Zerre şüphem yoktur ki bu şerefli Kur’an âlemlerin Rabbi olan Yüce Allah katındandır. Rabbimin dilmesidir ki bu hakka/gerçeğe tanık oldum. Amacım sizlerin de benim yaşadığım süreci yaşamızdır. Bu nedenle Kur’an mucizeleriyle ilgili araştırmalar yapıyorum. Aynı zamanda şerefli Kur’an’ın Türkçemize çevirisini de yapıyorum. Bu makalede sizlere gerçekten şok olacağınız çok yeni bir mucize göstereceğim inşAllah.

Bilin bilir; Kur’an’da Yüce Allah’ın dağları kazıklar gibi yere soktuğu ve bu nedenle yerin/yeryüzünün insanların sarsılmasını engellendiği iddia edilir. Ancak bu iddia gerçekten doğru mu? Yani Kur’an gerçekten bu şekilde mi söylüyor? Yoksa tam tersini mi söylüyor? Kur’an mucizeleri ders sırası jeolojiye gelince ilgili ayetleri analiz etmeye başlayınca gerçekten büyük bir şok yaşadım. Gördüm ki Yüce Allah şerefli Kur’an’ında bizlere yere kazıklar/sabitleyiciler çaktığını ve bunların insanları sarsan depremler yarattığını bildirmiş. Dikkat edin! Depremleri önlediği değil depremlere neden olduğu bildirilmiş. İnanılmaz gerçekten. Yüce Allah’ın tek tanrıcılara bir hediyesidir. Şimdi Yüce Allah’ın izniyle ayetlerimizi inceleyelim.

Revâsiye nedir?

(رَوَٰسِىَ) revâsiye kelimesi kökü (رسو) (rsv) olup durağan hale gelmek (become stationarity), sabitlenmek (fixed), istikrarlı konuma gelmek (steady), kararlı hale gelmek (steadyfast), sımsıkı (fast), sağlamlaştırmak (firm), sabitlenmiş (anchored), geminin demir atması (place an anchor) anlamındadır. Hans Wehr 4th ed., page 393 (of 1303)

Revâsiye kelimesi isim kelimesi olup çoğuldur. Kur'an'a 9 yerde geçer. Tam anlamı ‘sabitleyiciler’ demektir. Ayette geçtiği yere göre bu sabitleyiciler farklı anlam kazanır. Yer/yeryüzü/arz için kullanıldığında yer kabuğunun hareketini sabitleyen şeyleri işaret eder ve 8 yerde geçer.

Revâsiye dağlar demek değildir. Dağlar Arapça ‘cibâl’ demektir. Yüce Allah dağlar demek istemiş olsaydı mutlak ki bu kelimeyi kullanabilirdi. Ancak bunu yapmadı. Bunun yerine daha geniş bir anlam sahibi olan ‘sabitleyiciler’ kelimesini kullandı. Revâsiye yeryüzünü sabitleyen, yeryüzünün hareketini kısıtlayan, yeryüzünü çapa atmış bir gemiyi sabitleyen bir şey gibi sabitleye şeyler olmalıdır.

Yeryüzü kabuğu yekpare değildir. Tektonik plakalar halinde parçalara ayrılım şekildedir. Bu tektonik plakalar erimi kaya mantosu üzerinde yüzerler. Sıcak lavların akımları bu tektonik plakaların hareket etmesini sağlar. İki tektonik tabaka zıt yönde karşılaştığında birbirlerine inanılmaz boyutta güç uygularlar. Gidecek bir yer olmadığı için bir plaka diğerinin altına girer ve bir kazık gibi mantoya doğru çakılır. İşte bu çakılan yapılar tektonik tabakaların hareketini kısıtlar, sabitler. Belirli bir süre gerilimi üzerinde biriktirerek tektonik plakaları hareketsiz olarak tutarlar. Ta ki gerilime dayanamayıp kırılana kadar. Revâsiye kırıldığında plakalar ani hareket eder ve kayma gerçekleşir. Bu da büyük depremler demektir. Kısacası revâsiye tektonik tabakalar arasındaki yitim zonu ‘subduction’ bölgelerinde gerçekleşen, bir tabakanın diğer bir tabakanın altına girerek mantoya doğru kazık gibi çakılan ve tabakaların hareketini belirli süre sabitleyen yapılardır. Tektonik tabakalar aşağıda gösterilmiştir.

  • Pasifik tabakası
  • Kuzey Amerika tabakası
  • Günel Amerika tabakası
  • Afrika tabakası
  • Avrupa tabakası
  • Antarktika tabakası
  • Arabistan tabakası
  • Somali tabakası
  • Filipinler tabakası
  • Nazca tabakası
  • Hindistan tabakası
  • Avustralya tabakası

Resimde yitim zonunda bir plakanın diğer bir plaka altına girmeye zorlandığını ve bir çapa gibi, bir kazık gibi dibe daldığını görmekteyiz.

revasiye daglar depreme neden olurmu

Yüce Allah'ın yere attığı kazıklar yani revâsiye. 

revasiye yere attik kaziklar     

Tektonik tabakaların güç mücadelesi;

sabitleyici daglar revasiye kok siradaglar himalaya

Revâsiyenin oluşumu gösterilmiştir.

batma kitalarin sira daglari olusturmasi revasiye

 

Şerefli Kur’an’dan ayetlerimizi okuyalım. Kur’an’daki revâsiye geçişleri şöyledir;

Kuran Âyet No|Sure No|Âyet No|Âyet

Arapça okunuş

Meal

1708|13|3|وَهُوَ ٱلَّذِى مَدَّ ٱلْأَرْضَ وَجَعَلَ فِيهَا رَوَٰسِىَ وَأَنْهَٰرًا وَمِن كُلِّ ٱلثَّمَرَٰتِ جَعَلَ فِيهَا زَوْجَيْنِ ٱثْنَيْنِ يُغْشِى ٱلَّيْلَ ٱلنَّهَارَ إِنَّ فِى ذَٰلِكَ لَءَايَٰتٍ لِّقَوْمٍ يَتَفَكَّرُونَ

Ve huvellezî meddel arda ve ceale fîhâ revâsiye ve enhârâ(enhâren), ve min kullis semerâti ceale fîhâ zevceynisneyni yugşil leylen nehâr(nehâre), inne fî zâlike le âyâtin li kavmin yetefekkerûn(yetefekkerûne).

Ve O'dur; ki yaydı/genişletti yeri/yeryüzünü; ve yaptı orada (yerde) revâsiye146; ve nehirler; ve her meyveden; yaptı orada iki çift (erkek-dişi); örter (Allah) geceyi gündüze; doğrusu bundadır mutlak ayetler; bir kavim/toplum için; fikir yürütürler/derinlemesine düşünürler.

146Sabitleyiciler/tektonik plakalar arasındaki yitim/batma zonlarında astenosfere kazık gibi çakılan ve plakların hareketini sabitleyen/kısıtlayan yapılar.

1819|15|19|وَٱلْأَرْضَ مَدَدْنَٰهَا وَأَلْقَيْنَا فِيهَا رَوَٰسِىَ وَأَنۢبَتْنَا فِيهَا مِن كُلِّ شَىْءٍ مَّوْزُونٍ

Vel arda medednâhâ ve elkaynâ fîhâ revâsiye ve enbetnâ fîhâ min kulli şey’in mevzûn(mevzûnin).

Ve yer/yeryüzü; yaydık/genişlettik onu (yeri); ve attık orada (yerde) revâsiye146; ve bitirdik orada (yerde) her bir şeyden; mevzun/ölçekli.

146Sabitleyiciler/tektonik plakalar arasındaki yitim/batma zonlarında astenosfere kazık gibi çakılan ve plakların hareketini sabitleyen/kısıtlayan yapılar.

3218|27|61|أَمَّن جَعَلَ ٱلْأَرْضَ قَرَارًا وَجَعَلَ خِلَٰلَهَآ أَنْهَٰرًا وَجَعَلَ لَهَا رَوَٰسِىَ وَجَعَلَ بَيْنَ ٱلْبَحْرَيْنِ حَاجِزًا أَءِلَٰهٌ مَّعَ ٱللَّهِ بَلْ أَكْثَرُهُمْ لَا يَعْلَمُونَ

61. Emmen cealel arda karâren ve ceale hılâlehâ enhâren ve ceale lehâ revâsiye ve ceale beynel bahreyni hâcizâ(hâcizen), e ilâhun meallâh(meallâhi), bel ekseruhum lâ ya’lemûn(ya’lemûne).

Yahut kim yaptı yeri/yeryüzünü bir kararlı/sakin/dingin; ve yaptı yarığında/açıklığında onun (yerin) nehirler; ve yaptı ona (yere) revâsiye146; ve yaptı bir perde/bariyer iki bol su arasına; bir ilâh mı Allah’la birlikte? Hayır! Çokları onların bilmezler.

146Sabitleyiciler/tektonik plakalar arasındaki yitim/batma zonlarında astenosfere kazık gibi çakılan ve plakların hareketini sabitleyen/kısıtlayan yapılar.

4635|50|7|وَٱلْأَرْضَ مَدَدْنَٰهَا وَأَلْقَيْنَا فِيهَا رَوَٰسِىَ وَأَنۢبَتْنَا فِيهَا مِن كُلِّ زَوْجٍۭ بَهِيجٍ

7. Vel arda medednâhâ ve elkaynâ fîhâ revâsiye ve enbetnâ fîhâ min kulli zevcin behîcin.

Ve yer/yeryüzü; yaydık/genişlettik onu (yeri) ve attık orada (yerde) revâsiye146; ve bitirdik orada her bir çiftten (erkek-dişi); behîc147.

146Sabitleyiciler/tektonik plakalar arasındaki yitim/batma zonlarında astenosfere kazık gibi çakılan ve plakların hareketini sabitleyen/kısıtlayan yapılar.

147Muhteşem güzel. Şahane. Hoşnutluk veren.

5647|77|27|وَجَعَلْنَا فِيهَا رَوَٰسِىَ شَٰمِخَٰتٍ وَأَسْقَيْنَٰكُم مَّآءً فُرَاتًا

Ve cealnâ fîhâ revâsiye şâmihâtin ve eskaynâkum mâen furâtâ(furâten).

Ve yaptık orada (yerde) revâsiye146; yüksekler/uzunlar; ve içirdik sizlere tatlı bir su.

146Sabitleyiciler/tektonik plakalar arasındaki yitim/batma zonlarında astenosfere kazık gibi çakılan ve plakların hareketini sabitleyen/kısıtlayan yapılar.

 

77:27 ayetinde revâsiyenin uzun/yüksek oldukları bildirilmiştir. Gerçekten de kazık gibi batan tabaka mantoya doğru kilometrelerce derine batar. Örnek olarak Himalayalar verilebilir. Hindistan kıta tabakası kendisinden çok daha büyük olan Asya kıta tabakası ile çarpışmaktadır. Asya kıtası çok daha büyük olduğu için Hindistan tabakasını batmaya zorlar. Hindistan tabakası Asya tabakası altına girerken Himalaya dağlarını yükseltir (Himalaya sıra dağları zaten bu çarpışmanın enerjisi ile oluşmuştur.) ve kendisi de bir kazık gibi dibe batar. O kadar ki yeni yapılmış araştırmalara göre yaklaşık 200 kilometre dibe batar. Yani aslında yüzeyde gördüğümüz bu sıradağlar yaklaşık olarak 8.8 kilometre yükseklikte iken, kökleri yeryüzünün 200 kilometre altına kadar bir kazık gibi çakılır.

Revâsiye nasıl olur da depremlere neden olur? Kur’an bize nasıl bildirdi?

Yukarıda belirttiğim gibi; Kur’an mucizeleri ile az bile ilgilenenler bilirler ki revâsiye kelimesi dağlar ya da sıra dağlar olarak çevrilir ve dağların/sıra dağların depremleri azalttığı iddia edilir. Çünkü revâsiyenin Yüce Allah tarafından yerin insanları sarsmaması için yere atıldığı zannedilir. Oysa modern bilim göstermiştir ki dağlar tektonik tabakaların birbirlerini hareketini kısıtlamasıyla oluşan muhteşem kuvvetlerin tabakayı kaldırması nedeniyle oluşurlar. En büyük sıra dağlar tektonik tabakaların birbirlerini sıkıştırdığı zonlarda oluşur. İnsanları sarsan depremleri de iyi anlamak gereklidir. Depremler tektonik tabakaların birbirlerini sıkıştırması ile oluşan gerilimin birikmesi, belirli bir süre sabit kalan gerilimin bir anda kırılarak tabakaların hareket etmesidir. Dağlar/sıradağlar depremleri önlemez. Deprem dalgalarını içerdikleri yoğunluğa göre geçirirler. Bazı yerlerde şiddetini artırırlar, bazı yerlerde azaltırlar. Ancak dağlar depremlere neden olmadıkları gibi depremleri de önlemezler. Dağlar tektonik tabakaların etkileşiminden doğan kaya yükseltileridir. Durum bilimsel olarak ortadayken dağların depremi önlediğini iddia etmek neden? Bunu cevabını öğrendiğimde ben de gerçekten bir şok yaşadım. Uzun yıllar Kur’an mucizeleriyle ilgilenen bir kimse olarak demek ki bu gerçeği görmek, tanık olmak 2024 yılında gerçekleşecekmiş. Kur’an mucizeleri 105. dersi yapmak için revâsiye ve depremlerle ilgili 3 ayeti Arapça gramere tam uygun olarak çevirdiğimde gözlerime inanamadım. Yüce Rabbimiz şerefli Kur’an’da bizlere revâsiyenin depremlere neden olduğunu, depremlere neden olan şeyin revâsiye olduğunu bildirmiş. 1400 yıldır orada duran ayet doğru çevrilememiş. Neden acaba? Çünkü ayetin çevirisi ön yargılara ve bilimden yoksunluğa kurban gitmiş.     

İlgili 3 ayetin mealini verdikten sonra ayetlerin birebir çevirisini birlikte yapalım.

Kuran Âyet No|Sure No|Âyet No|Âyet

Arapça okunuş

Meal

2512|21|31|وَجَعَلْنَا فِى ٱلْأَرْضِ رَوَٰسِىَ أَن تَمِيدَ بِهِمْ وَجَعَلْنَا فِيهَا فِجَاجًا سُبُلًا لَّعَلَّهُمْ يَهْتَدُونَ

31. Ve cealnâ fîl ardı revâsiye en temîde bihim ve cealnâ fîhâ ficâcen subulen leallehum yehtedûn(yehtedûne).

Ve yaptık yerde/yeryüzünde revâsiye146; ki sarsar (yer) onları (insanları); ve yaptık orada (yerde) geçitler; yollar; belki onlar doğru yola kılavuzlanırlar.

146Sabitleyiciler/tektonik plakalar arasındaki yitim/batma zonlarında astenosfere kazık gibi çakılan ve plakların hareketini sabitleyen/kısıtlayan yapılar. 

1914|16|15|وَأَلْقَىٰ فِى ٱلْأَرْضِ رَوَٰسِىَ أَن تَمِيدَ بِكُمْ وَأَنْهَٰرًا وَسُبُلًا لَّعَلَّكُمْ تَهْتَدُونَ

15. Ve elkâ fîl ardı revâsiye en temîde bikum ve enhâren ve subulen leallekum tehtedûn(tehtedûne).

Ve attı yere/yeryüzüne revâsiye146; ki sarsar (yer) sizleri; ve nehirler; ve yollar; belki sizler doğru yola kılavuzlanırsınız.

146Sabitleyiciler/tektonik plakalar arasındaki yitim/batma zonlarında astenosfere kazık gibi çakılan ve plakların hareketini sabitleyen/kısıtlayan yapılar. 

3477|31|10|خَلَقَ ٱلسَّمَٰوَٰتِ بِغَيْرِ عَمَدٍ تَرَوْنَهَا وَأَلْقَىٰ فِى ٱلْأَرْضِ رَوَٰسِىَ أَن تَمِيدَ بِكُمْ وَبَثَّ فِيهَا مِن كُلِّ دَآبَّةٍ وَأَنزَلْنَا مِنَ ٱلسَّمَآءِ مَآءً فَأَنۢبَتْنَا فِيهَا مِن كُلِّ زَوْجٍ كَرِيمٍ

10. Halakas semâvâti bi gayri amedin terevnehâ ve elkâ fîl ardı revâsiye en temîde bikum ve besse fîhâ min kulli dâbbeh(dâbbetin), ve enzelnâ mines semâi mâen fe enbetnâ fîhâ min kulli zevcin kerîm(kerîmin).

Yarattı (Allah) gökleri; olmadan kendisini gördüğünüz bir destek/direk; ve attı yere/yeryüzüne revâsiye146; ki sarsar (yer) sizleri; ve yaydı orada (yerde) her bir canlıdan/debelenenden; ve indirdik gökten bir su; ve bitirdik orada (yerde) her bir çiftten; cömert.

146Sabitleyiciler/tektonik plakalar arasındaki yitim/batma zonlarında astenosfere kazık gibi çakılan ve plakların hareketini sabitleyen/kısıtlayan yapılar. 

Öncelikle 21:31 ayetini inceleyelim;

  # 

     Kelime    

    Anlam    

    Arapça    

 Kök 

1

ve cealna

ve yaptık

وَجَعَلْنَا

جعل

2

fi

 

فِى

-

3

l-erdi

yerde/yeryüzünde (tekil dişil kelime)

ٱلْأَرْضِ

ارض

4

ravasiye

revâsiye (dişil çoğul isim kelimesi)

رَوَٰسِىَ

رسو

5

en

ki

أَن

-

6

temide

sarsar (yer) (geniş zaman fiil, öznesi tekil ve dişil)

تَمِيدَ

ميد

7

bihim

onları (insanları)

بِهِمْ

-

8

ve cealna

ve yaptık

وَجَعَلْنَا

جعل

9

fiha

orada (yerde)

فِيهَا

-

10

ficacen

geçitler

فِجَاجًۭا

فجج

11

subulen

yollar

سُبُلًۭا

سبل

12

leallehum

belki onlar

لَّعَلَّهُمْ

-

13

yehtedune

doğru yola kılavuzlanırlar

يَهْتَدُونَ

هدي

‘Temîde’ (تَمِيدَ) kelimesi fiil olup geniş zaman kipindedir ve öznesi dişil 3. şahıs tekildir. ‘sarsar (o dişil)’ anlamı vardır. Sarsan şey nedir? Sarsar fiilinin öznesi tekil ve dişil olan 'l-ard’ kelimesidir. Böylece anlam ‘sarsar (yer/yeryüzü)’ olur.

Revâsiye kelimesi çoğul ve dişil bir isim kelimesidir.

‘bihim’ edatı çoğul ve eril şeyleri işaret eder. ‘onları’ anlamı vardır. Eril olan çoğul bir şeyi işaret eder. İnsanları işaret ettiği ortadadır. Böylece anlam şöyle olur; ‘’sarsar (yer/yeryüzü) onlarla (çoğul olan revâsiye ile). ‘En’ edatı ‘ki’ ’that’ demektir. Zaten ayetin yanlış çevrilmesi de buradan gerçekleşir. Çevirenlerin kafasında dağlar depremi engeller ön inancı olduğu için ‘en’ edatına yanlış olarak ‘diye’ anlamı uyarlamak durumunda kalırlar. “Yer onları sarsmasın diye” çevirirler. ‘en’ edatı Kur’an’da tam olarak 461 yerde geçer. Bu geçişleri aşağıda görebilirsiniz. Şüphe yoktur bu edat ‘ki’ anlamındadır. Olumsuzluk vermez. Böylece anlam tam olarak ‘revâsiye; ki sarsar (yer) onları;’ olur. 16:15 ve 31:10 ayetlerinde anlam ‘ve attı yere/yeryüzüne revâsiye; ki sarsar (yer) sizleri’ olur.

Demek ki revâsiye depremlerin nedeniymiş. Revâsiye olduğu için yerin sarsması yani depremler oluyormuş. Tektonik plakalar arasındaki yitim/batma zonlarında astenosfere kazık gibi çakılan ve plakların hareketini sabitleyen bu yapılar (revâsiye) biriken güce dayanamayıp kırılınca yerin sarsmasına yani yerin deprem oluşturmasına neden oluyormuş.

Subhân Allah. 

Kur’an’ın çevirisini yapan kimselere; Kur’an ayetinin ön yargılar nedeniyle yanlış çevrilmesi asla kabul edilemez bir şeydir. Kur’an ayetlerini çevirirken ayette ne işaret ediliyorsa o okuyucuya yansıtılmalıdır. 

En doğrusunu Allah bilir.