Yüce Allah aşağıdaki ayetlerinde şu şekilde buyurmaktadır;
Kuran Âyet No|Sure No|Âyet No|Âyet Arapça okunuş Meal |
2898|25|45|أَلَمْ تَرَ إِلَىٰ رَبِّكَ كَيْفَ مَدَّ ٱلظِّلَّ وَلَوْ شَآءَ لَجَعَلَهُۥ سَاكِنًا ثُمَّ جَعَلْنَا ٱلشَّمْسَ عَلَيْهِ دَلِيلًا E lem tere ilâ rabbike keyfe medde z-zıll, ve lev şâe le cealehu sâkinâ, summe cealneş şemse aleyhi delîlâ. Görmez misin Rabbini nasıl uzatıp genişletti gölgeyi? Ve eğer dileseydi mutlak yapardı onu durağan/sabit; sonra yaptık Güneş’i onun üzerine bir delil. |
2899|25|46|ثُمَّ قَبَضْنَٰهُ إِلَيْنَا قَبْضًا يَسِيرًا Summe kabadnâhu ileynâ kabdan yesîrâ. Sonra çekip aldık kendimize bir çekişle; azar azar kolayca. |
2900|25|47|وَهُوَ ٱلَّذِى جَعَلَ لَكُمُ ٱلَّيْلَ لِبَاسًا وَٱلنَّوْمَ سُبَاتًا وَجَعَلَ ٱلنَّهَارَ نُشُورًا Ve huvellezî ceale lekumul leyle libâsen ven nevme subâten ve cealen nehâre nuşûrâ. Ve O ki yaptı sizlere geceyi bir giysi/örtü; ve uykuyu bir dinlenme; ve yaptı gündüzü bir canlanıp yayılma. |
(مَدَّ) medde kelimesi kökü (مدد) genişletmek-büyütmek (extend, expand), şişmek (distend), germek-uzatarak genişletmek-şişirmek (stretch) anlamındadır. Hans Wehr 4th ed., page 1052 (of 1303).
(يَسِيرًا) yesîrâ kelimesi kökü (يسر) kolay (easy), küçük (small), az (little) anlamındadır. Hans Wehr 4th ed., page 1296 (of 1303)
(سَاكِنًا) sâkinâ kelimesi kökü (سكن) durgun-hareketsiz (still), sakin-sükûnetli (tranquil) anlamındadır. Hans Wehr 4th ed., page 487 (of 1303)
Bu ayette bize gölge bir ayet olarak örnek veriliyor. Biliyoruz ki ışık kaynağı ve madde var ise gölge de vardır. Maddelerin hatta atomların bile gölgeleri vardır. Gölge olabilmesi için bir ışık kaynağı ve bu ışığı engelleyen bir maddenin olması gereklidir. Işık kaynağımız bizim için Güneş’tir. Güneş’ten gelen fotonlar maddeye çarptıklarında maddenin arkasında kalan aydınlanmayan yerler gölgeyi oluşturur. Yüce Allah ayette gölgeyi nasıl uzatıp genişlettiğini örnek gösteriyor. (مَدَّ) medde kelimesi önemli. Bu kelime uzatarak genişletme anlamındadır. Yani hem boy hem de en olarak genişleme anlamı vardır. Güneş ışınlarının Dünya gezegeninin dönüşü ile geliş açısının eğilmesi gölgenin hem boy hem de en olarak büyümesine neden olacaktır. Gölge boy olarak uzarken en olarak da genişleyecektir. (مَدَّ) medde kelimesini seçilmesi çok büyük bir işarettir.
‘yesîrâ’ kelimesi de önemlidir. Azar azar kolayca demektir. Dikkat edilirse gölge sanki hareketsizmiş gibi görülür. Ancak biz fark etmesek de ayette ‘yesîrâ’ kelimesi ile bildirildiği gibi azar azar değişir.
Gölgenin durağan/sabit/hareketsiz olduğu yerlerin varlığı işaret ediliyor;
‘Ve eğer dileseydi mutlak yapardı onu durağan/sabit’ buyurarak Yüce Allah dileseydi gölgeyi sabit/hareketsiz/durağan yapabileceğini bize iletiyor. Gerçekten bu mümkün mü?
Kesinlikle mümkün. Dünya’mız kendi etrafında döndüğü için Dünya üzerinde hareketsiz duran bir kişinin ister istemez Güneş’e göre konumu değişmektedir. Böylece gölgesinin uzunluğu ve genişliği değişecektir. Ancak yeni yapılan keşiflerle biliyoruz ki Güneş dışı yıldızların etrafında dönen bazı gezegenlerin (‘exoplanets’) yıldızlarına yerçekimi sayesinde kilitlenebilmektedirler. Buna gelgitsel kilitlenme ‘tidal locking’, yerçekimsel kilitlenme ‘gravitational locking’ veya dönüş-yörünge kilitlenmesi ‘spin–orbit locking’ denir. Gezegen yıldızına daha yakın oluyor ve yıldızın uyguladığı yerçekimi o kadar kuvvetli oluyor ki gezegenin kendi etrafındaki dönüşünü yavaşlatıyor. Gezegen yıldızın etrafında dönüyor ancak sürekli tek bir tarafı yıldızı dönük oluyor. Gezegenin bir tarafı sürekli gece, bir tarafı ise sürekli gündüz oluyor. Gezegenin aydınlık tarafında sabit duran bir şeyin gölgesinin uzunluğu ve genişliği hiçbir şekilde değişmiyor. Bu gezegenin aydınlık yüzünde bulunan bir kişi gezgenin yıldızını (kendi güneşlerini) gökyüzünde sabit durduğunu görecektir. Sabah-akşam oluşmayacaktır. Gezegenin kendi etrafında dönüşü ile yıldız etrafında dönüşü tam olarak eşit olmalı. Buna senkron rotasyon ‘synchronous rotation.’ denir.
Bu tip gezegenlere göz küresi gezegenleri ‘eyeball planets’ deniyor. Gözünü yıldızına dikmiş, hiç değiştirmiyor.
Aşağıda bir göz küresi gezegeni çizimi gösterilmiştir. Yıldıza bakan kısmı sürekli gündüz. Sabit duran birisinin gölgesi hiç değişmiyor. Sabit/durağan/hareketsiz. Hayat gece ile gündüzün kesiştiği bölgelerde ancak gelişebilir.
Gölgenin sabit/durağan/hareketsiz olduğu gezegenler keşfedildi mi?
Merkür gezegeni de yerçekimsel kilitlenmiş bir gezegendir. Ancak oran 3:2 şeklinde. Yani Güneş etrafında dönüşü ile kendi etrafında dönüşü arasında küçük bir fark var. Bu da az da olsa gölgenin uzunluğunun ve genişliğinin değiştiğini gösterir. Ancak 1:1 tam kilitlenme olursa gölge hiç değişmeyecektir.
Proxima Centauri b gezegeni Proxima Centauri yıldızı etrafında dönmektedir. Merkür gibi kilitlenmiş bir gezegendir. Bu gezegenin de 3:2 oranında kilitli olduğu düşünülmektedir. Gliese 581g (Zarmin) olarak bir gezegenin de yerçekimsel kilitli olduğu tespit edilmiştir.
Keşifler devam etmektedir. Yakın zamanda 1:1 oranında kilitli gezegenler mutlak ki keşfedilecektir.
‘sonra yaptık Güneş’i onun üzerine bir delil.’
Açıktır ki gölgenin ana nedeni Güneş’ten çıkan ışıktır. Işık olmayınca gölge de olmaz. Sürekli bir karanlık olur. Güneş ışığının maddeye geliş açısı gölgenin boyunu ve enini belirler. Gökyüzünde Güneş’in pozisyonu direkt olarak gölgenin durumunu belirleyen ana faktördür. Bu nedenle Güneş’in işaret edildiği düşünülebilir.
Gece ve gündüzün ardışık gelişinin önemi vurgulanıyor;
25:47 ayetinde gece ve gündüzün ardışık gelişinin tüm insalık için büyük bir nimet olduğu vurgulanıyor. Göz küresi 'eyeball' gezegenlerinden birisinde yaşamış olsaydık her zaman gündüzü veya her zaman geceyi yaşayacaktık. Vücudumuzun dinlenme döngüsü alt üst olacaktı. Hatta hiç olmayacaktı. Ancak Yüce Allah göz küresi 'eyeball' gezegenlerinden birinde değil de Dünya gibi bir gezegende bizleri yaratarak bu noktaya vurgu yapmıştır.
Ayette neden geçmiş zaman kipi kullanılmış olabilir?
Dünya üzerinde ilk gölgenin 4.6 milyar yıl önce başlatılması nedeniyledir. Yaklaşık 4.6 milyar yıl önce Güneş parladı ve Dünya gezegeni yaratıldı. Bu şekilde Dünya üzerinde ilk gölge oluşmuş oldu. Gece ve gündüz de 4.6 milyar yıl önce ilk kez oluşturuldu. Sistem 4.6 milyar yıl önce kuruldu. Halen de devam etmektedir.
Sonuç;
Yüce Allah şunu bize öğütlemektedir; sizleri Dünya gezegeninde yarattım. Güneş'i de yarattım. Dünya Güneş etrafında dönerken kendi etfarafında da hızlıca dönüyor. Bu dönüş senkron değil. Bu nedenle ardışık geceler ve gündüzler oluşuyor. Gölgelerin boyları ve enleri değişiyor. Uzuyor, genişliyor. Sonra kısalıp daralıyor. Ancak sizleri göz küresi 'eyeball' gezegenlerinden birisi üzerinde de yaratabilirdim. Gece ve dündüz ardışık olarak gelmezdi. Hep gündüz veya hep gece olurdu. Gölgeler de sabit olurdu. İşte bunları iyice araştırın. Bunlarda deliller var.
Netflix'de 'Uzaylıların Dünyaları' isimli çok güzel bir belgesel var. Mutlak izleyin. Oradaki Janus gezegeni tam da Yüce Allah'ın işaret ettiği gezegen gibi.