Yüce Allah aşağıdaki ayetlerinde şu şekilde buyurmaktadır;

Kuran Ayet No|Sure No|Ayet No|Ayet

Arapça okunuş

Meal

432|3|139|وَلَا تَهِنُوا۟ وَلَا تَحْزَنُوا۟ وَأَنتُمُ ٱلْأَعْلَوْنَ إِن كُنتُم مُّؤْمِنِينَ

Ve lâ tehinû ve lâ tahzenû ve entumul a’levne in kuntum mu’minîn.

Ve gevşemeyin; ve üzülmeyin; ve sizler üstünlersiniz, eğer olmuşsanız inananlar.

446|3|153|إِذْ تُصْعِدُونَ وَلَا تَلْوُۥنَ عَلَىٰٓ أَحَدٍ وَٱلرَّسُولُ يَدْعُوكُمْ فِىٓ أُخْرَىٰكُمْ فَأَثَٰبَكُمْ غَمًّۢا بِغَمٍّ لِّكَيْلَا تَحْزَنُوا۟ عَلَىٰ مَا فَاتَكُمْ وَلَا مَآ أَصَٰبَكُمْ وَٱللَّهُ خَبِيرٌۢ بِمَا تَعْمَلُونَ

İz tus’idûne ve lâ telvûne alâ ehadin ver resûlu yed’ûkum fî uhrâkum fe esâbekum gammen bi gammin li key lâ tahzenû alâ mâ fâtekum ve lâ mâ asâbekum, vallâhu habîrun bimâ ta’melûn.

Tırmanırken (tepeye) dönmezsiniz hiç kimseye ve resûl çağırır sizi arkanızdan; böylece ödüllendirdi (Allah) sizi gam/keder üzerine bir gamla/bir kederle; öyle ki üzülmeyin kaçırdığınıza ve isabet edene size; ve Allah haberdardır yaptıklarınızdan.

1275|9|40|إِلَّا تَنصُرُوهُ فَقَدْ نَصَرَهُ ٱللَّهُ إِذْ أَخْرَجَهُ ٱلَّذِينَ كَفَرُوا۟ ثَانِىَ ٱثْنَيْنِ إِذْ هُمَا فِى ٱلْغَارِ إِذْ يَقُولُ لِصَٰحِبِهِۦ لَا تَحْزَنْ إِنَّ ٱللَّهَ مَعَنَا فَأَنزَلَ ٱللَّهُ سَكِينَتَهُۥ عَلَيْهِ وَأَيَّدَهُۥ بِجُنُودٍ لَّمْ تَرَوْهَا وَجَعَلَ كَلِمَةَ ٱلَّذِينَ كَفَرُوا۟ ٱلسُّفْلَىٰ وَكَلِمَةُ ٱللَّهِ هِىَ ٱلْعُلْيَا وَٱللَّهُ عَزِيزٌ حَكِيمٌ

İlla tensurûhu fe kad nasarahullâhu iz ahracehullezîne keferû sâniyesneyni iz humâ fîl gâri iz yekûlu li sâhibihî lâ tahzen innallâhe meanâ, fe enzelallâhu sekînetehu aleyhi ve eyyedehu bicunûdin lem terevhâ ve ceale kelimetellezîne keferûs suflâ, ve kelimetullâhi hiyel ulyâ vallâhu azîzun hakîm.

Eğer yardım etmezseniz ona mutlak ki yardım etti Allah; çıkardıkları vakit onu kâfir olmuş kimseler, ikincisiydi ikinin, ikisi mağaradayken, derken arkadaşına: “Üzülme! Doğrusu Allah bizimledir.”; böylece indirdi Allah sükûnetini/dinginliğini onun üzerine ve destekledi onu askerlerle; görmezsiniz onu; ve yaptı kâfir olmuş kimselerin sözünü en sefil/en alçak; ve Allah'ın sözü; o (söz) yücedir/uludur; ve Allah güç yetirendir, hikmet sahibidir.

 

(تَحْزَنُوا۟tahzenû (تَحْزَنْkelimesi kökü (حزن) hüzünlenmek-üzülmek (to make sad), kederlenmek-gam çekmek (grieve) anlamındadır. Hans Wehr 4th ed., page 204 (of 1303)

(سَكِينَتَهُۥsekînetehu kelimesi kökü (سكن) durgun hale gelmek (to be or become still), sakinlik-sükûnet (tranquil), yatışmak-dinginleşmek (calm down) anlamındadır.

(تَهِنُوا۟tehinû kelimesi kökü (وهن) zayıf olmak (to be weak), güçsüz-dermansız (feeble), yaşam enerjisini kaybetme-cesareti kaybetmek (to lose vigor or courage), güçsüz (lack of strength) anlamındadır. Hans Wehr 4th ed., page 1293 (of 1303)

Bu ayetlerden anlaşılanlar;

Gerçek müminler yaşadıkları musibetlere karşı, hayat zorluklarına karşı her zaman ayakta kalırlar. Gerçek müminler asla gevşemez. Hayat enerjilerini asla kaybetmezler. Üzülmezler. Depresyona girmezler. Sabırla yani kontrolü kaybetmeden mücadele ederler. Çünkü bilirler ki yaratıcıları olan, evrenin hükümdarı olan Yüce Allah’ları her zaman onlarla birliktedir. Yüce Allah’ları salatı ve rahmetiyle gerçek müminlere her zaman yardım eder. Böylece onları her daim üstün kılar. Gerçek müminler Yüce Allah’ın desteği ile her zaman üstün gelirler.

3:153 ayetindeki işaret;
Bu ayet savaş esnasında tepelere doğru kaçan müminlerin durumunu bildiriliyor. Bu kimseler Muhammed peygamber onlara geri dönün diye seslenmesine rağmen ona cevap vermeyen kimselerdir. Yüce Allah bu yaptıkları nedeni ile onlara çeşitli musibetler isabet ettirmiş ve gam üstüne gam yaşatmıştır.

Yüce Allah’ın gam üstüne gam yaşatmasının amacı nedir?

‘öyle ki üzülmeyin kaçırdığınıza ve isabet edene size;’ buyrulmuştur. Bu da bize gösterir ki gam/keder/üzüntü aslında Yüce Allah’a tevekkül etmemiz, teslim olmamız ve  üzülmemeyi öğrenmemiz amacı ile verilmektedir. Elimizden kaçana yani bizim olup da kaybettiklerimize üzülmeyeceğiz, istemediğimiz bazı şeyler bizlere isabet ettiğinde üzülmeyeceğiz.

9:40 ayetindeki mesaj;

Bu ayetten Muhammed peygamberimiz ile onun arkadaşının bir mağaraya sığınmış olduğunu anlamaktayız. Gerçekten çok zor bir durumdalar. Hayatları tehlikede. Kaygı ve endişe inanılmaz boyutta olmalı. Tam bu noktada Muhammed peygamberimiz yanındaki arkadaşına “Üzülme! Doğrusu Allah bizimledir.” diyor. Yüce Allah böylece onlara sükûnetini/dinginliğini bağışlıyor ve görünmeyen askerler ile onları destekliyor. Yüce Allah bir insanın kalbine sükûnetini/dinginliğini indirdi mi artık o kişi için kaygı/endişe/gam/keder/üzüntü söz konusu olamaz.

Yüce Allah Muhammed peygamber ve arkadaşına nasıl ki sükûnetini/dinginliğini indirdi bizler de gerçek iman sahibi olduğumuzda her türlü zorlukta bizlere de sükûnetini/dinginliğini indirir.

Bu noktada önemli olan gerçek imana sahip olunup olunmadığıdır. Günümüzde kendilerini Müslüman sanan milyarlarca insan Yüce Allah’a dua ediyor. Sükûneti/dinginlik istiyor. Ancak görüyoruz ki dualar Yüce Allah’a ulaşmıyor. Çünkü ancak tayyip (güzel) ve şirksiz sözler O’na ulaşır. Gerçek iman Yüce Allah’a şirksiz yapılan imandır. Sadece Kuran’ın hükümlerine tabi olmaktır. Yüce Allah’ın Kuran dini haricinde başka hiçbir din kabul etmemektir. Kuran’ın astlarından hiçbir kitabı Kuran’ın yerine hüküm koyucu yapmamaktır.

Ey ehli sünnete tabi olmuş güzel kardeşim;

Dinini sadece Yüce Allah’a özgülersen, Yüce Allah’tan geldiği kesin olarak bilinemeyen hadis kitaplarını elinin tersi ile itip terk edersen, içinde doğdun diye, sorgulamadan tabi olduğun mezhebini terk edersen, kendini sadece Kuran’a teslim edersen göreceksin ki Yüce Allah seninle birlikte olacak. Sana gam/keder/tasa asla dokunmayacak. Yüce Allah sana sükûnetini/dinginliğini indirecek. Üzülmeyeceksin. Musibetler elbette gelecek. Ancak onların birer sınav vesilesi olduğunu bilecek ve Yüce Allah’a şirksiz dua edeceksin ve sabredeceksin. Göreceksin ki Yüce Allah o musibetleri birer hayra dönüştürecek.

En doğrusunu Allah bilir.