Yüce Allah 13:15 ayetinde şu şekilde buyurmaktadır;
Kuran Ayet No|Sure No|Ayet No|Ayet Arapça okunuş Meal |
1720|13|15|وَلِلَّهِ يَسْجُدُ مَن فِى ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ طَوْعًا وَكَرْهًا وَظِلَٰلُهُم بِٱلْغُدُوِّ وَٱلْءَاصَالِ Ve lillahi yescudu men fis semavati vel ardı tav'an ve kerhen ve zilaluhum bil guduvvi vel asal. Göklerde ve yerde olan kimseler ve gölgeleri, isteyerek veya istemeyerek, sabah akşam* Allah'a secde* ederler. |
Ayetin detaylı incelemesi;
# |
Kelime |
Anlam |
Kök |
1 |
velillahi: |
ve Allah'a |
|
2 |
yescudu: |
secde ederler |
سجد |
3 |
men: |
kimseler |
|
4 |
fi: |
||
5 |
s-semavati: |
göklerde |
سمو |
6 |
vel'erdi: |
ve yerde |
ارض |
7 |
tav'an: |
gönüllü |
طوع |
8 |
vekerhen: |
(veya) zoraki |
كره |
9 |
ve zilaluhum: |
ve gölgeleri de |
ظلل |
10 |
bil-guduvvi: |
sabah |
غدو |
11 |
vel'asali: |
akşam |
اصل |
Bu ayette (مَن) 'men' zamiri kullanılmıştır. Bu zamir kişileri tanımlamak için kullanılır. Kişiliği olmayan cisim ve hayvanların için kullanılan zamir ‘ma’ zamiridir. 'men' zamiri değil.
Ayette çok önemli bir kelime daha vardır.
(ظِلَٰلُهُم) zilaluhum kelimesi kökü (ظلل) gölge (shadow) anlamındadır. (Hans Wehr 4th ed., page 680 (of 1303))
Ayetten anlaşılan bu kimselerin gölgelerinin de olduğudur. Gölge oluşabilmesi için bir ışık kaynağı ve bu ışık kaynağını bloke edecek, engelleyecek bir madde gereklidir. Yine ayete göre bu kimseler bizim gibi maddeden yapılmış ve Güneş sistemimiz dışındaki yıldızların etrafında dönen gezegenlerde veya gezegenlerin uydularında yaşıyor olabilir.
Benzer özellikte bir ayette 55:29 ayetidir.
Yüce Allah 55:29 ayetinde şu şekilde buyurmaktadır;
Kuran Ayet No|Sure No|Ayet No|Ayet Arapça okunuş Meal |
4928|55|29|يَسْـَٔلُهُۥ مَن فِى ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ كُلَّ يَوْمٍ هُوَ فِى شَأْنٍ Yes' eluhu men fis semavati vel ard, kulle yevmin huve fi şe'nin. O'ndan isterler göklerde ve yerde bulunan kimseler, her gün O yeni bir iştedir |
Evrende yaşayan bu kimseler zeki canlılar mı? Bizden üstün olanları var mı? Bunun da cevabını Kuran veriyor.
Yüce Allah 17:70 ayetinde şu şekilde buyurmaktadır;
Kuran Ayet No|Sure No|Ayet No|Ayet Arapça okunuş Meal |
2097|17|70|وَلَقَدْ كَرَّمْنَا بَنِىٓ ءَادَمَ وَحَمَلْنَٰهُمْ فِى ٱلْبَرِّ وَٱلْبَحْرِ وَرَزَقْنَٰهُم مِّنَ ٱلطَّيِّبَٰتِ وَفَضَّلْنَٰهُمْ عَلَىٰ كَثِيرٍ مِّمَّنْ خَلَقْنَا تَفْضِيلًا Ve lekad kerremna beni ademe ve hamelnahum fil berri vel bahri ve razaknahum minet tayyibati ve faddalnahum ala kesirin mimmen halakna tafdila. Ant olsun ki insanoğlunu kerem* sahibi kıldık. Onları karada ve denizde taşıdık. Ve onları temiz şeylerden rızıklandırdık. Onları, yarattıklarımızın birçoğuna üstün kıldık. |
(كَثِير) kesirin kelimesi kökü (كثر) çok (much), pek çok (copious), çok-gani (abundant), bir çoğu (many) anlamındadır. (Lane's Lexicon, page 2651 (of 3039))
(فَضَّلْنَٰهُمْ) faddalnahum kelimesi kökü (فضل) üstün gelmek (surpass), üstün olmak (excel), daha mükemmel (to be excellent), daha üstün nitelikli (to be superior) anlamındadır. (Hans Wehr 4th ed., page 840 (of 1303))
Ayetin detaylı incelemesi;
# |
Kelime |
Anlam |
Kök |
1 |
velekad: |
ve andolsun |
|
2 |
kerramna: |
biz çok ikram ettik |
كرم |
3 |
beni: |
oğullarına |
بني |
4 |
ademe: |
Adem |
|
5 |
ve hamelnahum: |
ve onları taşıdık |
حمل |
6 |
fi: |
||
7 |
l-berri: |
karada |
برر |
8 |
velbehri: |
ve denizde |
بحر |
9 |
ve razeknahum: |
ve onları besledik |
رزق |
10 |
mine: |
||
11 |
t-tayyibati: |
güzel rızıklarla |
طيب |
12 |
ve feddelnahum: |
ve onları üstün kıldık |
فضل |
13 |
ala: |
üzerine |
|
14 |
kesirin: |
bir çoğu |
كثر |
15 |
mimmen: |
||
16 |
halekna: |
yarattıklarımızın |
خلق |
17 |
tefdilen: |
tam bir üstünlükle |
فضل |
Yukarıdaki ayette Yüce Allah çok net şekilde insanoğluna lütufta bulunduğunu ve onu kerem sahibi yaptığını bildirmektedir. İnsanı zeki yaratıklar haline dönüştürmüş ve evrene koymuş olduğu yasaları öğretmiştir. İnsanoğlu da öğrendiği bu ilim ile Dünya’daki en üstün ırk olmuştur. Fakat uzayda yaşayan kimselerin (akıllı canlıların) hepsinden üstün mü yaratılmıştır?
Bunu cevabı hayırdır. İnsanoğlu evrende yaratılmış olan akıllı canlıların çoğundan üstün olmakla birlikte hepsinden üstün değildir. Ayette çoğundan denilmektedir. Hepsinden üstündür denilmemektedir. Bu nedenle ayete göre insanoğlu evrendeki birçok canlı varlıktan üstün olmak ile birlikte bizden üstün uzaylı ırklar da mevcuttur.
İnsanın evrendeki birçok yaratılmışa üstün olması özellikle vurgulanmıştır.
(تَفْضِيلًا) tefdilen kelimesi ile (فَضَّلْنَٰهُمْ) faddalnahum kelimesi kökleri aynıdır. Ayet iyi okunduğunda insanın bir çok yaratılmışa ciddi anlamda üstünlüğü vurgulanmıştır. Bu üstünlük büyük bir üstünlüktür. Belki de gelecek yıllarda insanoğlu evrenin hakimi bile olabilecektir. Ama unutmamak gerekir ki insanlardan daha üstün akıllı canlılar evrende mevcuttur.