Kuran Yüce Allah katından gelen ilâhî bir kitaptır ve korunmuştur!
Kuran; Yüce Allah katından, benzersiz, uydurulmamış ve korunmuş bir mesaj olduğunu iddia eder.
Yüce Allah aşağıdaki ayetlerinde şu şekilde buyurmaktadır;
3503|32|2|تَنزِيلُ ٱلْكِتَٰبِ لَا رَيْبَ فِيهِ مِن رَّبِّ ٱلْعَٰلَمِينَ Tenzîlul kitâbi lâ reybe fîhi min rabbil âlemîn. İndirilişi bu kitabın (Kuran); şüphe yok onda, alemlerin Rabbindendir. |
2115|17|88|قُل لَّئِنِ ٱجْتَمَعَتِ ٱلْإِنسُ وَٱلْجِنُّ عَلَىٰٓ أَن يَأْتُوا۟ بِمِثْلِ هَٰذَا ٱلْقُرْءَانِ لَا يَأْتُونَ بِمِثْلِهِۦ وَلَوْ كَانَ بَعْضُهُمْ لِبَعْضٍ ظَهِيرًا Kul leinictemeâtil insu vel cinnu alâ en ye’tû bi misli hâzel kur’âni lâ ye’tûne bi mislihî ve lev kâne ba’duhum li ba’dın zahîrâ. De ki: “Mutlak ki eğer toplansa insan ve cin bu Kuran'ın benzerini getirmek üzerine, getiremezler onun benzerini; bir kısmı diğer kısmına yardımcı olmuş olsalar bile.” |
1484|11|13|أَمْ يَقُولُونَ ٱفْتَرَىٰهُ قُلْ فَأْتُوا۟ بِعَشْرِ سُوَرٍ مِّثْلِهِۦ مُفْتَرَيَٰتٍ وَٱدْعُوا۟ مَنِ ٱسْتَطَعْتُم مِّن دُونِ ٱللَّهِ إِن كُنتُمْ صَٰدِقِينَ Em yekûlûnefterâhu, kul fe'tû bi aşri suverin mislihî mufterayâtin ved'û menisteta'tum min dûnillâhi in kuntum sâdikîn. Ya da derler: “Uydurdu onu (Kuran’ı)”: De ki “Öyleyse getirin uydurulmuş on sure onun benzeri ve çağırın Allah'ın astlarından gücünüz yeten her kimse; eğer doğrular iseniz.” |
1485|11|14|فَإِلَّمْ يَسْتَجِيبُوا۟ لَكُمْ فَٱعْلَمُوٓا۟ أَنَّمَآ أُنزِلَ بِعِلْمِ ٱللَّهِ وَأَن لَّآ إِلَٰهَ إِلَّا هُوَ فَهَلْ أَنتُم مُّسْلِمُونَ Fe illem yestecîbû lekum fa'lemû ennemâ unzile bi ilmillâhi ve en lâ ilâhe huve, fe hel entum muslimûn. O durumda eğer cevap vermezlerse size böylece bilin ki indirilmiştir o Allah'ın ilmiyle ve ki yoktur ilah O'nun dışında; artık sizler müslümanlar mısınız? |
30|2|23|وَإِن كُنتُمْ فِى رَيْبٍ مِّمَّا نَزَّلْنَا عَلَىٰ عَبْدِنَا فَأْتُوا۟ بِسُورَةٍ مِّن مِّثْلِهِۦ وَٱدْعُوا۟ شُهَدَآءَكُم مِّن دُونِ ٱللَّهِ إِن كُنتُمْ صَٰدِقِينَ Ve in kuntum fî reybin mimmâ nezzelnâ alâ abdinâ fe’tû bi sûretin min mislihî, ved’û şuhedâekum min dûnillâhi in kuntum sâdıkîn. Ve eğer şüphe içinde iseniz kulumuz üzerine indirdiğimiz şeyden, öyleyse getirin bir sure onun benzerinden ve çağırın şahitlerinizi Allah’ın astlarından; eğer doğrular iseniz. |
1400|10|38|أَمْ يَقُولُونَ ٱفْتَرَىٰهُ قُلْ فَأْتُوا۟ بِسُورَةٍ مِّثْلِهِۦ وَٱدْعُوا۟ مَنِ ٱسْتَطَعْتُم مِّن دُونِ ٱللَّهِ إِن كُنتُمْ صَٰدِقِينَ Em yekûlûnefterâhu, kul fe'tû bi sûretin mislihî ved'û menisteta'tum min dûnillâhi in kuntum sâdikîn. Ya da derler: “Uydurdu onu (Kuran’ı)”; De ki: “Öyleyse getirin bir sure onun benzeri ve çağırın Allah'ın astlarından gücünüz yeten her kimse; eğer doğrular iseniz.” |
2165|18|27|وَٱتْلُ مَآ أُوحِىَ إِلَيْكَ مِن كِتَابِ رَبِّكَ لَا مُبَدِّلَ لِكَلِمَٰتِهِۦ وَلَن تَجِدَ مِن دُونِهِۦ مُلْتَحَدًا Vetlu mâ ûhıye ileyke min kitâbi rabbik, lâ mubeddile li kelimâtihî ve len tecide min dûnihî multehadâ. Ve oku Rabbinin kitabından sana vahyedilen şeyi; yoktur değiştirici O’nun kelimelerini ve bulamazsın O'nun astından bir sığınak. |
575|4|82|أَفَلَا يَتَدَبَّرُونَ ٱلْقُرْءَانَ وَلَوْ كَانَ مِنْ عِندِ غَيْرِ ٱللَّهِ لَوَجَدُوا۟ فِيهِ ٱخْتِلَٰفًا كَثِيرًا E fe lâ yetedebberûnel kur’ân. Ve lev kâne min indi gayrillâhi le vecedû fîhihtilâfen kesîrâ. Öyleyse dikkatlice okuyup çalışmazlar mı Kuran'ı? Ve eğer olsaydı Allah'tan başkasının katından mutlak bulurlardı onda birçok çelişki. |
1809|15|9|إِنَّا نَحْنُ نَزَّلْنَا ٱلذِّكْرَ وَإِنَّا لَهُۥ لَحَٰفِظُونَ İnnâ nahnu nezzelnez zikre ve innâ lehu le hâfizûn. Şüphesiz biziz; biz indirdik zikri (Kuran’ı) ve şüphesiz biziz onun koruyucuları. |
5928|85|21|بَلْ هُوَ قُرْءَانٌ مَّجِيدٌ Bel huve kur’ânun mecîd.Hayır! O şerefli bir Kuran'dır. |
5929|85|22|فِى لَوْحٍ مَّحْفُوظٍۭ Fî levhın mahfûz. Levh-i Mahfuz'dadır. |
Kuran’daki bu meydan okumaların ispatı “Kuran’da yazıyor işte!” cümlesi değildir. Kuran'da öyle bir sistem olmalıdır ki Kuran'ın Yüce Allah katından geldiğine ve korunmuş olduğuna kesin bir delil olsun. Yüce Allah bize bu sistemin evrenin dili olan matematik olduğunu gösteriyor. Matematik evrensel, nesnel ve rasyonel bir yöntem olup hiç kimse tarafından inkar edilemez. Yüce Allah şerefli Kuran'ın korumasını insanlara (hafızlar veya kütüphanelere) bırakmamıştır. 15:9 ayetinde bildirdiği gibi matematik ile Kuran'ı bizzat kendisi korumaktadır.
Kuran elimizde tuttuğumuz, mürekkep ve kağıttan oluşan bir mushaf değildir. Kuran Levh-i Mahfuz 'korunmuş levha' olarak isimlendirilen, evrenimizi bir üst boyuttan saran 2D (2 boyutlu), evrenin geçmiş ve gelecek tüm kuantum bilgilerini içeren bir zardadır. Yüce Allah'ın Muhammed peygambere indirdiği, koruduğu bu Kuran Levh-i Mahfuz'daki Kuran'dır. Matematik ile Kuran'ın Levh-i Mahfuz'daki versiyonuna ulaşıyoruz. Matematik ile açıkça görüyoruz ki Kuran Yüce Allah katından gelmiştir ve korunmuştur.
Yüce Allah'ın işte bu büyüklerden olan koruma sistemi 19 mucizesidir.
19 mucizesi nedir?
Kuran, 19 asal sayısı üzerine kurulu matematiksel bir sistemle korunmuştur. Kuran’ı bütünsel olarak surelerin dizilişinden, surelerin numaralandırılmasından, suredeki ayetlerin dizilişinden, ayetlerdeki kelimelerin dizilişinden, ayetlerdeki harflerin dizilişine kadar koruyan bu sistemdir ve Kuran’ın Allah katından ve korunmuş olduğuna dair evrensel, nesnel ve rasyonel deliller sunar.
19 mucizesinin haberi Kuran'da veriliyor.
Müddessir (Gizlenen/Saklanan) olarak isimlendirilen 74. surede işaret veriliyor;
Yüce Allah aşağıdaki âyetlerinde şu şekilde buyurmaktadır;
Kur'an Ayet No|Sure No|Ayet No|Ayet Arapça okunuş Meal |
5494|74|1|يَٰٓأَيُّهَا ٱلْمُدَّثِّرُ Yâ eyyuhel muddessir. Ey örtünen/gizlenen/saklanan! |
5495|74|2|قُمْ فَأَنذِرْ Kum fe enzir. Kalk; öyle ki, ilan et/uyar. |
5496|74|3|وَرَبَّكَ فَكَبِّرْ Ve rabbeke fe kebbir. Ve Rabbini; öyle ki yücelt. |
5497|74|4|وَثِيَابَكَ فَطَهِّرْ Ve siyâbeke fe tahhir. Ve örtülerini; öyle ki, temizle/arındır. |
5498|74|5|وَٱلرُّجْزَ فَٱهْجُرْ Verrucze fehcur. Ve pislik; öyle ki, uzak dur/kaçın. |
5499|74|6|وَلَا تَمْنُن تَسْتَكْثِرُ Ve lâ temnun testeksir. Ve iyilik yapma/bahşetme; çoğaltarak/abartarak/artırarak. |
5500|74|7|وَلِرَبِّكَ فَٱصْبِرْ Ve li rabbike fasbir. Ve Rabbin için; öyle ki, sabret/metanetli olarak diren-mücadele et. |
5501|74|8|فَإِذَا نُقِرَ فِى ٱلنَّاقُورِ Fe izâ nukıre fîn nâkû(ri). Öyle ki, üflendiği vakit borazan içine. |
5502|74|9|فَذَٰلِكَ يَوْمَئِذٍ يَوْمٌ عَسِيرٌ Fe zâlike yevme izin yevmun asî(run). İşte bu böyledir; o gün çetin/zorlu bir gündür. |
5503|74|10|عَلَى ٱلْكَٰفِرِينَ غَيْرُ يَسِيرٍ Alel kâfirîne gayru yesîr(in). Kâfirler (gerçeği örtenler/gizleyenler) üzerine değildir kolay. |
5504|74|11|ذَرْنِى وَمَنْ خَلَقْتُ وَحِيدًا Zernî ve men halaktu vahîdâ(vahîden). Yalnız bırak beni ve kimseyi; yarattım tek. |
5505|74|12|وَجَعَلْتُ لَهُۥ مَالًا مَّمْدُودًا Ve ce’altu lehu mâlen memdûdâ(memdûden). Ve yaptım ona bir mal; yayılmış/genişlemiş. |
5506|74|13|وَبَنِينَ شُهُودًا Ve benîne şuhûdâ(şuhûden). Ve oğullar/çocuklar; göz önünde/tanıklı. |
5507|74|14|وَمَهَّدتُّ لَهُۥ تَمْهِيدًا Ve mehhedtu lehu temhîdâ(temhîden). Ve genişletip yaydım/hazırladım ona, bir genişlik/bir hazırlama. |
5508|74|15|ثُمَّ يَطْمَعُ أَنْ أَزِيدَ Summe yatmau en ezîd(e). Sonra arzular/ister ki ziyade edeyim/artırayım. |
5509|74|16|كَلَّآ إِنَّهُۥ كَانَ لِءَايَٰتِنَا عَنِيدًا Kellâ, innehu kâne li âyâtinâ anîdâ. Hayır! Doğrusu o oldu ayetlerimize dik başlı bir inatçı. |
5510|74|17|سَأُرْهِقُهُۥ صَعُودًا Se urhikuhu saûdâ.Ulaştırıp-sardıracağım onu bir yokuşa. |
5511|74|18|إِنَّهُۥ فَكَّرَ وَقَدَّرَ İnnehu fekkere ve kadder.Zira o düşündü; ve karar verdi. |
5512|74|19|فَقُتِلَ كَيْفَ قَدَّرَ Fe kutile keyfe kadder.Öyle ki; katledilesi! Nasıl karar verdi. |
5513|74|20|ثُمَّ قُتِلَ كَيْفَ قَدَّرَ Summe kutile keyfe kadder.Sonra katledilesi! Nasıl karar verdi. |
5514|74|21|ثُمَّ نَظَرَ Summe nazar. Sonra baktı. |
5515|74|22|ثُمَّ عَبَسَ وَبَسَرَ Summe abese ve beser. Sonra surat astı; ve kaşlarını çattı. |
5516|74|23|ثُمَّ أَدْبَرَ وَٱسْتَكْبَرَ Summe edbere vestekber. Sonra arkasını döndü; ve büyüklendi. |
5517|74|24|فَقَالَ إِنْ هَٰذَآ إِلَّا سِحْرٌ يُؤْثَرُ Fe kâle in hâzâ illâ sihrun yu’ser.Öyle ki, dedi: ‘Değildir bu aktarılmış-nakledilmiş, aklı başından alan bir büyüden başkası” |
5518|74|25|إِنْ هَٰذَآ إِلَّا قَوْلُ ٱلْبَشَرِ İn hâzâ illâ kavlul beşer.“Değildir bu bir insanoğlu söyleminden başkası.” |
5519|74|26|سَأُصْلِيهِ سَقَرَ Se uslîhi sekar.Atacağım onu Sekar'a. |
5520|74|27|وَمَآ أَدْرَىٰكَ مَا سَقَرُ Ve mâ edrâke mâ sekar.Ve ne bildirir sana Sekar ne! |
5521|74|28|لَا تُبْقِى وَلَا تَذَرُ Lâ tubkî ve lâ tezer.Geride artık bırakmaz; ve terk etmez. |
5522|74|29|لَوَّاحَةٌ لِّلْبَشَرِ Levvâhatun lil beşer.Bilgi sunan bir levha; insanoğluna. |
5523|74|30|عَلَيْهَا تِسْعَةَ عَشَرَ Aleyhâ tis'ate aşer.Üzerinde on dokuz. |
5524|74|31|وَمَا جَعَلْنَآ أَصْحَٰبَ ٱلنَّارِ إِلَّا مَلَٰٓئِكَةً وَمَا جَعَلْنَا عِدَّتَهُمْ إِلَّا فِتْنَةً لِّلَّذِينَ كَفَرُوا۟ لِيَسْتَيْقِنَ ٱلَّذِينَ أُوتُوا۟ ٱلْكِتَٰبَ وَيَزْدَادَ ٱلَّذِينَ ءَامَنُوٓا۟ إِيمَٰنًا وَلَا يَرْتَابَ ٱلَّذِينَ أُوتُوا۟ ٱلْكِتَٰبَ وَٱلْمُؤْمِنُونَ وَلِيَقُولَ ٱلَّذِينَ فِى قُلُوبِهِم مَّرَضٌ وَٱلْكَٰفِرُونَ مَاذَآ أَرَادَ ٱللَّهُ بِهَٰذَا مَثَلًا كَذَٰلِكَ يُضِلُّ ٱللَّهُ مَن يَشَآءُ وَيَهْدِى مَن يَشَآءُ وَمَا يَعْلَمُ جُنُودَ رَبِّكَ إِلَّا هُوَ وَمَا هِىَ إِلَّا ذِكْرَىٰ لِلْبَشَرِ Ve mâ cealnâ ashâben nâri illâ melâiketen ve mâ cealnâ ıddetehum illâ fitneten lillezîne keferû li yesteykınellezîne ûtûl kitâbe ve yezdâdellezîne âmenû îmânen ve lâ yertâbellezîne ûtûl kitâbe vel mu’minûne, ve li yekûlellezîne fî kulûbihim maradun vel kâfirûne mâzâ erâdallâhu bi hâzâ meselâ, kezâlike yudıllullâhu men yeşâu ve yehdî men yeşâ, ve mâ ya’lemu cunûde rabbike illâ hû, ve mâ hiye illâ zikrâ lil beşer.Ve yapmış değiliz ateş ashabını/yoldaşlarını melekler dışında; ve yapmış değiliz sayısını onların bir sınav/bir test dışında; gerçeği örtüp gizlemiş kimseler için; kitap verilmiş kimselerin kesin olarak bilmesi için; ve artar inanmış kimselerin imanı; ve kuşkulanmazlar kitap verilmiş kimseler ve inananlar; ve demesi için kalplerinde bir hastalık bulunan kimselerin ve gerçeği örtenlerin-gizleyenlerin; “Ne arzuladı/amaçladı Allah bu misalle?”; işte böyledir; saptırır Allah dilediği kimseyi; ve doğru yola kılavuzlar dilediği kimseyi; ve bilir değillerdir Rabbinin ordularını, ancak O’dur; ve değildir o insanlara bir öğüt/bir hatırlatma dışında. |
5525|74|32|كَلَّا وَٱلْقَمَرِ Kellâ vel kamer.Hayır! Ant olsun Ay’a |
5526|74|33|وَٱلَّيْلِ إِذْ أَدْبَرَ Vel leyli iz edber. Ve geceye, arkasını döndüğü zaman. |
5527|74|34|وَٱلصُّبْحِ إِذَآ أَسْفَرَ Ves subhı izâ esfer.Ve sabaha, örtüsünü kaldırıp ağardığı zaman. |
5528|74|35|إِنَّهَا لَإِحْدَى ٱلْكُبَرِ İnnehâ le ıhdel kuber.Doğrusu o, mutlak biridir büyüklerden. |
5529|74|36|نَذِيرًا لِّلْبَشَرِ Nezîren lil beşer.Bir uyarıcıdır insanoğluna. |
5530|74|37|لِمَن شَآءَ مِنكُمْ أَن يَتَقَدَّمَ أَوْ يَتَأَخَّرَ Li men şâe minkum en yetekaddeme ev yeteahhar.Sizden kimse için; arzuladı/diledi ki kademe alır veya tereddüt edip geride kalır. |
Arapça gramer açısından çok detaylı inceleme için lütfen aşağıdaki makaleyi okuyunuz.
Analiz;
Bu ayetlerde 74:31 ayeti çok önemlidir. Ateşe (n-nari) görevli olarak sadece melekleri yaptık buyurmakta Yüce Allah. Bu meleklerin sayısı kaçmış? 19 adet olduğunu görüyoruz. Yüce Allah’ın bildirmesine göre Sekar (cehennem) üstünde 19 adet görevli melek var.
Hemen sonrası ne geliyor? Bu noktaya çok dikkat etmemiz gerek;
(عِدَّتَهُمْ) iddetehum (onların sayısını-‘their number’) kelimesi geçiyor. Onların sayısını bir sınav, bir deneme, bir test, bir fitne aracı yaptık buyuruyor. Meleklerin kendisini işaret etmiyor. Onların sayılarını işaret ediyor. Peki, sayıları neydi meleklerin?
19
Kuran’dan çok net anlaşılıyor ki 19 sayısının kendisi bir sınav, bir test, bir deneme aracıdır. Meleklerin kendileri değil. 19 sayısına vurgu var.
Fitne olan (sınav aracı) cehennem üzerinde olan melekler değildir. Meleklerin sayısının tartışılması da değildir. Zaten meleklerin sayıları ile ilgili bir tartışma söz konusu değildir. Çünkü Yüce Allah meleklerin sayısının 19 olduğunu zaten bildiriyor. Cehennemdeki meleklerin sayısı 18’dir. Yok 7’dir. Yok 70’dir diye tartışma zaten olamaz Kuran'a göre. Bu tartışmalara asla izin yoktur. Tartışma yok.
Asıl tartışma, asıl fitne olan (sınav aracı) 19 sayısının kendisidir. 19 sayısı bir sınav aracıdır.
Yüce Allah’ın fitne (sınav) için işaret ettiği 19 sayısını nerede arayacağız?
Kuran kendisinin bir mucize olduğunu bildiriyor. Hatta bu mucizelerin Kuran indikten sonra ortaya çıkacağına yönelik işaretler verilmiş. Bu nedenle 19 sayısı ile ilgili bu işaretleri Kuran'da arayacağız.
Yüce Allah aşağıdaki 29:50 ve 29:51 ayetlerinde şu şekilde buyurmuştur.
Kuran Ayet No|Sure No|Ayet No|Ayet Arapça okunuş Meal |
3388|29|50|وَقَالُوا۟ لَوْلَآ أُنزِلَ عَلَيْهِ ءَايَٰتٌ مِّن رَّبِّهِۦ قُلْ إِنَّمَا ٱلْءَايَٰتُ عِندَ ٱللَّهِ وَإِنَّمَآ أَنَا۠ نَذِيرٌ مُّبِينٌ Ve kâlû lev lâ unzile aleyhi âyâtun min rabbih, kul inneme l-âyâtu indallâh, ve innemâ ene nezîrun mubîn. Ve dediler: “Keşke indirilseydi ona ayetler-mucizeler Rabbinden?”; de ki: “Şüphesiz ayetler-mucizeler Allah katındadır ve şüphesiz ben açık bir uyarıcıyım.” |
3389|29|51|أَوَلَمْ يَكْفِهِمْ أَنَّآ أَنزَلْنَا عَلَيْكَ ٱلْكِتَٰبَ يُتْلَىٰ عَلَيْهِمْ إِنَّ فِى ذَٰلِكَ لَرَحْمَةً وَذِكْرَىٰ لِقَوْمٍ يُؤْمِنُونَ E ve lem yekfihim ennâ enzelnâ aleykel kitâbe yutlâ aleyhim, inne fî zâlike le rahmeten ve zikrâ li kavmin yu’minûn. Ve kâfi gelmedi mi onlara ki biz indirdik Kitabı (Kuran'ı) sana kendilerine okunan; doğrusu bundadır mutlak bir rahmet ve öğüt inanan bir toplum için. |
Yüce Allah aşağıdaki 27:93 ayetinde şu şekilde buyurmuştur.
Kuran Ayet No|Sure No|Ayet No|Ayet Arapça okunuş Meal |
3250|27|93|وَقُلِ ٱلْحَمْدُ لِلَّهِ سَيُرِيكُمْ ءَايَٰتِهِۦ فَتَعْرِفُونَهَا وَمَا رَبُّكَ بِغَٰفِلٍ عَمَّا تَعْمَلُونَ Ve kulil hamdu lillahi seyurikum ayatihi fe ta'rifuneha, ve ma rabbuke bi gafilin amma ta'melun. Ve de ki: ‘Hamd (hakkıyla değerlendirme) Allah'adır. O size gösterecek ayetlerini-mucizelerini ve siz de onları tanıyacaksınız’; ve senin Rabbin gafil değildir yaptığınız şeylerden. |
Açıkça görüldüğü gibi Kuran'daki 19 mucizesinin Kuran indikten daha sonra keşfedileceği işaret ediliyor.
Yüce Allah Kuran’ı 19 sayısı ile kodlamıştır. 19 sayısı ile örüntülenmiştir. Evrensel bir dil olan matematiği kullanarak Kuran’ı donatmıştır. Bu donatmada 19 sayısını kullanmıştır.
19 sayısı bir fitnedir. Bir sınav aracıdır. Kuran'daki 19 sayısı ile yapılmış olan örüntüyü görüp görmemek bir sınavdır.
19 mucizesinin görevleri Yüce Allah'ımız tarafından bildirilmiştir;
- Gerçeği örtüp-gizleyip-inkâr eden kimselerin ikna olmaları için. (74:31)
- Kendilerine kitap verilmiş kimselerin mutlak kesin olarak bilmesi için. (74:31)
- İnanan kimselerin imanının daha da artması-daha da büyümesi-daha da gelişmesi için. (74:31)
- Kendilerine kitap verilmiş ve inanmış kimselerin kuşkulanıp-şüphelenmemesi için. (74:31)
- İnancı sakat olanlara (kalplerinde hastalık olan munafık ve müşriklere) ve inkârcılara (kafirlere) “Ne arzu edip amaçlar Allah bu misal yoluyla?” dedirtir (74:31).
- Mutlaka biridir büyüklerden. (74:35)
- Bir uyarıcıdır insanoğlu için. (74:36)
- Öne geçip üstün olmayı yahut tereddüt edip geride kalmayı arzulayan kimseleri birbirinden ayırır. (74:37)
Yüce Allah bir fitne (sınav) olan 19 sayısının görevlerini net bir şekilde açıklamıştır. Allah için bir düşünün. Cehennemin üstündeki meleklerin sayısının tartışılması yukarıdaki görevleri yapabilir mi? Meleklerin sayısı zaten inanmış birisi olarak benim inancımı nasıl artıracak? Neden büyük bir delil olarak gösterilmiş? Ahireti asla bilemeyeceğimize göre bize bu dünyada meleklerin sayısı neden büyük bir delil olarak işaret edilsin? İlericiler ile gericileri nasıl ayıracak? Meleklerin sayıları insanlığa nasıl bir uyarı olacak? İnkar edenler neden rahatsız olacak?
Açıkça görülmektedir ki Kuran'daki 19 sayısı ile oluşmuş olan örüntü tüm bu görevleri yapar.
Neden 19 sayısı?
Neden 17 veya 23 değil? Yüce Allah 19 sayısını özellikle seçmiştir.
19 sayısının bazı matematiksel özellikleri;
Evrendeki tüm sayılar aşağıda gösterilen 10 adet rakam ile yazılabilir. Yani evrenin işleyişi, evrendeki tüm fizik ve matematik denklemleri sadece 10 rakam ile yazılabilir.
0, 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9
Evrenin işleyişini açıklayabilen bu 10 rakamın tam sayı olarak en küçük sayısı 1’dir. En büyük sayısı da 9’dur.
Tek basamaklı en küçük tam sayı olan 1 ile tek basamaklı en büyük tam sayı 9’un birleşmesi ile 19 oluşur.
19 asal sayıdır. Asal sayı demek sadece kendisine ve 1’e bölünebilen sayıdır.
19 sayısı şu şekilde yazılabilir; 1+9=10>1+0=1 (1 veya tek olan Allah’ın tekliğine ve birliğine işaret olabilir.)
Bu nedenle rakamsal bir kodlama için seçilebilecek en iyi sayılardan birisidir.
19 kutsal bir sayı mıdır?
Kesinlikle hayır. İlahi ve kutsal olan Kuran’dır. 19 mucizesinin kalbi olan 19 sayısı Kuran’ın Allah’tan geldiğini kanıtlayan büyük bir delildir sadece.
74:31 ayetinde bildirilen sınav ne zaman başladı?
Kuran’ın katmanlı yapısı olduğunu biliyoruz. Müteşâbih dediğimiz çoklu anlamlara gelen ayetler bu katmanlı yapının bel kemiğini oluşturur. Kuran’ın ayetleri her dönemde farklı bir mesaj verebilir. Müddesir suresinin yukarıda incelenen ayetlerindeki 19 mucizesi ve sınavı Kuran’ın 19 sayısı ile kodlanmış olduğunun keşfedilmesi ile başlamıştır. 1974 yılında Reşad Halife tarafından keşfedilen 19 mucizesi verilerine daha sonra birçok insan tarafından veriler eklenmiştir. Günümüzde 19 mucizesine tanık olmak teknolojinin gelişmesi ile çok kolay olmaktadır.
Yukarıda anlatılan delillere rağmen 19 sayısını ve 19 mucizesini görmeyip her şeyi Sekar’a bağlayanlar olacaktır mutlaka. Yüce Allah bunun zaten bir sınav olduğunu bildiriyor. Öne geçmek, üstün olmak isteyen kimseler 19 mucizesini görüp ona tanık olmak isterken, tereddüt edip geride kalmak isteyenler sadece Sekar’ın işaret edildiğini sanacaklardır.
Yapay zeka bilgisayarların katkısı ile çok yeni örüntüler de bulunacaktır Allah'ın izni ile.
Kendilerine müslümanım diyen çoğunluğun 19 mucizesine tanık olamamasının bir hikmeti olabilir mi?
19 mucizesine en büyük direnç Tevbe suresinin sonuna eklenen 2 söz üzerinden gerçekleşmektedir. Kuran'daki 19 mucizesini gören insanlar ilk başlarda ikna olmaktadır. Ancak 19 kodlamasının Tevbe suresine sonradan eklenen 2 sözü deşifre etmesini duyduklarında direkt olarak tüm 19 mucizesini görmezden gelmeye başlamaktadırlar. 19 mucizesini sahiplenemez olurlar. Yüce Allah'ın bunu kasıtlı yapmış olduğuna dair işaretler var. Bu 2 sözü deşifre ederek 19 sistemi hata düzeltme özelliğinin olduğunu bize gösteriyor. Yüce Allah'ın Kuran'ı nasıl koruduğunu bize gösteriyor. Ayrıca ellerinde Kuran'ı tutmalarına rağmen ona uymayan çoğuluk müşrik müslüman toplumunun 19 mucizesi üzerinden pirim yapmasını istemiyor. Aksi olmuş olsaydı Taliban da Kuran'daki 19 mucizesini kullanarak Kuran ile alakası bile olmayan kendi sapkın dinlerine insanları çağıracaktı. 19 mucizesi adına bu çağrıyı yapacaktı. Ancak Yüce Allah bu müşriklere 19 mucizesini kullanmalarına izin vermedi.
19 mucizesine ancak ve ancak sadece Kuran diyen insanlar tanık olabilir. 19 mucizesine müşrik olan bir kimse tanık olamaz. Çünkü bir arada olmaları mümkün değildir.
19 Sistemi Kuran'ın Allah katından geldiğini haykırmaktadır. İşte deliller...
19 mucizesi ile ilgili sosyal medya gönderisi;
En doğrusunu Allah bilir.