Yüce Allah aşağıdaki 30:48 ayetinde şu şekilde buyurmaktadır;
Kuran Ayet No|Sure No|Ayet No|Ayet Arapça okunuş Meal |
3455|30|48|ٱللَّهُ ٱلَّذِى يُرْسِلُ ٱلرِّيَٰحَ فَتُثِيرُ سَحَابًا فَيَبْسُطُهُۥ فِى ٱلسَّمَآءِ كَيْفَ يَشَآءُ وَيَجْعَلُهُۥ كِسَفًا فَتَرَى ٱلْوَدْقَ يَخْرُجُ مِنْ خِلَٰلِهِۦ فَإِذَآ أَصَابَ بِهِۦ مَن يَشَآءُ مِنْ عِبَادِهِۦٓ إِذَا هُمْ يَسْتَبْشِرُونَ Allâhullezî yursilur riyâha fe tusîru sehâben fe yebsutuhu fîs semâi keyfe yeşâu ve yec’aluhu kisefen fe terel vedka yahrucu min hılâlihî, fe izâ esâbe bihî men yeşâu min ibâdihî izâ hum yestebşirûn. Allah ki gönderir rüzgârları; öyle ki harekete geçirir (rüzgâr) bulutu; sonra büyütür/genişletir (Allah) onu (bulutu) gökte; nasıl dilerse; ve yapar (Allah) onu (bulutu) parçalar; böylece görürsün yağmuru çıkar içinden onun (bulutun); öyle ki, ne zaman vurdu onu kullarından dilediği kimseye; o vakit onlar sevinirler. |
30:48 ayetinde yine rüzgârların bulut oluşumundaki rollerine işaret edilmiştir. Bu ayette ayrıca rüzgârların bulutları nasıl büyüttüğüne ve yığın yaptığına bir işaret vardır. Şöyle ki;
(يَبْسُطُهُۥ) ‘yebsutuhu’ kelimesi çoğu mealde yaymak olarak geçmektedir. Ancak kelimenin kökünün (بسط) ilk anlamının büyütmek-genişletmek (enlarge, expand) olduğu görülür. Hans Wehr 4th ed., page 71 (of 1303)
71:19 ayetinde aynı kelime yeryüzünün (Dünya gezegeninin) yüzey alanının genişletilmesi için kullanılmıştır.
71:19 Ve Allah yaptı sizin için yeri bir genişlik.
Detaylı inceleme için aşağıdaki makale okunabilir.
Yeryüzünün (Dünya’nın) büyütülerek yüzey alanının genişletilmesi
Kısaca;
Güneş’imiz ilk oluştuğunda etrafında gezegenler yerine moloz kaya yığınları dönüyordu. Dünya gezegeni diye bir yer yoktu. Yerçekimi etkisi ile bu moloz kaya parçacıkları birbirleri ile çarpıştılar ve daha büyük parçalar oluşturdular. Bu parçalar da birleşerek Dünya gezegenini oluşturdu. Dünya gezegeni başlarda küçük iken dev kaya parçalarının birleşmesi ile çapı büyüdü, yüzey alanı genişledi, hacmi genişledi.
Aynı şekilde bulutların da genişletildiğini ‘yebsutuhu’ kelimesinin kullanılması ile anlıyoruz. Bu kez yerçekimi yerine rüzgârlar iş başındadır. Hareketlendirdikleri bulutları belirli bölgelere doğru sürerek bulutları birleştirirler. Ancak bu homojen bir birleşme olmaz. Buluta katılan bulutun yoğunluğu birleştiği buluttan farklı olabilir. Böylece bulut tek bir bulut gibi birleşik olsa da içinde yoğunluk bakımından farklı bölgeler oluşur. Daha yoğun olanlar aşağıda, daha az yoğun olanlar yukarıya çıkacak şekilde bölgelere ayrılır. Bu da bulutun yığın halinde (üst üste) olmasına neden olur.
Bulut hem genişlik olarak hem de yükseklik olarak genişlemektedir. Dağ gibi olmaktadır. Yüce Allah dilediği kadar bulutun büyümesine izin verir. Bu noktada bulutun üst üste yığın halinde olmasına rağmen farklı yoğunlukla bölgeler içerdiğini görmekteyiz. Kısacası ayete ‘kisefen’ kelimesi ile işaret edilen parçalar/bölümler bulutun içinde farklı yoğunluklarda bölümler olduğunu işaret eder. Gerçekten de Yüce Allah’ın işaret ettiği bu yığın yağmur bulutları kümülonimbus bulutlarıdır ‘Cumulonimbus clouds’. Bu bulutlar incelendiğinde en alt kısmını daha koyu renkte olduğu yani daha yoğun olduğu görülür. Üst kısımlara çıkıldıkça bulutun yoğunluğunun azaldığı görülebilir.
Kümülonimbus bulutları yığın haline getirilerek birleştirilmiş bulutlardan oluşur. Farklı yoğunlukta bölümlerden oluşur.
Yağmur bulutun neresinden çıkar?
Ayetteki ‘yahrucu min hılâlihî’, ‘çıkar içinden onun’ olarak çevirdiğimiz geçişteki ‘hılâlihî’’ kelimesini birçok mealde ‘arasından onların’ olarak çevirdiğini görmekteyiz. 'Min' edatı ile kullanıldığında ‘hılâlihî’ kelimesinin sözlük anlamının bir şeyin alttan üste, kenardan kenara içini işaret ettiğini görmekteyiz.
Kelimenin anlamı önem arz ettiği için sözlükten anlamını veriyorum; Hans Wehr 4th ed., page 292 (of 1303)
Bu nedenle ayetteki ‘hılâlihî’ kelimesini bulutun içi olan yerleri olarak anlamak daha doğrudur. Bulut içindeki rüzgâr akımları bulut içinde dolaştıkça dolaştıkları yerde sıkışmaya neden olmakta, bu da damlacıkların birleşerek büyüyüp ağırlaşmasına ve ağırlaşan su damlacıklarının aşağıya doğru yağmur olarak inmesini sağlamaktadır. Özetle; ayete göre yağmur bulutun içinden çıkar.
Bu konu 24:43 ayeti ile paralellik göstermektedir. Daha detaylı inceleme için aşağıdaki makale okunabilir.
24:43 ayetinde kümülonimbus bulutlarının dolu yağdırması işaret edilmişti. Yüce Allah doluyu dilediği kimseye göndererek onun sahip olduğu şeylere zarar verebileceğini, dilediği kimseden çevirerek uzak edeceğini buyurmuştu. 30:48 ayetinde ise tam tersi bir durum vardır. Bu kez aynı bulutlar yağmur bırakmaktadır. Yağmur da bereketi getirmektedir. Yağmuru gören insanlar da sevinirler. Bilirler ki yağmur yeryüzünü canlandırır. Bitkileri çoğaltır, ürünleri artırır.
En doğrusunu Allah bilir.