Her nefis tadıcıdır ölümü; ve test ederiz sizleri şerle ve hayırla; bir imtihan/bir deneme; ve bize döndürülürsünüz.

Yüce Allah aşağıdaki ayetlerinde şu şekilde buyurmaktadır;

Kuran Âyet No|Sure No|Âyet No|Âyet

Arapça okunuş

Meal

478|3|185|كُلُّ نَفْسٍ ذَآئِقَةُ ٱلْمَوْتِ وَإِنَّمَا تُوَفَّوْنَ أُجُورَكُمْ يَوْمَ ٱلْقِيَٰمَةِ فَمَن زُحْزِحَ عَنِ ٱلنَّارِ وَأُدْخِلَ ٱلْجَنَّةَ فَقَدْ فَازَ وَمَا ٱلْحَيَوٰةُ ٱلدُّنْيَآ إِلَّا مَتَٰعُ ٱلْغُرُورِ

Kullu nefsin zâikatul mevt, ve innemâ tuveffevne ucûrekum yevmel kıyâmeh, fe men zuhziha anin nâri ve udhılel cennete fe kad fâz, ve mâl hâyâtud dunyâ illâ metâu l-gurûr.

Her nefis tadıcıdır ölümü; ve şu var ki ecirlerinizin karşılığını tam alırsınız diriliş günü; öyle ki, kim uzaklaştırıldı ateşten ve sokuldu cennete; böylece mutlak ki kazandı o; ve değildir dünya hayatı aldatıcı metâ dışında.

2516|21|35|كُلُّ نَفْسٍ ذَآئِقَةُ ٱلْمَوْتِ وَنَبْلُوكُم بِٱلشَّرِّ وَٱلْخَيْرِ فِتْنَةً وَإِلَيْنَا تُرْجَعُونَ

Kullu nefsin zâikatul mevt, ve neblûkum biş şerri vel hayri fitneh, ve ileynâ turceûn.

Her nefis tadıcıdır ölümü; ve test ederiz sizleri şerle ve hayırla; bir imtihan/bir deneme; ve bize döndürülürsünüz.

3395|29|57|كُلُّ نَفْسٍ ذَآئِقَةُ ٱلْمَوْتِ ثُمَّ إِلَيْنَا تُرْجَعُونَ

Kullu nefsin zâikatul mevt summe ileynâ turceûn.

Her nefis tadıcıdır ölümü; sonra bize döndürülürsünüz.

 

(مَتَٰعُ) metâu kelimesi kökü (متع) objeler (object), şey-eşya (thing, stuff), ayniyat-ürün (goods), eğlencelik (enjoyment), sahip olunan şeyler (property) anlamındadır. Hans Wehr 4th ed., page 1045 (of 1303)

Bu 3 ayette her canlının mutlaka öleceği bildiriliyor. Ancak 3:185 ayetinden anlıyoruz ki insanlar olarak tekrar dirileceğiz. Bu ölüm bir yok olma asla değildir. İçinde yaşadığımız evrenin dokusu aniden yırtılacak ve bu yırtılma ışık hızında yayılacaktır. Yerçekimi kuvveti etkisi ile tüm evren içine çökmeye başlayacaktır. Öyle bir sıkışacaktır ki tüm evren tek bir kara deliğe dönüşecektir. Bu karadelik de daha sonra dayanamayacak ve tekilliğe dönüşecektir. Yani Yüce Allah evreni/evrenleri ilk yaratığı hale geri döndürecektir (21:104). Kuran’dan biliyoruz ki Levh-i Mahfuz olarak bilinen, evrenimizi bir üst boyuttan saran iki boyutlu zarda evrenin tüm zamanlardaki kuantum bilgisiquantum information’ saklıdır.

Levh-i mahfûz nedir? Korunan bir levha

Yani kısacası hiçbir bilgi kaybolmamaktadır. Yüce Allah bu tekillikten tekrar yeni evrenler oluşturacaktır ('Büyük Sıçrama', ‘Big Bounce’).

Evrenin tekrarlanan içe çökme ve yaratılma döngüsü: ‘Big Bang’ ve ‘Big Bounce’

Bu evrenin bir tanesi hesabın görüleceği, yargılamanın yapılacağı ahiret evreni olacaktır. Cennet ve cehennem evrenleri de yaratılacaktır. Bunlar birbirlerine paralel evrenlerdir. İşte Kuran’da kıyamet günü olarak geçen bu gün aslında diriliş günüdür. Evrenin yok olma süreci Kuran’da ‘saat’ olarak veriliyor. Diriliş gününde yeni yaratılmış olan düz bir gezegenin toprağında yeni bedenlerimiz çekirgelerin topraktan çıktığı gibi çıkacaktır.

Dağlarla birlikte yeryüzünün ufalanıp (atomize edilmesi-pulverize edilmesi) savrulması: Dağların-tepelerin olmadığı, dümdüz boş bir gezegende diriliş.

İtaatkâr-kibirleri kırılmış gözleri; çıkarlar kabirlerden; sanki onlar yayılan çekirgeler.

Topraktan çıkma esnasında Yüce Allah saklı ve korunmuş olan Levh-i Mahfuz’daki bilgiden bilincimizi ayırıp bu yeni bedene transfer ederek yükleyecektir. Böylece ahiret evreninde yeni bir bedene kavuşmuş olan bir insanın bilinci olduğu gibi yeniden kendisine yüklenecektir.

Bu esnada tüm insanlar sabıklar (öncü/önde olanlar), ashab-ı meymene (hayırlı grup) ve ashab-ı meşeme (şerli grup) denilen 3 gruba ayrılır.

Ahiret evreninde cinsiyet var mı? Kadın ve erkeklerden oluşan 3 grup.

Daha sonra Rabbimizin huzurunda toplanırız. Kitap/arşiv koyulur, nebiler ve şahitler getirilir. Yargılama başlar. Herkes tek olarak yargılanır. Yargılama sonrası hesabı ağır olanlar cennete gitmeye hak kazanır. Hesabı hafif olanlar cehenneme gitmeyi hak eder. Ancak tam bu noktada yargılama sürecine Yüce Allah’ın direkt olarak müdahale etme hakkı vardır. Bu şefaattir. Tüm şefaat sadece O’na aittir. Yüce Allah kendisine şirk koşmamış ancak hesabı hafif gelmiş kişilere dilerse şefaat eder. Bu şefaat emrine melekler uyar. Melekler de bu kimselere Yüce Allah’ın şefaatini ulaştırırlar. Böylece kişi cennete gitmeye hak kazanır.

Şeytanın en büyük tuzağı: Şefaat aldatmacası. Şefaatin ne olduğunu kutsal kitabımız Kuran’ımızdan öğreniyoruz.

Yüce Allah yaptığımız ecrin karşılığını tam olarak, eksiksiz olarak vereceğini buyurmaktadır. Kesinlikle böyledir. Dünya hayatında yaptığımız her şeyin karşılığı ahiret evreninde verilecektir. Yüce Allah’ın cehennemin ateşinden uzak tuttuğu kimse gerçekten büyük bir kazanca ulaşmıştır. İşte tüm insanlar bu kurtuluş için, bu kazanç için dünya hayatında çalışmalıdır. Yüce Allah dünya hayatının metâsının yani dünya hayatının kazanımlarının (mal, evlat, kariyer, rızık, güzellik, popülerlik vb.) birer aldatmaca olduğunu net bir şekilde bildiriyor. Dünya hayatının metâlarının bizi yanıltmasına izin vermemeliyiz. Elbette kendimiz ve ailemiz için çalışacağız ve geçimimizi sağlayacağız. Çoluk çocuk sahibi olacağız. Kimseye muhtaç olmamak için mücadele edeceğiz. Ancak kazancımızdan zekâtımızı/vergimizi  devletin sosyal sistemi ayakta tutabilmesi için vereceğiz, ihtiyaç sahipleri için harcama (infak) yapacağız. Ancak dünya hayatının bu aldatıcı metâlarını ana amacımız edinmeyeceğiz. Dünya hayatında tek Allah’a iman edeceğiz ve s-salihat olarak tanımlanan düzeltmeye-barışa yönelik işler yapacağız. Yerdeki bir çöpü alıp çöp tenekesine atmak bile s-salihattır.     

21:35 ayetinden dünya hayatının bir test merkezi olduğu anlaşılıyor. Yüce Allah bizleri hayırlarla ve şerler ile deniyor. İmtihan ediyor. Bize düşen görev başımıza gelen musibetlerde sadece Yüce Allah’a tevekkül etmek ve O’ndan yardım dilemektir. Ayrıca metanetli olarak sıkıntılara karşı direnmeli ve sıkıntılardan kurtulmak için mücadele etmeliyiz.

Dönüş kesinlikle Yüce Allah’adır;

Şüphesiz doğrudur. İlk yaratmayı muhteşem bir şekilde yapan Yüce Allah hiç kuşkusuz ki benzerlerini yapacaktır. Hiç yokken annemizin karnından çıktık. Büyüdük, bilincimiz gelişti. Mutlaka öleceğiz. Ahiret evreninde yaratılan bedenimize bu bilincimiz transfer edilecektir.

Ne güzel bir atasözümüz var;

Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz.”; çok doğru. Yüce Allah ilk yaratmada bir eksiklik mi gösterdi? Haşa! Asla. Muhteşem bir yaratılış görüyoruz. Evrene bir bakın. Milyarlarca yıldız içeren milyarlarca galaksi; her yıldız etrafında dönen gezegenler ve uyduları. Mükemmel bir denge içinde ayarlanmış bir evren. Yüce Allah muhteşem olan ilmini, rahman sıfatını gözlerimiz önüne seriyor. Bunu yaratan her ne ise bunun benzerlerini yaratamaz mı? Cenneti ve cehennemi yaratamaz mı? Ahiret evreninde bizleri bilinçlerimiz ile birlikte yaratamaz mı?

Elbette yaratır.

Biz aciz kullara düşen görev şudur;
Yüce Allah’ın sözleri olan Kuran’a sıkıca yapışmak. Kuran ne diyorsa yerine getirmek. Neyden uzak tutuyor ise ondan uzak durmak. Kuran’ı baş tacı yapmak. Çünkü ahiret evreninde sadece Kuran’dan soru sorulacak bize.

Yüce Allah’a kul olmak Kuran’ı anlayarak okumayı gerektirir. Arapça anlıyor iseniz Arapçasını okuyun. Ancak anlamıyor iseniz Kuran’ın size bir faydası olmaz. Size şeytan musallat olur. Sizi saptırır. Arapça kutsal değildir. Kutsal olan Kuran’ın içerdiği ayetlerin anlamıdır. Kelimeler ve harfler kutsal değildir. Kutsal olan bu kelime ve harfler ile verilen mesajdır.

En doğrusunu Allah bilir.