Yüce Allah aşağıdaki 4:85 âyetinde şu şekilde buyurmaktadır;

Kuran Ayet No|Sure No|Ayet No|Ayet

Arapça okunuş

Meal

578|4|85|مَّن يَشْفَعْ شَفَٰعَةً حَسَنَةً يَكُن لَّهُۥ نَصِيبٌ مِّنْهَا وَمَن يَشْفَعْ شَفَٰعَةً سَيِّئَةً يَكُن لَّهُۥ كِفْلٌ مِّنْهَا وَكَانَ ٱللَّهُ عَلَىٰ كُلِّ شَىْءٍ مُّقِيتًا

Men yeşfa' şefâaten haseneten yekun lehu nasîbun minhâ ve men yeşfa' şefâaten seyyieten yekun lehu kiflun minhâ ve kâne allâhu alâ kulli şey'in mukîten.

Kim şefaat eder iyi-güzel bir şefaate, olur ona bir pay ondan ve kim şefaat eder kötü-fena bir şefaate olur ona bir pay ondan; ve olmuştur Allah herbir şey üzerine besleyen-geçindiren.

 

(يَشْفَعْ) yeşfa' ve (شَفَٰعَةً) şefâaten kelimesi kökü (شفعçiftlemek (double), bağlamak (attach), eklemek (add), iliştirmek (subjoin), etrafını çevirmek (enclose), ön alım hakkı vermek (to give (right) pre emption), bağışlamak (grant), aracılık etmek (mediate), birisinin güzel makamını kullanmak (use one’s good offices), iyi bir kelime ilave etmek (put in a good word), devreye girmek/araya girmek (intercede), araya girip müdahale etmek (intervene), müdafaa etmek*bir şey için veya başka bir şey adına (plead), aracılık (mediation- intercession), taraf tutup savunma (advocacy) anlamındadır. Hans Wehr 4th ed., page 558 (of 1303)

Şefaat kelimesi de bu kökten gelen bir kelimedir. 

Bütün bu kök anlamlar düşünüldüğünde bu kelimeleri en iyi yansıtan Türkçe anlam ‘araya girip müdahale etmek’ olur. 

(مُّقِيتًا) mukîten kelimesi kökü (قوت) beslemek (feed), gıda vermek (nourish), geçindirmek-varlığını sürdürmek (subsist), güç vermek-ayakta tutmak (sustain), desteklemek (support) anlamındadır. Hans Wehr 4th ed., page 930 (of 1303).

(يَشْفَعْ) (yeşfa') fiili ‘araya girip müdahale etmek’, ‘şefaat eder’ anlamındadır. Bir işin gerçekleşmesine veya gerçekleşmemesine sürecin içine girerek yaptığımız veya yapmadığımız bir müdahale ile sebep olabiliriz.. Hiçbir şey yapmamak da bir eylemdir. Eylem yaparak kötü bir şeyin olmasına engel olabilecekken o eylemi gerçekleştirmemek o kötü şeyin gerçekleşmesine vesile olmaktır.

Bu nedenle ayetten anlaşılır ki; hayatımızda bilinçli olarak yaptığımız veya yapmadığımız her işten sorumluyuz. Bilinçli olarak yaparak (direkt-doğrudan) veya yapmayarak (indirekt-dolaylı) müdahil olduğumuz, böylecek vesile olduğumuz her şeyden bir payımız var. Bilinçli olarak yaptığımız veya yapmadığımız şeyler iyi ve güzel şeyler üretirse o üretilen güzelliklerden bize de bir pay olacaktır. Tam tersi olarak; yaptığımız veya yapmadığımız şeyler kötü ve çirkin şeyler üretirse o üretilen çirkinliklerden bize de bir pay olacaktır.

Bu ayette işaret edilen şeyin vesile olunan işlerden türeyen şeylerden kazanılan sevaplar veya günahlar olarak algılamak tabii ki doğrudur. Ancak şu da anlaşılabilir; iyi işlere vesile olursak bu iyi işlerin sonucundan biz de faydalanırız. Kötü işlere vesile olursak bu kötü işlerin sonucundan biz de zarar görürüz.

Sonuç olarak; çevremizde gördüğümüz her kötülüğü düzelterek iyiliğe dönüşmesi için sürece aktif olarak müdahil olmalıyız. 

Yüce Allah’ın Mukît ismi üzerine;

Ayette Yüce Allah’ın isimlerinden bir tanesini görüyoruz. Bu da Mukît ismidir. Anlam olarak bakıldığında bu ismin her şeyi besleyen, geçindiren, varlığını devam etmesi için gerekli olan her şeyi sağlayan olarak anlamak mümkündür. Evrendeki her şeyin enerjisini Yüce Allah Mukît ismi ile vermektedir. Evren Yüce Allah’ın bu ismi ile sebat etmektedir. Evreni oluşturan sicimler 'strings' Yüce Allah’ın Mukît ismi ile titreşmektedir.

En doğrusunu Allah bilir.