Yüce Allah 91:7-10 ayetlerinde şu şekilde buyurmaktadır;
Kuran Ayet No|Sure No|Ayet No|Ayet Arapça okunuş Meal |
6048|91|7|وَنَفْسٍ وَمَا سَوَّىٰهَا Ve nefsin ve mâ sevvâhâ. Ve nefse (benliğe-kişiliğe); ve biçimlendirene onu. |
6049|91|8|فَأَلْهَمَهَا فُجُورَهَا وَتَقْوَىٰهَا Fe elhemehâ fucûrehâ ve takvâhâ. Öyle ki, ilham etti ona fücurunu ve takvasını. |
6050|91|9|قَدْ أَفْلَحَ مَن زَكَّىٰهَا Kad efleha men zekkâhâ. Mutlak ki başarılı olur kimse, geliştirip-saflaştıran onu. |
6051|91|10|وَقَدْ خَابَ مَن دَسَّىٰهَا Ve kad hâbe men dessâhâ. Ve mutlak ki kaybeder kimse, gömen/saklayan onu. |
(فُجُورَهَا) fucuraha kelimesi kökü (فجر) ahlaksızlık-ahlaki değerlerden yoksun-adaba aykırılık (immorality), ahlaksızlık-günahkarlık (depravation), kötülük-adaletsizlik (iniquity) anlamındadır. Hans Wehr 4th ed., page 816 (of 1303)
(تَقْوَىٰهَا) tekvaha kelimesi kökü (وقي) korunmak-muhafaza altına almak (to guard-to preserve) anlamındadır. Sözlük anlamı olarak Allah’tan korkma, çekinme anlamında da kullanılır. Takva fücurdan korunmaktır. Takva sahibi insan da fücurdan kendisini korumuş kişidir. Yani ahlaksızlık, günahkarlık, kötülüklerden uzak duran insandır.
(زَكَّىٰهَا) zekkaha kelimesi kökü (زكو) geliştirmek (to thrive), büyütmek (to grow), saflaştırmak (to purify), artırmak (increase) anlamındadır. Hans Wehr 4th ed., page 441 (of 1303).
(دَسَّىٰهَا) dessaha kelimesi kökü (دسو) toprağa gömmek-saklamak (bury in the sand), bir şeyi bir şeyin altına koyarak gizlemek (hide one thing beneath another) anlamındadır. Steingass, page 361 (of 1241)
Şimdi Yüce Allah’ın izni ile ayetleri incelemeye başlayalım;
Yukarıdaki ayetlere göre Yüce Allah’ın bilinci-benliği-kişiliği (nefsi) düzenleyerek yarattığı ve insanların beyninin içine 2 farklı yapıyı oluşturduğu görülür.
Bunlar fücur ve takvadır. Fücur ve takva her insanın beynine yerleştirilmiştir. Resûller ve peygamberler dahil olmak üzere tüm insanlar yaratılıştan bu 2 farklı zıt yapıya sahiptirler.
Modern bilim insan kişiliğine-benliğine-bilincine yerleştirilmiş olan fücur ve takva hakkında bir şey söylüyor mu? 1400 yıl önceden Kuran’da bize işaret edilen fücur ve takva hakkında modern bilim nasıl deliller sunuyor?
Modern psikiyatri ve nöroloji bilimlerinin gelişimi ile Yüce Allah’ın ilham ettiği, bilinç-benlik-kişilik içine yerleştirdiği fücur ve takvanın ne olduğu artık çok iyi biliniyor.
Fücur=İd (Alt benlik)
Takva=Süperego (Üst benlik)
Bu ikisinin telkinleri ile karar veren benliğin kendisi olan Ego.
İnsan kişiliği bu 3 yapıdan oluşur.
İnsan bilincinin-benliğinin-kişiliğinin katmanları incelendiğinde alt benlik (İd) ve üst benlik (Süperego) olarak isimlendirilen katmanların varlığı görülür. İd zevk temelli istekler ve aşırı ısrarcı temel enerjinin çıkış noktasıdır. Temel ve en ilkel benliktir. Ana kaynağı cinsellik, açlık gibi ihtiyaçların en bencilce (ahlak kuralları gözetilmeden) doyurulmasıdır. Saldırganlık, kin, vicdansızlık, eleştiriyi kabul etmeyen, güdüsel özelliği vardır. Yüce Allah’ın bilince ilham ettiği fücur tam olarak İd’dir. Bu benliğin dürtülerinde ahlak, erdemlilik, iyilik gibi değerlerin önemi yoktur.
Süperego (Üst benlik) ise tam olarak İd’nin tam tersi yönde işler. Kişinin benliğini İd’ye karşı korur. İd’in ihtiyaç ve talepleriyle çatışma halindedir. İd’e karşı saldırgandır. Kişinin benliği (Ego) üzerinde denetleyici ve yargıç rolü üstlenir. Ahlaki değerlerin savunur. Erdemliliği savunur.
Kişinin Benliği (Ego) ise bu iki katmandan gelen telkinleri dinler ve sonunda bir karar verir. İşte verilen kararlar insanın karakteri ve kişiliği olur.
Fücurun takvadan önce zikredilmesindeki işaret;
91:8 ayetinde önce fücur zikredilmiş daha sonra takva zikredilmiştir. Bu da bize fücurun takvadan daha önce ilham edildiğini işaret eder. Bu konuda modern bilim ne diyor?
Not: Ayetlerdeki kelime sıralamasının kasıtlı olarak yapıldığını ve işaretler içerdiğini başka konularda görmüştük.
İnsanın yaratılışındaki mucizevi sıra: İşitme, görme ve idrak etme (gönüller)
Konu 2 açıdan incelenebilir;
1. Evrem süreci açısından;
Benliğin-kişiliğin bir parçası olan alt benlik(İd) ve üst benlik (Süperego) beynin farklı katmanlarında yer alır. İd gibi daha primitif, daha ilkel dürtüleri oluşturan merkez beynin daha alt tabakalarında yer alır. Bu tabakalar beyin sapı ve orta beyin kısmındaki limbik sistemdedir. Amigdala, bazal gangliyon, hipokampus gibi yapılarda İd merkezi yer alır.
Süperego ise beynin daha üst katmanlarında yer alan orbitofrontal, ventromedial frontal korteks gibi yerlerde yer alır.
Çok net biliyoruz ki evrim sürecinde beynin alt tabakaları üst tabakalarına göre daha önce evrimleşmiştir. Bu noktadan da kesin olarak anlarız ki İd olarak bilinen fücur takva olarak bilinen Süperego’dan daha önce evrimleşmiştir. Tam da ayetteki kelimelerin geçiş sıralamasına uygun şekilde. Ayette; ‘Ant olsun ona ilham edene fücurunu ve takvasını.’ buyuran Yüce Allah’ımız bu ayette kasem ederek bizlere bilimsel açıdan bu ayeti inceleyin demektedir. Önce fücur ilham edilir (İd), sonra takva (Süperego) ilham edilir. İlham süreci evrim süreci ile gerçekleşir.
İnsan evrimi sürecinde ilk insanların öncüleri olan insan türlerinde sadece fücurun ortaya çıktığını, ilk defa fücurun ilham edildiğini görüyoruz. Gerçekten de bizim gibi insanlardan önce (Homo Sapiens) yeryüzünde yaşamış olan insan türlerinde (Homo Heidelbergensis, Homo Rudolfensis, Homo Habilis, Homo Floresiensis, Homo Erectus, Homo Neanderthalensis) sadece fücuratın etkin olduğunu, en azından takvanın tam olarak gelişmediğini görüyoruz.
Günümüzde dünyaya egemen olan insan türünden (Homo Sapiens) önce yaşamış olan insan türleri
Bu türlerin yeryüzünde kan döken, beyinlerindeki fücur merkezine göre hareket eden (takva merkezi-süperego merkezi tam olarak gelişmemiş), hayvansal içgüdülerle hareket ettiği ortadadır.
Evrim süreci ile fücurdan sonra takva gelişmiş ve bu insan türü de Homo Sapiens olup diğer insanlara halife olarak yeryüzüne hâkim kılınmıştır.
2. İnsanın doğumunu ve büyümesi açısından;
İnsanın beyninde bebeklik ve erken çocukluk döneminde sadece İd’in yani fücurun aktif olduğunu görüyoruz. Süperego'nun 5. yaşlarda yavaş yavaş geliştiğini görüyoruz.
Her iki durumda da insanın takvası fücurundan daha sonra ilham edilmektedir. Tam da ayetteki sıralamaya uygun olacak şekilde.
Fücurun (İd) takvaya göre daha alt tabakada olduğunu ve sonradan geliştiğini (hem evrimsel süreçte hem de insanın bireysel olarak gelişimi sürecinde) net bir şekilde anladık.
Ayetleri incelemeye devam edelim.
91:9-10 ayetlerde ‘onu’ zamiri nefsi-kişiliği-benliği işaret eder. 91:10 ayetinde daha üst seviyede olan benliği (egoyu) daha alt katmanda olan İd’in altına gömerek saklayanların kaybedeceği bildirilmektedir. Gerçekten Kuran’da Yüce Allah’ın kelimeleri özenle seçtiğine güzel bir örnek olabilir.
Ego'yu İd’in altına sokarak onu gizleyenler, alt tabakada yer olan İd’lerini egoları haline getirenler kaybedecektir.
91:9 ayetinde ise benliklerini-kişiliklerini (Ego) geliştirenlerin, yüceltenlerin, onu İd’in etkisinden uzaklaştırıp saflaştıranların kazançlı çıkacakları bildirilmiştir.