İsa peygamberin gerçekten ölüp ölmediği konusunda insanlar büyük ihtilaf/anlaşmazlık içindedir. Milyarlarca insan İsa peygamberin dünyaya tekrar döneceğine ve dünyayı kurtaracağına inanıyor. Hatta müslümanlar bile bu inancı paylaşıyor. Hristiyanlık ve Yahudilikten kopyala yapıştır mantığı ile uydurulan hadislerde bile İsa peygamberin dünyaya tekrar döneceği iddia edilmiştir.

Örnekler;

"İmamınız kendinizden olduğu halde, Meryem oğlu sizin içinize indiği zaman sizler nasıl olursunuz?" (Buhari, Enbiya 50, 3265, 3/1272; Müslim, İman: 71,155, 1/136; Beyhaki, Esma ve Sıfat: 3265, 2/166)

"Sizler on alameti görmedikçe hiçbir zaman Kıyamet kopmaz... Biri de İsa (as)'ın inmesi..." (Müslim, Kitabü-l Fiten: 39)

"Vallahi Meryem oğlu (Hz. İsa Aleyhisselam), …hacc yapmak veya umre yapmak yahut da her ikisini de yapmak için icabet edecektir." (Müslim, Hacc: 216, 1252)

Bu hadislerin Hristiyanlıktan etkilenerek uydurulduğu ortadadır. Çünkü Kuran’a terstirler. Kuran bu hadislerin tam tersini söylüyor. Hadisler bizi yanlış yola kılavuzlar. Kuran ise dosdoğru yola kılavuzlar. Bu nedenle bir şeyin en doğrusunu ancak Kuran’dan öğrenebiliriz. Kuran’ı dikkatli bir şekilde incelediğimizde bizlere sağlam deliller sunduğunu görürüz.

Yüce Allah’ın izni ile delillerimizi sunalım;

Evrenimiz içinde olan her canlı ölümü tadıcıdır;  

Yüce Allah 29:57 ayetinde şu şekilde buyurmuştur.

Kuran Ayet No|Sure No|Ayet No|Ayet

Arapça okunuş

Meal

3395|29|57|كُلُّ نَفْسٍ ذَآئِقَةُ ٱلْمَوْتِ ثُمَّ إِلَيْنَا تُرْجَعُونَ

Kullu nefsin zâikatu l-mevti summe ileynâ turceûn.

Her nefis/can tadıcıdır ölümü; sonra bize döndürülürsünüz.

Açık ve nettir ki evrenimiz içinde bulunan her canlı ölümü kesinlikle tadacaktır.

l-mevti’, ‘ٱلْمَوْتِ’ kelimesi kökü ‘موت’ olup ölmek (die), yaşamını kaybetmek (to lose life), ölü olmak (become death) anlamındadır. Hans Wehr 4th ed., page 1091 (of 1303).

Bir canlının ölü olması veya ölümü tatması o canlının bilincinin geri dönüşümsüz olarak bedeninden ayrılması demektir. Ölümle birlikte bedeni oluşturan hücrelerin hücre zarları, hücre içindeki sitoplazmaları ve hücre çekirdekleri gibi yapılar dağılır. Kısacası o bedeni oluşturan trilyonlarca hücrenin hepsinin bütünlüğü bozulur. Atomlarına ayrılır. Tekrar evrene karışır. Ölen bir canlının bedeninin tekrar hayat kazanması imkansızdır. Fizik buna entropi yasasıyla engel olur. Ölüp atomları dağılan bir canlının o atomlarının tekrar bir araya gelip canlı bir beden oluşturması mümkün değildir. Bir cam bardağın masadan yere düşüp binlerce parçaya ayrılması evrenin sonuna kadar nasıl ki asla geri alınamazsa; entropi yasası buna engel oluyorsa ölüm ile birlikte hücreleri de dağılan bir bedenin hücrelerinin de tekrar bir araya gelmesi imkansızdır.

İnsanlar açısından baktığımızda ise ölen bir kimsenin bedeni evrenin içinde kalır. Beden maddeden yaratıldığı için kuantum yasasına göre evrendeki hiçbir şey kopyalanamaz (‘no cloning theorem’), hiçbir şey kaybolamaz (‘no-deleting theorem’). Ölü beden atomlarına ayrılsa da evrenin içinde kalmak zorundadır. Ancak beyin ve kalp sinir hücrelerin içindeki mikrotübüllerin kuantum alanında oluşturduğu bilinç madde değildir. Bu bilinç Yüce Allah tarafından evrenin bir üst boyutuna alınır. Yani yükseltilir. Evrenin dışında olan, bir üst boyuttaki bu yere Yüce Allah Kuran’da indi/katı/huzuru veya arş olarak işaret ediyor. Fizik ise bu yeri hiperuzayhyper-dimensional bulk’ olarak isimlendiriyor. 29:57 ayetinde işaret edilen dönüş yeri işte bu yerdir.  

29:57 ayetinden anlıyoruz ki evrendeki her canlı gibi İsa peygamber de mutlaka ölümü tadacaktır; ve bilinci kalıcı olarak evrenin dışına yani Yüce Allah’ı indine/katına/arşına yükselecektir.  

Asıl soru şudur; İsa peygamber yaklaşık 2000 yıl önce ölümü tatmış mıdır? Yoksa henüz tatmamış da dünyaya tekrar gönderildiği zaman mı ölümü tadacaktır?

Kuran ayetlerine göre İsa peygamber de diğer elçiler/resûller gibi ölümü tatmıştır ve bilinci geri dönüşümsüz olarak evreni terk etmiştir. Kısacası İsa peygamber diğer tüm peygamberler gibi, diğer tüm insanlar gibi ölmüştür.

Delillerimizi sunmaya devam edelim;

Kuran’da İsa peygamberin vefat ettirildiği bildiriyor.

Yüce Allah 3:55 ayetinde şu şekilde buyurmuştur.

Kuran Ayet No|Sure No|Ayet No|Ayet

Arapça okunuş

Meal

348|3|55|إِذْ قَالَ ٱللَّهُ يَٰعِيسَىٰٓ إِنِّى مُتَوَفِّيكَ وَرَافِعُكَ إِلَىَّ وَمُطَهِّرُكَ مِنَ ٱلَّذِينَ كَفَرُوا۟ وَجَاعِلُ ٱلَّذِينَ ٱتَّبَعُوكَ فَوْقَ ٱلَّذِينَ كَفَرُوٓا۟ إِلَىٰ يَوْمِ ٱلْقِيَٰمَةِ ثُمَّ إِلَىَّ مَرْجِعُكُمْ فَأَحْكُمُ بَيْنَكُمْ فِيمَا كُنتُمْ فِيهِ تَخْتَلِفُونَ

İz kâlellâhu yâ îsâ innî muteveffîke ve râfiuke ileyye ve mutahhiruke minellezîne keferû ve câilullezînettebeûke fevkallezîne keferû ilâ yevmil kıyâmeti, summe ileyye merciukum fe ahkumu beynekum fîmâ kuntum fîhi tahtelifûn.

O vakit dedi Allah: “Ey Îsa! Doğrusu benim seni vefat ettirici ve seni yükseltici bana; ve kâfirlik etmiş (gerçeği örtmüş/gizlemiş) kimselerden temizleyici; ve yaparım sana tabi olmuş kimseleri kâfirlik etmiş (gerçeği örtmüş/gizlemiş) kimselerin üstünde, kıyamet gününe (diriliş gününe) kadar; sonra banadır dönüşünüz; öyle ki, hükmederim aranızda, kendisinde ihtilafa düşer olduğunuzda.

Vefat kelimesi çok önemlidir. Vefat ölümden farklıdır. Her vefat ölümle sonuçlanmaz. Ancak her ölüm öncesi mutlaka vefat olur. Vefat bilincin kaybolması/kaybedilmesidir. Vefat süreci uykuda da olmaktadır. Bayılma gibi geçici bilinç kayıplarında da söz konusu olmaktadır. Ancak bu durum geçici bir süre devam etmektedir. Uyku sürecinin ya da bayılma sürecinin bitmesi ile beyindeki Talamus adı verilen ‘ölüm meleği’ bilinci geri yükler. Vefat son bulur. Kişi bilincine kavuşur. Ancak kişinin ölmesine hükmedilmişse vefat süreci yani bilincin kaybolma süreci Talamus tarafından tekrar geriye alınamaz. Böylece kişinin kesin olarak ölme süreci gerçekleşir. Bilinç evrenin dışına yani bir üst boyuta yükselir. 3:55 ayetinden İsa peygamberin vefat ettirildiğini anlıyoruz. Ancak ‘ve râfiuke ileyye’, ‘ve seni yükseltici bana’ geçişi ile vefatın uyku esnasındaki vefat gibi olmadığı, İsa peygamberin bilincinin Yüce Allah’ın indine/katına/arşına yükseldiği yani evrenin bir üst boyutuna yükseltildiğini anlıyoruz. Yüce Allah Big Bang aşamasında evrenin 0 boyuttan 11 boyuta yükseltilmesini de aynı kelime ile bildiriyor.

Vefat konusu ile ilgili detaylı analiz aşağıdaki makaleden öğrenilebilir.

İsa peygamber gerçekten geri dönüşümsüz olarak vefat etti; bilinci Yüce Allah’ın arşı/indi/katı olan bir üst boyuta yükseldi. Kısacası herkes gibi öldü. Bunu yapan Yüce Allah’tı; 

Yüce Allah 5:117 ayetinde şu şekilde buyurmuştur.

Kuran Ayet No|Sure No|Ayet No|Ayet

Arapça okunuş

Meal

786|5|117|مَا قُلْتُ لَهُمْ إِلَّا مَآ أَمَرْتَنِى بِهِۦٓ أَنِ ٱعْبُدُوا۟ ٱللَّهَ رَبِّى وَرَبَّكُمْ وَكُنتُ عَلَيْهِمْ شَهِيدًا مَّا دُمْتُ فِيهِمْ فَلَمَّا تَوَفَّيْتَنِى كُنتَ أَنتَ ٱلرَّقِيبَ عَلَيْهِمْ وَأَنتَ عَلَىٰ كُلِّ شَىْءٍ شَهِيدٌ

Mâ kultu lehum illâ mâ emertenî bihî eni’budûllâhe rabbî ve rabbekum, ve kuntu aleyhim şehîden mâ dumtu fîhim, fe lemmâ teveffeytenî kunte enter rakîbe aleyhim ve ente alâ kulli şey’in şehîd(şehîdun).

“Söylemiş değilim onlara, bana kendisini emrettiğin dışında ki; kulluk edin Allah'a; Rabbime; ve Rabbinize; ve oldum onlar üzerine bir şahit/bir tanık sürdüğüme/devam ettiğime (bulunduğuma) onların içinde; öyle ki, vefat ettirdiğin vakit beni; oldun sen gözetleyici onlar üzerine; ve sen her şey üzerine bir şahitsin/bir tanıksın.”

5:117 ayetinde İsa peygamberin mahşerde Yüce Allah ile olan bir konuşması bize aktarılmaktadır. Bu ayetten kesin olarak anlarız ki İsa peygamber Yüce Allah tarafından vefat ettirilmiştir. Vefat süreci geçici bir süreç, geri dönebilen bir süreç olmamıştır. Vefat süreci ölümle sonuçlanmıştır. İsa peygamberin bilinci ilk bedeninden başka bir bedende bile olsa yeryüzüne bir daha asla gelmemiştir. Bunu 5:177 ayetinden anlıyoruz. Ayette İsa peygamber açık ve net olarak diyor ki ‘ve oldum onlar üzerine bir şahit/bir tanık sürdüğüme/devam ettiğime (bulunduğuma) onların içinde; öyle ki, vefat ettirdiğin vakit beni; oldun sen gözetleyici onlar üzerine’. Demek ki İsa peygamber hayatta iken toplumunun neler yaptığına bir tanıktır. Ancak vefat ettirildikten sonra içinde bulunduğu toplumunun kıyamete kadar ne yaptığına asla bir tanık/bir şahit olamıyor. Demek ki vefat süreci uykuda olduğu gibi, bayılmada olduğu gibi geçici bir süreliğine olmamış. Geçici olmuş olsaydı mutlaka İsa peygamberin belli bir süre sonra uyanarak/ayılarak (vefattan çıkarak) bilincini tekrar geri kazanması gerekirdir. Bilinci yerine gelince toplumunun ne durumda olduğuna tanık olurdu. Ancak bu olmadı. Kıyamete kadar da olmamış gözüküyor. Çünkü bilinci çok kısa bir süre için bile dünyaya geri gönderilmiş olsaydı mutlaktır ki 5:117 ayetindeki gibi konuşmayacaktı.

İsa peygamberin asılmadan önce Yüce Allah tarafından vefat ettirilmesi ve bilincinin yükseltilmesi;

Yüce Allah 4:157 ve 4:158 ayetinde şu şekilde buyurmuştur.

Kuran Ayet No|Sure No|Ayet No|Ayet

Arapça okunuş

Meal

650|4|157|وَقَوْلِهِمْ إِنَّا قَتَلْنَا ٱلْمَسِيحَ عِيسَى ٱبْنَ مَرْيَمَ رَسُولَ ٱللَّهِ وَمَا قَتَلُوهُ وَمَا صَلَبُوهُ وَلَٰكِن شُبِّهَ لَهُمْ وَإِنَّ ٱلَّذِينَ ٱخْتَلَفُوا۟ فِيهِ لَفِى شَكٍّ مِّنْهُ مَا لَهُم بِهِۦ مِنْ عِلْمٍ إِلَّا ٱتِّبَاعَ ٱلظَّنِّ وَمَا قَتَلُوهُ يَقِينًۢا

Ve kavlihim innâ katelnâl mesîha îsâbne meryeme resûlallâhi, ve mâ katelûhu ve mâ salebûhu ve lâkin şubbihe lehum. Ve innellezinahtelefû fîhi le fî şekkin minhu. Mâ lehum bihî min ilmin illâttibâaz zanni, ve mâ katelûhu yakînâ.

Ve söylemeleri onların; “Doğrusu biz öldürdük Mesih'i, Meryem oğlu Îsa’yı, Allah'ın resûlünü/elçisini.” Değildiler öldürmüş onu; ve değildiler asmışlar onu; fakat benzetildi onlara; ve doğrusu kimseler ihtilafa düştüler/ayrıştılar onda; mutlak bir belirsizlik/bir şüphe içinde ondan; yoktur onların onda hiçbir bilgileri; zanna tabi olmaları dışında; değildiler öldürmüş onu; yakinen/kesin/emin olarak.

651|4|158|بَل رَّفَعَهُ ٱللَّهُ إِلَيْهِ وَكَانَ ٱللَّهُ عَزِيزًا حَكِيمًا

Bel rafaahu llâhu ileyhi. Ve kânallâhu azîzen hakîmâ.

Hayır! Yükseltti onu Allah kendisine; ve olmuştur Allah güç yetiren/azîz; hüküm ve hikmet sahibi/hakîm.

4:157 ayetinde anlarız ki bu kimseler Îsa peygamberi gerçek anlamda kesinlikle asmamış, öldürmemişlerdir. Ancak onlara sanki asmışlar ve sanki öldürmüşler gibi gösterilmiştir. ‘fakat benzetildi onlara’ geçişi olduğuna göre mutlak ki bu kâfirler bir insan bedenini asmışlardır. Bir insanın asılma süreci ve ölme süreci yaşanmış olmalıdır. O zaman şu soru otomatik olarak akla gelir; bu kimseler kimi astı ve kimi öldürdü? Bu konuda birçok rivayet olduğunu biliyoruz. Hristiyanlıktan etkilenmiş olan uyduruk hadisler bizlere bir yol gösteremez. Ancak genel kabul görüş İsa peygamber yerine başka bir kimsenin (Yahuda) ona benzetilmesi ve bu kişinin asılıp öldürüldüğü şeklindedir. İsa peygamberin kaçtığı yani ölmediği yada ölmeden, diri olarak Yüce Allah’ın katına yükseldiği yönündedir. Ancak bu kabuller çelişkiler içerir. 1. çelişki Yüce Allah’ın adaletidir. Bir kimsenin kurtulması için başka bir kimsenin asılıp işkence görmesine ve öldürülmesine Yüce Allah’ın hüküm vermesinin onun adaletine uygun olmayacağını düşünüyorum. 2. çelişki; İsa’ya işkence ederek öldürmek isteyenler Yahuda’dan daha mı az suçludurlar? Asıl suçlu olanlar yani İsa’nın Yüce Allah’ın mesajını bildiriyor diye asılarak öldürmek isteyenler değil mi? Bu günahta birçok kişinin rolü varken sadece 1 kişinin günah keçisi seçilmesi de Yüce Allah’ın adaletine uygun görülemez.

Anlaşılır ki; bu kimseler gerçekten İsa peygamberin bedenini asmışlardır. İsa peygamberin bedenini asıp da İsa peygamberi asmamaları nasıl açıklanabilir? Astıkları İsa peygambere ait olan bedende İsa peygamberin bilincinin olmaması her şeyi açıklar. Bu konuda bize ipucunu Yüce Allah vefat kelimesi ile veriyor.

Neden vefat sürecine işaret var? Neden direkt olarak ölüm işaret edilmemiş olabilir?

Bunun nedeni vefat sürecinin İsa peygamberde uzun sürmesidir. Bunun da elbet bir nedeni vardır. İsa peygamberi asmak ve işkence ile uzun sürede öldürmek isteyen kimselerin onu yakaladığı, ele geçirdiğini düşünüyorum. Onlar aptal insanlar değildiler. Elbette İsa peygamberi gerçekten ele geçirdiler. Ancak Yüce Allah bir mekanizma ile İsa peygamberi vefat ettirdi. Yani bilincini bedeninden ayırdı ve kendisine yükseltti. Biz buna tıpta derin koma diyoruz. Bedendeki kalp dahil tüm sistemler çalışmakla birlikte sadece beynin bilinci çalıştıran korteks bölgesi çalışmaz. Beyin sapı gibi daha derin beyin yapıları çalışmaya devam eder. Ancak kişi asla ve asla olanlardan haberdar olamaz. Kısacası İsa peygamberi astıklarında İsa peygamber zaten o bedende değildi. O kimseler İsa peygamberi astıklarını ve öldürdüklerini düşünüyorlardı. Vefat sürecinin başlatan yani bilincin kaybolmasına neden olan olay muhtemeldir ki bir SVO yani serebro vasküler olaydı (beyin hücrelerinin oksijensiz kalması sonucu hasar görmesi; damarların pıhtı ile tıkanması veya damarın patlaması sonucu kanama). Yada subaraknoid (beyin içi sıvısında kanama) bir kanamaydı. Bilinç kaybolsa da koma halindeki insanda beden ağrılara refleks olarak tepki verebilir. Astıkları İsa peygamberin bedeni olmasına rağmen kişiliği oluşturan bilinç o bedende olmadığı için aslında onlar İsa peygamberi asmadılar, öldürmediler. Onlara benzetildi. İsa peygamberin bilinçsiz, koma halindeki bedenini gördükleri için onu kesin olarak astıklarını, öldürdüklerini düşündüler. Koma halindeki bir bedene ağrılı uyaran verilince -muhtemel ki bir mızrak ile dürtünce- beden refleks olarak hareket etti. Ancak bu refleks beyin sapından kaynaklanır. Bilinçle ilgisi yoktur. Muhtemel ki bu refleks hareketlerini gördükleri için İsa peygamberi canlı sandılar. Onu asıp öldürdüklerini düşündüler. Oysa Yüce Allah öncesi İsa peygamberin bilincini kendisine yani hiper-uzaya, bir üst boyuta yükseltmişti. Yüce Allah resûlüne eziyet edilmesine izin vermedi. Bu kâfir kimselerden onu uzaklaştırdı, onu temizledi. Bizzat Yüce Allah İsa peygamberi vefat ettirmiş ve sonrası öldürmüştür.

Yüce Allah neden böyle bir duruma hükmetti? Yani neden bu kimselerin çelişki yaşamasına izin verdi?

Muhtemeldir ki bunun nedeni de insanlığın bir sınava tabi tutulmasıdır. Bu sınava girecekler kendilerinin İsa peygamberin kavmi/takipçileri olduklarını düşünen Hristiyanlardır. İsa’nın ölmediği söylentileri, göğe yükseldiği söylentileri onu diğer peygamberlerden üstün, ilahi bir kişilik haline getirecekti. Böylece İsa peygamberi haşa Allah’ın oğlu yapacaklardı; hatta Yüce Allah’ın bizzat kendisi. Bir sınav aracı olan bu yöntemler elbette Yüce Allah’ın izni ile gerçekleşir. Görünen o ki bu sınava giren insanların çoğunluğu bu sınavı kaybediyor.

İsa peygamber geri gelecek mi?

Hemen söyleyelim. Kuran’a göre kesinlikle hayır. Yüce Allah’ın koyduğu yasalar yani sünneti asla değişmez. Bir beşer için ölüp de tekrar dünyaya gelme gibi bir durum asla söz konusu olamaz.

4:159 ayetini bağlamından koparıp yanlış çevirerek bazı insanların İsa peygamberin dünyaya tekrar dönebileceğine bir delil olarak gösterdiklerine tanık oldum. Ancak ayete doğru meal verildiğinde taşlar yerli yerine oturmaktadır.

Yüce Allah 4:159 ayetinde şu şekilde buyurmuştur.

Kuran Ayet No|Sure No|Ayet No|Ayet

Arapça okunuş

Meal

652|4|159|وَإِن مِّنْ أَهْلِ ٱلْكِتَٰبِ إِلَّا لَيُؤْمِنَنَّ بِهِۦ قَبْلَ مَوْتِهِۦ وَيَوْمَ ٱلْقِيَٰمَةِ يَكُونُ عَلَيْهِمْ شَهِيدًا

Ve in min ehlil kitâbi illâ le yu’minenne bihî kable mevtihî, ve yevmel kıyâmeti yekûnu aleyhim şehîdâ.

Ve ki yoktur ehli kitaptan; ancak mutlak inanır (ehli kitaptan kimse) ona (ihtilafa düşülen konuda gerçeğe) öncesi ölümü (ölüm öncesi vefat durumunda); ve kıyamet/diriliş günü olur (İsa) onların aleyhine bir şahit/bir tanık.

4:159 ayeti dikkatli okunmadığında ve yanlış çevrildiğinde ehli kitaba mensup olan herkesin İsa peygambere ölmeden önce mutlaka inanacağı gibi bir anlam çıkar. Bu da otomatik olarak İsa peygamberin yeryüzüne tekrar dönmesi durumunda olabileceği çıkarımına neden olur. Sözüm ona İsa peygamber dünyaya gelince bu mucizeyi gören ehli kitaba mensup kimseler İsa’ya iman edecektir. İsa peygamberin dünyaya tekrar geleceğini bir anlık kabul edelim. Görüyoruz ki 2000 yıl geçti ancak İsa peygamber halen gelmedi. 4:159 ayetinde ehli kitap mensubu bir kimsenin ölmeden önce mutlaka İsa peygambere inanması gerektiği anlamı çıkarılırsa 2000 yıldır ölen kitap ehlinden kimseler görmediği bir İsa peygambere nasıl inanacak?

Oysa ayet Arapça gramere göre okunduğunda hiçbir şekilde İsa peygamberin döneceği anlamı çıkmaz. Hatta aksine İsa peygamberin dönmeyeceği anlamı çıkar.

Ayetin yanlış çevrilmesinin nedeni ‘le yu’minenne bihî’, ‘mutlak inanır ona’ geçişindeki ‘bihî’ edatıdır. Bu edat 3. tekil şahıs eril bir şeyi (canlı veya cansız) yada bir kişiyi işaret eder. Ayetin öncesi iyi okunmadığında direkt olarak İsa peygamberi işaret ettiği sanılır. Oysa 4:159 ayetinin 2 ayet öncesi olan 4:157 ayetinde Yüce Allah bize ‘bihî’ edatının nereye gitmesi gerektiğini bildiriyor

İyi anlaşılması için ayeti burada tekrar verelim;

Yüce Allah 4:157 ayetinde şu şekilde buyurmuştur.

Kuran Ayet No|Sure No|Ayet No|Ayet

Arapça okunuş

Meal

650|4|157|وَقَوْلِهِمْ إِنَّا قَتَلْنَا ٱلْمَسِيحَ عِيسَى ٱبْنَ مَرْيَمَ رَسُولَ ٱللَّهِ وَمَا قَتَلُوهُ وَمَا صَلَبُوهُ وَلَٰكِن شُبِّهَ لَهُمْ وَإِنَّ ٱلَّذِينَ ٱخْتَلَفُوا۟ فِيهِ لَفِى شَكٍّ مِّنْهُ مَا لَهُم بِهِۦ مِنْ عِلْمٍ إِلَّا ٱتِّبَاعَ ٱلظَّنِّ وَمَا قَتَلُوهُ يَقِينًۢا

Ve kavlihim innâ katelnâl mesîha îsâbne meryeme resûlallâhi, ve mâ katelûhu ve mâ salebûhu ve lâkin şubbihe lehum. Ve innellezinahtelefû fîhi le fî şekkin minhu. Mâ lehum bihî min ilmin illâttibâaz zanni, ve mâ katelûhu yakînâ.

Ve söylemeleri onların; “Doğrusu biz öldürdük Mesih'i, Meryem oğlu Îsa’yı, Allah'ın resûlünü/elçisini.” Değildiler öldürmüş onu; ve değildiler asmışlar onu; fakat benzetildi onlara; ve doğrusu kimseler ihtilafa düştüler/ayrıştılar onda; mutlak bir belirsizlik/bir şüphe içinde ondan; yoktur onların onda hiçbir bilgileri; zanna tabi olmaları dışında; değildiler öldürmüş onu; yakinen/kesin/emin olarak.

4:157 ayetinde ‘Ve innellezinahtelefû fîhi le fî şekkin minhu. Mâ lehum bihî min ilmin illâttibâaz zanni,’, ‘ve doğrusu kimseler ihtilafa düştüler/ayrıştılar onda; mutlak bir belirsizlik/bir şüphe içinde ondan; yoktur onların onda hiçbir bilgileri; zanna tabi olmaları dışında;’ buyurulmuştur.  Bu ayette ‘fîhi’, 'hu'  ve yine ‘bihî’ edatı ile işaret edilen şey kendisinde ihtilaf edilen şeydir. Bu şey eril 3. tekil şahıs edatı ile işaret edilmiştir. 4:159 ayetindeki gibi. Böylece anlarız ki 4:159 ayetinde geçen, kitap ehli olan herkesin ölmeden önce inanacağı (gönüllü ya da zorla) şey İsa peygamberin asılıp asılmadığı, gerçekten ölüp ölmediği, tekrar dünyaya gelip gelmeyeceği konusunda olan ihtilafın gerçeğidir. Ölüm öncesinin işaret edilmesi ve tüm ehli kitap toplumunun tüm bireylerinin olaya dahil edilmesi bu inanmanın zoraki olacağını gösterir. Böylece anlarız ki Yahudiler ve Hristiyanlar ölmeden önceki vefat durumunda ihtilafa düştükleri şeyin gerçeğini anlayacaklardır. Yüce Allah onlara ayrıştıkları/ihtilafa düştükleri şeyin gerçeğini ölüm öncesi olan vefatları esnasında gösterecektir. Ancak iş işten geçmiş olacaktır. İsa peygamberin ölmediğini, göğe yükseldiğini, tekrar dünyayı kurtarmak içi geleceğini sanan ehli kitap yani Hristiyanlar ölüm anı öncesi şok olacaklardır. Bu inançlarının sapkın bir inanç olduğunu öğreneceklerdir. Zaten 4:159 ayetinin sonunda ‘ve kıyamet/diriliş günü olur (İsa) onların aleyhine bir şahit/bir tanık.’ buyurulmuştur. Bu da bize İsa peygamberin mahşerde kendisini Mesih olarak bekleyen kimseler aleyhinde şahitlik/tanıklık yapacağını gösterir.

Bir insanın vefatı esnasında yani ölümü tam olarak gerçekleşmeden önce meleklerin bu kimseye gerçekleri gösterdiklerini Kuran'dan biliyoruz. Vefat anında vefat eden tüm gerçekleri görmektedir.

Ölüm öncesi vefat sürecinde bir insanın yaptıkları/yapmadıkları bir film şeridi gibi gözlerinin önünden geçirtiliyor. Gerçekler kendisine vefat anında gösteriliyor. 

Yüce Allah 16:28 ayetinde şu şekilde buyurmuştur.

Kuran Ayet No|Sure No|Ayet No|Ayet

Arapça okunuş

Meal

1927|16|28|ٱلَّذِينَ تَتَوَفَّىٰهُمُ ٱلْمَلَٰٓئِكَةُ ظَالِمِىٓ أَنفُسِهِمْ فَأَلْقَوُا۟ ٱلسَّلَمَ مَا كُنَّا نَعْمَلُ مِن سُوٓءٍۭ بَلَىٰٓ إِنَّ ٱللَّهَ عَلِيمٌۢ بِمَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ

Ellezîne teteveffâhumu l-melâiketu zâlimî enfusihim fe elkavus seleme mâ kunnâ na’melu min sûin, belâ innallâhe alîmun bimâ kuntum ta’melûn.

Kimseler; vefat ettirir onları melekler; zulmediciler nefislerine; öyle ki attılar/sundular selam/esenlik/güven; “Yapmış değiliz bir kötülükten/bir fenalıktan”; Hayır! Doğrusu Allah bilendir yapmış olduklarınızı.”

16:28 benzeri ayetler 4:97, 8:50 ve 16:32 ayetleridir. Ayetlerden net bir şekilde anlıyoruz ki ölüm öncesi yaşanan vefat sürecinde kişinin yaptıkları, yapmadıkları bir filim şeridi gibi önünden geçiyor. Bu esnada kişi büyük bir vicdan azabı ve pişmanlık duyuyor. Yüce Allah nefislerine zulmetmiş kimselere -Kuran’da bu genellikle Yüce Allah’a şirk koşmuş kimseler için kullanılır- melekler aracılığı ile yaptıklarını haber veriyor. Her şeyi tüm gerçekliği ile gördüklerinde selam/esenlik/güven talep ediyorlar ve “Biz kötü bir şey yapmadık” diyorlar. Ancak ne deseler de artık iş işten geçmiştir. Ölüm gerçekleşecektir. Geri dönüş yoktur.   

Ayetler dikkatli olarak çevrildiğinde taşlar yerine oturur. İsa peygamberin bilincinin Yüce Allah tarafından alınarak vefat ettirilmesi ve sonrası koma halindeki bedeninin insanlar tarafından asılması süreci Hristiyanlar için büyük bir sınavdır. Bu sınavı kaybedenler İsa peygambere haşa Yüce Allah’ın oğlu payesi verip Mesih olarak dünyaya geleceğine ve dünyayı kurtaracağına inanan kimselerdir. Bu kimseler mutlak ki ölümleri öncesi yaşayacakları vefat durumunda gerçeği göreceklerdir. Zoraki olarak gerçeğe inanacaklardır.

İsa Peygamberin dünyaya tekrar gelmeyeceğini destekleyen ayetler;
Yüce Allah 33:40 ayetinde şu şekilde buyurmuştur.

Kuran Ayet No|Sure No|Ayet No|Ayet

Arapça okunuş

Meal

3571|33|40|مَّا كَانَ مُحَمَّدٌ أَبَآ أَحَدٍ مِّن رِّجَالِكُمْ وَلَٰكِن رَّسُولَ ٱللَّهِ وَخَاتَمَ ٱلنَّبِيِّۦنَ وَكَانَ ٱللَّهُ بِكُلِّ شَىْءٍ عَلِيمًا

Mâ kâne muhammedun ebâ ehadin min ricâlikum, ve lâkin resûlallâhi ve hâtemen nebiyyine, ve kânallâhu bi kulli şey’in alîmâ.

Olmuş değildir Muhammed erkeklerinizden birisinin babası; ancak resûlüdür Allah'ın; ve sonuncusudur/mührüdür nebilerin/peygamberlerin; ve olmuştur Allah her şeyi bilen.

33:40 ayeti ortada iken İsa peygamberin dünyaya tekrar döneceğini iddia etmek ancak Kuran’ı bilmemekle açıklanabilir. Kuran’da resûl ve nebi kavramları farklıdır. Resûl elçi demektir. Kendisine verilen görevi aynen yerine getiren kimsedir. Bu görev bir kutsal kitabı getirmek olabileceği gibi başka bir görevi yerine getirmek için de olabilir. Nebîlik ise yükseltilmiş bir makam olarak düşünülebilir. 6:85 ayetinde İsa peygamberin ismi Zekeriyâ, Yahyâ, ve İlyâs ile birlikte sayıldıktan sonra 6:89 ayetinde bu sayılan peygamberlere nebîlik verildiği açık olarak bildiriliyor. İsa peygamberin bir nebi olduğu kesindir. 33:40 ayetine göre son nebi Muhammed peygamberdir. İsa peygamber de bir nebi olduğuna göre Muhammed peygamberden sonra tekrar dünyaya gelmesi mümkün değildir. Gelmiş olsaydı son nebi İsa peygamber olurdu. Yükseltilmiş ünvan/makam olan nebilikten daha aşağı bir makama indirilemeyeceği için de bunun mümkün olması imkansızdır.    

5:109 ayetinde Yüce Allah şu şekilde buyurmaktadır.

Kuran Ayet No|Sure No|Ayet No|Ayet

Arapça okunuş

Meal

778|5|109|يَوْمَ يَجْمَعُ ٱللَّهُ ٱلرُّسُلَ فَيَقُولُ مَاذَآ أُجِبْتُمْ قَالُوا۟ لَا عِلْمَ لَنَآ إِنَّكَ أَنتَ عَلَّٰمُ ٱلْغُيُوبِ

Yevme yecmeullâhur rusule fe yekûlu mâzâ ucibtum kâlû lâ ilme lenâ inneke ente allâmul guyûb.

Bir araya getirdiği gün Allah resûlleri/elçileri; öyle ki der (Allah): “Ne cevap verildi sizlere?”; dediler: “Yoktur bilgimiz bizim; doğrusu sen; sensin bilen gaybı/görünmeyeni/gizliyi”

5:109 ayetinden açık ve net olarak anlıyoruz ki resûller vefat edip öldüklerinde evren ile olan bağlantıları diğer tüm insanlar gibi kopar. Bilinçleri evrenin bir üst boyutuna alındığında artık evrenimizde olan şeyler hakkında bilgi sahibi olamazlar. İsa peygamber de bir resûl olduğuna göre şüphesiz o da 5:109 ayetindeki gibi konuşacaktır. ‘Bilgim yok’ diyecektir. Ancak İsa peygamber dünyaya tekrar gelmiş olsaydı, ümmetinin getirdiği mesaja ne cevap verdiğini görmüş olacaktı. Maalesef günümüzde Hristiyanlar İsa peygamberin getirdiği mesaja doğru bir cevap veremedi. Şeytana uydular. İsa peygamberi Yüce Allah’a şirk aracı yaptılar. İsa peygamber ahirette onlar aleyhine tanıklık edecektir.   

Sonuç olarak;

Kuran bizlere yeter. Yüce Allah bizlere bilmemiz gerektiği kadar bilgiyi en doğru şekilde Kuran’da verir. Kuran’a göre İsa peygamber Yüce Allah tarafından vefat ettirilmiştir. Bilinci bedeninden alınarak Yüce Allah’ın arşı olarak tanımlanan hiper-uzaya yani evrenin bir üst boyutuna yükseltilerek döndürülmüştür/transfer edilmiştir. Vefat süreci normalden uzun sürdürülmüştür. Kâfirler İsa peygamberin bilincini taşımayan (İsa peygamber olmayan), derin komada olan bedenini asmışlardır. Hatta mızrakla ölüp ölmediğini kontrol bile etmiş olabilirler. Ağrılı uyaranlara refleks olarak cevap veren bedenin refleks hareketlerini görüp İsa peygamberin ölmediğini düşünmüşlerdir. Böylece onu asarak öldürdüklerini sanmışlardır. Oysa İsa peygamberin bilinci çoktan Yüce Rabbine kavuşmuştur. Yüce Allah İsa peygamberi bu kâfirlerden kurtarmıştır. İsa peygamberin bedeni fizik kurallarına göre asla geri dönücü değildir. İsa peygamberin bilinci de kesinlikle geri dönecek değildir. İsa peygamberin Mesih olarak dönüp dünyayı kurtaracağına inanan kimselerin inancı sapkınlıktır. Çünkü bu sapkın inanç teslis (üçleme) inancının temelini oluşturmaktadır. Bu kimseler vefat sürecinde yani ölmeden önce kesinlikle ihtilafa düşülen konunun gerçeğini görüp inanmak durumunda kalacaklardır.

Sosyal medya tanıtım videosu için;

En doğrusunu Allah bilir.