İnfak nedir?

İnfak kelimesi kökü (نفق) harcamak-sarf etmek (spend, expense, outlay) anlamındadır. Hans Wehr 4th ed., page 1158 (of 1303)

Kuran’da Yüce Allah’ımız infaka çok önem vermiştir. Bu nedenle infakın ne olduğunu çok iyi anlamamız gereklidir. Makalenin en altında infak kelimesinin Kuran’daki tüm geçişleri verilmiştir. Dikkatle okunması tavsiye edilir.

Şimdi Allah’ın izni ile infakın ne olduğunu şerefli Kuran’ımızdan öğrenelim.

 

İnfak; takva (insanlarda bulunan sakınabilme kuvveti, Allah'a karşı gelmekten sakınmak) sahibi olanların bir özelliğidir.

Yüce Allah 3:17 ve 32:16 ayetlerinde şu şekilde buyurmuştur. 

Kuran Ayet No|Sure No|Ayet No|Ayet

Arapça okunuş

Meal

310|3|17|ٱلصَّٰبِرِينَ وَٱلصَّٰدِقِينَ وَٱلْقَٰنِتِينَ وَٱلْمُنفِقِينَ وَٱلْمُسْتَغْفِرِينَ بِٱلْأَسْحَارِ

Es sâbirîne ves sâdıkîne vel kânitîne ve l-munfikîne vel mustagfirîne bil eshâr(eshâri).

Sabırlılar; ve sadıklar/doğrular; ve itaatkarlar; ve infak edenler/harcayanlar; ve istiğfar/bağışlanma dileyenler; seherlerde.

3517|32|16|تَتَجَافَىٰ جُنُوبُهُمْ عَنِ ٱلْمَضَاجِعِ يَدْعُونَ رَبَّهُمْ خَوْفًا وَطَمَعًا وَمِمَّا رَزَقْنَٰهُمْ يُنفِقُونَ

Tetecâfâ cunûbuhum anil medâcıi yed’ûne rabbehum havfen ve tamaan ve mimmâ razaknâhum yunfikûn(yunfikûne).

Uzaklaşır/çekinir yanları onların yataklardan; çağırırlar Rablerini; bir korku ve bir arzu (içinde); ve rızıklandırdığımızdan onları; infak ederler.

 

İnfak; muttakilerin (takva sahipleri) bir özelliğidir.

Yüce Allah 2:3 ve 22:35 ayetlerinde şu şekilde buyurmuştur. 

Kuran Ayet No|Sure No|Ayet No|Ayet

Arapça okunuş

Meal

10|2|3|ٱلَّذِينَ يُؤْمِنُونَ بِٱلْغَيْبِ وَيُقِيمُونَ ٱلصَّلَوٰةَ وَمِمَّا رَزَقْنَٰهُمْ يُنفِقُونَ

Ellezîne yu’minûne bil gaybi ve yukîmûnes salâte ve mimmâ razaknâhum yunfikûn(yunfikûne).

Kimseler; inanırlar gayb ile (görünmeyenle/bilinmeyenle/algılanmayanla); ve ayağa kaldırırlar salatı (dini değerleri); ve rızıklandırdığımızdan onları; infak ederler.

2628|22|35|ٱلَّذِينَ إِذَا ذُكِرَ ٱللَّهُ وَجِلَتْ قُلُوبُهُمْ وَٱلصَّٰبِرِينَ عَلَىٰ مَآ أَصَابَهُمْ وَٱلْمُقِيمِى ٱلصَّلَوٰةِ وَمِمَّا رَزَقْنَٰهُمْ يُنفِقُونَ

Ellezîne izâ zukirallâhu vecilet kulûbuhum vas sâbirîne alâ mâ esâbehum vel mukîmis salâti ve mimmâ razaknâhum yunfikûn(yunfikûne).

Kimseler; anıldığı/hatırlatıldığı vakit Allah, titredi kalpleri onların; ve sabırlılar üzerine, isabet etmiş olana onlara; ve ayağa kaldıranlar salatı (dini değerleri); ve rızıklandırdığımızdan onları; infak ederler.

 

Ne infak edilecektir? İnananlar neyi harcayacaktır?

Yüce Allah 2:219 ayetinde şu şekilde buyurmuştur. 

Kuran Ayet No|Sure No|Ayet No|Ayet

Arapça okunuş

Meal

226|2|219|يَسْـَٔلُونَكَ عَنِ ٱلْخَمْرِ وَٱلْمَيْسِرِ قُلْ فِيهِمَآ إِثْمٌ كَبِيرٌ وَمَنَٰفِعُ لِلنَّاسِ وَإِثْمُهُمَآ أَكْبَرُ مِن نَّفْعِهِمَا وَيَسْـَٔلُونَكَ مَاذَا يُنفِقُونَ قُلِ ٱلْعَفْوَ كَذَٰلِكَ يُبَيِّنُ ٱللَّهُ لَكُمُ ٱلْءَايَٰتِ لَعَلَّكُمْ تَتَفَكَّرُونَ

Yes’elûneke anil hamri vel meysir(meysiri), kul fîhimâ ismun kebîrun ve menâfiu lin nâsi, ve ismuhumâ ekberu min nef’ihimâ ve yes’elûneke mâzâ yunfikûn(yunfikûne) kuli l-afve, kezâlike yubeyyinullâhu lekumul âyâti leallekum tetefekkerûn(tetefekkerûne).

Sual ederler/sorarlar sana; aklı örten ve kumar (şans oyunu ile kolay/emeksiz kazanç) hakkında; de ki: “O ikisindedir büyük bir günah; ve menfaatler/yararlar insanlar için; ve günahı o ikisinin büyüktür yararından o ikisinin”; ve sual ederler/sorarlar sana neyi infak ederler; de ki: “Af edileni”; işte böyledir; beyan eder/deklere eder Allah sizlere ayetleri; belki derinlemesine düşünürsünüz.

 

Bu ayet çok ama çok önemli bir mesaj içerir. Bu nedenle bu ayeti daha detaylı analiz etmemiz gereklidir. Yüce Rabbimiz harcama yaparken neyi harcayacağımızı net bir şekilde bildirmiştir. Bunu da  (ٱلْعَفْوَ) l-afve kelimesi kullanarak bildirmiştir.

Birçok meale baktığınızda bu kelimenin ‘ihtiyacınızdan fazlası, artanı, size ve bakmakla yükümlü olduklarınıza yeterli olanından artanını, ihtiyaçtan artakalanı’ şeklinde çevrildiğini görürsünüz. Bu kelimeyi neden bu şekilde çeviriyorlar anlamak mümkün değil.

Peki; Kelimenin doğru anlamını nasıl bulacağız?

Tabii ki Kuran bize yol gösterecek. Kuran’ın mesajının doğru anlaşılması için sadece Kuran yeterlidir.

 (ٱلْعَفْوَ) l-afve kelimesi kökü (عفو) affetme (pardon), bağışlama (forgivenes) anlamındadır. Hans Wehr 4th ed., page 731 (of 1303)

Güzel Türkçemize de geçmiş bir kelimedir.

Açıkça görülüyor ki; Yüce Allah affettiğimiz, bağışladığımız, gönlümüzden kopan, bizi sıkıntıya sokmayacak şekilde her şeyden harcamamızı istemektedir.

Ayeti Dr. Sonia Cihangir çok net ve doğru anlamış ve özenle bu kelimenin gerçek anlamı olan ‘affetme’ anlamını vermiş. Bu anlama en yakın olanını bir de Elmalılı Hamdi Yazır vermiştir.

2:219 ‘Sana hamr-ü meysirden soruyorlar, de ki bu ikisinde büyük bir günah bir de nasa ba'zı menfeatler var fakat günahları menfeatlerinden daha büyüktür, yine sana soruyorlar: Neyi infak edecekler? de ki sıkmayanını, böyle beyan ediyor Allah size ayetlerini ki düşünesiniz.’

Delillerimizi sunmaya devam edelim; 

(ٱلْعَفْوَ) l-afve kelimesinin Kuran’da geçişleri incelendiğinde;

2:219 ayetindeki geçiş ile tıpa tıp aynı geçiş 7:199 ayetinde görülür;

Yüce Allah 7:199 ayetinde şu şekilde buyurmuştur. 

Kuran Ayet No|Sure No|Ayet No|Ayet

Arapça okunuş

Meal

1153|7|199|خُذِ ٱلْعَفْوَ وَأْمُرْ بِٱلْعُرْفِ وَأَعْرِضْ عَنِ ٱلْجَٰهِلِينَ

Huzi l-afve ve’mur bil urfi ve a’rıd anil câhilîn(câhilîne).

Tut affı; ve emret iyilikle/adil-evrensel uygulamayla; yüz çevir cahillerden.

 

Ayrıca Kuran’daki (عفو) kökünden kelimeler incelendiğinde;

2:52 ‘Bunlara rağmen, şükredersiniz diye sizi affettik.’

2:109 ‘Ehlikitap'tan birçoğu, benliklerindeki kıskançlık yüzünden sizi, imanınızdan sonra kafirler haline bir döndürebilseler diye yürekten istedi. Hem de gerçek kendilerine ayan-beyan olduktan sonra... Allah, buyruğunu getirinceye değin affedin, hoşgörün. Allah, her şeye gücü yetendir.’

2:237 ‘Eğer kendilerine dokunmadan fakat mehirlerini tesbit ettikten sonra boşarsanız, bu durumda tesbit ettiğiniz miktarın yarısı onlarındır; ancak onların bundan vazgeçmeleri (affetmeleri) ya da nikah bağını elinde tutan kimsenin vazgeçmesi (affetmesi) müstesna. Vazgeçmeniz (affetmeniz) takvaya daha uygundur, zira birbirine karşı fedakarca davranmanız gerektiğini aklınızdan çıkarmayın: çünkü Allah yaptığınız her şeyi görmektedir.’

4:149 ‘Bir hayrı açıklar yahut gizlerseniz, bir kötülüğü affederseniz, Allah da çok affedicidir, her şeye güç yetirendir.

64:14 ‘Ey iman edenler! Şu bir gerçek ki, eşlerinizin ve evlatlarınızın içinden size bir düşman vardır; onlara karşı dikkatli olun! Eğer affeder, ellerini tutar, hatalarını görmezden gelirseniz, kuşkusuz, Allah da affedici, merhamet edici olur.’

4:43 ‘Ey iman edenler! Sarhoşken, ne söylediğinizi bilinceye kadar, cünüpken de -yolculuk halinde olmanız müstesna- boy abdesti alıncaya kadar namaza yaklaşmayın. Eğer hastalanırsanız yahut yolculuk halinde bulunursanız yahut biriniz tuvaletten gelmişse yahut kadınlara dokunmuşsanız, bütün bu durumlarda su da bulamamışsanız, temiz bir toprakla teyemmüm edin. Yani yüzlerinizi ve ellerinizi meshedin. Allah Afüvv'dür, günahları affeder, Gafur'dur, hataları bağışlar.’

4:99 ‘Bunların, Allah tarafından affedilmeleri umulur. Allah affedicidir, günahları bağışlayıcıdır.’

4:149 ‘Bir hayrı açıklar yahut gizlerseniz, bir kötülüğü affederseniz, Allah da çok affedicidir, herşeye güç yetirendir.’

7:95 ayetinde (عَفَوا۟) ‘afevçoğaldılar anlamında kullanılıyor.

7:95 ‘Sonra zorluk ve sıkıntının yerine mutluluk ve güzelliği getirmişiz de çoğalmışlar ve şöyle demişlerdir: "Atalarımız da zorluk ve sevinçle yüz yüze gelmişlerdi." Nihayet biz onları farkında olmadıkları bir sırada ansızın yakalayıverdik.’

4:153 ‘Kitap Ehli, senden kendilerine gökten bir kitap indirmeni istiyor. Musa'dan bundan daha büyüğünü istemişlerdi. Demişlerdi ki: "Bize Allah'ı açıkça göster." Böylece zulümlerinden dolayı onlara yıldırım çarpmıştı. Ardından kendilerine apaçık belgeler geldikten sonra, buzağıyı (ilah) edinmişlerdi. Yine bundan dolayı onları affettik ve Musa'ya apaçık olan ispatlayıcı bir delil verdik.’

5:15 ‘Ey kitap ehli! Artık size elçimiz (Muhammed) gelmiştir. O, kitabınızdan gizleyip durduğunuz gerçeklerden birçoğunu sizlere açıklıyor, birçoğunu da affediyor. İşte size Allah'tan bir nur ve apaçık bir kitap (Kur'an) gelmiştir.’

42:25 ‘Kullarından tevbeyi kabul eden, kötülükleri affeden ve işlediklerinizi bilen O'dur.’

42:30 ‘Size gelip çatan her musibet ellerinizin kazandığı yüzündendir. Allah birçoklarını da affediyor.’

22:60 ‘İşte böyle; her kim kendisine yapılan haksızlığın benzeriyle karşılık verir, sonra aleyhine 'azgınlık ve saldırıda' bulunulursa, Allah, mutlaka ona yardım eder. Şüphesiz Allah, affedicidir, bağışlayıcıdır.’

58:2 ‘Sizden kadınlarına "zıhar"da bulunanlar (bilsinler ki, kadınları) onların anneleri değildir. Anneleri, yalnızca kendilerini doğuranlardır. Şüphesiz onlar, çirkin ve yalan söylemektedirler. Gerçekten Allah, çok affeden, çok bağışlayandır.’

 

Hiçbir şüpheye yer yoktur ki Yüce Allah affettiklerimizden, bağışladıklarımızdan harcamamızı istemektedir.

İhtiyaç harici olan her şeyi harcayın diye buyurmamaktadır.

Diğer bir delil ise;

Zaten Yüce Allah infakta (harcamada) bir denge istemektedir. İnfak yaparken ne aşırıya kaçılmalı, ne de cimri olunmalıdır. İkisinin ortasında bir yol tutulmalıdır.

Yüce Allah 25:67 ve 47:38 ayetlerinde şu şekilde buyurmuştur. 

Kuran Ayet No|Sure No|Ayet No|Ayet

Arapça okunuş

Meal

2920|25|67|وَٱلَّذِينَ إِذَآ أَنفَقُوا۟ لَمْ يُسْرِفُوا۟ وَلَمْ يَقْتُرُوا۟ وَكَانَ بَيْنَ ذَٰلِكَ قَوَامًا

Vellezîne izâ enfekû lem yusrifû ve lem yakturû ve kâne beyne zâlike kavâmâ(kavâmen).

Ve kimseler; infak ettikleri vakit, asla israf etmezler/müsriflik etmezler; ve asla eli sıkılık/pintilik/cimrilik etmezler; ve oldular arasında bunun; bir denge (de).

4581|47|38|هَٰٓأَنتُمْ هَٰٓؤُلَآءِ تُدْعَوْنَ لِتُنفِقُوا۟ فِى سَبِيلِ ٱللَّهِ فَمِنكُم مَّن يَبْخَلُ وَمَن يَبْخَلْ فَإِنَّمَا يَبْخَلُ عَن نَّفْسِهِۦ وَٱللَّهُ ٱلْغَنِىُّ وَأَنتُمُ ٱلْفُقَرَآءُ وَإِن تَتَوَلَّوْا۟ يَسْتَبْدِلْ قَوْمًا غَيْرَكُمْ ثُمَّ لَا يَكُونُوٓا۟ أَمْثَٰلَكُم

Hâ entum hâulâi tud’avne li tunfikû fî sebîlillâh(sebîlillâhi), fe minkum men yebhal(yebhalu), ve men yebhal fe innemâ yebhalu an nefsih(nefsihî), vallâhul ganiyyu ve entumul fukarâu, ve in tetevellev yestebdil kavmen gayrekum summe lâ yekûnû emsâlekum.

İşte sizler; işte bunlar; çağrılırsınız infak etmeniz için Allah yolunda; öyle ki, sizlerden kimisi cimrilik eder; ve kim cimrilik eder, öyle ki, doğrusu cimrilik eder kendi nefsine karşı; ve Allah ganidir/zengindir; ve sizler fukaralarsınız/fakirlersiniz; ve eğer yüz çevirirseniz, yerinize getirir sizden başka bir toplum; sonra olmazlar emsalleriniz/benzerleriniz.

 

Müsrifçe, savurganca, ölçüsüzce, aşırı yapılan infak yasaklanmıştır. İnfak ederken cimrilik (eli sıkı olan) de yasaklanmıştır. Orta bir yol bulunacaktır.   

 

İnfak (harcama) kimlere yapılır?

Yüce Allah 2:215 ve 2:273 ayetlerinde şu şekilde buyurmuştur. 

Kuran Ayet No|Sure No|Ayet No|Ayet

Arapça okunuş

Meal

222|2|215|يَسْـَٔلُونَكَ مَاذَا يُنفِقُونَ قُلْ مَآ أَنفَقْتُم مِّنْ خَيْرٍ فَلِلْوَٰلِدَيْنِ وَٱلْأَقْرَبِينَ وَٱلْيَتَٰمَىٰ وَٱلْمَسَٰكِينِ وَٱبْنِ ٱلسَّبِيلِ وَمَا تَفْعَلُوا۟ مِنْ خَيْرٍ فَإِنَّ ٱللَّهَ بِهِۦ عَلِيمٌ

Yes’elûneke mâzâ yunfikûn(yunfikûne), kul mâ enfaktum min hayrin fe lil vâlideyni vel akrabîne vel yetâmâ vel mesâkîni vebnis sebîl(sebîli), ve mâ tef’alû min hayrin fe innallâhe bihî alîm(alîmun).

Sual ederler/sorarlar sana neyi infak ederler; de ki: “infak ettiğiniz bir hayırdandır; öyle ki ana-baba için; ve yakınlar (her türlü yakınlık); ve yetimler; ve yoksullar; ve yolun oğlu (evsiz/barksız); ve yaptığınız bir hayırdan; öyle ki, doğrusu Allah onunladır; bilendir.

280|2|273|لِلْفُقَرَآءِ ٱلَّذِينَ أُحْصِرُوا۟ فِى سَبِيلِ ٱللَّهِ لَا يَسْتَطِيعُونَ ضَرْبًا فِى ٱلْأَرْضِ يَحْسَبُهُمُ ٱلْجَاهِلُ أَغْنِيَآءَ مِنَ ٱلتَّعَفُّفِ تَعْرِفُهُم بِسِيمَٰهُمْ لَا يَسْـَٔلُونَ ٱلنَّاسَ إِلْحَافًا وَمَا تُنفِقُوا۟ مِنْ خَيْرٍ فَإِنَّ ٱللَّهَ بِهِۦ عَلِيمٌ

Lil fukarâillezîne uhsirû fî sebîlillâhi lâ yestatîûne darben fîl ardı, yahsebuhumul câhilu agniyâe minet teaffuf(teaffufi), ta’rifuhum bi sîmâhum, lâ yes’elûnen nâse ilhâfâ(ilhâfen), ve mâ tunfikû min hayrin fe innallâhe bihî alîm(alîmun).

Fukaralar/fakirler içindir; Allah yolunda kısıtlanmış/çevresi sarılmış kimseler; kapasiteleri/imkanları yetmez bir darbeye (gezmeye/yola çıkmaya) yerde/yeryüzünde; zengin sanır onları bilmeyen/cahil; uzak durmalarından/kendilerini tutmalarından; tanırsın/bilirsin onları simalarıyla; sormazlar/sual etmezler insanları bir sırnaşma (ile)/bir usandırıcı ısrar (ile); ve infak ettiğiniz bir hayırdan; öyle ki, doğrusu Allah onunladır; bilendir.

 

İnfak yapılacak kimseler;

  • Ana-baba
  • Yakınlar (her türlü yakınlık)
    • Soy yakınlığı
      • Akrabalar
    • İlişki yakınlığı
      • Arkadaşlar
    • Mekan yakınlığı
      • Komşular
      • Aynı şehirde yaşayanlar
      • Aynı ülkede yaşayanlar
      • Aynı gezegende yaşayan tüm insanlar
  • Yetimler
  • Yoksullar (açlık sınırda yaşayan aileler/kimseler)
  • Yolun oğlu
    • Evsiz/barksız olanlar.
  • Fukaralar/fakirler
  • Allah yolunda kısıtlanmış/çevresi sarılmış kimseler
    • Yüce Allah’ın dini (Kur’an) yolunda mücadele ederken imkanı kısıtlanan kimseler (yeryüzünde gezip dolaşarak gelir elde edemeyenler); Kur’an yolunda mücadele nedeni ile yeterli gelir elde etmeye imkan bulamayanlar.
    • Yüce Allah’ın yolu olan vatan savunmasında görev aldığı için yeterli gelir elde edemeyenler.

Not: İhtiyaç durumu ortadan kalkarsa infak başka kimselere yapılır. Yoksa daha çok rahat yaşasınlar diye infak etmeye gerek yoktur. Daha fazla ihtiyacı olan kimseler varsa infak o kimselere yapılır.  

2:273 ayetinde çok ince bir işaret vardır. Bu ayette onurlu kimseler işaret edilmiştir. İhtiyaçları olmasına rağmen istekte bulunmayan bu kişiler özellikle aranıp bulunmalı ve harcama bu kişilere yapılmalıdır. Yüce Allah bu onurlu kimselerin simalarından tanınabileceğini bildirmiştir.  

Harcama (infak) yapmak isteyenler bu onurlu kimseleri tanıyıp tespit etmek için gayret göstermelidir.

 

İnfak her zaman yapılır. Fakirlik ve zenginlik söz konusu değildir. Gizli ve açık olarak yapılabilir.

Yüce Allah 2:274 ve 3:134 ayetlerinde şu şekilde buyurmuştur. 

Kuran Ayet No|Sure No|Ayet No|Ayet

Arapça okunuş

Meal

281|2|274|ٱلَّذِينَ يُنفِقُونَ أَمْوَٰلَهُم بِٱلَّيْلِ وَٱلنَّهَارِ سِرًّا وَعَلَانِيَةً فَلَهُمْ أَجْرُهُمْ عِندَ رَبِّهِمْ وَلَا خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلَا هُمْ يَحْزَنُونَ

Ellezîne yunfikûne emvâlehum bil leyli ven nehâri sirran ve alâniyeten fe lehum ecruhum inde rabbihim, ve lâ havfun aleyhim ve lâ hum yahzenûn(yahzenûne).

Kimseler; infak ederler mallarını gecede ve gündüzde; gizli/sırlı; ve açık/alenen; öyle ki, onlaradır ecirleri Rableri katında/indinde; ve yoktur bir korku onlar üzerine; ve değildir onlar üzülürler/hüzünlenirler.

427|3|134|ٱلَّذِينَ يُنفِقُونَ فِى ٱلسَّرَّآءِ وَٱلضَّرَّآءِ وَٱلْكَٰظِمِينَ ٱلْغَيْظَ وَٱلْعَافِينَ عَنِ ٱلنَّاسِ وَٱللَّهُ يُحِبُّ ٱلْمُحْسِنِينَ

Ellezîne yunfikûne fîs serrâi ved darrâi vel kâzımînel gayza vel âfîne anin nâs(nâsi), vallâhu yuhibbul muhsinîn(muhsinîne).

Kimseler; infak ederler bollukta ve darlıkta; ve yutanlardır öfkeyi; ve affedenlerdir insanlardan; ve Allah sever muhsinleri/güzel davrananları.

 

Elde edilen servetten mutlaka infak yapılmalıdır. Serveti olup da infak etmeyenlere azap vardır.

Yüce Allah 9:34 ayetinde şu şekilde buyurmuştur. 

Kuran Ayet No|Sure No|Ayet No|Ayet

Arapça okunuş

Meal

1269|9|34|يَٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُوٓا۟ إِنَّ كَثِيرًا مِّنَ ٱلْأَحْبَارِ وَٱلرُّهْبَانِ لَيَأْكُلُونَ أَمْوَٰلَ ٱلنَّاسِ بِٱلْبَٰطِلِ وَيَصُدُّونَ عَن سَبِيلِ ٱللَّهِ وَٱلَّذِينَ يَكْنِزُونَ ٱلذَّهَبَ وَٱلْفِضَّةَ وَلَا يُنفِقُونَهَا فِى سَبِيلِ ٱللَّهِ فَبَشِّرْهُم بِعَذَابٍ أَلِيمٍ

Yâ eyyuhâllezîne âmenû inne kesîran minel ahbâri ver ruhbâni le ye'kulûne emvâlen nâsi bil bâtıli ve yasuddûne an sebîlillâhi, vellezîne yeknizûne z-zehebe ve l-fıddate ve lâ yunfikûnehâ fî sebîlillâhi fe beşşirhum bi azâbin elîm.

Ey inanmış kimseler! Doğrusu hahamlar ve rahiplerden birçoğu mutlak yerler mallarını insanların haksızlıkla; ve engellerler Allah yolundan; ve kimseler, hazineleştirirler altını ve gümüşü, ve infak etmezler onu Allah yolunda; öyleyse müjdele onlara elem/acıklı bir azabı.

 

Ayette altın ve gümüş biriktirmeye bir atıf vardır. Günümüzde buna servet elde etmek, zengin olmak denebilir.

Kuran’ın hiç bir yerinde servet elde etmenin günah olduğu geçmez. Kuran’ın hiç bir yerinde fakir olun, miskin olun, çaresiz olun diye bir emir yoktur. İnfakta bulunacak bir kişinin harcama yapabilmesi için öncelikle Allah’ın lütfundan araması gereklidir. Çalışacak ve kazanacaktır.

Dikkat edilirse ayette kınanan ve acı bir azap ile müjdelenenler birikimlerinden infak etmeyenlerdir. Birikimlerinden, servetlerinden harcamayanlardır. Servetlerinden hiçbir şey affederek-bağışlayarak infak etmeyenlere bir azap vardır.

Yüce Allah servet edinmeyi günah olarak bize bildirmek isteseydi şu şekilde de buyurabilirdi;

‘Altın ve gümüşü biriktirenleri acı bir azapla müjdele.’ de buyurabilirdi. Ama ayette vurgulanmak istenen infak edilmemesidir. Servet edinme değil.

Müslümanlar sadaka, zekât ve infak ile mallarını temizlerler. Servet sahibi de olabilirler.

 

İnfak başa kakılmamalıdır, verilen kişi rencide edilmemelidir. İncitilmemelidir.

Yüce Allah 2:262 ayetlerinde şu şekilde buyurmuştur. 

Kuran Ayet No|Sure No|Ayet No|Ayet

Arapça okunuş

Meal

269|2|262|ٱلَّذِينَ يُنفِقُونَ أَمْوَٰلَهُمْ فِى سَبِيلِ ٱللَّهِ ثُمَّ لَا يُتْبِعُونَ مَآ أَنفَقُوا۟ مَنًّا وَلَآ أَذًى لَّهُمْ أَجْرُهُمْ عِندَ رَبِّهِمْ وَلَا خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلَا هُمْ يَحْزَنُونَ

Ellezîne yunfikûne emvâlehum fî sebîlillâhi summe lâ yutbiûne mâ enfekû mennen ve lâ ezen lehum ecruhum inde rabbihim, ve lâ havfun aleyhim ve lâ hum yahzenûn(yahzenûne).

Kimseler; infak ederler mallarını Allah yolunda; sonra takip etmezler infak ettiklerini, minnet altında bırakır şekilde; ve yoktur bir eziyet onlara; ecirleri Rableri katındadır/indindedir; ve yoktur bir korku onlar üzerine; ve değildir onlar üzülür/hüzünlenir.

 

İnfak iyilerden verilmelidir. Kötü olanlardan verilmemelidir. Sevdiğimiz ve hoşumuza giden şeyler infak edilmelidir.

Yüce Allah 2:267 ve 3:92 ayetlerinde şu şekilde buyurmuştur. 

Kuran Ayet No|Sure No|Ayet No|Ayet

Arapça okunuş

Meal

274|2|267|يَٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُوٓا۟ أَنفِقُوا۟ مِن طَيِّبَٰتِ مَا كَسَبْتُمْ وَمِمَّآ أَخْرَجْنَا لَكُم مِّنَ ٱلْأَرْضِ وَلَا تَيَمَّمُوا۟ ٱلْخَبِيثَ مِنْهُ تُنفِقُونَ وَلَسْتُم بِـَٔاخِذِيهِ إِلَّآ أَن تُغْمِضُوا۟ فِيهِ وَٱعْلَمُوٓا۟ أَنَّ ٱللَّهَ غَنِىٌّ حَمِيدٌ

Yâ eyyuhellezîne âmenû enfikû min tayyibâti mâ kesebtum ve mimmâ ahracnâ lekum minel ard(ardı), ve lâ teyemmemûl habîse minhu tunfikûne ve lestum bi âhızîhı illâ en tugmidû fîh(fîhî), va’lemû ennallâhe ganiyyun hamîd(hamîdun).

Ey iman etmiş kimseler! İnfak edin güzellerden; kazandığınız; ve çıkardığımızdan sizlere yerden/yeryüzünden; amaçlamayın/niyetlenmeyin kötüden infak etmeye; ve sizler almazsınız onu; ancak ki göz kapatırsınız ona; ve bilin ki doğrusu Allah zengindir; övgü sahibidir.

385|3|92|لَن تَنَالُوا۟ ٱلْبِرَّ حَتَّىٰ تُنفِقُوا۟ مِمَّا تُحِبُّونَ وَمَا تُنفِقُوا۟ مِن شَىْءٍ فَإِنَّ ٱللَّهَ بِهِۦ عَلِيمٌ

Len tenâlûl birre hattâ tunfikû mimmâ tuhibbûn(tuhibbûne), ve mâ tunfikû min şey’in fe innallâhe bihî alîm(alîmun).

Asla nail olmazsınız/elde etmezsiniz iyiliği; kadar (ki), infak edersiniz sevdiğinizden; ve infak ettiğiniz bir şeyden; öyle ki doğrusu Allah onu bilendir.

 

İnfak insana ne kazandırır?

  • 1’e 700 veren muhteşem bir bitki!
  • 2 kat fazla ürün veren bereketli bir bahçe örneği. Hatta yağmur yağmasa, nemle bile bereketli olan bir bahçe.
  • Yüce Allah infak edilen ne olursa onun başkasını lütfundan infak edene geri gönderir. Rızkı artırır.
  • İnfak edenler iki kez ödüllendirilir.
  • İnfak edenlerin ticaretleri asla yıkıma uğramaz.
  • Yüce Allah infak edilen şeylerin tam karşılığını öder.
  • Büyük bir ödül.

 

Yüce Allah aşağıdaki ayetlerde şu şekilde buyurmuştur. 

Kuran Ayet No|Sure No|Ayet No|Ayet

Arapça okunuş

Meal

268|2|261|مَّثَلُ ٱلَّذِينَ يُنفِقُونَ أَمْوَٰلَهُمْ فِى سَبِيلِ ٱللَّهِ كَمَثَلِ حَبَّةٍ أَنۢبَتَتْ سَبْعَ سَنَابِلَ فِى كُلِّ سُنۢبُلَةٍ مِّا۟ئَةُ حَبَّةٍ وَٱللَّهُ يُضَٰعِفُ لِمَن يَشَآءُ وَٱللَّهُ وَٰسِعٌ عَلِيمٌ

Meselullezîne yunfikûne emvâlehum fî sebîlillâhi ke meseli habbetin enbetet seb’a senâbile fî kulli sunbuletin mietu habbeh(habbetin), vallâhu yudâifu li men yeşâu, vallâhu vâsiun alîm(alîmun).

Mallarını Allah yolunda infak eden kimselerin misali; misali gibidir bir tohum; üretti/verdi yedi başak; her bir başağında yüz tohum; ve Allah katlar dilediği kimse için; ve Allah vasidir/genişletendir; bilendir.

272|2|265|وَمَثَلُ ٱلَّذِينَ يُنفِقُونَ أَمْوَٰلَهُمُ ٱبْتِغَآءَ مَرْضَاتِ ٱللَّهِ وَتَثْبِيتًا مِّنْ أَنفُسِهِمْ كَمَثَلِ جَنَّةٍۭ بِرَبْوَةٍ أَصَابَهَا وَابِلٌ فَـَٔاتَتْ أُكُلَهَا ضِعْفَيْنِ فَإِن لَّمْ يُصِبْهَا وَابِلٌ فَطَلٌّ وَٱللَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصِيرٌ

Ve meselullezîne yunfikûne emvâlehumubtigâe mardâtillâhi ve tesbîten min enfusihim ke meseli cennetin bi rabvetin esâbehâ vâbilun fe âtet ukulehâ dı’feyn(dı’feyni), fe in lem yusıbhâ vâbilun fe tall(tallun), vallâhu bimâ ta’melûne basîr(basîrun).

Ve misali mallarını infak eden kimselerin; arzulayan/arayan Allah'ın rızasını; ve sağlamlaştırıp sabitleyen nefislerinden; misali gibidir bir bahçe; bir yüksekte; isabet etti ona bir yoğun yağmur; böylece verdi ürününü iki kat; öyle ki eğer asla isabet etmese (bile) bir yoğun yağmur; öyle ki bir çisenti; ve Allah yaptıklarınızı görendir.

3643|34|39|قُلْ إِنَّ رَبِّى يَبْسُطُ ٱلرِّزْقَ لِمَن يَشَآءُ مِنْ عِبَادِهِۦ وَيَقْدِرُ لَهُۥ وَمَآ أَنفَقْتُم مِّن شَىْءٍ فَهُوَ يُخْلِفُهُۥ وَهُوَ خَيْرُ ٱلرَّٰزِقِينَ

Kul inne rabbî yebsutur rızka li men yeşâu min ibâdihî ve yakdiru leh(lehu), ve mâ enfaktum min şeyin fe huve yuhlifuh(yuhlifuhu), ve huve hayrur râzikîn(râzikîne).

De ki: “Doğrusu Rabbim yayar/genişletir rızkı; kullarından dilediği kimse için; ve takdir eder/ölçü ile belirler ona (kuluna); ve infak ettiğiniz bir şeyden; o durumda O, yerine getirir onu; ve O, hayırlıdır; rızıklandırandır.

3304|28|54|أُو۟لَٰٓئِكَ يُؤْتَوْنَ أَجْرَهُم مَّرَّتَيْنِ بِمَا صَبَرُوا۟ وَيَدْرَءُونَ بِٱلْحَسَنَةِ ٱلسَّيِّئَةَ وَمِمَّا رَزَقْنَٰهُمْ يُنفِقُونَ

Ulâike yu’tevne ecrehum merreteyni bimâ saberû ve yedraûne bil hasenetis seyyiete ve mimmâ razaknâhum yunfikûn(yunfikûne).

İşte bunlar; verilir ecirleri iki kez/iki kere; sabrettikleriyle; ve savdılar/püskürtüler iyilikle kötülüğü; ve rızıklandırdığımızdan onları; infak ederler.

3687|35|29|إِنَّ ٱلَّذِينَ يَتْلُونَ كِتَٰبَ ٱللَّهِ وَأَقَامُوا۟ ٱلصَّلَوٰةَ وَأَنفَقُوا۟ مِمَّا رَزَقْنَٰهُمْ سِرًّا وَعَلَانِيَةً يَرْجُونَ تِجَٰرَةً لَّن تَبُورَ

İnnellezîne yetlûne kitâballâhi ve ekâmûs salâte ve enfekû mimmâ rezaknâhum sirren ve alâniyeten yercûne ticâreten len tebûr(tebûre).

Doğrusu kimseler; okurlar Allah'ın kitabını (Kur’an'ı ve evren kitabını); ve ayağa kaldırırlar salatı (dini değerleri); ve infak ederler rızıklandırdığımızdan onları; gizli/sırlı; ve açık/alenen; umarlar bir ticaret; asla zarar görmez.

1220|8|60|وَأَعِدُّوا۟ لَهُم مَّا ٱسْتَطَعْتُم مِّن قُوَّةٍ وَمِن رِّبَاطِ ٱلْخَيْلِ تُرْهِبُونَ بِهِۦ عَدُوَّ ٱللَّهِ وَعَدُوَّكُمْ وَءَاخَرِينَ مِن دُونِهِمْ لَا تَعْلَمُونَهُمُ ٱللَّهُ يَعْلَمُهُمْ وَمَا تُنفِقُوا۟ مِن شَىْءٍ فِى سَبِيلِ ٱللَّهِ يُوَفَّ إِلَيْكُمْ وَأَنتُمْ لَا تُظْلَمُونَ

Ve eıddû lehum mesteta’tum min kuvvetin ve min rıbâtil hayli turhibûne bihî aduvvallâhi ve aduvvekum ve âharîne min dûnihim, lâ ta’lemûnehum, allâhu ya’lemuhum, ve mâ tunfikû min şey’in fî sebîlillâhi yuveffe ileykum ve entum lâ tuzlemûn(tuzlemûne).

Ve hazırlayın onlara; güç yetirdiğiniz bir kuvvetten; ve bağlı attan; korkutursunuz/dehşete düşürürsünüz onunla Allah'ın düşmanını; ve sizlerin düşmanını; ve onların astından/başkasından başkalarını; bilmezsiniz onları; Allah bilir onları; ve infak ettiğiniz bir şeyden Allah yolunda; tam olarak tamamlanır sizlere; ve sizler zulmedilmezsiniz.

5080|57|7|ءَامِنُوا۟ بِٱللَّهِ وَرَسُولِهِۦ وَأَنفِقُوا۟ مِمَّا جَعَلَكُم مُّسْتَخْلَفِينَ فِيهِ فَٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ مِنكُمْ وَأَنفَقُوا۟ لَهُمْ أَجْرٌ كَبِيرٌ

Âminû billâhi ve resûlihî ve enfikû mimmâ cealekum mustahlefîne fîh(fîhi), fellezîne âmenû minkum ve enfekû lehum ecrun kebîr(kebîrun).

İman edin/inanın Allah'a ve resûlüne; ve infak edin yaptığından sizleri halefler/varisler onda; öyle ki, iman etmiş/inanmış kimseler sizden; ve infak ettiler; onlaradır büyük bir ecir.

 

İnfak sadece Allah’ın rızası ve onun hoşnutluğunu kazanmak için yapılmalıdır. Gösteriş için yapılan infakın bir faydası yoktur.

Yüce Allah aşağıdaki ayetlerde şu şekilde buyurmuştur. 

Kuran Ayet No|Sure No|Ayet No|Ayet

Arapça okunuş

Meal

410|3|117|مَثَلُ مَا يُنفِقُونَ فِى هَٰذِهِ ٱلْحَيَوٰةِ ٱلدُّنْيَا كَمَثَلِ رِيحٍ فِيهَا صِرٌّ أَصَابَتْ حَرْثَ قَوْمٍ ظَلَمُوٓا۟ أَنفُسَهُمْ فَأَهْلَكَتْهُ وَمَا ظَلَمَهُمُ ٱللَّهُ وَلَٰكِنْ أَنفُسَهُمْ يَظْلِمُونَ

Meselu ma yunfikune fi hazihil hayatid dunya ke meseli rihin fiha sırrun esabet harse kavmin zalemu enfusehum fe ehlekethu ve ma zalemehumullahu ve lakin enfusehum yazlımun.

Onların, bu dünya hayatında, infak ettikleri şeylerin durumu, kendilerine haksızlık etmiş bir toplumun ekinine isabet ederek onu mahveden kavurucu bir rüzgâra benzer. Allah onlara haksızlık yapmadı, onlar kendi kendilerine haksızlık yapıyorlardı.

531|4|38|وَٱلَّذِينَ يُنفِقُونَ أَمْوَٰلَهُمْ رِئَآءَ ٱلنَّاسِ وَلَا يُؤْمِنُونَ بِٱللَّهِ وَلَا بِٱلْيَوْمِ ٱلْءَاخِرِ وَمَن يَكُنِ ٱلشَّيْطَٰنُ لَهُۥ قَرِينًا فَسَآءَ قَرِينًا

Vellezîne yunfıkûne emvâlehum riâen nâsi ve lâ yu’minûne billâhi ve lâ bil yevmil âhir(âhiri). Ve men yekuniş şeytânu lehu karînen fe sâe karînâ(karînen).

Ve kimseler; infak ederler mallarını gösteriş için insanlara; iman etmezler/inanmazlar Allah'a ve de ahiret gününe; ve kime oldu şeytan ona bir yakın; öyle ki, ne kötü bir yakın.

271|2|264|يَٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ لَا تُبْطِلُوا۟ صَدَقَٰتِكُم بِٱلْمَنِّ وَٱلْأَذَىٰ كَٱلَّذِى يُنفِقُ مَالَهُۥ رِئَآءَ ٱلنَّاسِ وَلَا يُؤْمِنُ بِٱللَّهِ وَٱلْيَوْمِ ٱلْءَاخِرِ فَمَثَلُهُۥ كَمَثَلِ صَفْوَانٍ عَلَيْهِ تُرَابٌ فَأَصَابَهُۥ وَابِلٌ فَتَرَكَهُۥ صَلْدًا لَّا يَقْدِرُونَ عَلَىٰ شَىْءٍ مِّمَّا كَسَبُوا۟ وَٱللَّهُ لَا يَهْدِى ٱلْقَوْمَ ٱلْكَٰفِرِينَ

Ya eyyuhellezine amenu la tubtılu sadakatikum bil menni vel eza, kellezi yunfiku malehu riaen nasi ve la yu'minu billahi vel yevmil ahır, fe meseluhu ke meseli safvanin aleyhi turabun fe esabehu vabilun fe terakehu salda, la yakdirune ala şey'in mimma kesebu vallahu la yehdil kavmel kafirin.

Ey iman edenler, Allah'a ve ahiret gününe inanmayıp, insanlara karşı gösteriş olsun diye malını infak eden gibi minnet ve eziyet ederek sadakalarınızı geçersiz kılmayın. Böylesinin durumu, üzerinde toprak bulunan bir kayanın durumuna benzer; üzerine sağanak bir yağmur düştü mü,

279|2|272|لَّيْسَ عَلَيْكَ هُدَىٰهُمْ وَلَٰكِنَّ ٱللَّهَ يَهْدِى مَن يَشَآءُ وَمَا تُنفِقُوا۟ مِنْ خَيْرٍ فَلِأَنفُسِكُمْ وَمَا تُنفِقُونَ إِلَّا ٱبْتِغَآءَ وَجْهِ ٱللَّهِ وَمَا تُنفِقُوا۟ مِنْ خَيْرٍ يُوَفَّ إِلَيْكُمْ وَأَنتُمْ لَا تُظْلَمُونَ

Leyse aleyke hudahum ve lakinnallahe yehdi men yeşau, ve ma tunfiku min hayrin fe li enfusikum, ve ma tunfikune illebtigae vechillah, ve ma tunfiku min hayrin yuveffe ileykum ve entum la tuzlemun.

Onların hidayete ermesi, senin üzerinde (bir yükümlülük) değildir. Ancak Allah, dilediğini hidayete erdirir. Hayır olarak her ne infak ederseniz, kendiniz içindir. Zaten siz, ancak Allah'ın hoşnutluğunu istemekten başka (bir amaçla) infak etmezsiniz. Hayırdan her ne infak ederseniz -haksızlığa (zulme) uğratılmaksızın- size eksiksizce ödenecektir.

 

İnfakın Yüce Allah tarafından kabul edilmemesi durumu olabilir: İnfak hoşlanarak, istekle yapılmalıdır.

Yüce Allah 9:54 ayetlerinde şu şekilde buyurmuştur. 

Kuran Ayet No|Sure No|Ayet No|Ayet

Arapça okunuş

Meal

1289|9|54|وَمَا مَنَعَهُمْ أَن تُقْبَلَ مِنْهُمْ نَفَقَٰتُهُمْ إِلَّآ أَنَّهُمْ كَفَرُوا۟ بِٱللَّهِ وَبِرَسُولِهِۦ وَلَا يَأْتُونَ ٱلصَّلَوٰةَ إِلَّا وَهُمْ كُسَالَىٰ وَلَا يُنفِقُونَ إِلَّا وَهُمْ كَٰرِهُونَ

Ve mâ meneahum en tukbele minhum nefekâtuhum illâ ennehum keferû billâhi ve bi resûlihî ve lâ ye’tûnes salâte illâ ve humkusâlâ ve lâ yunfikûne illâ ve hum kârihûn(kârihûne).

Ve mani olur/engel olur değildir onlara ki kabul edilir onlardan infakları; dışında ki onlar kâfirlik ettiler (gerçeği örtüp gizlediler) Allah'a ve resûlüne; ve gelmezler salata (her türlü desteklemeye); ancak, ve onlar hımbıl/uyuşuk/üşengeç; ve infak etmezler; ancak, ve onlar kerhenler/gönülsüzler.

 

Küçük büyük, az çok yapılan her infak Allah tarafından ödüllendirilir.

Yüce Allah 9:121 ayetinde şu şekilde buyurmuştur. 

Kuran Ayet No|Sure No|Ayet No|Ayet

Arapça okunuş

Meal

1356|9|121|وَلَا يُنفِقُونَ نَفَقَةً صَغِيرَةً وَلَا كَبِيرَةً وَلَا يَقْطَعُونَ وَادِيًا إِلَّا كُتِبَ لَهُمْ لِيَجْزِيَهُمُ ٱللَّهُ أَحْسَنَ مَا كَانُوا۟ يَعْمَلُونَ

Ve lâ yunfikûne nefakaten sagîreten ve lâ kebîreten ve lâ yaktaûne vâdien illâ kutibe lehum lî yeczîyehumullâhu ahsene mâ kânû ya’melûn(ya’melûne).

Ve infak etmezler bir infak; küçük ve de büyük; ve geçmezler bir vadiyi; ancak yazıldı onlara; karşılığını vermesi için onlara Allah'ın en güzeliyle, yapar olduklarının.

 

Din gününden önce, ölüm gelmeden önce Allah’ın bize lütfettiği rızıklardan infak etmeliyiz.

Yüce Allah 2:254 ayetlerinde şu şekilde buyurmuştur. 

Kuran Ayet No|Sure No|Ayet No|Ayet

Arapça okunuş

Meal

261|2|254|يَٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُوٓا۟ أَنفِقُوا۟ مِمَّا رَزَقْنَٰكُم مِّن قَبْلِ أَن يَأْتِىَ يَوْمٌ لَّا بَيْعٌ فِيهِ وَلَا خُلَّةٌ وَلَا شَفَٰعَةٌ وَٱلْكَٰفِرُونَ هُمُ ٱلظَّٰلِمُونَ

Yâ eyyûhellezîne âmenû enfikû mimmâ razaknâkum min kabli en ye’tiye yevmun lâ bey’un fîhi ve lâ hulletun ve lâ şefâah(şefâatun), vel kâfirûne humuz zâlimûn(zâlimûne).

Ey iman etmiş/inanmış kimseler! İnfak edin rızıklandırdığımızdan sizleri; önceden ki gelir bir gün; yoktur alışveriş onda; ve yoktur dostluk; ve yoktur bir şefaat; ve kâfirler; onlardır zalimler.

 

Zayıflar, hastalar, infak edecek bir şey bulamayan yoksul kimseler infak etmez. Zorlayarak infak etmek, borç alıp infak etmek olmaz.

Yüce Allah 9:91 ayetinde şu şekilde buyurmuştur. 

Kuran Ayet No|Sure No|Ayet No|Ayet

Arapça okunuş

Meal

1326|9|91|لَّيْسَ عَلَى ٱلضُّعَفَآءِ وَلَا عَلَى ٱلْمَرْضَىٰ وَلَا عَلَى ٱلَّذِينَ لَا يَجِدُونَ مَا يُنفِقُونَ حَرَجٌ إِذَا نَصَحُوا۟ لِلَّهِ وَرَسُولِهِۦ مَا عَلَى ٱلْمُحْسِنِينَ مِن سَبِيلٍ وَٱللَّهُ غَفُورٌ رَّحِيمٌ

Leyse alad duafai ve la alel merda ve la alellezine la yecidune ma yunfikune haracun iza nasahu lillahi ve resulih, ma alel muhsinine min sebil, vallahu gafurun rahim.

Zayıflar, hastalar, infak edecek bir şey bulamayan yoksul kimseler için, Allah'a ve Rasulü'ne karşı samimi oldukları sürece bir sorumluluk yoktur; iyilik yapanları sorumlu tutacak bir gerekçe de yoktur. Zira Allah tarifsiz bağışlayan, eşsiz merhametiyle kuşatandır.

 

Allah yolundan uzaklaştırmak için kâfirler de infak ediyor

Yüce Allah 8:36 ayetinde şu şekilde buyurmuştur. 

Kuran Ayet No|Sure No|Ayet No|Ayet

Arapça okunuş

Meal

1196|8|36|إِنَّ ٱلَّذِينَ كَفَرُوا۟ يُنفِقُونَ أَمْوَٰلَهُمْ لِيَصُدُّوا۟ عَن سَبِيلِ ٱللَّهِ فَسَيُنفِقُونَهَا ثُمَّ تَكُونُ عَلَيْهِمْ حَسْرَةً ثُمَّ يُغْلَبُونَ وَٱلَّذِينَ كَفَرُوٓا۟ إِلَىٰ جَهَنَّمَ يُحْشَرُونَ

İnnellezine keferu yunfikune emvalehum li yesuddu an sebilillah, fe seyunfikuneha summe tekunu aleyhim hasreten summe yuglebun, vellezine keferu ila cehenneme yuhşerun.

Şüphesiz, kâfirler Allah'ın yolundan alıkoymak için, mallarını infak ederler ve daha da infak edecekler. Sonra, kendilerine hasretler olacak ve yenilgiye uğrayacaklar. Kâfirler Cehenneme toplanacaklardır.

 

Fasıklar topluluğu isteyerek veya istemeyerek infak etseler de Allah onların infakını kabul etmeyecektir.

Yüce Allah 9:53 ayetinde şu şekilde buyurmuştur. 

Kuran Ayet No|Sure No|Ayet No|Ayet

Arapça okunuş

Meal

1288|9|53|قُلْ أَنفِقُوا۟ طَوْعًا أَوْ كَرْهًا لَّن يُتَقَبَّلَ مِنكُمْ إِنَّكُمْ كُنتُمْ قَوْمًا فَٰسِقِينَ

Kul enfiku tav'an ev kerhen len yutekabbele minkum, innekum kuntum kavmen fasikin.

De ki: "İsteyerek veya istemeyerek infak edin; sizden kesin olarak kabul edilmeyecektir. Çünkü siz bir fasıklar topluluğu oldunuz."

 

Ölüm gelmeden önce infak yapılmalıdır.

Sadaka verenler ile infak edenler birlikte zikredilmiş. Sadaka da çok önemli bir konudur. Kazancın vergisi olarak düşünülebilir. Sadaka ve infak birbirinden ayrı düşünülemez. Malı kazanan zaten önce sadaka vergisi vererek kazancı temizler. Daha sonra temizlenmiş olan kazançtan da infak eder.

Sadaka ile ilgili detayı bilgi almak için lütfen tıklayınız.

Yüce Allah 63:10 ayetinde şu şekilde buyurmuştur. 

Kuran Ayet No|Sure No|Ayet No|Ayet

Arapça okunuş

Meal

5196|63|10|وَأَنفِقُوا۟ مِن مَّا رَزَقْنَٰكُم مِّن قَبْلِ أَن يَأْتِىَ أَحَدَكُمُ ٱلْمَوْتُ فَيَقُولَ رَبِّ لَوْلَآ أَخَّرْتَنِىٓ إِلَىٰٓ أَجَلٍ قَرِيبٍ فَأَصَّدَّقَ وَأَكُن مِّنَ ٱلصَّٰلِحِينَ

Ve enfikû mimmâ rezaknâkum min kabli en ye’tiye ehadekumul mevtu fe yekûle rabbi lev lâ ahhartenî ilâ ecelin karîbin fe assaddeka ve ekun mines sâlihîn(sâlihîne).

Ve infak edin rızıklandırdığımızdan sizleri önceden; ki gelir birinize ölüm; öyle ki der: ”Rabbim; keşke erteleseydin beni; yakın bir süreye kadar; öyle ki sadaka verseydim; ve olsaydım salihlerden/iyilerden/doğrulardan.”

 

Zor zamanda yapılan infak daha kıymetlidir

Yüce Allah 57:10 ayetinde şu şekilde buyurmuştur. 

Kuran Ayet No|Sure No|Ayet No|Ayet

Arapça okunuş

Meal

5083|57|10|وَمَا لَكُمْ أَلَّا تُنفِقُوا۟ فِى سَبِيلِ ٱللَّهِ وَلِلَّهِ مِيرَٰثُ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ لَا يَسْتَوِى مِنكُم مَّنْ أَنفَقَ مِن قَبْلِ ٱلْفَتْحِ وَقَٰتَلَ أُو۟لَٰٓئِكَ أَعْظَمُ دَرَجَةً مِّنَ ٱلَّذِينَ أَنفَقُوا۟ مِنۢ بَعْدُ وَقَٰتَلُوا۟ وَكُلًّا وَعَدَ ٱللَّهُ ٱلْحُسْنَىٰ وَٱللَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ خَبِيرٌ

Ve mâ lekum ellâ tunfikû fî sebîlillâhi, ve lillâhi mîrâsus semâvâti vel ard(ardı), lâ yestevî minkum men enfeka min kablil fethi ve kâtel(kâtele), ulâike a’zamu dereceten minellezîne enfekû min ba’du ve kâtelû ve kullen ve adallâhul husnâ, vallâhu bi mâ ta’melûne habîr(habîrun).

Ve ne oluyor sizlere; ki infak etmezsiniz Allah yolunda; ve Allah’ındır mirası göklerin ve yerin; eşit olmaz sizden kim infak etti fetih öncesinden; ve savaştı; işte bunlar; daha büyüktür bir derece; kimselerden; infak ettiler sonradan; ve savaştılar; ve hepsine vadetti Allah en güzeli; ve Allah ne yaparsınız haberdardır.

 

Kuran’da infak geçen ayetlerin tümü aşağıda verilmiştir. Lütfen sindire sindire okuyunuz.

Yüce Allah aşağıdaki ayetlerde şu şekilde buyurmuştur. 

Kuran Ayet No|Sure No|Ayet No|Ayet

Arapça okunuş

Meal

10|2|3|ٱلَّذِينَ يُؤْمِنُونَ بِٱلْغَيْبِ وَيُقِيمُونَ ٱلصَّلَوٰةَ وَمِمَّا رَزَقْنَٰهُمْ يُنفِقُونَ

Ellezine yu'minune bil gaybi ve yukimunes salate ve mimma razaknahum yunfikun.

Ki onlar, görmedikleri gerçeklere inanır, Allah'ın dini yasalarını gözetirler ve kendilerini rızıklandırdığımız şeylerden infak ederler.

222|2|215|يَسْـَٔلُونَكَ مَاذَا يُنفِقُونَ قُلْ مَآ أَنفَقْتُم مِّنْ خَيْرٍ فَلِلْوَٰلِدَيْنِ وَٱلْأَقْرَبِينَ وَٱلْيَتَٰمَىٰ وَٱلْمَسَٰكِينِ وَٱبْنِ ٱلسَّبِيلِ وَمَا تَفْعَلُوا۟ مِنْ خَيْرٍ فَإِنَّ ٱللَّهَ بِهِۦ عَلِيمٌ

Yes'eluneke maza yunfikun, kul ma enfaktum min hayrin fe lil valideyni vel akrabine vel yetama vel mesakini vebnis sebil, ve ma tef'alu min hayrin fe innallahe bihi alim.

Sana, neyi infak edip vereceklerini soruyorlar. De ki: "İnfak ettiğiniz mal ve nimet; ana-baba, yakınlar, yetimler, yoksul ve çaresizlerle yolda kalan için olmalıdır. Hayır olarak yaptığınızı Allah en iyi biçimde bilmektedir."

226|2|219|يَسْـَٔلُونَكَ عَنِ ٱلْخَمْرِ وَٱلْمَيْسِرِ قُلْ فِيهِمَآ إِثْمٌ كَبِيرٌ وَمَنَٰفِعُ لِلنَّاسِ وَإِثْمُهُمَآ أَكْبَرُ مِن نَّفْعِهِمَا وَيَسْـَٔلُونَكَ مَاذَا يُنفِقُونَ قُلِ ٱلْعَفْوَ كَذَٰلِكَ يُبَيِّنُ ٱللَّهُ لَكُمُ ٱلْءَايَٰتِ لَعَلَّكُمْ تَتَفَكَّرُونَ

Yes'eluneke anil hamri vel meysir, kul fihima ismun kebirun ve menafiu lin nasi, ve ismuhuma ekberu min nef'ihima ve yes'eluneke maza yunfikun kulil afve, kezalike yubeyyinullahu lekumul ayati leallekum tetefekkerun.

Sana sarhoş edicileri ve kumarı sorarlar. De ki: "Onlarda hem büyük günah, hem de insanlar için yararlar vardır. Ama günahları yararlarından daha büyüktür. "Yine sana neyi infak edeceklerini sorarlar. De ki: "Affettiğinizi". Allah size ayetlerini böyle açıklar ki belki düşünürsünüz.

268|2|261|مَّثَلُ ٱلَّذِينَ يُنفِقُونَ أَمْوَٰلَهُمْ فِى سَبِيلِ ٱللَّهِ كَمَثَلِ حَبَّةٍ أَنۢبَتَتْ سَبْعَ سَنَابِلَ فِى كُلِّ سُنۢبُلَةٍ مِّا۟ئَةُ حَبَّةٍ وَٱللَّهُ يُضَٰعِفُ لِمَن يَشَآءُ وَٱللَّهُ وَٰسِعٌ عَلِيمٌ

Meselullezine yunfikune emvalehum fi sebilillahi ke meseli habbetin enbetet seb'a senabile fi kulli sunbuletin mietu habbeh, vallahu yudaifu li men yeşau, vallahu vasiun alim.

Mallarını Allah yolunda infak edip harcayanların durumu, yerden, her başağında yüz tane bulunan yedi başak çıkarmış bir taneye benzer. Ve Allah, dilediği kişi için daha da artırır. Allah Vasi'dir, yaratışını ve yarattıklarını genişletir. Alim'dir, her şeyi en iyi biçimde bilir.

269|2|262|ٱلَّذِينَ يُنفِقُونَ أَمْوَٰلَهُمْ فِى سَبِيلِ ٱللَّهِ ثُمَّ لَا يُتْبِعُونَ مَآ أَنفَقُوا۟ مَنًّا وَلَآ أَذًى لَّهُمْ أَجْرُهُمْ عِندَ رَبِّهِمْ وَلَا خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلَا هُمْ يَحْزَنُونَ

Ellezine yunfikune emvalehum fi sebilillahi summe la yutbiune ma enfeku mennen ve la ezen lehum ecruhum inde rabbihim, ve la havfun aleyhim ve la hum yahzenun.

Mallarını Allah yolunda infak edip de, ardından yaptığı iyiliği başa kakarak, yardımcı oldukları kimseleri incitmeyenlerin ödülleri Rabb'leri katındadır. Onlara korku yoktur, onlar üzülmeyeceklerdir.

272|2|265|وَمَثَلُ ٱلَّذِينَ يُنفِقُونَ أَمْوَٰلَهُمُ ٱبْتِغَآءَ مَرْضَاتِ ٱللَّهِ وَتَثْبِيتًا مِّنْ أَنفُسِهِمْ كَمَثَلِ جَنَّةٍۭ بِرَبْوَةٍ أَصَابَهَا وَابِلٌ فَـَٔاتَتْ أُكُلَهَا ضِعْفَيْنِ فَإِن لَّمْ يُصِبْهَا وَابِلٌ فَطَلٌّ وَٱللَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصِيرٌ

Ve meselullezine yunfikune emvalehumubtigae mardatillahi ve tesbiten min enfusihim ke meseli cennetin bi rabvetin esabeha vabilun fe atet ukuleha dı'feyn, fe in lem yusıbha vabilun fe tall, vallahu bima ta'melune basir.

Allah'ın hoşnutluğunu kazanmak ve öz benliklerindekini kökleştirmek için infakta bulunanlara gelince, onların durumu kendisine bol yağmur isabet edip de ürününü iki kat veren bir bahçenin durumuna benzer. Böyle bir bahçeye bol yağmur düşmese de bir çisenti, bir nem bile yetişir. Allah, yapmakta olduklarınızı tam bir biçimde görmektedir.

281|2|274|ٱلَّذِينَ يُنفِقُونَ أَمْوَٰلَهُم بِٱلَّيْلِ وَٱلنَّهَارِ سِرًّا وَعَلَانِيَةً فَلَهُمْ أَجْرُهُمْ عِندَ رَبِّهِمْ وَلَا خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلَا هُمْ يَحْزَنُونَ

Ellezine yunfikune emvalehum bil leyli ven nehari sirran ve alaniyeten fe lehum ecruhum inde rabbihim, ve la havfun aleyhim ve la hum yahzenun.

Onlar ki, mallarını gece, gündüz; gizli ve açık infak ederler. Artık bunların ecirleri Rableri katındadır, onlara korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardır.

410|3|117|مَثَلُ مَا يُنفِقُونَ فِى هَٰذِهِ ٱلْحَيَوٰةِ ٱلدُّنْيَا كَمَثَلِ رِيحٍ فِيهَا صِرٌّ أَصَابَتْ حَرْثَ قَوْمٍ ظَلَمُوٓا۟ أَنفُسَهُمْ فَأَهْلَكَتْهُ وَمَا ظَلَمَهُمُ ٱللَّهُ وَلَٰكِنْ أَنفُسَهُمْ يَظْلِمُونَ

Meselu ma yunfikune fi hazihil hayatid dunya ke meseli rihin fiha sırrun esabet harse kavmin zalemu enfusehum fe ehlekethu ve ma zalemehumullahu ve lakin enfusehum yazlımun.

Onların, bu dünya hayatında, infak ettikleri şeylerin durumu, kendilerine haksızlık etmiş bir toplumun ekinine isabet ederek onu mahveden kavurucu bir rüzgâra benzer. Allah onlara haksızlık yapmadı, onlar kendi kendilerine haksızlık yapıyorlardı.

427|3|134|ٱلَّذِينَ يُنفِقُونَ فِى ٱلسَّرَّآءِ وَٱلضَّرَّآءِ وَٱلْكَٰظِمِينَ ٱلْغَيْظَ وَٱلْعَافِينَ عَنِ ٱلنَّاسِ وَٱللَّهُ يُحِبُّ ٱلْمُحْسِنِينَ

Ellezine yunfikune fis serrai ved darrai vel kazıminel gayza vel afine anin nas, vallahu yuhibbul muhsinin.

Onlar bollukta ve darlıkta infak ederler. Öfkelerini yutanlardır onlar, insanları affedenlerdir. Allah, güzel düşünüp güzel davrananları sever.

531|4|38|وَٱلَّذِينَ يُنفِقُونَ أَمْوَٰلَهُمْ رِئَآءَ ٱلنَّاسِ وَلَا يُؤْمِنُونَ بِٱللَّهِ وَلَا بِٱلْيَوْمِ ٱلْءَاخِرِ وَمَن يَكُنِ ٱلشَّيْطَٰنُ لَهُۥ قَرِينًا فَسَآءَ قَرِينًا

Vellezine yunfıkune emvalehum riaen nasi ve la yu'minune billahi ve la bil yevmil ahir. Ve men yekuniş şeytanu lehu karinen fe sae karina.

Ve onlar, mallarını insanlara gösteriş olsun diye infak ederler, Allah'a ve ahiret gününe de inanmazlar. Şeytan, kime arkadaş olursa, artık ne kötü bir arkadaştır o.

1163|8|3|ٱلَّذِينَ يُقِيمُونَ ٱلصَّلَوٰةَ وَمِمَّا رَزَقْنَٰهُمْ يُنفِقُونَ

Ellezine yukimunes salate ve mimma razaknahum yunfikun.

Onlar, Allah'ın dini yasalarına desteği ayakta tutarlar ve kendilerini rızıklandırdığımız şeylerden infak ederler.

1196|8|36|إِنَّ ٱلَّذِينَ كَفَرُوا۟ يُنفِقُونَ أَمْوَٰلَهُمْ لِيَصُدُّوا۟ عَن سَبِيلِ ٱللَّهِ فَسَيُنفِقُونَهَا ثُمَّ تَكُونُ عَلَيْهِمْ حَسْرَةً ثُمَّ يُغْلَبُونَ وَٱلَّذِينَ كَفَرُوٓا۟ إِلَىٰ جَهَنَّمَ يُحْشَرُونَ

İnnellezine keferu yunfikune emvalehum li yesuddu an sebilillah, fe seyunfikuneha summe tekunu aleyhim hasreten summe yuglebun, vellezine keferu ila cehenneme yuhşerun.

Şüphesiz, kâfirler Allah'ın yolundan alıkoymak için, mallarını infak ederler ve daha da infak edecekler. Sonra, kendilerine hasretler olacak ve yenilgiye uğrayacaklar. Kâfirler Cehenneme toplanacaklardır.

1269|9|34|يَٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُوٓا۟ إِنَّ كَثِيرًا مِّنَ ٱلْأَحْبَارِ وَٱلرُّهْبَانِ لَيَأْكُلُونَ أَمْوَٰلَ ٱلنَّاسِ بِٱلْبَٰطِلِ وَيَصُدُّونَ عَن سَبِيلِ ٱللَّهِ وَٱلَّذِينَ يَكْنِزُونَ ٱلذَّهَبَ وَٱلْفِضَّةَ وَلَا يُنفِقُونَهَا فِى سَبِيلِ ٱللَّهِ فَبَشِّرْهُم بِعَذَابٍ أَلِيمٍ

Ya eyyuhellezine amenu inne kesiren minel ahbari ver ruhbani le ye'kulune emvalen nasi bil batıli ve yasuddune an sebilillah, vellezine yeknizunez zehebe vel fıddate ve la yunfikuneha fi sebilillahi fe beşşirhum bi azabin elim.

Ey iman edenler! Şüphesiz, hahamlardan ve rahiplerden birçoğu insanların mallarını batıl yollarla yerler ve Allah yolundan alıkoyarlar. Altın ve gümüşü biriktirip de Allah yolunda infak etmeyenleri acı bir azapla müjdele.

1289|9|54|وَمَا مَنَعَهُمْ أَن تُقْبَلَ مِنْهُمْ نَفَقَٰتُهُمْ إِلَّآ أَنَّهُمْ كَفَرُوا۟ بِٱللَّهِ وَبِرَسُولِهِۦ وَلَا يَأْتُونَ ٱلصَّلَوٰةَ إِلَّا وَهُمْ كُسَالَىٰ وَلَا يُنفِقُونَ إِلَّا وَهُمْ كَٰرِهُونَ

Ve ma meneahum en tukbele minhum nefekatuhum illa ennehum keferu billahi ve bi resulihi ve la ye'tunes salate illa ve humkusala ve la yunfikune illa ve hum karihun.

İnfaklarının kabul edilmesine engel olan şey yalnızca, onların Allah'ı ve resulünü hiçe saymalarıdır. Onlar namaza ancak üşenerek gelirler ve ancak hoşlanmayarak infak ederler.

1326|9|91|لَّيْسَ عَلَى ٱلضُّعَفَآءِ وَلَا عَلَى ٱلْمَرْضَىٰ وَلَا عَلَى ٱلَّذِينَ لَا يَجِدُونَ مَا يُنفِقُونَ حَرَجٌ إِذَا نَصَحُوا۟ لِلَّهِ وَرَسُولِهِۦ مَا عَلَى ٱلْمُحْسِنِينَ مِن سَبِيلٍ وَٱللَّهُ غَفُورٌ رَّحِيمٌ

Leyse alad duafai ve la alel merda ve la alellezine la yecidune ma yunfikune haracun iza nasahu lillahi ve resulih, ma alel muhsinine min sebil, vallahu gafurun rahim.

Zayıflar, hastalar, infak edecek bir şey bulamayan yoksul kimseler için, Allah'a ve Rasulü'ne karşı samimi oldukları sürece bir sorumluluk yoktur; iyilik yapanları sorumlu tutacak bir gerekçe de yoktur. Zira Allah tarifsiz bağışlayan, eşsiz merhametiyle kuşatandır.

1327|9|92|وَلَا عَلَى ٱلَّذِينَ إِذَا مَآ أَتَوْكَ لِتَحْمِلَهُمْ قُلْتَ لَآ أَجِدُ مَآ أَحْمِلُكُمْ عَلَيْهِ تَوَلَّوا۟ وَّأَعْيُنُهُمْ تَفِيضُ مِنَ ٱلدَّمْعِ حَزَنًا أَلَّا يَجِدُوا۟ مَا يُنفِقُونَ

Ve la alellezine iza ma etevke li tahmilehum kulte la ecidu maahmilukum aleyhi tevellev ve a'yunuhum tefidu mined dem'i hazenen ella yecidu ma yunfikun.

Ve kendilerini bindirirsin diye sana geldiklerinde sen, "Sizi bindirecek binek bulamıyorum'' dediğinde, üzüntüden gözleri yaş döke döke geri dönenlere de, infak edecek bir şey bulamayanlara da.

1356|9|121|وَلَا يُنفِقُونَ نَفَقَةً صَغِيرَةً وَلَا كَبِيرَةً وَلَا يَقْطَعُونَ وَادِيًا إِلَّا كُتِبَ لَهُمْ لِيَجْزِيَهُمُ ٱللَّهُ أَحْسَنَ مَا كَانُوا۟ يَعْمَلُونَ

Ve la yunfikune nefakaten sagireten ve la kebireten ve la yaktaune vadien illa kutibe lehum li yecziyehumullahu ahsene ma kanu ya'melun.

Büyük ya da küçük, yaptıkları her infak ve aştıkları her vadi illa kendilerine yazılır ki Allah, yaptıklarından daha iyisiyle kendilerini ödüllendirsin.

2628|22|35|ٱلَّذِينَ إِذَا ذُكِرَ ٱللَّهُ وَجِلَتْ قُلُوبُهُمْ وَٱلصَّٰبِرِينَ عَلَىٰ مَآ أَصَابَهُمْ وَٱلْمُقِيمِى ٱلصَّلَوٰةِ وَمِمَّا رَزَقْنَٰهُمْ يُنفِقُونَ

Ellezine iza zukirallahu vecilet kulubuhum vas sabirine ala ma esabehum vel mukimis salati ve mimma razaknahum yunfikun.

Ki onlar, Allah zikredildiğinde kalpleri titreyenlerdir, kendilerine isabet eden şeyler karşısında sabredenlerdir, dini yasaları gözetenler ve kendilerini rızıklandırdıklarımızdan infak edenlerdir.

3304|28|54|أُو۟لَٰٓئِكَ يُؤْتَوْنَ أَجْرَهُم مَّرَّتَيْنِ بِمَا صَبَرُوا۟ وَيَدْرَءُونَ بِٱلْحَسَنَةِ ٱلسَّيِّئَةَ وَمِمَّا رَزَقْنَٰهُمْ يُنفِقُونَ

Ulaike yu'tevne ecrehum merreteyni bima saberu ve yedraune bil hasenetis seyyiete ve mimma razaknahum yunfikun.

İşte onları, sabredip kötülüğü iyilikle savmaları ve kendilerini rızıklandırdığımızdan infak ettikleri için iki kez ödüllendiririz.

3517|32|16|تَتَجَافَىٰ جُنُوبُهُمْ عَنِ ٱلْمَضَاجِعِ يَدْعُونَ رَبَّهُمْ خَوْفًا وَطَمَعًا وَمِمَّا رَزَقْنَٰهُمْ يُنفِقُونَ

Tetecafa cunubuhum anil medacıi yed'une rabbehum havfen ve tamaan ve mimma razaknahum yunfikun.

Onlar, korku ve ümitle Rablerine dua etmek için yataklarından ayrılanlardır. Kendilerini rızıklandırdığımızdan infak ederler.

4308|42|38|وَٱلَّذِينَ ٱسْتَجَابُوا۟ لِرَبِّهِمْ وَأَقَامُوا۟ ٱلصَّلَوٰةَ وَأَمْرُهُمْ شُورَىٰ بَيْنَهُمْ وَمِمَّا رَزَقْنَٰهُمْ يُنفِقُونَ

Vellezinestacabu li rabbihim ve ekamus salate ve emruhum şura beynehum ve mimma rezaknahum yunfikun.

Rablerinin çağrısına cevap verenler ve Dini yasaları ayakta tutanlar, işleri aralarında danışma ile gerçekleşenler, kendilerine verdiğimiz rızıktan Allah yolunda infak edenler

202|2|195|وَأَنفِقُوا۟ فِى سَبِيلِ ٱللَّهِ وَلَا تُلْقُوا۟ بِأَيْدِيكُمْ إِلَى ٱلتَّهْلُكَةِ وَأَحْسِنُوٓا۟ إِنَّ ٱللَّهَ يُحِبُّ ٱلْمُحْسِنِينَ

Ve enfiku fi sebilillahi ve la tulku bi eydikum ilet tehluketi, ve ahsinu, innallahe yuhıbbul muhsinin.

Allah yolunda infak edin ve kendinizi kendi ellerinizle tehlikeye atmayın. İyilik edin. Şüphesiz Allah, iyilik edenleri sever.

532|4|39|وَمَاذَا عَلَيْهِمْ لَوْ ءَامَنُوا۟ بِٱللَّهِ وَٱلْيَوْمِ ٱلْءَاخِرِ وَأَنفَقُوا۟ مِمَّا رَزَقَهُمُ ٱللَّهُ وَكَانَ ٱللَّهُ بِهِمْ عَلِيمًا

Ve maza aleyhim lev amenu billahi vel yevmil ahıri ve enfeku mimma razakahumullah. Ve kanallahu bihim alima.

Allah'a ve ahiret gününe inanarak Allah'ın kendilerine verdiği rızıktan infak etselerdi, aleyhlerine mi olurdu? Allah, onları iyi bilendir.

1727|13|22|وَٱلَّذِينَ صَبَرُوا۟ ٱبْتِغَآءَ وَجْهِ رَبِّهِمْ وَأَقَامُوا۟ ٱلصَّلَوٰةَ وَأَنفَقُوا۟ مِمَّا رَزَقْنَٰهُمْ سِرًّا وَعَلَانِيَةً وَيَدْرَءُونَ بِٱلْحَسَنَةِ ٱلسَّيِّئَةَ أُو۟لَٰٓئِكَ لَهُمْ عُقْبَى ٱلدَّارِ

Vellezine saberubtigae vechi rabbihim ve ekamus salate ve enfeku mimma rezaknahum sirren ve alaniyeten ve yedreune bil hasenetis seyyiete ulaike lehum ukbed dar.

Ve Onlar, Rablerinin hoşnutluğunu kazanmak için sabreden, dini yasaları sürdüren, kendilerini rızıklandırdığımızdan gizli veya açıkça infak eden ve kötülüğü iyilikle savanlardır. İşte bunların lehinedir akıbet yurdu!

3687|35|29|إِنَّ ٱلَّذِينَ يَتْلُونَ كِتَٰبَ ٱللَّهِ وَأَقَامُوا۟ ٱلصَّلَوٰةَ وَأَنفَقُوا۟ مِمَّا رَزَقْنَٰهُمْ سِرًّا وَعَلَانِيَةً يَرْجُونَ تِجَٰرَةً لَّن تَبُورَ

İnnellezine yetlune kitaballahi ve ekamus salate ve enfeku mimma rezaknahum sirren ve alaniyeten yercune ticareten len tebur.

Şüphesiz, Allah'ın Kitabını okuyup anlayanların, dini yasaları sürdürenlerin ve kendilerine rızıklandırdığımızdan, gizlice ve açıktan infak edenlerin, ticaretleri asla yıkıma uğramaz.

5080|57|7|ءَامِنُوا۟ بِٱللَّهِ وَرَسُولِهِۦ وَأَنفِقُوا۟ مِمَّا جَعَلَكُم مُّسْتَخْلَفِينَ فِيهِ فَٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ مِنكُمْ وَأَنفَقُوا۟ لَهُمْ أَجْرٌ كَبِيرٌ

Aminu billahi ve resulihi ve enfiku mimma cealekum mustahlefine fih, fellezine amenu minkum ve enfeku lehum ecrun kebir.

Allah'a ve resulüne iman edin, yönetiminize verdiği şeylerden infak edin. Sizden iman edip infak edenler için büyük bir ödül vardır.

5196|63|10|وَأَنفِقُوا۟ مِن مَّا رَزَقْنَٰكُم مِّن قَبْلِ أَن يَأْتِىَ أَحَدَكُمُ ٱلْمَوْتُ فَيَقُولَ رَبِّ لَوْلَآ أَخَّرْتَنِىٓ إِلَىٰٓ أَجَلٍ قَرِيبٍ فَأَصَّدَّقَ وَأَكُن مِّنَ ٱلصَّٰلِحِينَ

Ve enfiku mimma rezaknakum min kabli en ye'tiye ehadekumul mevtu fe yekule rabbi lev la ahharteni ila ecelin karibin fe assaddeka ve ekun mines salihin.

Sizden birinize ölüm gelip de: "Rabbim, beni yakın bir süreye (ecele) kadar geciktirsen ben de böylece sadaka versem ve salihlerden olsam" demezden önce, size rızık olarak verdiklerimizden infak edin.

5213|64|16|فَٱتَّقُوا۟ ٱللَّهَ مَا ٱسْتَطَعْتُمْ وَٱسْمَعُوا۟ وَأَطِيعُوا۟ وَأَنفِقُوا۟ خَيْرًا لِّأَنفُسِكُمْ وَمَن يُوقَ شُحَّ نَفْسِهِۦ فَأُو۟لَٰٓئِكَ هُمُ ٱلْمُفْلِحُونَ

Fettekullahe mesteta'tum vesmeu ve etiu ve enfiku hayren li enfusikum, ve men yuka şuhha nefsihi fe ulaike humul muflihun.

Öyleyse güç yetirebildiğiniz kadar Allah'tan korkup sakının, dinleyin ve itaat edin. Kendi nefsinize hayır olmak üzere infakta bulunun. Kim nefsinin bencil tutkularından korunursa; işte onlar, felah bulanlardır.

277|2|270|وَمَآ أَنفَقْتُم مِّن نَّفَقَةٍ أَوْ نَذَرْتُم مِّن نَّذْرٍ فَإِنَّ ٱللَّهَ يَعْلَمُهُۥ وَمَا لِلظَّٰلِمِينَ مِنْ أَنصَارٍ

Ve ma enfaktum min nafakatin ev nezertum min nezrin fe innallahe ya'lemuh, ve ma liz zalimine min ensar.

Ne infak eder ya da ne adarsanız, şüphesiz, Allah onu bilir. Zalimlerin ise hiçbir yardımcısı yoktur

3643|34|39|قُلْ إِنَّ رَبِّى يَبْسُطُ ٱلرِّزْقَ لِمَن يَشَآءُ مِنْ عِبَادِهِۦ وَيَقْدِرُ لَهُۥ وَمَآ أَنفَقْتُم مِّن شَىْءٍ فَهُوَ يُخْلِفُهُۥ وَهُوَ خَيْرُ ٱلرَّٰزِقِينَ

Kul inne rabbi yebsutur rızka li men yeşau min ibadihi ve yakdiru leh, ve ma enfaktum min şeyin fe huve yuhlifuh, ve huve hayrur razikin.

De ki: "Şüphesiz benim Rabbim, kullarından rızkı dilediğine genişletip yayar ve ona kısar da. Her neyi infak ederseniz, O (Allah), yerine bir başkasını verir; O, rızık verenlerin en hayırlısıdır."

261|2|254|يَٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُوٓا۟ أَنفِقُوا۟ مِمَّا رَزَقْنَٰكُم مِّن قَبْلِ أَن يَأْتِىَ يَوْمٌ لَّا بَيْعٌ فِيهِ وَلَا خُلَّةٌ وَلَا شَفَٰعَةٌ وَٱلْكَٰفِرُونَ هُمُ ٱلظَّٰلِمُونَ

Ya eyyuhellezine amenu enfiku mimma razaknakum min kabli en ye'tiye yevmun la bey'un fihi ve la hulletun ve la şefaah, vel kafirune humuz zalimun.

Ey iman edenler, hiç bir alış-verişin, hiç bir dostluğun ve hiç bir şefaatin olmadığı gün gelmezden evvel, size rızık olarak verdiklerimizden infak edin. Kafirler... Onlar zulmedenlerdir.

274|2|267|يَٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُوٓا۟ أَنفِقُوا۟ مِن طَيِّبَٰتِ مَا كَسَبْتُمْ وَمِمَّآ أَخْرَجْنَا لَكُم مِّنَ ٱلْأَرْضِ وَلَا تَيَمَّمُوا۟ ٱلْخَبِيثَ مِنْهُ تُنفِقُونَ وَلَسْتُم بِـَٔاخِذِيهِ إِلَّآ أَن تُغْمِضُوا۟ فِيهِ وَٱعْلَمُوٓا۟ أَنَّ ٱللَّهَ غَنِىٌّ حَمِيدٌ

Ya eyyuhellezine amenu enfiku min tayyibati ma kesebtum ve mimma ahracna lekum minel ard, ve la teyemmemul habise minhu tunfikune ve lestum bi ahızihı illa en tugmidu fih, va'lemu ennallahe ganiyyun hamid.

Ey iman edenler, kazandıklarınızın iyi olanından ve sizin için yerden bitirdiklerimizden infak edin. Kendinizin göz yummadan alamayacağınız bayağı şeyleri vermeye kalkışmayın ve bilin ki, şüphesiz Allah, hiç bir şeye ihtiyacı olmayandır, övülmeye layık olandır.

527|4|34|ٱلرِّجَالُ قَوَّٰمُونَ عَلَى ٱلنِّسَآءِ بِمَا فَضَّلَ ٱللَّهُ بَعْضَهُمْ عَلَىٰ بَعْضٍ وَبِمَآ أَنفَقُوا۟ مِنْ أَمْوَٰلِهِمْ فَٱلصَّٰلِحَٰتُ قَٰنِتَٰتٌ حَٰفِظَٰتٌ لِّلْغَيْبِ بِمَا حَفِظَ ٱللَّهُ وَٱلَّٰتِى تَخَافُونَ نُشُوزَهُنَّ فَعِظُوهُنَّ وَٱهْجُرُوهُنَّ فِى ٱلْمَضَاجِعِ وَٱضْرِبُوهُنَّ فَإِنْ أَطَعْنَكُمْ فَلَا تَبْغُوا۟ عَلَيْهِنَّ سَبِيلًا إِنَّ ٱللَّهَ كَانَ عَلِيًّا كَبِيرًا

Er ricalu kavvamune alan nisai bi ma faddalallahu ba'dahum ala ba'dın ve bi ma enfeku min emvalihim. Fes salihatu kanitatun hafizatun lil gaybi bi ma hafizallah. Vellati tehafune nuşuzehunne fe ızuhunne vahcuruhunn fil medacıı vadrıbuhunne, fe in ata'nekum fe la tebgu aleyhinne sebila. İnnallahe kane aliyyen kebira.

Allah'ın her birine farklı özellikler vermesinden ve mallarından nafaka verdiklerinden erkekler kadınların gözeticileridir. Evlilik için salihat/uygun kadınlar, aile düzenine uyan ve Allah'ın koruduğu mahremiyeti koruyanlardır. (Bu yasalara) nuşuz yapmaları/uymamaları konusunda endişe ederseniz, onlara nasihatte bulunun, sonra (kar etmezse) yataklarınızı ayırın, (o da olmadıysa) kendilerini uzaklaştırın. Size itaat ederlerse onlara karşı başka bir yol aramayın. Şüphesiz, Allah Aliy/yücedir, Kebir/ büyüktür.

1288|9|53|قُلْ أَنفِقُوا۟ طَوْعًا أَوْ كَرْهًا لَّن يُتَقَبَّلَ مِنكُمْ إِنَّكُمْ كُنتُمْ قَوْمًا فَٰسِقِينَ

Kul enfiku tav'an ev kerhen len yutekabbele minkum, innekum kuntum kavmen fasikin.

De ki: "İsteyerek veya istemeyerek infak edin; sizden kesin olarak kabul edilmeyecektir. Çünkü siz bir fasıklar topluluğu oldunuz."

2920|25|67|وَٱلَّذِينَ إِذَآ أَنفَقُوا۟ لَمْ يُسْرِفُوا۟ وَلَمْ يَقْتُرُوا۟ وَكَانَ بَيْنَ ذَٰلِكَ قَوَامًا

Vellezine iza enfeku lem yusrifu ve lem yakturu ve kane beyne zalike kavama.

Onlar ki; infak ettikleri zaman, ne israf ederler, ne de cimrilik. İkisi arasında orta bir yol tutarlar.

3750|36|47|وَإِذَا قِيلَ لَهُمْ أَنفِقُوا۟ مِمَّا رَزَقَكُمُ ٱللَّهُ قَالَ ٱلَّذِينَ كَفَرُوا۟ لِلَّذِينَ ءَامَنُوٓا۟ أَنُطْعِمُ مَن لَّوْ يَشَآءُ ٱللَّهُ أَطْعَمَهُۥٓ إِنْ أَنتُمْ إِلَّا فِى ضَلَٰلٍ مُّبِينٍ

Ve iza kile lehum enfiku mimma rezakakumullahu kalellezine keferu lillezine amenu e nut'imu men lev yeşaullahu at'ameh, in entum illa fi dalalin mubin.

Ve onlara: "Size Allah'ın rızık olarak verdiklerinden infak edin" denildiği zaman, o inkâr edenler iman edenlere dediler ki: " Allah'ın, eğer dilemiş olsaydı yedireceği kimseyi biz mi yedirecekmişiz? Gerçekten siz, apaçık bir şaşkınlık içindesiniz."

5083|57|10|وَمَا لَكُمْ أَلَّا تُنفِقُوا۟ فِى سَبِيلِ ٱللَّهِ وَلِلَّهِ مِيرَٰثُ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ لَا يَسْتَوِى مِنكُم مَّنْ أَنفَقَ مِن قَبْلِ ٱلْفَتْحِ وَقَٰتَلَ أُو۟لَٰٓئِكَ أَعْظَمُ دَرَجَةً مِّنَ ٱلَّذِينَ أَنفَقُوا۟ مِنۢ بَعْدُ وَقَٰتَلُوا۟ وَكُلًّا وَعَدَ ٱللَّهُ ٱلْحُسْنَىٰ وَٱللَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ خَبِيرٌ

Ve ma lekum ella tunfiku fi sebilillahi, ve lillahi mirasus semavati vel ard, la yestevi minkum men enfeka min kablil fethi ve katel, ulaike a'zamu dereceten minellezine enfeku min ba'du ve katelu ve kullen ve adallahul husna, vallahu bi ma ta'melune habir.

Size ne oluyor ki, Allah yolunda infak etmiyorsunuz? Oysa göklerin ve yerin mirası Allah'ındır. İçinizden, fetihten önce infak eden ve savaşanlar (başkasıyla) bir olmaz. İşte onlar, derece olarak sonradan infak eden ve savaşanlardan daha büyüktür. Allah, her birine en güzel olanı va'detmiştir. Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.

5159|60|11|وَإِن فَاتَكُمْ شَىْءٌ مِّنْ أَزْوَٰجِكُمْ إِلَى ٱلْكُفَّارِ فَعَاقَبْتُمْ فَـَٔاتُوا۟ ٱلَّذِينَ ذَهَبَتْ أَزْوَٰجُهُم مِّثْلَ مَآ أَنفَقُوا۟ وَٱتَّقُوا۟ ٱللَّهَ ٱلَّذِىٓ أَنتُم بِهِۦ مُؤْمِنُونَ

Ve in fatekum şey'un min ezvacikum ilel kuffari fe akabtum fe atullezine zehebet ezvacuhum misle ma enfeku, vettekullahellezi entum bihi mu'minun.

Eğer eşlerinizden dolayı, bir şeyiniz gerçeği yalanlayan nankörlere geçtiyse, sonra da ödeme sırası size geldiğinde, o zaman eşleri gitmiş olanlara infak ettikleri kadar verin. Ve siz, kendisine iman ettiğiniz Allah'a karşı takva sahibi olun.

271|2|264|يَٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ لَا تُبْطِلُوا۟ صَدَقَٰتِكُم بِٱلْمَنِّ وَٱلْأَذَىٰ كَٱلَّذِى يُنفِقُ مَالَهُۥ رِئَآءَ ٱلنَّاسِ وَلَا يُؤْمِنُ بِٱللَّهِ وَٱلْيَوْمِ ٱلْءَاخِرِ فَمَثَلُهُۥ كَمَثَلِ صَفْوَانٍ عَلَيْهِ تُرَابٌ فَأَصَابَهُۥ وَابِلٌ فَتَرَكَهُۥ صَلْدًا لَّا يَقْدِرُونَ عَلَىٰ شَىْءٍ مِّمَّا كَسَبُوا۟ وَٱللَّهُ لَا يَهْدِى ٱلْقَوْمَ ٱلْكَٰفِرِينَ

Ya eyyuhellezine amenu la tubtılu sadakatikum bil menni vel eza, kellezi yunfiku malehu riaen nasi ve la yu'minu billahi vel yevmil ahır, fe meseluhu ke meseli safvanin aleyhi turabun fe esabehu vabilun fe terakehu salda, la yakdirune ala şey'in mimma kesebu vallahu la yehdil kavmel kafirin.

Ey iman edenler, Allah'a ve ahiret gününe inanmayıp, insanlara karşı gösteriş olsun diye malını infak eden gibi minnet ve eziyet ederek sadakalarınızı geçersiz kılmayın. Böylesinin durumu, üzerinde toprak bulunan bir kayanın durumuna benzer; üzerine sağanak bir yağmur düştü mü, onu çırılçıplak bırakıverir. Onlar kazandıklarından hiç bir şeye güç yetiremez (elde edemez)ler. Allah, kâfirler topluluğuna hidayet vermez.

733|5|64|وَقَالَتِ ٱلْيَهُودُ يَدُ ٱللَّهِ مَغْلُولَةٌ غُلَّتْ أَيْدِيهِمْ وَلُعِنُوا۟ بِمَا قَالُوا۟ بَلْ يَدَاهُ مَبْسُوطَتَانِ يُنفِقُ كَيْفَ يَشَآءُ وَلَيَزِيدَنَّ كَثِيرًا مِّنْهُم مَّآ أُنزِلَ إِلَيْكَ مِن رَّبِّكَ طُغْيَٰنًا وَكُفْرًا وَأَلْقَيْنَا بَيْنَهُمُ ٱلْعَدَٰوَةَ وَٱلْبَغْضَآءَ إِلَىٰ يَوْمِ ٱلْقِيَٰمَةِ كُلَّمَآ أَوْقَدُوا۟ نَارًا لِّلْحَرْبِ أَطْفَأَهَا ٱللَّهُ وَيَسْعَوْنَ فِى ٱلْأَرْضِ فَسَادًا وَٱللَّهُ لَا يُحِبُّ ٱلْمُفْسِدِينَ

Ve kaletil yehudu yedullahi magluleh gullet eydihim ve luınu bima kalu bel yedahu mebsutatani yunfıku keyfe yeşa ve leyezidenne kesiran minhum ma unzile ileyke min rabbike tugyanen ve kufra ve elkayna beynehumul adavete vel bagdae ila yevmil kıyameh kullema evkadu naran lil harbi etfeehallahu ve yes'avne fil ardı fesada vallahu la yuhıbbul mufsidin.

Yahudiler: "Allah'ın eli sıkıdır" dediler. Onların elleri bağlandı ve söylediklerinden dolayı lanetlendiler. Hayır; O'nun iki eli açıktır, nasıl dilerse infak eder. Andolsun, Rabbinden sana indirilen, onlardan çoğunun taşkınlıklarını ve inkârlarını arttıracaktır. Biz de onların arasına kıyamet gününe kadar sürecek düşmanlık ve kin salıverdik. Onlar ne zaman savaş amacıyla bir ateş alevlendirdilerse Allah onu söndürmüştür. Yeryüzünde bozgunculuğa çalışırlar. Allah ise bozguncuları sevmez.

1333|9|98|وَمِنَ ٱلْأَعْرَابِ مَن يَتَّخِذُ مَا يُنفِقُ مَغْرَمًا وَيَتَرَبَّصُ بِكُمُ ٱلدَّوَآئِرَ عَلَيْهِمْ دَآئِرَةُ ٱلسَّوْءِ وَٱللَّهُ سَمِيعٌ عَلِيمٌ

Ve minel a'rabi men yettehızu ma yunfiku magremen ve yeterabbesu bi kumud devair, aleyhim dairetussev' , vallahu semiun alim.

Çöl Araplarından öylesi vardır ki, infak ettiğini bir angarya/bir ceza ödeme sayar ve sizin başınıza belaların gelmesini bekler durur. En kötü bela onların başına olsun! Allah çok iyi işitir, çok iyi bilir.

1334|9|99|وَمِنَ ٱلْأَعْرَابِ مَن يُؤْمِنُ بِٱللَّهِ وَٱلْيَوْمِ ٱلْءَاخِرِ وَيَتَّخِذُ مَا يُنفِقُ قُرُبَٰتٍ عِندَ ٱللَّهِ وَصَلَوَٰتِ ٱلرَّسُولِ أَلَآ إِنَّهَا قُرْبَةٌ لَّهُمْ سَيُدْخِلُهُمُ ٱللَّهُ فِى رَحْمَتِهِۦٓ إِنَّ ٱللَّهَ غَفُورٌ رَّحِيمٌ

Ve minel a'rabi men yu'minu billahi vel yevmil ahıri ve yettehızu ma yunfiku kurubatin indallahi ve salavatir resul, e la inneha kurbetunlehum, se yudhıluhumullahu fi rahmetih, innallahe gafurun rahim.

Araplardan öyleleri de vardır ki, Allah'a ve Ahiret Gününe iman eder, infak ettiklerini Allah katında yakınlık vesilesi ve resule dini destek sayarlar. Haberiniz olsun! Allah, onları rahmetine sokacaktır. Şüphesiz, Allah Gafur/bağışlayandır, Rahim/bol merhametlidir

1974|16|75|ضَرَبَ ٱللَّهُ مَثَلًا عَبْدًا مَّمْلُوكًا لَّا يَقْدِرُ عَلَىٰ شَىْءٍ وَمَن رَّزَقْنَٰهُ مِنَّا رِزْقًا حَسَنًا فَهُوَ يُنفِقُ مِنْهُ سِرًّا وَجَهْرًا هَلْ يَسْتَوُۥنَ ٱلْحَمْدُ لِلَّهِ بَلْ أَكْثَرُهُمْ لَا يَعْلَمُونَ

Daraballahu meselen abden memluken la yakdiru ala şey'in ve men razaknahu minna rızkan hasenen fe huve yunfiku minhu sırren ve cehra, hel yestevun, elhamdulillah, bel ekseruhum la ya'lemun.

Allah, (kendisine ortak koştuğunuz ilahlar konusunda) hiç bir şeye gücü yetmeyen ve başkasının mülkünde olan ile, tarafımızdan kendisine güzel bir rızık verdiğimiz, böylelikle ondan gizli ve açık infak eden kimseyi örnek olarak gösterdi; bunlar hiç eşit olur mu? Hamd Allah'ındır; fakat onların çoğu bilmezler.

279|2|272|لَّيْسَ عَلَيْكَ هُدَىٰهُمْ وَلَٰكِنَّ ٱللَّهَ يَهْدِى مَن يَشَآءُ وَمَا تُنفِقُوا۟ مِنْ خَيْرٍ فَلِأَنفُسِكُمْ وَمَا تُنفِقُونَ إِلَّا ٱبْتِغَآءَ وَجْهِ ٱللَّهِ وَمَا تُنفِقُوا۟ مِنْ خَيْرٍ يُوَفَّ إِلَيْكُمْ وَأَنتُمْ لَا تُظْلَمُونَ

Leyse aleyke hudahum ve lakinnallahe yehdi men yeşau, ve ma tunfiku min hayrin fe li enfusikum, ve ma tunfikune illebtigae vechillah, ve ma tunfiku min hayrin yuveffe ileykum ve entum la tuzlemun.

Onların hidayete ermesi, senin üzerinde (bir yükümlülük) değildir. Ancak Allah, dilediğini hidayete erdirir. Hayır olarak her ne infak ederseniz, kendiniz içindir. Zaten siz, ancak Allah'ın hoşnutluğunu istemekten başka (bir amaçla) infak etmezsiniz. Hayırdan her ne infak ederseniz -haksızlığa (zulme) uğratılmaksızın- size eksiksizce ödenecektir.

280|2|273|لِلْفُقَرَآءِ ٱلَّذِينَ أُحْصِرُوا۟ فِى سَبِيلِ ٱللَّهِ لَا يَسْتَطِيعُونَ ضَرْبًا فِى ٱلْأَرْضِ يَحْسَبُهُمُ ٱلْجَاهِلُ أَغْنِيَآءَ مِنَ ٱلتَّعَفُّفِ تَعْرِفُهُم بِسِيمَٰهُمْ لَا يَسْـَٔلُونَ ٱلنَّاسَ إِلْحَافًا وَمَا تُنفِقُوا۟ مِنْ خَيْرٍ فَإِنَّ ٱللَّهَ بِهِۦ عَلِيمٌ

Lil fukaraillezine uhsiru fi sebilillahi la yestatiune darben fil ardı, yahsebuhumul cahilu agniyae minet teaffuf, ta'rifuhum bi simahum, la yes'elunen nase ilhafa, ve ma tunfiku min hayrin fe innallahe bihi alim.

İnfak, Allah yolunda engellenerek dolaşamaz hale sokulan fakirler içindir. Onları bilmeyenler, iffetli oldukları için insanlara asılarak dilencilik yapmadıklarından, zengin zannederler. Sen onları simalarından tanırsın. İyilik olarak infak ettiğiniz her şeyi Allah iyi bilendir.

385|3|92|لَن تَنَالُوا۟ ٱلْبِرَّ حَتَّىٰ تُنفِقُوا۟ مِمَّا تُحِبُّونَ وَمَا تُنفِقُوا۟ مِن شَىْءٍ فَإِنَّ ٱللَّهَ بِهِۦ عَلِيمٌ

Len tenalul birre hatta tunfiku mimma tuhibbun, ve ma tunfiku min şey'in fe innallahe bihi alim.

Sevdiğiniz şeylerden infak edinceye kadar asla iyiliğe eremezsiniz. Her ne infak ederseniz, şüphesiz Allah onu bilir.

1220|8|60|وَأَعِدُّوا۟ لَهُم مَّا ٱسْتَطَعْتُم مِّن قُوَّةٍ وَمِن رِّبَاطِ ٱلْخَيْلِ تُرْهِبُونَ بِهِۦ عَدُوَّ ٱللَّهِ وَعَدُوَّكُمْ وَءَاخَرِينَ مِن دُونِهِمْ لَا تَعْلَمُونَهُمُ ٱللَّهُ يَعْلَمُهُمْ وَمَا تُنفِقُوا۟ مِن شَىْءٍ فِى سَبِيلِ ٱللَّهِ يُوَفَّ إِلَيْكُمْ وَأَنتُمْ لَا تُظْلَمُونَ

Ve eıddu lehum mesteta'tum min kuvvetin ve min rıbatil hayli turhibune bihi aduvvallahi ve aduvvekum ve aharine min dunihim, la ta'lemunehum, allahu ya'lemuhum, ve ma tunfiku min şey'in fi sebilillahi yuveffe ileykum ve entum la tuzlemun.

Onlara karşı gücünüzün yettiği kadar kuvvet ve besili atlar hazırlayın. Bununla, Allah'ın düşmanı ve sizin düşmanınızı ve bunların dışında sizin bilmeyip Allah'ın bildiği diğer (düşmanları) korkutup caydırasınız. Allah yolunda her ne infak ederseniz, size 'eksiksiz olarak ödenir' ve siz haksızlığa uğratılmazsınız.

5193|63|7|هُمُ ٱلَّذِينَ يَقُولُونَ لَا تُنفِقُوا۟ عَلَىٰ مَنْ عِندَ رَسُولِ ٱللَّهِ حَتَّىٰ يَنفَضُّوا۟ وَلِلَّهِ خَزَآئِنُ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ وَلَٰكِنَّ ٱلْمُنَٰفِقِينَ لَا يَفْقَهُونَ

Humullezine yekulune la tunfiku ala men inde resulillahi hatta yenfaddu, ve lillahi hazainus semavati vel ardı ve lakinnel munafikine la yefkahun.

Onlar: "Allah resulünün yanındakilere infak edip bir şey vermeyin ki dağılıp gitsinler!" diyen kişilerdir. Oysaki göklerin ve yerin hazineleri, Allah'ın tekelindedir. Ama münafıklar bunu anlamazlar.

310|3|17|ٱلصَّٰبِرِينَ وَٱلصَّٰدِقِينَ وَٱلْقَٰنِتِينَ وَٱلْمُنفِقِينَ وَٱلْمُسْتَغْفِرِينَ بِٱلْأَسْحَارِ

Es sabirine ves sadıkine vel kanitine vel munfikine vel mustagfirine bil eshar.

Sabredenler, doğru olanlar, gönülden boyun eğenler, infak edenler ve 'seher vakitlerinde' bağışlanma dileyenlerdir.

1223|8|63|وَأَلَّفَ بَيْنَ قُلُوبِهِمْ لَوْ أَنفَقْتَ مَا فِى ٱلْأَرْضِ جَمِيعًا مَّآ أَلَّفْتَ بَيْنَ قُلُوبِهِمْ وَلَٰكِنَّ ٱللَّهَ أَلَّفَ بَيْنَهُمْ إِنَّهُۥ عَزِيزٌ حَكِيمٌ

Ve ellefe beyne kulubihim, lev enfakte ma fil ardı cemian ma ellefte beyne kulubihim ve lakinnallahe ellefe beynehum, innehu azizun hakim.

Ve onların kalplerini uzlaştırdı. Eğer yeryüzündeki her şeyi infak etseydin yine de onların kalplerini kaynaştıramazdın. Fakat Allah, onları kaynaştırdı. Kuşkusuz O, Mutlak Üstün Olan'dır, En İyi Hüküm Veren'dir.

1779|14|31|قُل لِّعِبَادِىَ ٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ يُقِيمُوا۟ ٱلصَّلَوٰةَ وَيُنفِقُوا۟ مِمَّا رَزَقْنَٰهُمْ سِرًّا وَعَلَانِيَةً مِّن قَبْلِ أَن يَأْتِىَ يَوْمٌ لَّا بَيْعٌ فِيهِ وَلَا خِلَٰلٌ

Kul li ibadiyellezine amenu yukimus salate ve yunfiku mimma razaknahum sirren ve alaniyeten min kabli en ye'tiye yevmun la bey'un fihi ve la hilal.

İman eden kullarıma de ki: "Dini yasaları gözetsinler, ne alışveriş ne de bir çığır açıcı bulunan Gün gelmeden önce rızıklandırdığımızdan gizli-açık infak etsinler.

2180|18|42|وَأُحِيطَ بِثَمَرِهِۦ فَأَصْبَحَ يُقَلِّبُ كَفَّيْهِ عَلَىٰ مَآ أَنفَقَ فِيهَا وَهِىَ خَاوِيَةٌ عَلَىٰ عُرُوشِهَا وَيَقُولُ يَٰلَيْتَنِى لَمْ أُشْرِكْ بِرَبِّىٓ أَحَدًا

Ve uhita bi semerihi fe asbeha yukallibu keffeyhi ala ma enfeka fiha ve hiye haviyetun ala uruşiha ve yekulu ya leyteni lem uşrik bi rabbi ehada.

Derken bütün serveti istilaya uğradı. Bunun üzerine bağına yaptığı infaklara karşı ellerini ovuşturmaya başladı. Bağ, çardakları üzerine çökmüş kalmıştı; "Ah! Keşke Rabbime hiçbir ortak koşmamış olsaydım!" diyordu.

4581|47|38|هَٰٓأَنتُمْ هَٰٓؤُلَآءِ تُدْعَوْنَ لِتُنفِقُوا۟ فِى سَبِيلِ ٱللَّهِ فَمِنكُم مَّن يَبْخَلُ وَمَن يَبْخَلْ فَإِنَّمَا يَبْخَلُ عَن نَّفْسِهِۦ وَٱللَّهُ ٱلْغَنِىُّ وَأَنتُمُ ٱلْفُقَرَآءُ وَإِن تَتَوَلَّوْا۟ يَسْتَبْدِلْ قَوْمًا غَيْرَكُمْ ثُمَّ لَا يَكُونُوٓا۟ أَمْثَٰلَكُم

Ha entum haulai tud'avne li tunfiku fi sebilillah, fe minkum men yebhal, ve men yebhal fe innema yebhalu an nefsih, vallahul ganiyyu ve entumul fukarau, ve in tetevellev yestebdil kavmen gayrekum summe la yekunu emsalekum.

İşte sizler böylesiniz; Allah yolunda infak etmeye çağrılıyorsunuz; buna rağmen bazılarınız cimrilik ediyor. Kim cimrilik ederse, artık o, ancak kendi nefsine cimrilik eder. Allah ise, Ğaniy (hiçbir şeye ihtiyacı olmayan)dır; fakir olan sizlersiniz. Eğer siz yüz çevirecek olursanız, sizden başka bir kavmi getirip değiştirir. Sonra onlar, sizin benzeriniz de olmazlar.

5158|60|10|يَٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُوٓا۟ إِذَا جَآءَكُمُ ٱلْمُؤْمِنَٰتُ مُهَٰجِرَٰتٍ فَٱمْتَحِنُوهُنَّ ٱللَّهُ أَعْلَمُ بِإِيمَٰنِهِنَّ فَإِنْ عَلِمْتُمُوهُنَّ مُؤْمِنَٰتٍ فَلَا تَرْجِعُوهُنَّ إِلَى ٱلْكُفَّارِ لَا هُنَّ حِلٌّ لَّهُمْ وَلَا هُمْ يَحِلُّونَ لَهُنَّ وَءَاتُوهُم مَّآ أَنفَقُوا۟ وَلَا جُنَاحَ عَلَيْكُمْ أَن تَنكِحُوهُنَّ إِذَآ ءَاتَيْتُمُوهُنَّ أُجُورَهُنَّ وَلَا تُمْسِكُوا۟ بِعِصَمِ ٱلْكَوَافِرِ وَسْـَٔلُوا۟ مَآ أَنفَقْتُمْ وَلْيَسْـَٔلُوا۟ مَآ أَنفَقُوا۟ ذَٰلِكُمْ حُكْمُ ٱللَّهِ يَحْكُمُ بَيْنَكُمْ وَٱللَّهُ عَلِيمٌ حَكِيمٌ

Ya eyyuhellezine amenu iza caekumul mu'minatu muhaciratin femtehınu hunn, allahu a'lemu bi imanihinn, fe in alimtimu hunne mu'minatin fe la terciu hunne ilel kuffar, la hunne hıllun lehum ve la hum yehıllune le hunn, ve atuhum ma enfeku, ve la cunaha aleykum en tenkıhu hunne iza ateytumu hunne ucurehunn, ve la tumsiku bi isamil kevafiri ves'elu ma enfaktum vel yes'elu ma enfeku, zalikum hukmullah, yahkumu beynekum, vallahu alimun hakim.

Ey iman edenler! Mü'min kadınlar hicret ederek size geldikleri zaman, onları imtihan edin. Allah, onların imanlarını daha iyi bilendir. Şayet (gerçekten) mü'min kadınlar olduklarını bilip öğrenirseniz, artık sakın onları kâfirlere geri çevirmeyin. (Çünkü) Ne bunlar onlara helaldir, ne onlar bunlara helaldir. Onlara (kâfir kocalarına kendileri için) harcadıklarını verin. Onlara (hicret eden mü'min kadınlara) ücretlerini (mehirlerini) verdiğiniz takdirde onları nikâhlamanızda size bir güçlük yoktur. Kâfir (kadın)ların ismetlerini (nikâhlarını) tutmayın ve (onlar için) infak ettiğinizi isteyin. Onlar da (mü'min kadınlara) infak ettiklerini istesinler. Bu, Allah'ın hükmüdür; sizin aranızda hükmeder. Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

 

Konunun ders olarak anlatımı;

En doğrusunu Allah bilir.