Cennetlik olanlar öldüklerinde direkt olarak cennete mi girecekler? Kuran cevap veriyor.

Bu makaleyi yazmamın nedeni şudur; bazı kimseler şunu iddia etmektedirler; bir kişi cennetlik ise öldüğünde mahşerde hesap vermeden direkt olarak cennete girer. Bunun gerçekten böyle olup olmadığını Kuran’ı araştırarak inceleyelim.  

Yüce Allah aşağıdaki ayetlerinde şu şekilde buyurmaktadır;

Kuran Âyet No|Sure No|Âyet No|Âyet

Arapça okunuş

Meal

4124|39|68|وَنُفِخَ فِى ٱلصُّورِ فَصَعِقَ مَن فِى ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَمَن فِى ٱلْأَرْضِ إِلَّا مَن شَآءَ ٱللَّهُ ثُمَّ نُفِخَ فِيهِ أُخْرَىٰ فَإِذَا هُمْ قِيَامٌ يَنظُرُونَ

Ve nufiha fîs sûri fe saıka men fîs semâvâti ve men fîl ardı illâ men şâallâh, summe nufiha fîhi uhrâ fe izâhum kıyâmun yanzurûn.

Ve üflendi Sur içine; böylece yığılıp düştü göklerdeki kimse ve yerdeki kimse- Allah'ın dilediği kimse dışında-; sonra üflendi ona (Sur’a) başka bir kez; artık o vakit onlar kıyamda/ayakta bakarlar.

4125|39|69|وَأَشْرَقَتِ ٱلْأَرْضُ بِنُورِ رَبِّهَا وَوُضِعَ ٱلْكِتَٰبُ وَجِا۟ىٓءَ بِٱلنَّبِيِّۦنَ وَٱلشُّهَدَآءِ وَقُضِىَ بَيْنَهُم بِٱلْحَقِّ وَهُمْ لَا يُظْلَمُونَ

Ve eşrekatil ardu bi nûri rabbihâ ve vudıal kitâbu ve cîe bin nebiyyîne veş şuhedâi ve kudıye beynehum bil hakkı ve hum lâ yuzlemûn.

Ve aydınlandı yer Rabbinin nuru ile; ve kondu kitap ve getirildi nebiler ve şahitler; ve karar verildi aralarında hakla/gerçekle; ve onlara zulmedilmez.

4126|39|70|وَوُفِّيَتْ كُلُّ نَفْسٍ مَّا عَمِلَتْ وَهُوَ أَعْلَمُ بِمَا يَفْعَلُونَ

Ve vuffiyet kullu nefsin mâ amilet ve huve a’lemu bimâ yef’alûn.

Ve tam karşılığı verildi her nefse yapmış olduğunun; ve O en iyi bilendir ne yaparlar.

4127|39|71|وَسِيقَ ٱلَّذِينَ كَفَرُوٓا۟ إِلَىٰ جَهَنَّمَ زُمَرًا حَتَّىٰٓ إِذَا جَآءُوهَا فُتِحَتْ أَبْوَٰبُهَا وَقَالَ لَهُمْ خَزَنَتُهَآ أَلَمْ يَأْتِكُمْ رُسُلٌ مِّنكُمْ يَتْلُونَ عَلَيْكُمْ ءَايَٰتِ رَبِّكُمْ وَيُنذِرُونَكُمْ لِقَآءَ يَوْمِكُمْ هَٰذَا قَالُوا۟ بَلَىٰ وَلَٰكِنْ حَقَّتْ كَلِمَةُ ٱلْعَذَابِ عَلَى ٱلْكَٰفِرِينَ

Vesîkallezîne keferû ilâ cehenneme zumerâ, hattâ izâ câuhâ futihat ebvâbuhâ, ve kâle lehum hazenetuhâ e lem ye’tikum rusulun minkum yetlûne aleykum âyâti rabbikum ve yunzirûnekum likâe yevmikum hâzâ, kâlû belâ ve lâkin hakkat kelimetul azâbi alel kâfirîn.

Ve sevk edildi kâfir (gerçeği örten/ gizleyen) kimseler cehenneme bölük bölük; nihayet ulaştıkları zaman oraya, açıldı onun kapıları; ve dediler onlara onun bekçileri: “Gelir değil miydi sizlere aranızdan resûller, okuyan sizlere Rabbinizin ayetlerini ve uyaran sizi bu karşılaşma gününüze?” Dediler: “Evet”; bununla birlikte hak olmuştur azap sözü kâfirler (gerçeği örtenler/gizleyenler) üzerine.

4128|39|72|قِيلَ ٱدْخُلُوٓا۟ أَبْوَٰبَ جَهَنَّمَ خَٰلِدِينَ فِيهَا فَبِئْسَ مَثْوَى ٱلْمُتَكَبِّرِينَ

Kîledhulû ebvâbe cehenneme hâlidîne fîhâ, fe bi’se mesvâl mutekebbirîn.

Dendi: “Girin kapılarından cehennemin, ölümsüzler olarak onun içinde”; öyle ki ne sefildir meskeni kibirlilerin.

4129|39|73|وَسِيقَ ٱلَّذِينَ ٱتَّقَوْا۟ رَبَّهُمْ إِلَى ٱلْجَنَّةِ زُمَرًا حَتَّىٰٓ إِذَا جَآءُوهَا وَفُتِحَتْ أَبْوَٰبُهَا وَقَالَ لَهُمْ خَزَنَتُهَا سَلَٰمٌ عَلَيْكُمْ طِبْتُمْ فَٱدْخُلُوهَا خَٰلِدِينَ

Vesîkallezînettekav rabbehum ile l-cenneti zumerâ, hattâ izâ câuhâ ve futihat ebvâbuhâ ve kâle lehum hazenetuhâ selâmun aleykum tıbtum fedhulûhâ hâlidîn.

Ve sevk edildi Rablerine takva sahibi olmuş kimseler cennete bölük bölük; nihayet ulaştıkları zaman oraya; ve açıldı onun kapıları ve dediler onun bekçileri onlara: “Selam/barış/güvenlik sizlere; iyi-güzel yaptınız; öyleyse girin oraya ölümsüzler olarak”

 

Bu ayetler grubu çok açık bilgiler verir. Ayetlerde fiillerin çoğunda geçmiş zaman kipi kullanıldığınız görüyoruz. Yüce Allah için zaman ve mekan söz konusu değildir. Ancak bizim için zaman vardır. Öncesi ve sonrası vardır. Yüce Allah gelecekte olan bir şeyin kesin olarak gerçekleşeceğini bize bu geçmiş zaman kipi ile vermektedir.

Kısacası bu ayetlerde işaret edilenler içinde yaşadığımız evrende değil yeni oluşacak olan ahiret evreninde geçmektedir. İçinde bulunduğumuz evrenin 39:68 ayetinde bildirildiği üzere Sur’a üflenme süreci ile yani karanlık enerjinin fantom enerjisine dönüşmesi ile yırtılacağını görüyoruz.

Sura üfleme: 1. üfleme=Evrenin fantom karanlık enerji ile yırtılması ve kıyamet. 2. üfleme=Yeni evrenin oluşumu

Evrenin sonunun başlaması olarak görebileceğimiz bu evrede evrende çok şiddetli kütle çekim dalgaları (gravitational waves) yayılacaktır.

Kıyamette evrenin dalgalanması: Kütle çekimsel dalgaları, ‘Gravitational waves’

Bu dalgalar tüm evreni çalkantılı bir şekilde sallayacaktır. İçinde bulunduğumuz evren içinde yaşayan uzaylılar ve Dünya gezegeni üzerinden yaşayanlar yere yığılacaklardır.

Evrende insanoğlundan daha üstün uzaylı gelişmiş ırklar var mı? Kuran’ın cevabı: Evet var.

Güneş dışı gezegenlerde (‘Exoplanets’) yaşayan uzaylılar; gölgeleri; sabah ve akşam

Evrenin uzay zaman dokusu yırtılınca evren içine çökmeye başlayacak ve ilk yaratılış hali olan tekillik haline gelecektir.

Evrenin tekrarlanan içe çökme ve yaratılma döngüsü: ‘Big Bang’ ve ‘Big Bounce’

Sur’a başka bir kez daha üflendiğinde başka evren/evrenlerin yeni bir büyük patlama ile oluşacağını görüyoruz. Bu evrenler de tıpkı bizim evrenlerimiz gibi karanlık enerji ile genişletilecektir.

Sura üfleme: 1. üfleme=Evrenin fantom karanlık enerji ile yırtılması ve kıyamet. 2. üfleme=Yeni evrenin oluşumu

Artık yeni evrenler oluşmuştur. Bunlardan bir tanesi ahiret evreni, bir tanesi cehennem evreni, 4 tanesi cennet evrenidir.

39:69 ayetinde ‘Ve aydınlandı yer Rabbinin nuru ile’ buyurulmuştur. Bu ayetteki ‘yerDünya değildir. Ahiret evreninde oluşmuş olan üzerinde hiçbir tümsek olmayan yerdir. Belki de ahiret evrenindeki bir gezegendir.

Dağlarla birlikte yeryüzünün ufalanıp (atomize edilmesi-pulverize edilmesi) savrulması: Dağların-tepelerin olmadığı, dümdüz boş bir gezegende diriliş.

Ahiret evreninde bir gezegende hesap görülmektedir. Bu yerin Yüce Allah’ın nuru ile aydınlandığını görüyoruz. Belki de bir yıldız bu gezegeni aydınlatacaktır.

ve kondu kitap ve getirildi nebiler ve şahitler; ve karar verildi aralarında hakla/gerçekle; ve onlara zulmedilmez.’; kitabın kayıtlar içeren şey olduğunu biliyoruz. Bu kitap Dünya hayatında yaptığımız veya yapmadığımız her şeyi kaydeden bir arşivdir. Bu kayıt getiriliyor. Bu kitap/kayıt Levh-i Mahfuz’daki yani evrenin tüm zamanlardaki kuantum bilgilerini saklayan, evreni bir üst boyuttan saran 2D zardan alınıyor.

Levh-i mahfûz nedir? Korunan bir levha

Levh-i mahfûz’un (Korunmuş levha) varlığını Planck uydusu verileri 2017 yılında doğruladı.

Ardından nebiler ve şahitler de getiriliyor. Burada kimseye zulmedilmeden, kimseye haksızlık yapılmadan gerçek delillere dayanarak bir yargılama yapılıyor. Her nefse yaptıklarının tam karşılığı veriliyor.

Cehenneme girmeyi hak edenlerin bölük bölük, zümre zümre cehennemin kapılarına sevk edildiğini görüyoruz. Cehennemin kapıları açılınca onun bekçileri çok ilginç bir şey söylüyorlar. “Gelir değil miydi sizlere aranızdan resûller, okuyan sizlere Rabbinizin ayetlerini ve uyaran sizi bu karşılaşma gününüze?” diyorlar. Çok ilginç. Resûllerin okuduğu Yüce Allah’ın ayetlerine bir vurgu var. Bu da açıktır ki burada işaret edilen şey resûller değil onların okudukları olan Yüce Allah’ın ayetleridir. Açıkça söyleyebiliriz ki bunlar ilahi kitaplardır. Kuran’dır. Demek ki cehenneme giren bu insanlar Kuran’ın hükümlerini göz ardı etmişler. Bilmiyoruz. Belki de Kuran haricinde kitaplar edindiler. Şirk koştular. Şirk günahını işledikleri için affedilmemiş olabilirler. Kuran’ın mesajını örtmüş olabilirler. Kuran’ın mesajına kâfirlik etmiş olabilirler.  

39:73 ayetinde ise cennete girmeyi hak etmiş insanların yine bölük bölük, zümre zümre cennetin kapılarına sevk edildiğini görüyoruz. Cennetin kapıları açılınca yine görevli melekler onları karşılıyor ve “Selam/barış/güvenlik sizlere; iyi-güzel yaptınız.” diyorlar.

Bu ayetlerden çok açık net bir şekilde anlıyoruz ki ahiret evreninde hesap görmeden cennete veya cehenneme girilmeyecek. Cennetin kapılarına sevk edilme ve oraya girme süreci hesap görüldükten sonra olacak. Tüm insanlar için. 

Cennete gitmeyi hak etmiş kişilerin ahiret evreninde hesap görmeden, vefat ettirilip öldükleri anda direkt olarak cennete gireceğini iddia edenler aşağıdaki ayetleri delil olarak getirirler.

Yüce Allah aşağıdaki 16:32 ayetinde şu şekilde buyurmaktadır;

Kuran Âyet No|Sure No|Âyet No|Âyet

Arapça okunuş

Meal

1931|16|32|ٱلَّذِينَ تَتَوَفَّىٰهُمُ ٱلْمَلَٰٓئِكَةُ طَيِّبِينَ يَقُولُونَ سَلَٰمٌ عَلَيْكُمُ ٱدْخُلُوا۟ ٱلْجَنَّةَ بِمَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ

Ellezîne teteveffâhumul melâiketu tayyibîne yekûlûne selâmun aleykumudhulûl cennete bimâ kuntum ta’melûn.

Kimseler ki vefat ettirir melekler iyiliklerle; derler (melekler): “Selam/barış/güvenlik sizlere; girin cennete, yapmış olduğunuza karşılık.

 

16:32 ayetinden anladığımıza göre ölen kişiler ölüm esnasında bazı görüntüler ve sesler deneyimlemektedirler. Ölen bir kişi içinde yaşadığımız evreni terk etmeden önce cennetlik mi cehennemlik mi olduğunu anlamaktadır. Bu nasıl olur? Uyku esnasında vefatın gerçekleştiğini biliyoruz. Vefat bilincin kaybolmasıdır. Vefat durumu beyindeki talamusmelekul mevti (ölüm meleği) 'Talamus' tarafından yönetilir. Bu melek bilincin uyku sırasında kaybolmasını yani vefatı gerçekleştirir. Kişi ölmeyecek ise bu melek bilinci tekrar yükler. Kişi uyanır. Ancak ölüm gerçekleşecek ise ölüm meleği adı verilen bu melek bilinci tekrar yükleyemez ve kişi ölür. Kişi ölüyorsa beynin daha primitif kısımları fonksiyonunu kaybeder. İşte bu esnada kişi rüya benzeri bazı deneyimler yaşayabilir. 16:32 ayetinde gerçekleşen olay budur. Ölüm esnasından 16:32 ayetindeki olay olur.

Vefat ile ilgili detaylı bir analiz: Bilincin ‘consciousness’ kaybolması, ölüm meleği (melekul mevti)

16:32 ayetinden cennetlik olanların ahirette hesap görülmeden direkt olarak cennete girecekleri çıkarılamaz. Meleklerin haber verdiği sadece bir müjdedir. Müjde ile fiziksel olarak cennete girmek apayrı şeylerdir. 

Delil olarak getirdikleri başka bir ayet ise;

Yüce Allah 36:26 ayetinde şu şekilde buyurmaktadır;

Kuran Âyet No|Sure No|Âyet No|Âyet

Arapça okunuş

Meal

3729|36|26|قِيلَ ٱدْخُلِ ٱلْجَنَّةَ قَالَ يَٰلَيْتَ قَوْمِى يَعْلَمُونَ

Kîled huli l-cenneh, kâle yâ leyte kavmî ya’lemûn.

Dendi: “Gir cennete”; dedi ki: “Ah! keşke kavmim bilselerdi.”

 

Bu ayette 'gir cennete' denilen kimse şehrin öbür tarafından koşup gelip de (36:20) resûllere destek (36:20-21) olan kimsedir. Bu kimse toplumuna Yüce Allah’a şirk koşmamalarını, sadece Yüce Allah’a kulluk etmelerini öneriyor (36:22-25). Daha sonra 36:26 ayeti geliyor. Dikkat edilirse 36:26 ayetinde ‘dendi’ ve ‘dedi ki’ gibi geçmiş zaman kipi kullanılmıştır. Yukarıda anlatıldığı gibi Yüce Allah gelecekte olacak bir olayın kesin olacağını bildirmek için geçmiş zaman kipinde bildirebiliyor. Bu da bize ahiret evreninde hesap görüldükten sonra bu kimseye ‘gir cennete’ denileceğini gösterir. “Ah! keşke kavmim bilselerdi.” cümlesini niye kuruyor bu kimse? Bu kimsenin bir arzusu var. Kendisi cenneti hak etti. Ancak kavmi için aynı şey söz konusu değil. 36:20-26 ayetler birlikte okunduğunda bu sapkın kavmin Yüce Allah'a şirk koştukları görülür. Bu kimse ise sadece Yüce Allah'a kulluk edin diyor. Muhtemelen bu kimse şirk içindeki bu kavmin cehenneme gittiğini görüyor ve 'Ah! Keşke kavmim bilselerdi' diyor. Yani onlar da gerçek olan tek Allah'a ibadet etmek gerektiğini bilselerdi diyor. Bilselerdi onlar da cenneti hak edebilirlerdi diyor. Bu kişinin kavmi için yaptığı dilek de bu kavmin ahiret evrenindeki durumları içindir.  

Bu ayeti geçtiği pasajdan ayırıp, bu kimsenin ölür ölmez direkt olarak cennete girdiğini iddia etmek temelsizdir.

39:68-73 ayetlerinden açıkça bunu görüyoruz. Ölümden sonra direkt olarak cennete fiziksel olarak giriş yoktur. Cennetlik olan insanlar da cehennemlikler gibi ahiret evreninde dirilecektir. Yeni gezegendeki topraktan oluşmuş olan bedenimize eski bilincimiz yüklenecektir. Ahiret evreninde tüm insanlar sabıklar, ashab-ı meymene ve ashab-ı meşeme denilen 3 gruba ayrılır. Daha sonra Rabbimizin huzurunda toplanırız. Kitap/arşiv koyulur, nebiler ve şahitler getirilir. Hesap görülür. Cennetlikle cennete, cehennemlikler cehenneme girer.

Yüce Rabbimiz bizleri sabıklardan ve ashab-ı meymeneden olanlardan eylesin; günahlarımızı bağışlasın ve bizi affetsin. Cennetleri ile müjdelesin.

En doğrusunu Allah bilir.