'a; ve o ki vahyettik sana ve o şey ki tavsiye etti onunla İbrahim'e ve Musa'ya ve Îsa'ya; ki tesis edip ayakta tutun dini ve parçalanmayın-fıkralara ayrılmayın onda; zordur ortak koşanlara onları kendisine çağırdığın şey, Allah seçer kendisine dilediği kimseyi ve kılavuzlar kendisine yönelen kimseyi.

 

(صَّيْنَا) ssayna kelimesi kökü (وصي) tavsiye etmek (commend), önermek-öğüt vermek (recommend), öğüt vermek-nasihat etmek-akıl vermek-tavsiye etmek (advise) anlamındadır. Hans Wehr 4th ed., page 1260 (of 1303)

(شَرَعَ) şeraa kelimesi kökü (شرع) emretmek-buyurmak-reçete yazmak (prescribe), kurallar yapmak (make laws), girmek (enter), başlamak (start), kanunlaştırmak-yasalaştırmak-emretmek-hükmetmek (unact) anlamındadır. Hans Wehr 4th ed., page 544 (of 1303)

 

Din ve şeriat birbirinden farklıdır.

Din;

İlk resûle indirilen kitaptan Kuran’a kadar tüm kitapların ana omurgasını oluşturan, hiçbir şekilde değişmeyen, daha çok iman ile ilgili şeyleri kapsar.

Dinin içeriği;

  • Tevhid inancı. Tek Allah’a iman etmek.
  • Ahiret inancı. Ölüm sonrası dirilişin gerçekleşeceğine ve orada yapıp edilenler açısından hesap görüleceğine iman etmek.
  • Resûllere inanmak.
  • Kitaplara inanmak.
  • Meleklere inanmak.
  • Allah’ın rızasını kazanacak olan kişilerin özelliklerini öğrenmek ve bilmek.
  • Cehenneme gidecek olan kişilerin özellikleri öğrenmek ve bilmek gibi genel iman konuları dinin temelidir.

Şeriat ise;

Kutsal kitapların muhataplarına sunduğu dinden türeyen emirler ve hükümlerdir. Din içeriği tüm kutsal kitaplarda hiç değişmezken şeriat hükümleri kutsal kitaplar arasında farklılık gösterir. Şeriat hükümleri somut hükümleri içerir. 

Kuran’daki şeriat hükümlerine örnek;

Hırsıza ne yapılacağı, zina eden kadına ve erkeğe ne yapılacağı, boşanma durumunda sergilenecek tavır, evlenme ile ilgili hükümler, savaş esirlerine yaklaşım gibi hükümler, haram ve helal yiyecekler ile ilgili konular, ibadet ritüelleri (namaz, oruç, hac) gibi konular şeriat hükümleri olarak sayılabilir.

 

Şimdi 42:13 ayetini incelemeye başlayalım;

Ayet iyi okunduğunda;

Yüce Allah şeriatısizin için dinden’ ‘lekum mine d-dini’ olarak tanımlıyor. ‘mine d-dini’ kelimesi ile şeriatın dinden türeyen, kaynağı din olan hükümleri içerdiğini anlıyoruz. Şeriat hükümleri din hükümleri ile asla çelişemez.

Kuran’da insanın topraktan yaratılışı din ve şeriat konusuna örnek gösterilebilir. 6:2’de ‘huve illezi halekakum min tinin’ ‘O ki sizi yarattı çamurdan-balçıktanbuyurulmaktadır. Burada da ‘min’ edatı kullanılmıştır. Kaynak aynı olsa da yaratılan hiçbir insan birbirine benzemez. Yüce Allah’ın dini tek olsa da bu dinden türeyen şeriatlar birbirinden farklı olabilir.

Yüce Allah dinin bir özelliğini bize işaret ediyor. Buyuruyor ki; o din ki o dinle Nuh'a tavsiye edildi, o din ki o dinle sana vahyedildi, o din ki o dinle İbrahim'e, Musa'ya ve Îsa'ya tavsiye edildi.

Açıkça görülüyor ki Allah’ın tek dini tüm resûllere tavsiye ediliyor ve vahyediliyor. Allah’ın tek dini adına resûllere verilen kitaplar aynı şeyi içermektedir. Ancak Allah’ın tek dininden oluşturulan şeriat hükümleri kutsal kitaplar arasında farklılık göstermektedir.

Ayette büyük bir işaret daha vardır. Yüce Allah'ın tüm kitaplarında aynı olan dini ayakta tutulmalıdır. Dinin hükümleri insanlara ulaştırılmalıdır. Dinin hükümleri yürürlükte tutulmalıdır. Ayrıca Allah'ın tek dinini parçalara-fıkralara bölmek kesinlikle doğru değildir. 

 

Kutsal kitaplar arasında şeriat farklılıkları olabilir. Örnek;

Tevrat’ın şeriatında tek tırnaklı hayvanlarını yenmesi haramdır. Sığır ve koyunun iç yağını yemek de haramdır. Yüce Allah o topluma o şeriatı uygun görmüştür. Ancak Kuran’ın şeriatında bu haramların helal yapıldığını biliyoruz.

Yüce Allah 6:146 ayetinde şu şekilde buyurmaktadır;

Kuran Ayet No|Sure No|Ayet No|Ayet

Arapça okunuş

Meal

935|6|146|وَعَلَى ٱلَّذِينَ هَادُوا۟ حَرَّمْنَا كُلَّ ذِى ظُفُرٍ وَمِنَ ٱلْبَقَرِ وَٱلْغَنَمِ حَرَّمْنَا عَلَيْهِمْ شُحُومَهُمَآ إِلَّا مَا حَمَلَتْ ظُهُورُهُمَآ أَوِ ٱلْحَوَايَآ أَوْ مَا ٱخْتَلَطَ بِعَظْمٍ ذَٰلِكَ جَزَيْنَٰهُم بِبَغْيِهِمْ وَإِنَّا لَصَٰدِقُونَ

Ve alellezine hadu harremna kulle zi zufur, ve minel bakari vel ganemi harremna aleyhim şuhumehuma illa ma hamelet zuhuruhuma evil havaya ev mahteleta bi azm, zalike cezeynahum bi bagyihim ve inna le sadikun.

Yahudilere bütün tek tırnağa sahipleri haram ettik. Sırtlarında, bağırsaklarında taşıdıkları ve kemiğe karışan yağlar hariç olmak üzere, sığır ve koyunun iç yağını da haram kıldık. Bu, azgınlıkları nedeniyle onlara verdiğimiz cezadır. Kuşkusuz Biz, doğru olanlarız.

 

Aşağıdaki 5:48 ayeti bize büyük işaretler sunuyor; Kuran Tevrat’ın Allah’ın kutsal bir kitabı olduğunu tasdik ediyor. Kuran'ın Tevrat üzerine bir koruyucu, bir gözetmen olduğunu anlıyoruz. Yüce Allah tek bir ümmet olmamızı istememiş. Bu ayrımı da şeriatlar farklılıkları ile gerçekleştirmiş.

Yüce Allah 5:48 âyetinde şu şekilde buyurmaktadır;

Kuran Âyet No|Sure No|Âyet No|Âyet

Arapça okunuş

Meal

717|5|48|وَأَنزَلْنَآ إِلَيْكَ ٱلْكِتَٰبَ بِٱلْحَقِّ مُصَدِّقًا لِّمَا بَيْنَ يَدَيْهِ مِنَ ٱلْكِتَٰبِ وَمُهَيْمِنًا عَلَيْهِ فَٱحْكُم بَيْنَهُم بِمَآ أَنزَلَ ٱللَّهُ وَلَا تَتَّبِعْ أَهْوَآءَهُمْ عَمَّا جَآءَكَ مِنَ ٱلْحَقِّ لِكُلٍّ جَعَلْنَا مِنكُمْ شِرْعَةً وَمِنْهَاجًا وَلَوْ شَآءَ ٱللَّهُ لَجَعَلَكُمْ أُمَّةً وَٰحِدَةً وَلَٰكِن لِّيَبْلُوَكُمْ فِى مَآ ءَاتَىٰكُمْ فَٱسْتَبِقُوا۟ ٱلْخَيْرَٰتِ إِلَى ٱللَّهِ مَرْجِعُكُمْ جَمِيعًا فَيُنَبِّئُكُم بِمَا كُنتُمْ فِيهِ تَخْتَلِفُونَ

Ve enzelna ileykel kitabe bil hakkı musaddıkan lima beyne yedeyhi minel kitabi ve muheyminen aleyhi fahkum beynehum bima enzelallahu ve la tettebi' ehvaehum amma caeke minel hakk li kullin cealna minkum şir'aten ve minhaca ve lev şaallahu le cealekum ummeten vahıdeten ve lakin li yebluvekum fi ma atakum festebikul hayrat ilallahi merciukum cemian fe yunebbiukum bima kuntum fihi tahtelifun.

Ve indirdik sana kitabı gerçekle; ellerinin arasındaki kitaptan şeyi tasdikleyici ve onun üstüne koruyucu bir gözetmen-süpervizör; öyleyse hükmet onların aralarında Allah'ın indirdiği şeyle ve tabi olma onların hevalarına sana gerçek gelmişken, her biriniz için yaptık sizlerden bir şeriat ve pürüzsüz bir yol; ve eğer isteseydi Allah sizleri yapardı tek bir ümmet; fakat sizi test etmek istedi size verdiği şeyle, öyleyse öne atılarak yarışın hayırlarda; Allah'a döneceksiniz hepiniz; artık haber verecektir hakkında ayrılmış olduğunuz şeyi.

 

Bu ayet incelendiğinde büyük işaretleri hemen görürüz. Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki ayetteki ‘musaddıkan’ bir isim olarak gelmiş olup onaylayan-tasdik eden demektir. Ancak ayetteki her iki kitap kelimesi tekil olarak kullanılmıştır. 1. kitap kelimesi zaten Kuran’ı işaret etmektedir. 2. kitap kelimesi ise Tevrat’tı işaret eder. Bu 2. kitap Kuran indiği dönemdeki o bölgede yaşayan Yahudilerini elleri arasında bulunan Tevrat’tır. Kuran kendisinden önceki Tevrat’ın Yüce Allah katından geldiğini onaylar-tasdik eder.

Ancak ayet okunmaya devam ettiğinde ilginç bir kelime karşımıza çıkar.  Bu kelime Kuran’ın bir özelliğini işaret eder.

muheyminen aleyhikoruyucu bir gözetmen- süpervizör onun üstüne’ tamlaması çok önemlidir. ‘aleyhitekil gelmiştir. ‘muheyminen’ kelimesi gözeten, koruyan, hükümdar, patron, kollayan anlamındadır. Demek ki Kuran bu Tevrat üzerine bir gözetleyen-koruyan-süpervizör pozisyonundadır. Bu ayetten benim anladığım Kuran Tevrat’ın Allah katından geldiğini tasdiklemekle birlikte onun bozulmuş kısımlarını düzelten bir kitaptır.

 

‘her biriniz için yaptık sizlerden bir şeriat ve pürüzsüz bir yol; ve eğer isteseydi Allah sizleri yapardı tek bir ümmet’

Yüce Allah bizi tek bir ümmet-topluluk yapmak istememiş. Nasıl ki renklerimiz, etnik yapımız farklı ise şeriat açısından da ayrılıklar oluşturmuş. Gelmiş geçmiş tüm insanların dini tek bir din olsa da Yüce Allah’ın göndermiş olduğu kutsal kitaplardaki şeriat hükümleri ümmetler arasında farklılıklar arz etmiştir.

 

Şeriat kurallarını kim belirliyor?

Şüphesiz ki şeriatı Yüce Allah belirler. Bu belirlediği şeriatı da indirmiş olduğu kitabına yerleştirir ki mesaj herkes tarafından alınsın. Kuran’ın şeriatı da yine Kuran’dadır.

Bazı ehli sünnete tabi kişilerin yaptıkları sapkın yorumlar doğru değildir. Onlara göre şeriat Kuran’da yer almaz. Şeriat peygambere verilmiştir ve onun uygulamaları şeriattır derler. Bu yaklaşımın mantıklı bir temeli yoktur. Kuran şeriat hükümleri ile doludur. Bütün bu şeriat hükümleri Kuran’da yer almışken, dedesinin dedesinden duydum mantığı ile 6 raviden gelen, peygamberimiz vefat ettikten yaklaşık 200 yıl sonra oradan buradan toplanarak oluşturulmuş kitaplara (hadislere) bizi muhtaç eder mi Yüce Allah? Tabii ki etmez. Yüce Allah’ın yetkili (‘sultan’) tek kitabı Kuran’dır. Hadis kitaplarının hiçbir yetkisi yoktur.    

Yüce Allah kendisinin koymuş olduğu şeriatın yanında başka kişilerin de yasak olmasına rağmen şeriat oluşturacağını bildiriyor.

Yüce Allah 42:21 âyetinde şu şekilde buyurmaktadır;

Kuran Âyet No|Sure No|Âyet No|Âyet

Arapça okunuş

Meal

4291|42|21|أَمْ لَهُمْ شُرَكَٰٓؤُا۟ شَرَعُوا۟ لَهُم مِّنَ ٱلدِّينِ مَا لَمْ يَأْذَنۢ بِهِ ٱللَّهُ وَلَوْلَا كَلِمَةُ ٱلْفَصْلِ لَقُضِىَ بَيْنَهُمْ وَإِنَّ ٱلظَّٰلِمِينَ لَهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ

Em lehum şurekau şerau lehum mined dini ma lem ye'zen bihillah, ve lev la kelimetul faslı le kudiye beynehum, ve innez zalimine lehum azabun elim.

Yoksa onların ortakları mı var? Allah'ın dinden izin vermediği şeyi onlara şeriat yaptılar; ve eğer olmasaydı bir ayırım sözü mutlaka hüküm verilirdi onların arasında; ve doğrusu zalimlere, onlara acıklı bir azap vardır.   

 

42:21 ayeti ile 42:13 ayeti direk olarak bağlantılıdır. Yüce Allah 42:21 ayetinde dinden şeriat yapma yetkisinin sadece kendisinde olduğunu bildirmektedir. Yüce Allah kendisinden başkasının dinden şeriat yapmasına izin vermediği halde (yasaklamış olmasına rağmen) bazı kimselerin şeriat yaptığını da bildirmiştir. Çünkü ‘şerau’ fiili geçmiş zaman ve çoğul eril kişi olarak gelmiştir. Yüce Allah’ın şeriatı yanında paralel, uyduruk, sapkın şeriat üreten kimseler zalimdirler. Ayrıca yaptıkları bu büyük günahın cezasını çekeceklerdir. 

Bunu Tevrat için Yahudiler yapmıştır. Tevrat’ın içindeki Yüce Allah’ın şeriatı yerine Talmud-Mişna kitapları içindeki uyduruk binlerce şeriatı baş tacı yapmışlardır. Kendi uydurdukları bu şeriat yüzünden dini zorlaştırmışlar ve içinden çıkılmaz bir noktaya gelmişlerdir.

Aynı durum Kuran için de geçerlidir. Yüce Allah’ın kitabı Kuran’ın içinde bulunan şeriat hükümleri yetersizmiş gibi hadisler aracılığı ile dinden birçok şeriat hükmü getirmişlerdir. Bu yöntem 42:21 ayetine göre Allah’ın izni vermediği bir şeydir. Yasakladığı bir şeydir. Cezası olan büyük bir günahtır.  

Aşağıdaki ayette Muhammed peygamberimizin Tevrat’taki şeriat yerine farklı bir şeriat üzerine kılındığı buyurulmaktadır.

Yüce Allah 45:18 âyetinde şu şekilde buyurmaktadır;

Kuran Âyet No|Sure No|Âyet No|Âyet

Arapça okunuş

Meal

4489|45|18|ثُمَّ جَعَلْنَٰكَ عَلَىٰ شَرِيعَةٍ مِّنَ ٱلْأَمْرِ فَٱتَّبِعْهَا وَلَا تَتَّبِعْ أَهْوَآءَ ٱلَّذِينَ لَا يَعْلَمُونَ

Summe cealnake ala şeriatin minel emri fettebi' ha ve la tettebi' ehvaellezine la ya'lemun.

Sonra seni kıldık bir şeriat üzerine emrimizden, öyleyse sen tabi ona ve tabi olma hevalarına bilmeyenler kimselerin.

 

Bu ayet öncesi 45:16-17 ayetlerinde Yüce Allah’ın İsrailoğullarına kendi emrinden açıklamalar verdiği anlaşılmaktadır. Ancak bu kimseler ihtilafa düşmüşlerdir. Hemen sonrasında 45:18 ayetinde Yüce Allah Muhammed peygamberimizi farklı bir şeriat üstüne yaptığı bildirilmektedir.

Yukarıda detaylı olarak anlatıldığı gibi bu şeriat hükümleri Tevrat hükümlerinden farklıdır ve Muhammed peygamber bu şeriatı kendisinden yapmayacaktır. Yüce Allah’ın emrinden alacaktır. Yüce Allah’ın emirlerinin de tamamının Kuran içinde olduğunu söylemeye gerek bile yoktur.

 

Özetle;

Şeriatın ana kaynağı Yüce Allah’ın değişmez olan tek dinidir. Kutsal kitaplar şeriat hükümleri içerirler. Her bir kutsal kitap farklı şeriat hükümleri içerir. Bu da tek bir ümmet (toplum) olmamamız içindir. Kuran da şeriat hükümleri içerir. Kuran şeriat koyma adına tek yetkilidir. Hiçbir beşerin dinden şeriat yapma yetkisi ve izni yoktur. Resûller ancak ve ancak kendilerine indirilen kitap içindeki şeriat hükümlerine uymak zorundadır.

En doğrusunu Allah bilir.