Kuran’da Allah kelimesinin geçtiği ayetler ve geçiş sayıları önem arz etmektedir. Yüce Rabbimiz Allah kelimesinin ayetlerde geçişini rasgele yapmamış, bize Kuran’ın kendi katından olduğunu ispatlayan deliller göstermek için kasıtlı olarak düzenlemiştir. Bunun en belirgin örneklerine 57. sure olan Hadid (Demir) ve 16. sure olan Nahl (Bal arısı) surelerinde şahit olmuştuk. Yine Güneş (Şems)-Ay (Kamer) kelimeleri ve Allah kelimesi analizi bizi Saros Döngüsü olan 18 yıl, 11 gün ve 8 dakikaya götürmüştü.
Yüce Allah 9:36 ayetinde şu şekilde buyurmaktadır;
Kuran Ayet No|Sure No|Ayet No|Ayet Arapça okunuş Meal |
1271|9|36|إِنَّ عِدَّةَ ٱلشُّهُورِ عِندَ ٱللَّهِ ٱثْنَا عَشَرَ شَهْرًا فِى كِتَٰبِ ٱللَّهِ يَوْمَ خَلَقَ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضَ مِنْهَآ أَرْبَعَةٌ حُرُمٌ ذَٰلِكَ ٱلدِّينُ ٱلْقَيِّمُ فَلَا تَظْلِمُوا۟ فِيهِنَّ أَنفُسَكُمْ وَقَٰتِلُوا۟ ٱلْمُشْرِكِينَ كَآفَّةً كَمَا يُقَٰتِلُونَكُمْ كَآفَّةً وَٱعْلَمُوٓا۟ أَنَّ ٱللَّهَ مَعَ ٱلْمُتَّقِينَ İnne iddeteş şuhuri ind allahi sna aşere şehren fi kitabillahi yevme halakas semavati vel arda minha erbeatun huruma zaliked dinul kayyimu fe la tazlimu fihinne enfusekum ve katilul muşrikine kaffeten kema yukatilunekum kaffeh, va'lemu ennallahe meal muttekin. Doğrusu Allah'ın katında ayların sayısı on iki aydır. Allah'ın kitabında, gökleri ve yeri yarattığı günde. Bunlardan dördü haramdır. İşte budur doğru din. Zulmetmeyin (o aylar) içinde kendinize ve topyekûn savaşın ortak koşanlarla sizinle nasıl topyekûn savaşıyorlarsa ve bilin ki şüphesiz Allah muttakilerle beraberdir. |
Muhteşem bir ayet;
'Allah'ın katında ayların sayısı on iki aydır.'
1 yılda uydumuz olan Ay ('Moon') toplam 12 kez kendi etrafında döner.
Yüce Allah Kuran'da geçen Ay ('Qamer') kelimesi ile Kuran'da geçen Allah kelimesi arasında bir bağlantı, bir işaret vermiş olabilir mi?
Ay ('Qamer') kelimesi geçen ayetlerdeki Allah kelimesini analiz edeceğiz. Kuran’ı Kerim’de Ay ('Qamer') kelimesi 27 kez geçmektedir.
Kuran’da (قمر) Kamer (Ay-Uydu) kelimesi 27 kez geçer.
Ay ('Qamer') kelimesi geçen ayetlerin 8’inde en az bir kez Allah kelimesi geçer ve toplam geçiş sayısı 12’dir. Aşağıda detaylı tablo verilmiştir.
Ay ('Qamer') kelimesi ile ilişkili Allah kelimesinin 12 adet geçmesi tesadüf değildir. 12 sayısı ile 2 delil işaret edilmiş olabilir.
1.'si;
1 ay yılında (lunar yıl) Ay ('Qamer') dünya etrafında 12 kez döner.
2.'si ise;
Ay'ın 1 günde 12 derece (tam olarak 12.2 derece) döndüğünü işaret ediyor olabilir. Dünya 1 tur attığında Ay yörüngesinde 12 derece kareket etmiş olur.
Aşağıdaki resimde Dünya üzerindeki A noktasındaki bir kişi sabah 06.00'de görmüş olduğu Ay'ı 1 gün sonra aynı saatte 12.2 derece aşağıda görecektir.
Dünya kendi etrafında 1 tur attığında (1 gün sonra) Ay 12 derece hareket etmiş olacaktır.
8 ayette Allah kelimesi ve Ay ('Qamer') kelimesi karşılaşır. Bu 8 sayısı Ay’ın evrelerini işaret ediyor olabilir. Çünkü bu karşılaşmaların birisi olan 10:5’de “O'dur ki yaptı Güneş’i bir parıldayan/bir ışıldayan; ve Ay’ı bir nur; ve kadere bağladı onu menzillere; bilmeniz için adedini senelerin; ve hesabı; yaratmış değildir Allah bunu hak/gerçek haricinde; detaylı açıklar ayetlerini; bilirler olan bir toplum için.” buyurulmaktadır. Yüce Allah Ay’a ('Qamer') evreler verdiğini belirtmektedir. İşte Ay’ın evrelerinin sayısı 8’dir.
Bu 8 evre aşağıda gösterilmiştir.
- Yeni Ay (New moon)
- Hilal (Waxing Crescent)
- İlk dördün (First Quarter)
- Şişkin Ay (Waxing Gibbous)
- Dolunay (Full moon)
- Şişkin Ay (Waning Gibbous)
- Son dördün (Third Quarter)
- Hilal (Waning Crescent)
Allah kelimesi ile Ay ('Qamer') kelimesinin karşılaştığı ayetler;
Ayetteki Allah Sayısı |
Allah ve Ay (Kamer) birlikte geçiş |
Sure No|Ayet No|Ayet, Türkçe Meal |
2 |
1. |
1008|7|54|إِنَّ رَبَّكُمُ ٱللَّهُ ٱلَّذِى خَلَقَ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضَ فِى سِتَّةِ أَيَّامٍ ثُمَّ ٱسْتَوَىٰ عَلَى ٱلْعَرْشِ يُغْشِى ٱلَّيْلَ ٱلنَّهَارَ يَطْلُبُهُۥ حَثِيثًا وَٱلشَّمْسَ وَٱلْقَمَرَ وَٱلنُّجُومَ مُسَخَّرَٰتٍۭ بِأَمْرِهِۦٓ أَلَا لَهُ ٱلْخَلْقُ وَٱلْأَمْرُ تَبَارَكَ ٱللَّهُ رَبُّ ٱلْعَٰلَمِينَ İnne rabbekumu llâhu llezî halakas semâvâti vel arda fî sitteti eyyâmin summestevâ alel arşı, yugşîl leylen nehâre yatlubuhu hasîsen ve ş-şemse ve l-kamere ven nucûme musahharâtin bi emrihi, e lâ lehul halku vel emru, tebârek allâhu rabbulâlemîn. Doğrusu Rabbiniz Allah'tır; ki yarattı gökleri ve yeri altı günde/evrede; sonra istiva etti/egemenlik kurdu Arş üzerine; örter geceyi gündüze; almak ister-talep eder (gündüz) onu (geceyi) aniden-çok çabuk; ve Güneş; ve Ay; ve yıldızlar; boyun eğdirilmişler buyruğuna/emrine; O’nun değil mi yaratma ve emir/buyruk? Tebârek olmuştur/bereketli olmuştur Allah; alemlerin Rabbi. |
1 |
2. |
1367|10|5|هُوَ ٱلَّذِى جَعَلَ ٱلشَّمْسَ ضِيَآءً وَٱلْقَمَرَ نُورًا وَقَدَّرَهُۥ مَنَازِلَ لِتَعْلَمُوا۟ عَدَدَ ٱلسِّنِينَ وَٱلْحِسَابَ مَا خَلَقَ ٱللَّهُ ذَٰلِكَ إِلَّا بِٱلْحَقِّ يُفَصِّلُ ٱلْءَايَٰتِ لِقَوْمٍ يَعْلَمُونَ Huvellezî ceale ş-şemse dıyâen ve l-kamere nûren ve kadderehu menâzile li ta’lemû adedes sinîne vel hisâbe, mâ halaka llâhu zâlike illâ bil hakkı, yufassılul âyâti li kavmin ya’lemûn. O'dur ki yaptı Güneş’i bir parıldayan/bir ışıldayan; ve Ay’ı bir nur; ve kadere bağladı onu menzillere; bilmeniz için adedini senelerin; ve hesabı; yaratmış değildir Allah bunu hak/gerçek haricinde; detaylı açıklar ayetlerini; bilirler olan bir toplum için. |
1 |
3. |
1707|13|2|ٱللَّهُ ٱلَّذِى رَفَعَ ٱلسَّمَٰوَٰتِ بِغَيْرِ عَمَدٍ تَرَوْنَهَا ثُمَّ ٱسْتَوَىٰ عَلَى ٱلْعَرْشِ وَسَخَّرَ ٱلشَّمْسَ وَٱلْقَمَرَ كُلٌّ يَجْرِى لِأَجَلٍ مُّسَمًّى يُدَبِّرُ ٱلْأَمْرَ يُفَصِّلُ ٱلْءَايَٰتِ لَعَلَّكُم بِلِقَآءِ رَبِّكُمْ تُوقِنُونَ Allâh ullezî refea s-semavâti bi gayri amedin terevnehâ summestevâ alel arşı ve sehhare ş-şemse ve l-kamere, kullun yecrî li ecelin musemmen, yudebbirul emre yufassılul âyâti leallekum bi likâi rabbikum tûkınûn. Allah ki yükseltti gökleri; olmaksızın kendisini gördüğünüz bir direk; sonrası yöneldi/istiva etti arş üzerine; ve boyun eğdirdi Güneş’i ve Ay'ı; her biri akıp gider belirlenmiş bir ecel/bir süre için; düzenler emri/işi; açıklar ayetleri; belki Rabbinizle karşılaşmaya emin olursunuz. |
3 |
4. |
2611|22|18|أَلَمْ تَرَ أَنَّ ٱللَّهَ يَسْجُدُ لَهُۥ مَن فِى ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَمَن فِى ٱلْأَرْضِ وَٱلشَّمْسُ وَٱلْقَمَرُ وَٱلنُّجُومُ وَٱلْجِبَالُ وَٱلشَّجَرُ وَٱلدَّوَآبُّ وَكَثِيرٌ مِّنَ ٱلنَّاسِ وَكَثِيرٌ حَقَّ عَلَيْهِ ٱلْعَذَابُ وَمَن يُهِنِ ٱللَّهُ فَمَا لَهُۥ مِن مُّكْرِمٍ إِنَّ ٱللَّهَ يَفْعَلُ مَا يَشَآءُ E lem tera enna llâhe yescudu lehu men fis semâvâti ve men fîl ardı ve ş-şemsu ve l-kameru ven nucûmu vel cibâlu veş şeceru ved devabbu ve kesîrun minen nâsi, ve kesîrun hakka aleyhil azâbu, ve men yuhini llâhu fe mâ lehu min mukrimin, inna llâhe yef’alu mâ yeşâ’. Görmez misin ki Allah'a; secde eder O'na; kimse göklerde ve kimse yerde; ve Güneş ve Ay ve yıldızlar ve dağlar ve ağaçlar ve hareketli canlılar ve insanlardan çoğu -ve çoğunun üzerine haktır azap-; ve kimi aşağılar Allah, o durumda olmaz ona hiç değer veren; doğrusu Allah yapar dilediğini. |
1 |
5. |
3399|29|61|وَلَئِن سَأَلْتَهُم مَّنْ خَلَقَ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضَ وَسَخَّرَ ٱلشَّمْسَ وَٱلْقَمَرَ لَيَقُولُنَّ ٱللَّهُ فَأَنَّىٰ يُؤْفَكُونَ Ve le in seeltehum men halakas semâvâti vel arda ve sehhare ş-şemse ve l-kamere le yekûlunna llâhu, fe ennâ yu’fekûn. Ve eğer sormuş olsan onlara: “Kim yarattı gökleri ve yeri; ve boyun eğdirdi Güneş’i ve Ay’ı?”; mutlak derler: “Allah”; öyleyse nasıl döndürülürsünüz? |
2 |
6. |
3496|31|29|أَلَمْ تَرَ أَنَّ ٱللَّهَ يُولِجُ ٱلَّيْلَ فِى ٱلنَّهَارِ وَيُولِجُ ٱلنَّهَارَ فِى ٱلَّيْلِ وَسَخَّرَ ٱلشَّمْسَ وَٱلْقَمَرَ كُلٌّ يَجْرِىٓ إِلَىٰٓ أَجَلٍ مُّسَمًّى وَأَنَّ ٱللَّهَ بِمَا تَعْمَلُونَ خَبِيرٌ E lem tere enna llâhe yûlicu l-leyle fîn nehâri ve yûlicu n-nehâre fîl leyli, ve sehhare ş-şemse ve l-kamere kullun yecrî ilâ ecelin musemmen ve enna llâhe bi mâ ta’melûne habîr. Görmez misin ki Allah sokar geceyi gündüz içine; ve sokar gündüzü gece içine; ve boyun eğdirdi Güneş’i ve Ay’ı; her biri akıp gider bir süreye/bir ecele; belirlenmiş; ve elbette Allah ne yaparsınız haberdardır. |
1 |
7. |
3671|35|13|يُولِجُ ٱلَّيْلَ فِى ٱلنَّهَارِ وَيُولِجُ ٱلنَّهَارَ فِى ٱلَّيْلِ وَسَخَّرَ ٱلشَّمْسَ وَٱلْقَمَرَ كُلٌّ يَجْرِى لِأَجَلٍ مُّسَمًّى ذَٰلِكُمُ ٱللَّهُ رَبُّكُمْ لَهُ ٱلْمُلْكُ وَٱلَّذِينَ تَدْعُونَ مِن دُونِهِۦ مَا يَمْلِكُونَ مِن قِطْمِيرٍ Yûlicul leyle fîn nehâri ve yûlicun nehâre fîl leyli ve sehhare ş-şemse ve l-kamere kullun yecrî li ecelin musemmen, zâlikumu llâhu rabbukum lehul mulku, vellezîne ted’ûne min dûnihî mâ yemlikûne min kıtmîr. Sokar geceyi gündüzün içine; ve sokar gündüzü gecenin içine; ve buyruğu altına aldı Güneş’i ve Ay’ı; her biri akıp gider bir süre için/bir ecel için; belirlenmiş; işte budur Allah; Rabbiniz; O'nundur mülk/hükümdarlık; ve kimseler, çağırırsınız astından O’nun; değillerdir sahipler/hükmederler bir hurma çekirdeği zarından. |
1 |
8. |
253|41|37|وَمِنْ ءَايَٰتِهِ ٱلَّيْلُ وَٱلنَّهَارُ وَٱلشَّمْسُ وَٱلْقَمَرُ لَا تَسْجُدُوا۟ لِلشَّمْسِ وَلَا لِلْقَمَرِ وَٱسْجُدُوا۟ لِلَّهِ ٱلَّذِى خَلَقَهُنَّ إِن كُنتُمْ إِيَّاهُ تَعْبُدُونَ Ve min âyâtihil leylu ven nehâru ve ş-şemsu ve l-kameru, lâ tescudû li ş-şemsi ve lâ li l-kameri vescudû li llâh illezî halakahunne in kuntum iyyâhu ta’budûn. Ve ayetlerindendir O’nun, gece ve gündüz; ve Güneş; ve Ay; secde etmeyin Güneş’e ve de Ay’a; ve secde edin Allah'a ki yarattı onları; eğer olduysanız sadece O'na kulluk eder. |
12 |
8 |
Konunun ders olarak anlatımı;
En doğrusunu Allah bilir.