Yüce Allah aşağıdaki ayetlerinde şu şekilde buyurmaktadır;

Kuran Ayet No|Sure No|Ayet No|Ayet

Arapça okunuş

Meal

1641|12|47|قَالَ تَزْرَعُونَ سَبْعَ سِنِينَ دَأَبًا فَمَا حَصَدتُّمْ فَذَرُوهُ فِى سُنۢبُلِهِۦٓ إِلَّا قَلِيلًا مِّمَّا تَأْكُلُونَ

Kâle tezreûne seb’a sinîne de’eben, fe mâ hasadtum fe zerûhu fî sunbulihî illâ kalîlen mimmâ te’kulûne.

Dedi (Yusuf): “Ekersiniz yedi sene, alışıldığı şekilde; öyle ki ne hasat ettiniz, o durumda bırakın onu kendi başağında; az bir miktar yediğinizden hariç.”

1642|12|48|ثُمَّ يَأْتِى مِنۢ بَعْدِ ذَٰلِكَ سَبْعٌ شِدَادٌ يَأْكُلْنَ مَا قَدَّمْتُمْ لَهُنَّ إِلَّا قَلِيلًا مِّمَّا تُحْصِنُونَ

Summe ye’tî min ba’di zâlike seb’un şidâdun ye’kulne mâ kaddemtum lehunne illâ kalîlen mimmâ tuhsinûne.

"Sonra gelir bunun ardından yedi çetinler/zorlular; yiyip tüketirler onlar için önceden yaptığınızı/depoladığınızı; az bir miktar sakladığınızdan hariç."

1643|12|49|ثُمَّ يَأْتِى مِنۢ بَعْدِ ذَٰلِكَ عَامٌ فِيهِ يُغَاثُ ٱلنَّاسُ وَفِيهِ يَعْصِرُونَ

Summe ye’tî min ba’di zâlike âmun fîhi yugâsun nâsu ve fîhi ya’sırûne.

"Sonra gelir bunun ardından bir yıl; onda bol yağmur yağdırılır insanlara; ve onda sıkarlar (insanlar)."

 

(سُنۢبُلِهِۦٓsunbulihî kelimesi kökü (سنبل) tahıl başağı (ear) anlamındadır. Hans Wehr 4th ed., page 506 (of 1303)

Bu ayetlerde Yusuf peygamberin Melik’in/Hükümdarın gördüklerini yorumlaması anlatılmaktadır. Biliyoruz ki daha sonra Melik Yusuf peygamberi ülkenin hazinelerinin başına geçirmiştir. Ayetlerdeki olaylar gerçekleşirken Yusuf peygamberin ülkenin hazinelerinin başında olduğu anlaşılır.

Yusuf peygamber ne öneriyor;
Mısırlılar 7 sene alıştıkları şekilde yani Nil nehrinin taşma zamanlarına göre tarlalarını ekeceklerdir. Ürünlerini hasat ettiklerinde o sene yiyecekleri az bir miktar haricinde başağında bırakacaklardır. Ürünü başağı ile birlikte depolayıp saklayacaklardır. Başak kelimesi bu noktada önemlidir. Başak tahıl ürünleri olan buğday, arpa, çavdar, mısır gibi bitkilere özgüdür. Bu nedenle kesin olarak anlarız ki ayette işaret edilen tahıl ürünleridir.  

Depolama uygulaması 7 sene sürecektir. Bu depolama ile geçen 7 seneden sonra zorluklar içeren 7 sene gelecektir. Bu 7 çetin senede yaşananlar daha önceden depolamış oldukları ürünlerin az bir miktarı hariç tüketecektir. Sakladıklarından az bir miktar geride kalacaktır. Bunlardan sonra bir yıl gelecektir ki bol yağmur yağacak ve Nil nehri taşacaktır. Taşkınla birlikte Mısırlılar bildik şekilde ektikleri gibi tahıl ekip biçecekler ve bol miktarda başak elde edeceklerdir. Bu kez onları depolamayacaklardır. Bol miktarda yiyecekler ve sıkacaklardır

İşte tam bu noktada Kuran’ın bir mucizesi 12:49 ayetinde geçen ‘ya’sırûne’, ‘يَعْصِرُونَ’ kelimesi ile ortaya çıkıyor. Bu kelimenin kökü (عصر) sıkmak (squeeze), ezmek (press) anlamındadır. Bir şeyi sıkarak içindekileri dışarı çıkarmak anlamındadır. Çamaşırı çevirerek sıkmak anlamında da kullanılır.  Hans Wehr 4th ed., page 720 (of 1303)

Bu kelime fiil kelimesi olup, çoğuldur. ‘Sıkarlar’ anlamındadır.

Eski Mısır tarihi bilgisine sahip olmayan mealciler veya tefsirciler bu fiile meyve sıkmak, üzüm sıkarak şarap yapmak gibi anlamlar vermişlerdir. Ancak bu tam olarak doğru değildir. Ayetin anlamını tam olarak yansıtmaz. Çünkü ayette hiçbir şekilde meyvelerden bahsedilmemektedir. Kuran’da ‘semeratin’ kelimesi meyve demektir. Açık ve nettir ki ayetlerde tahılların başaklarından, onların ekilmesinden, depolanmasından ve yağmur yağması ile tekrar bol başak elde edilmesinden bahsedilmektedir. Bu da bize Mısırlıların tahıl ürünlerini sıkacaklarını gösterir. Kısacası buğday, arpa, çavdar gibi ürünleri sıkacaklardır.

Tahıl ürünleri nasıl sıkılır?

Elbette bira yapılarak. Eski Mısır tarihine baktığımıza biranın ülke insanları için çok önemli bir yeri olduğunu görüyoruz. Eski Mısır birası kırmızıya yakın rengi ile, az alkol oranı ile hem temiz su kaynağı hem de besin olarak yaygın şekilde kullanılıyordu. Düşük alkol oranı bakterilerin üremesini önlüyordu. Aynı zamanda toksik etkisi (aşırı sarhoşluk verme) daha azdı. Bol su ve enerji vermesi ile de toplumda kabul görmüştü. Hem kamusal alanda hem de evlerde bol miktarda ve yaygın olarak bira yapılıyordu. Hatta piramitlerin yapımında çalışan işçilerin maaşlarının bira ile ödendiğini gösteren kesin belgeler mevcuttur.

Antik Mısır’da bira nasıl yapılıyordu? Kıcasa inceleyelim;

Arkeolojik bulgular bizlere bazı ipuçları veriyor. Bugünkü bira yapma tekniklerinden biraz farklı olsa da Mısırlıların uyguladığı teknikle çok etkin ve kısa sürede bira elde edildiğini biliyoruz. Mısırlılar bira yapımına tahılın (çoğunlukla buğday ve arpa) taşlar yardımı ile öğütülmesi ile başlıyorlardı. Un haline gelen tahıla az su ekliyorlar ve hamur haline getiriyorlardı. Çan boyutunda parçalara ayırdıkları bu hamuru fırınlarda az olacak şekilde pişiriyorlardı. Kısacası somun ekmeği yapıyorlardı. Bu ekmekleri parçalara bölüp bir kap içine koyuyorlardı. Üzerine su ekliyorlardı. İçine hurma, bal, bazı otlar ve baharatlar ekleyebiliyorlardı. Fermantasyon süresi tamamlandığında bu içeriği muhtemel ince bir bez torbası içine koyarak bir fıçının içine koyuyorlardı. Daha sonra ayakları ile veya elleri ile ezerek biranın posadan ayrılmasını, sıkılmasını sağlıyorlardı. Tıpkı ayette işaret edildiği gibi. Ayakları veya elleri yardımı ile sıkma eylemini gerçekleştiriyorlardı. Bez içinde kalan posa da ayrıca besin kaynağı olarak yenilebiliyordu. Posasından ayrılan bira fıçılara konup üzeri ince bir bezle kapatılıyordu. Daha sonra dinlenmeye alınıyordu.

Aşağıdaki resimde M.Ö. 21-17. yüzyıllar arası, Eski Krallık döneminde, Beni Hasan bölgesinde bir mezarda bulunan olayları tasvir eden canlandırma maketler görülmektedir. Eski Mısırlılar mezarlarına bu şekilde küçük maket insanlar koyarlardı. Öbür dünyada kendilerine bira yapsınlar diye :)

yusuf peygamber sikarlar bira sarhosluk veren icki hamren 7 yil kitlik 7 yil bolluk nil tasmasi

 

Aşağıdaki resimde ise bira yapmak için iki elleri ile bir bez torba içindeki ıslanmış ve mayalı ekmeği sıkan kadınlar görülmektedir. Bu sıkma ile posa bez içinde kalırken, dışarıya yani testi içine bira süzülür. 

bira sikan kadinlar antik eski misir yusuf peygamber kitlik 7 sene basak tahil 

Aşağıdaki resimde Orta Krallık döneminde yaşamış bir insanın mezarındaki (Meketre mezarı) maket modeli gösterilmiştir. Bu sahnede 2 oda görülüyor. 1. odada buğday/arpa öğütülüyor. Un haline getiriliyor. Una su katılarak hamur oluşturuluyor. Hamur çan boyutunda bölünüyor ve fırında pişiriliyor. Pişmiş ekmek parçalara ayrılıyor. Üzerine su katılıyor. Fermentasyon tamamlanınca bir bez torbası içine aktarılıyor ve sıkma işlemi başlıyor. Sıkma ile posa ile bira ayrılıyor. Elde edilen bira testilere dinlenmesi için bırakılıyor. 

Meketre mezarında elde edilen arkeolojik bulgular ayrıca çok önemlidir. Yusuf peygamberin yaşadığı dönem hakkında bizlere büyük işaretler verebilir. Bu konu ile ilgili kısa süre içinde bir makale inşallah yazılacaktır.    

yusuf peygamber ne zaman yasadi orta krallik kuran

Aşağıdaki resimde yukarıdaki resimdeki sıkarak bira yapan adam başka bir açıdan görülmektedir. Adamın fıçının içinde olduğuna dikkat edin lütfen.

yusuf peygamber meketre mezari antik misir bira yapimi insanlar sikar 

Aşağıdaki videoda ekmekten bira yapımını canlandıran maketin daha detaylı görüntüleri izlenebilir.

Aşağıdaki resimde bira yapımında bir bez torbanın kullanıldığını görüyoruz. Sıkma işlemi için olduğu düşünülür.

yusuf peygamber misir kuraklik ruya nil tasmasi

Daha detaylı bilgi almak için lütfen tıklayınız.

Ara sonuç olarak;

Kuran’ın yukarıdaki ayetleri antik/eski Mısır tarihi bilgilerine sahip olarak okunduğunda meyve sıkmanın değil de tahıl sıkma olan bira yapımının işaret edildiği rahatlıkla anlaşılır. Kuran’ın antik Mısır’da tahılın sıkılması ile bira yapıldığını işaret etmesi elbette ki büyük bir mucizedir. Muhammed peygamber antik Mısır’da tahıldan/başaktan bira yapıldığını elbette bilmiyordu.

Başka bir ayette ise Yusuf peygamberin zindandaki iki arkadaşının bir tanesinin efendisine sarhoşluk veren bir içecek sıktığını gördüğünü anlıyoruz.

Yüce Allah aşağıdaki 12:36 ayetinde şu şekilde buyurmaktadır;

Kuran Ayet No|Sure No|Ayet No|Ayet

Arapça okunuş

Meal

1630|12|36|وَدَخَلَ مَعَهُ ٱلسِّجْنَ فَتَيَانِ قَالَ أَحَدُهُمَآ إِنِّىٓ أَرَىٰنِىٓ أَعْصِرُ خَمْرًا وَقَالَ ٱلْءَاخَرُ إِنِّىٓ أَرَىٰنِىٓ أَحْمِلُ فَوْقَ رَأْسِى خُبْزًا تَأْكُلُ ٱلطَّيْرُ مِنْهُ نَبِّئْنَا بِتَأْوِيلِهِۦٓ إِنَّا نَرَىٰكَ مِنَ ٱلْمُحْسِنِينَ

Ve dehale meahus sicne feteyâni, kâle ehaduhumâ innî erânî a’sıru hamren, ve kâlel âharu innî erânî ahmilu fevka re’sî hubzen te’kulut tayru minhu, nebbi’nâ bi te’vîlihî, innâ nerâke minel muhsinîne.

Ve girdi onunla beraber zindana iki genç; dedi o ikisinden biri: “Doğrusu ben görürüm kendimi, sıkarım sarhoşluk veren bir içecek”; ve dedi diğeri: “Doğrusu ben görürüm kendimi, yüklenirim başımın üstünde ekmek, yer kuş ondan; haber ver bize tevilini/yorumunu onun; doğrusu biz görürüz seni güzel davrananlardan.”

 

Elbette 12:36 ayetindeki sıkma eyleminin kesin olarak 12:47, 12:48 ve 12:49 ayetlerinde işaret edilen tahıldan sıkarak bira elde etme olduğunu iddia edemeyiz. Üzümü sıkarak şarap elde edilmesi de işaret edilmiş olabilir. Ancak bira yapımının işaret edilme olasılığı şarap yapımından daha olasıdır. Bu 2 kişinin gördükleri birbirleri ile bağlantılı olabilir. Şöyle ki; ayette tahıl ürünü olan ekmeğin geçmesi bize bir işaret sunabilir. O iki kimseden bir tanesi ekmeği kafası üzerine yüklüyor, kuş ondan yiyor. Diğeri ise ekmeği suyla karıştırıp sarhoşluk veren bira elde ediyor olabilir. 

Antik Mısır arkeolojik delillere baktığımızda antik Mısır’da bira halk arasında şaraptan çok daha fazla yaygındı. Şarap pahalıydı, ulaşması güçtü. Ancak bira yapımı hem ucuzdu hem de kolaydı. Bu nedenle evlerde yaygın olarak yapılmaktaydı. Ayette (12:49insanların zikredilmesi daha geniş bir kitlenin işaret edildiğini düşündürür. Bu nedenlerle yukarıdaki ayetlerde tahıldan sıkarak bira elde edilmesinin işaret edildiğini anlamak gereklidir.

Sonuç olarak;

Kuran çağının ötesinde bilgiler vermiştir. 1400 yıl önce dünya üzerinde hiç kimsenin bilmediği antik Mısır hakkında inanılmaz doğru bilgiler sunmuştur. Kuran katmanlı bir yapıya sahiptir. Her çağda farklı mesajlar verir. Bu nedenle Kuran'ı yorumlamak çok önemlidir. Ne kadar çok bilgi sahibi olursak Kuran'ın sunduğu katmanlara o kadar kolay ulaşırız. En iyi örneği bu makalede gördük. 1400 yıldır bu ayetler meyve sıkmak olarak anlaşıldı. Ancak antik Mısır hakkında bilgimiz arttıkça ayetin günümüze olan yansıması ortaya çıktı. Yüce Allah ayetlerini ufuklarda ve içimizde gösterecektir. Biz de onları tanıyacağız.   

En doğrusunu Allah bilir.