Yüce Allah 16:79 ayetinde şu şekilde buyurmaktadır.
Kuran Ayet No|Sure No|Ayet No|Ayet Arapça okunuş Meal |
1978|16|79|أَلَمْ يَرَوْا۟ إِلَى ٱلطَّيْرِ مُسَخَّرَٰتٍ فِى جَوِّ ٱلسَّمَآءِ مَا يُمْسِكُهُنَّ إِلَّا ٱللَّهُ إِنَّ فِى ذَٰلِكَ لَءَايَٰتٍ لِّقَوْمٍ يُؤْمِنُونَ E lem yerev ilet tayri musahharatin fi cevvis semai, ma yumsikuhunne illallah, inne fi zalike le ayatin li kavmin yu'minun. Klasik Meal: Göğün boşluğunda boyun eğdirilmiş (musahhar kılınmış) kuşları görmüyorlar mı? Onları (böyle boşlukta) Allah'tan başkası tutmuyor. Şüphesiz, iman eden bir topluluk için bunda ayetler vardır. |
(الطَّيْرِ) t-tayri kelimesi kökü (طير) kuş (bird) anlamındadır. Lane's Lexicon, page 1956 (of 3039)
(جَوِّ) cevvi kelimesi kökü (جوو) yerin alçak ve çökmüş kısmı (A low or depressed part of the ground), bir şeyin iç kısmı (inside, interior) anlamındadır. Hans Wehr 4th ed., page 171 (of 1303) ve Lane's Lexicon, page 481 (of 3039)
(ٱلسَّمَآءِ) s-semai kelimesi gök (sema) anlamındadır. Yüce Allah üstümüzdeki bazı şeyleri gök olarak tanımlayabilmektedir (atmosfer, güneş sistemi ve evren). Gök kelimesini Dünya’nın atmosferi olarak tanımladığı ayetlere örnek olarak 8:11 ve 15:22 ayetleri verilebilir.
Bu kelimelerin anlamları daha detaylı olarak incelendiğinde ayetin anlamı aşağıdaki gibi olur.
# |
Kelime |
Anlam |
Kök |
1 |
elem: |
||
2 |
yerav: |
bakmadılar mı? |
راي |
3 |
ila: |
doğru | |
4 |
t-tayri: |
kuşlara |
طير |
5 |
musehharatin: |
O'nun emrine boyun eğdirilmiş |
سخر |
6 |
fi: |
içinde |
|
7 |
cevvi: |
aşağıya çökmüş olan iç kısmı |
جوو |
8 |
s-semai: |
göğün (atmosferin) |
سمو |
9 |
ma: |
yoktur |
|
10 |
yumsikuhunne: |
onları tutan |
مسك |
11 |
illa: |
başka |
|
12 |
llahu: |
Allah'tan |
|
13 |
inne: |
şüphesiz |
|
14 |
fi: |
içinde |
|
15 |
zalike: |
bunun |
|
16 |
layatin: |
ayetler |
ايي |
17 |
likavmin: |
bir kavim için |
قوم |
18 |
yu'minune: |
inanan |
امن |
Net olarak görüldüğü gibi Yüce Allah tek kelime ile mucizesini göstermektedir. Bu kelime (جَوِّ) cevvi kelimesidir. Yüce Allah bu kelimeyi kullanmasa ne olurdu?
s-semai kelimesini Yüce Allah bu ayette dünya atmosferi için kullanmıştır. Sadece (fi s-semai) kullanmış olsa idi kuşların dünya atmosferi içinde uçtuklarını anlayacaktık. Fakat kuşlar dünya atmosferinin üst tabakalarında uçamazlar. En yüksekten uçabilen benekli akbabalar dahi 11,2 kilometre yüksekliğe çıkabilmektedirler. Dünyanın atmosferi ise 500 kilometreden daha yüksektir.
Aşağıda NASA'dan alınan resimde kuşların sadece dünya atmosferinin yerçekimi nedeni ile en alt kısma-en aşağıya çökmüş olan trofosfer katmanında uçabildikleri görülür. Tam da ayetteki gibi kuşlar atmosferin (جَوِّ) cevvi kısmı içinde 'aşağı doğru çökmüş tabakası içinde' uçmaktadır.
Bu aşağıya doğru çökme yer çekimi marifeti ile gerçekleşmektedir. Dünya'nın yerçekimi atmosferi de etkilemekte ve atmosferi aşağıya doğru çekmektedir. En alt tabakada bulunan atmosfer tabakası bu nedenle yoğunluk ve basınç olarak yaşamamıza uygundur. Kuşların kanatları ancak yoğun bir hava tabakasında etkindir. Trofosfer katmanı üstünde atmosfer yoğunluğu çok az olduğu için kanatlar yeterli kaldırma gücü oluşturamaz ve kuşlar bu seviyelerde canlı kalabilseler dahi uçamazlar.
Ayetten kuşların havada kalmalarını sağlayan şeyin aşağı doğru çöken atmosfer ile ilgili olduğuna bir işaret vardır. Bu da havanın kaldırma kuvveti için yoğunluğun önemli olduğunun bir göstergesidir. Atmosferin yüksek tabakalarında hava yoğunluğu az olduğu için kaldırma kuvveti çok çok azdır. Uzaya çıkıldığında ise zaten hiç hava olmadığı için kanatlar hiç bir işe yaramayacaktır. İşte bütün bu işaretler inananlar için bir göstergedir, bir ayettir.
Yüce Allah (جَوِّ) cevvi kelimesini kullanarak bize kuşların dünya atmosferinin özel bir kısmında uçtuklarını bildirmektedir. Bu kısım atmosferin aşağı doğru çökmüş, hava bakımından üst katmanlara göre daha yoğun olan iç kısmıdır.
1400 yıl önce yaşamış olan Muhammed peygamber nasıl olur da bu detayı bilebilir?
O dönemler atmosferin tabakaları ve yükseklikleri bilinmiyordu. Atmosferin çok yükseklerinde hava yoğunluğunun çok az olması nedeni ile kanatların faydasız olacağının, oksijen seviyesinin çok azalması nedeni ile canlıların sağ kalamayacağının, kuşların sadece atmosferin alçak-çökmüş alanlarında uçabileceklerinin bilinmesi imkânsızdır. Yüce Allah tek kelime ile mucizesini gözler önüne sermiştir.