'Ayrı rabler mi hayırlıdır? Ya da tek, zorla boyun eğdiren/kahhar Allah mı?’: Antik Mısır tanrılarının (Seth, Osiris ve Horus) savaşı.

Yüce Allah aşağıdaki ayetlerinde şu şekilde buyurmaktadır;

Kuran Ayet No|Sure No|Ayet No|Ayet

Arapça okunuş

Meal

1633|12|39|يَٰصَىٰحِبَىِ ٱلسِّجْنِ ءَأَرْبَابٌ مُّتَفَرِّقُونَ خَيْرٌ أَمِ ٱللَّهُ ٱلْوَٰحِدُ ٱلْقَهَّارُ

Yâ sâhibeyis sicni e erbâbun muteferrikûne hayrun emillâhul vâhıdu l-kahhâru.

“Ey zindan yoldaşlarım! Ayrı rabler mi hayırlıdır? Ya da tek, zorla boyun eğdiren/kahhar Allah mı?”

1634|12|40|مَا تَعْبُدُونَ مِن دُونِهِۦٓ إِلَّآ أَسْمَآءً سَمَّيْتُمُوهَآ أَنتُمْ وَءَابَآؤُكُم مَّآ أَنزَلَ ٱللَّهُ بِهَا مِن سُلْطَٰنٍ إِنِ ٱلْحُكْمُ إِلَّا لِلَّهِ أَمَرَ أَلَّا تَعْبُدُوٓا۟ إِلَّآ إِيَّاهُ ذَٰلِكَ ٱلدِّينُ ٱلْقَيِّمُ وَلَٰكِنَّ أَكْثَرَ ٱلنَّاسِ لَا يَعْلَمُونَ

Mâ ta’budûne min dûnihî illâ esmâen semmeytumûhâ entum ve âbâukum mâ enzelallâhu bihâ min sultânin, inil hukmu illâ lillâhi, emere ellâ ta’budû illâ iyyâhu, zâliked dînul kayyimu ve lâkinne ekseren nâsi lâ ya’lemûne.

"Değilsiniz kulluk eder/tapar O’nun astından isimler dışında, isimlendirdiniz onu sizler ve atalarınız; indirmedi Allah onunla hiçbir bir yetki; yoktur hüküm Allah'ın dışında; emretti O ki tapmayın sadece O'na (olması) dışında; budur din doğru/düzgün; fakat çoğu insanlar bilmezler."

 

(أَرْبَابٌerbâbun kelimesi kökü (ربب) patron-efendi-sahip (master, patron), emir ve otorite sahibi (have command and authority) anlamındadır.  Hans Wehr 4th ed., page 370 (of 1303)

(ٱلْقَهَّارُl-kahhâru kelimesi kökü (قهر) boğun eğdirmek (subjugate), zapt eden (conquer), hakimiyet kurmak (vanquish), bozguna uğratmak (defeat), hizaya getirmek (subdue), kuvvet kullanarak-zorla boğun eğdirmek (overpower) anlamıdadır. Hans Wehr 4th ed., page 929 (of 1303)

Bu iki ayette konuşan Yusuf peygamberdir. Kendisine yoldaşlık yapan 2 zindan arkadaşına öğüt vermektedir. Sorular sorarak onları mantıklı düşünmeye davet etmekte ve ikna etmeye çalışmaktadır.

Muhteşem bir soru soruyor Yusuf peygamber; “Ayrı rabler mi hayırlıdır? Ya da tek, zorla boyun eğdiren/kahhar Allah mı?”

Bu soru neden sorulmuş olabilir?

Açıktır ki soru sorulan kişinin bildiği, tanık olduğu argümanlar üzerinden soru sorulursa karşı tarafta çok daha fazla etki elde edilir.

Örneğin;

Hız yapıp da trafik kazası geçiren ve yaralı olarak kurtulan birine nasıl bir soru etkili olur?

Yavaş gitmek mi güvenlidir yoksa hızlı gitmek mi? Çok etkili ve zamanında bir soru.

Bu soruya muhatap olan kişi bir anlık yaşadıklarını düşünecek ve elbette yavaş gitmenin daha güvenli olduğunu tüm kalbi ile hissedecektir.

Aynı durum Yusuf peygamberin sorusunda da gizlidir. Yusuf peygamber onlara bilmedikleri bir şey sormuyor. Bildikleri bir konu hakkında soru soruluyor. Böylece anlarız ki soru sorulan kimseler ayrı rabler edinilen bir dinin mensuplarıydı. Ya da en azından ayrı rabler edinilen bir toplum içindeydiler. Mutlak ki ayrı rabler edinmenin olumsuzluklarını biliyorlardı. Bu nedenle bu sorulmuş olmalı. Özetle; ayrı rabler edindiğiniz için antik Mısır’ın hali bu, tek rab edinseydiniz ülke olarak bu duruma düşmezdiniz diyerek tek tanrıcılığın hayrı işaret ediliyor.

Antik Mısır’da edinilen rabler kimlerdi?

Antik Mısır’da çok sayıda farklı rabler edinildiğini biliyoruz. Bu rablerin farklı özellikleri vardı. Güçleri birbirinden farklıydı; sorumlu oldukları yani rab sıfatlarının geçerli olduğu alanları vardı. Hangi alanda patronluk yapacakları belirliydi.

eski misir tanrilari rableri tek rab mi hayirlidir ayri rabler mi yusuf peygamber

Eski Mısır tanrıları;
misir tanrilari yusuf peygamber

Mısır Piramitleri yazıtlarından anlıyoruz ki bu rabler arasında çok ciddi çıkar çakışmaları mevcuttu. Özellikle Seth, Osiris ve Horus arasındaki savaşlar dikkat çekicidir. Seth Horus’un amcasıdır. Osisiri’in kardeşidir. Horus Osiris’in oğludur. Seth Horus’un babasının krallığını ele geçirmek ister. Seth Osiris’i öldürür. Horus’un Osiris’in ölümünün intikamını almak için Seth ile büyük bir savaşa girer. Seth Horus’un gözünü çıkarır. Ancak sonunda Horus Seth’ten gözünü geri alır ve Seth’i yenmeyi başarır. Babasının krallığını geri alır.

Başka bir eski Mısır tanrısı olan Ba’al da bir savaşta ölür. Öldüğünde Dünya’ya kuraklık gelir. Tanrı tekrar dirildiğinde ise bereketlilik gelir.

Yukarıda özetlediğim konu hakkında çok daha fazla detaylı inceleme yapmak için lütfen aşağıdaki makaleyi okuyunuz.

antik misir tanrilari rableri

Seth ve Horus arasında homoseksuel ilişki;

Orta Krallık döneminde bulunan 'Kahun Papyri' yazıtlarından öğrenildiğine göre Seth ile Horus arasında bir cinsel ilişki de geçer. Homoseksüellik olarak kabul edilecek bu ilişki ile ilgili bu makalede daha fazla şeyler yazamayacağım. Detayları öğrenmek isteyen ‘Homosexuality in ancient Egypt’ yazdığında bu iki sözde tanrı arasında geçen olayları okuyabilir.

Nereden baksanız rezillik, kepazelik.

Antik Mısırlılar bu saçmalıklara gerçekten inanıyorlardı. Tanrıların birbirleri ile savaştıklarını, savaşın sonucunun kendilerini yani yeryüzünü direkt olarak etkilediğine inanıyorlardı. Farklı farklı tanrılara dua ediyorlardı. Dua ettikleri tanrı yenildiğinde onlara da kendilerinin yenileceğini düşünüyorlardı. Nereden baksanız sıkıntı. Mutsuzluk.

Ayrı rablerin olamayacağı Yüce Allah 'l-kahhâru', 'zorla boyun eğdiren/kahhar' kelimesi ile bildiriyor; 

Sonsuzluk söz konusu olduğunda ayrı rabler arasında eninde sonunda mutlaka bir anlaşmazlık çıkacaktır. Bu anlaşmazlığa bağlı güçlü olan güçsüz olana galip gelecektir. Onu ya cezalandıracak ya da yok edecektir. O zaman şu soru aklımıza gelir; yenilen/kaybeden bir tanrı olur mu? Mümkün değil. O zaman o bir tanrı değildir zaten. Tanrı sıfatlarını hak etmiyordur. Kaybedeb, ölebilen, yok olabilen bir tanrı mı olur? Asla. Tanrı gerçek bir tanrı ise asla yok olamaz, asla yenilemez, O’nun gücü ve kuvveti karşısında hiçbir şey karşı duramaz. O her şeyi yaratır. O’nun dışında her şey ancak bir yaratılandır. Ayette Yüce Allah’ın kahhar sıfatını öne sürmesi çok anlamlıdır. Kahhar demek her şeye ama her şeye kuvveti ile boyun eğdiren demektir. Bir tanrıda, bir ilahda, bir rabta olması gereken temel sıfattır. İki veya daha fazla gerçek kahhar olamayacağına göre; açık ve nettir ki gerçek kahhar olan tanrı mutlaka tek olmalıdır. Tek olmaması, ayrı tanrılar olması asla düşünülemez. Tek olan bu tanrının da mutlaka kahhar sıfatı olmalıdır.

12:40 ayetinde ise tek ve kahhar olan Rabbimizden bize Yusuf peygamberin ağzından dersler verilmeye devam ediliyor;

Eski Mısırlıların bu tanrılarının gerçek olmadığı, sadece Yusuf peygamber döneminde yaşamış olan Mısırlıların ve onlardan önce yaşamış, ataları olan Mısırlıların taktıkları isimlerden başka bir şey olmadıkları vurgulanıyor.

Yusuf peygamberin yaklaşık olarak M.Ö. 1900-1950 yılları arasında yaşadığını düşünüyorum. Orta Krallığın başları diyebiliriz. Hiksosluların Mısır’a giriş dönemlerinde yaşamış olması muhtemeldir.

Yusuf peygamber ne zaman yaşadı? Meketre’nin mezarında bulunan maket tasvirler bir şeyler anlatabilir mi?

Tarihi verilerden biliyoruz ki Orta Krallığın başında çok tanrı inancı vardır. Bu çok tanrılı inancın başlangıcı Mısır’ın kuruluşu olan M.Ö. 3100 yıllarına dayanmaktadır. Kuran'da Yusuf peygamber döneminde yaşayan Mısırlıların atalarının bu isimleri koyduğunun işaret edilmesi de Kuran’da en ufak bir hata olamayacağının bir kanıtıdır.

Devam edelim;

Yüce Allah 12:40 ayetinde kendisinin astı olan hiçbir şeye ilah/tanrı olma yetkisi vermediğini, ilah/tanrı olma yetkisinin ve hükmünün sadece kendisinde olduğunu bize bildiriyor.

Daha sonra muhteşem bir öğüt veriyor Yüce Allah; “Emretti O ki tapmayın sadece O'na (olması) dışında” buyuruyor.

Daha ne desin Yüce Allah! Aklı olan, aklını kullanan, azıcık vicdanı olan bir kişi bu ayeti okuduğunda ne yapar? Sadece ve sadece Yüce Allah’a tapar. Sadece ve sadece O’na kulluk eder. Kendi nefsine karşı bir zalim olmaz.

Ancak Yüce Allah geçmiş ve gelecek her şeyin bilgisine sahip olduğu için bizlere sonucu da bildiriyor. İnsanların çoğunun müşrik (Yüce Allah'ın astlarından ilahlar edinmek) olduğunu açık ve net bir şekilde bizlere bildiriyor.

Eski Mısır’daki durum günümüzde de aynen devam etmektedir. Eski Mısırlıların girdiği samimiyet sınavına biz de giriyoruz. Yoksa bizler torpilli değiliz. Onların çoğu atalarının dinlerini terk edemediler. Günümüzde yaşayan insanların çoğu da atalarının dinini terk edemiyor; etmiyor. Din akıl dini değil nakil dinidir diyen kimseden kendi nefsi için daha zalim olan başka kim vardır? Mısırlıların ayrı rableri yerine günümüzde insan rabler/efendiler/patronlar vardır. Muhammed peygamberin sünneti diye Buhârî, Müslim, Tirmizîİbn Mâce, Ebû Dâvûd, Nesaî gibi insanların oradan buradan yalan yanlış bilgiler içiren kitaplarını din kabul eden, Yüce Allah'ın biricik Kuran'ının yerine geçiren kimseden kendi nefsi için daha zalim kim olabilir? Bu kitapları Yüce Allah katından gelmiş gibi kabul etmekle bu kimseler ayrı rabler edinmiş olmaktadırlar.

Ehli sünnet açısından bakarsak;

Hanefi mezhebinin rabbi/efendisi/patronu=İmam Ebû Hanîfe

Şafi mezhebinin rabbi/efendisi/patronu=İmam Şafi

Hanbeli mezhebinin rabbi/efendisi/patronu=İmam Ahmed bin Hanbel 

Mâlikî mezhebi rabbi/efendisi/patronu=İmam Mâlik

Hristiyanların ve Yahudilerin durumu da aynıdır. Dinlerini parça parça etmişlerdir. Her dinin patronu/efendisi/rabbi farklıdır. 

Kısacası her kim Kuran haricinde dinde bir kaynak ediniyor ise Yüce Allah dışında rab/efendi/patron edinmiş olur. 

Ey ehli sünnete gönül vermiş kardeşlerim!

Ey bir tarikat içinde olan kardeşlerim!

'Ayrı rabler mi hayırlıdır? Ya da tek, zorla boyun eğdiren/kahhar Allah mı?'

Ayrı mezhepler mi hayırlıdır? Ayrı tarikatlar mı hayırlıdır? Ya da tek olan Kuran mı hayırlıdır?

Bir an düşün; aklını kullan ve anladığın dilde Kuran'ı oku. Tek ve zorla boyun eğdiren/kahhar olan Yüce Rabbin ne buyurmuş öğren. Hayatını sadece Kuran'a göre düzenle. O'nun haricinde rabler edinme. Bil ki O'nun Kuran'ı haricinde tabi olduğun kimseler seni ancak cehenneme götürür. Şirkin affı yoktur. Tek şefaatçimiz olan Yüce Allah şirk günahı için şefaat etmeyeceğini bildiriyor. Diğerleri için dilediği kimsenin günahlarını bağışlarım buyuruyor. Öyleyse bize düşen görev ilk olarak şirk koşmamaktır. Fabrika ayarlarımıza dönelim. Rabbimiz ile aramıza; Kuran'ımız ile aramıza kimseyi sokmayalım.    

Not: Mısır'ın tanrıları ve çatışmaları ile ilgili çok güzel bir film var. 2016 yapımı. Mısır antik yazıtlarından elde edilen bilgiler ışığında yapılmış. Seth, Osiris ve Horus arasındaki büyük bir savaşı anlatıyor. İzlemenizi öneririm. Filmin adı: Mısır Tanrıları - Gods Of Egypt

Aşağıda filmin fragmanı verilmiştir.

  

En doğrusunu Allah bilir.