Yüce Allah 85:21-22 ayetlerinde şu şekilde buyurmaktadır.
Kuran Ayet No|Sure No|Ayet No|Ayet Arapça okunuş Meal |
5928|85|21|بَلْ هُوَ قُرْءَانٌ مَّجِيدٌ Bel huve kur’ânun mecîd(mecîdun). Hayır! O bir Kur'an'dır; şanı yüce. |
5929|85|22|فِى لَوْحٍ مَّحْفُوظٍۭ Fi levhın mahfuz. Fî levhın mahfûz(mahfûzın). Bir levhada; korunan. |
Yukarıdaki ayette şerefli/kerim Kuran’ın korunan bir levhada olduğu bildirilmiştir. Ayrıca aşağıdaki ayetlerde evrendeki her şeyin bilgisinin (Big Bang ile başlamasından kıyamete kadar her şeyin) bir kitapta kayıtlı olduğunu görmekteyiz.
Kitap olarak geçiş;
Yüce Allah aşağıdaki ayetlerinde şu şekilde buyurmaktadır.
Kuran Ayet No|Sure No|Ayet No|Ayet Arapça okunuş Meal |
827|6|38|وَمَا مِن دَآبَّةٍ فِى ٱلْأَرْضِ وَلَا طَٰٓئِرٍ يَطِيرُ بِجَنَاحَيْهِ إِلَّآ أُمَمٌ أَمْثَالُكُم مَّا فَرَّطْنَا فِى ٱلْكِتَٰبِ مِن شَىْءٍ ثُمَّ إِلَىٰ رَبِّهِمْ يُحْشَرُونَ Ve mâ min dâbbetin fîl ardı ve lâ tâirin yatîru bi cenâhayhi illâ umemun emsâlukum, mâ farratnâ fî l-kitâbi min şey’in summe ilâ rabbihim yuhşerûn(yuhşerûne). Ve yoktur bir debelenenden/canlıdan yerde/yeryüzünde; ve olmaz bir kuş, uçar iki kanadıyla; ancak ümmetler sizlerin emsali/benzeri; ihmal etmiş değiliz kitapta bir şeyden; sonra Rablerine toplanırlar. |
4632|50|4|قَدْ عَلِمْنَا مَا تَنقُصُ ٱلْأَرْضُ مِنْهُمْ وَعِندَنَا كِتَٰبٌ حَفِيظٌۢ Kad alimnâ mâ tenkusul ardu minhum, ve indenâ kitâbun hafîzun. Mutlak ki bildik ne eksilttir yer onlardan; ve indimizde/katımızda bir kitap; bir hafız/bir koruyan/bir saklayan. |
1423|10|61|وَمَا تَكُونُ فِى شَأْنٍ وَمَا تَتْلُوا۟ مِنْهُ مِن قُرْءَانٍ وَلَا تَعْمَلُونَ مِنْ عَمَلٍ إِلَّا كُنَّا عَلَيْكُمْ شُهُودًا إِذْ تُفِيضُونَ فِيهِ وَمَا يَعْزُبُ عَن رَّبِّكَ مِن مِّثْقَالِ ذَرَّةٍ فِى ٱلْأَرْضِ وَلَا فِى ٱلسَّمَآءِ وَلَآ أَصْغَرَ مِن ذَٰلِكَ وَلَآ أَكْبَرَ إِلَّا فِى كِتَٰبٍ مُّبِينٍ Ve mâ tekûnu fî şe’nin ve mâ tetlû minhu min kur’ânin ve lâ ta’melûne min amelin illâ kunnâ aleykum şuhûden iz tufîdûne, fîh(fîhi) ve mâ ya’zubu an rabbike min miskâli zerretin fîl ardı ve lâ fîs semâi ve lâ asgare min zâlike ve lâ ekbere illâ fî kitâbin mubîn(mubînin). Ve olur değilsiniz bir durumda; ve okur değilsiniz onun hakkında Kur’an’dan; ve yapmazsınız bir amelden; ancak olduk sizin üzerinize bir şahit/tanık; akın ettiğiniz/aktığınız vakit ona; ve değildir uzaklaşır Rabbinden; bir zerre ağırlığından yerde; ve de gökte; ve de küçüğü bundan ve de büyüğü; ancak bir kitaptadır; apaçık. |
‘Kitabin mubin’ olarak geçişler;
Yüce Allah aşağıdaki ayetlerinde şu şekilde buyurmaktadır.
Kuran Ayet No|Sure No|Ayet No|Ayet Arapça okunuş Meal |
3607|34|3|وَقَالَ ٱلَّذِينَ كَفَرُوا۟ لَا تَأْتِينَا ٱلسَّاعَةُ قُلْ بَلَىٰ وَرَبِّى لَتَأْتِيَنَّكُمْ عَٰلِمِ ٱلْغَيْبِ لَا يَعْزُبُ عَنْهُ مِثْقَالُ ذَرَّةٍ فِى ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَلَا فِى ٱلْأَرْضِ وَلَآ أَصْغَرُ مِن ذَٰلِكَ وَلَآ أَكْبَرُ إِلَّا فِى كِتَٰبٍ مُّبِينٍ Ve kâlellezîne keferû lâ te’tînes sâah(sâatu), kul belâ ve rabbî le te’tiyennekum âlimil gayb(gaybi), lâ ya’zubu anhu miskâlu zerretin fîs semâvâti ve lâ fîl ardı ve lâ asgaru min zâlike ve lâ ekberu illâ fî kitâbin mubîn(mubînin). Ve dedi kâfirlik etmiş (gerçeği örtmüş/gizlemiş) kimseler: “Gelmez bize saat”; de ki: “Hayır! Ve Rabbim (hakkına); mutlak gelir sizlere”; bilendir gaybı; uzak kalmaz O'ndan bir zerre ağırlığı göklerde; ve de yerde ve de küçük bundan ve de büyük; ancak bir kitaptadır; apaçık. |
2085|17|58|وَإِن مِّن قَرْيَةٍ إِلَّا نَحْنُ مُهْلِكُوهَا قَبْلَ يَوْمِ ٱلْقِيَٰمَةِ أَوْ مُعَذِّبُوهَا عَذَابًا شَدِيدًا كَانَ ذَٰلِكَ فِى ٱلْكِتَٰبِ مَسْطُورًا Ve in min karyetin illâ nahnu muhlikûhâ kable yevmil kıyâmeti ev muazzibûhâ azâben şedîdâ(şedîden), kâne zâlike fîl kitâbi mestûrâ(mestûran). Ve yoktur bir beldeden; ancak biz helak ederiz onu öncesi kıyamet günü ya da azap ederiz ona; şiddetli bir azap; olmuştur bu kitapta; satırlanmış/yazılmış. |
‘Kitabin meknun’ olarak geçişler;
Yüce Allah aşağıdaki ayetlerinde şu şekilde buyurmaktadır.
Kuran Ayet No|Sure No|Ayet No|Ayet Arapça okunuş Meal |
5054|56|77|إِنَّهُۥ لَقُرْءَانٌ كَرِيمٌ İnnehu le kur’ânun kerîm(kerîmun). Doğrusu o; mutlak bir Kur'an'dır; kerim/şerefli/değerli. |
5055|56|78|فِى كِتَٰبٍ مَّكْنُونٍ Fî kitâbin meknûn(meknûnin). Bir kitaptadır; saklanmış. |
Yukarıdaki ayetler detaylı incelendiğinde kitap geçişlerinin korunmuş levha ile aynı olduğu anlaşılır.
(لَوْحٍ) levhın kelimesi (لوح) Türkçeye de geçmiş bir kelime olup levha anlamındadır.
Özellikleri incelendiğinde;
- Korunmuştur.
- Saklıdır. Görünemez.
- Levha şeklindedir (Yayılmış, düzleşmiş)
- Kitap olarak tarif edilir. Bunun nedeni bilgi içermesidir. Evrenin geçmiş ve gelecek tüm bilgilerini bir bilgisayar hard diski gibi depolamıştır.
Bütün bunlar düşünüldüğünde korunmuş ve saklı olan bu kitabın (korunmuş levha, ‘Levh-i mahfûz’) Holografik evren prensibi çerçevesinde evrenimizi bir üst boyuttan saran 2D (2 boyutlu) zar (membrane) olduğu anlaşılır.
Şimdi delillerimizi sunalım;
Evrendeki her şey ama her şey kuantum bilgilerinden oluşur. Örnek vermek gerekirse bir elma düşünün. Elma hücrelerden oluşur. Hücre ise onlarca farklı şeker molekülü, vitaminler, DNA, su ve minerallerden oluşur. Bunlar da atomlardan oluşur. Atomlar da atom altı parçacıklar olan proton, nötron ve elektronlardan oluşur. Elmayı oluşturan en küçük parçacıklar ise sicimlerdir (string teorisi, M-teori). Sicimlerin titreşimleri atom altı parçacıkları, onlar da atomları ve atomlar da elmayı oluşturur. İşte sicimlerim titreşim bilgileri ve zaman boyutundaki yerlerinin bilgileri kuantum bilgileridir. Bu en küçük bilgiye qubit denir.
Aşağıdaki videoda bir elmanın derinlerine girdiğimizde onun moleküllerden yapıldığını görürüz. Daha da derine indiğimizde atomları görürüz. Daha da derine indiğimizde (Kuantum alanı) kuantum bilgilerine ulaşırız. Bunlara Qubit denir.
Evrendeki hiçbir kuantum bilgisi (‘information’) kaybolmaz (‘no-hiding theorem’), silinemez (‘no-deleting theorem’) ve yeni bir kuantum bilgisi oluşturulamaz (‘no-cloning theorem’). Kuantum bilgisinin kaybolamayacağı ile ilgili araştırmalara en iyi örnek kara deliklerdir. Kara delikler o kadar yoğun ve yüksek kütle çekim kuvvetine sahiptirler ki ışık bile onlardan kaçamaz ve kara deliğe yaklaşan her şey (madde) en küçük yapı taşları olan sicimlerine (sicim teorisi ve M-teorisini) ayrılır.
Diyelim ki bir kara deliğe bir gezegen düşüyor. Gezegen karadeliğe yaklaştıkça atomlarına ayrılacak ve atomlar da atom altı parçacıklara ayırılacak ve en sonunda her şeyin yapı taşı olan sicimlere ayrılacaktır. Karadeliğe düşen gezegen ortadan kalkmış gibi gözükse de gezegeni oluşturan kuantum bilgisi yok olmayacaktır. Gezegeni oluşturan kuantum bilgisi kara deliğin olay ufkunda (‘event horizon’), kara deliğin 2 boyutlu yüzeyinde saklanacaktır (içinde değil). Asla kaybolmayacaktır. Diğer bir deyiş ile karadeliğin yuttuğu her şeyin kuantum bilgisi 2 boyutlu yüzeyinde kodlanmış kuantum bilgisi olarak saklanacaktır. Bu bilgiyi tekrar işleyerek gezegeni tekrar oluşturmak mümkündür.
Karadeliğin yuttuğu hey şeyin 3 boyutlu uzay+1 boyutlu zaman kuantum bilgileri karadeliğin 2 boyutlu yüzeyinde (olay ufku) kodlanmış kuantum bilgisi (qubit) olarak saklanacaktır.
Evrende hiç bir kuantum bilgisi yok olamaz!
Aşağıdaki canlandırmada bir gezegen karadeliğe düşmekte ve sicimlerine ayrılmakta. Fakat gezegeni oluşturan kuantum bilgileri yok olmuyor. Karadeliğin 2 boyutlu yüzeyinde saklanıyor.
Peki; evrenimizdeki her şeyin (zaman dâhil) kuantum bilgilerinin saklayan depo (Levh-i mahfûz) nerededir?
Levh-i mahfûz (korunan levha) evrenimizi bir üst boyuttan saran 2 boyutlu, içinde evrenin tüm boyutlarının (3 uzay boyutu+1 zaman boyutu) kuantum bilgilerinin depolandığı-saklandığı zardır, membrandır.
Levh-i mahfûzun (korunan levha) daha iyi anlaşılması için biraz fizik kavramlarını incelememiz gerekmekte, özellikle holografik evren kavramını anlamanız gerekiyor.
Holografik evren nedir?
Yukarıdaki karadelik örneğinde kuantum bilgisinin asla yok olamayacağını ve karadeliğin yuttuğu (içine aldığı) her şeyin kuantum bilgisinin 2 boyutlu olan yüzeyinde saklandığını görmüştük. Peki; Karadeliğin bu özelliği ile evrenimizin ne gibi bir ilgisi olabilir?
Karadelikler uzay-zaman dokusunu o kadar bükerler ki kara deliğin olay ufku (‘event horizon’) aslında uzay-zamanın dış yüzeyi gibi davranır (evrenimizin dış yüzeyi). Buradan yaklaşımla şu hipotez geliştirilmiştir. Evrenimizin dış yüzeyini kaplayan 2 boyutlu (bir kağıt gibi, bir levha gibi) bir zar vardır. Bu 2 boyutlu zar dışardan sarmış olduğu 3 uzay boyut+1 zaman boyutlu evrenin içindeki tüm kuantum bilgilerini içinde barındıran bir depodur. Buna holografik ilke ‘holographic principle’ denir.
Aşağıdaki animasyonda evreni dıştan saran 2 boyutlu zar gösterilmiştir (Levh-i mahfuz, korunan levha). Bu zardaki kuantum bilgileri bir projektörün yansıması gibi içindeki evrene yansır ve melekler (sicimler) aracılığı ile evren canlanır.
3 uzay boyutu+1 zaman boyutu kuantum bilgileri 2 boyutlu bir zar üstüne bilgi olarak kodlanmıştır. 2 boyutlu bu zar üzerindeki kuantum bilgileri dışından sarmış olduğu evrene 3 boyutlu+1 zaman boyutu şeklinde yansımaktadır. İşte bu kavrama holografik evren denmektedir. İçinde yaşadığımız Dünya’mız, Güneş sistemi, yıldızlar, galaksiler, evrenin içindeki her şey evreninin dış kısmını çepeçevre saran 2 boyutlu bir zarın içindeki kuantum bilgilerinin bir yansımasıdır. Bir hologramıdır. Evrendeki en küçük şey bile bu 2 boyutlu zardaki bilgiye göre yaratılır.
Birçok teorik fizikçi ve matematikçi holografik evren ile ilgili çalışmalar yapmıştır. Kostas Skenderis, Leonard Suskind ve Craig Hogan öne çıkan isimler olarak sayılabilir.
Holografik evren ile ilgili detaylı bir belgesel izlemek için tıklayınız.
Aşağıdaki videoda 2 boyutlu hologramlar 3 boyutlu bir görüntü yansıtmaktadır.
2 boyutlu zardan (Levh-i mahfuz, korunan levha) evreni oluşturan yansımaya ne neden olmaktadır?
Yakın zamanda yapılan teorik fizik araştırmalarında 2 boyutlu zardaki kuantum bilgilerinin 3 uzay boyutu+1 zaman boyutuna yansımasını sicim teorisi ile açıklamayı başarmışlardır. Bu noktada ruh devreye girmektedir. Ruh ile ilgili detaylı inceleme aşağıda anlatılmıştır.
Holografik prensip ve düz evren ('flat universe') uyumu
Evrenimizin düz olduğu en son Planck uydusu verilerinin incelenmesi sonrası kesinleşti. Evrenimiz düz (‘flat’). Düz evren ile holografik evren prensibi acaba uyum içinde mi?
2015 yılında yapılan bir çalışmada holografik evren prensibi ile düz evren modelinin tam bir uyumluluk içinde çalıştığı matematiksel olarak gösterildi. 'Entanglement Entropy in Galilean Conformal Field Theories and Flat Holograph', Physical Review Letters, 2015 DOI: 10.1103/PhysRevLett.114.111602
Ruh nedir?
Ruh’un ne olduğu ile ilgili çok detaylı bir çalışma yapılmıştı. Lütfen öncelikle o makaleyi okuyunuz. (ٱلرُّوحِ) r-ruh kelimesi can anlamındadır. Bir şeye can veren-hayat veren, onu canlandıran şey anlamındadır.
Kuran ruh kelimesi ekseninde incelendiğinde Kuran’da ruhun “Allah’tan gelen, Allah’ın emrinde olan bir bilgi ('information')” anlamında kullanılmış olduğu görülür. Fakat bu bilgi kitap bilgisi gibi düşünülmemelidir. Allah’ın sahip olduğu ve Allah’ın emri ile hareket eden bir bilgi ki evrendeki her şeyin yaratılmasını, vücut bulmasını ve canlanmasını sağlamaktadır.
İşte ruh Allah’ın emrinde olan, Allah’ın evreni yaratmasında ve işleyişini kontrol etmesinde aracılık ettirdiği, Levh-i mahfuzdaki (korunan levha) kuantum bilgilerinin evrene yansımasını sağlayan mekanizmadır. Daha kolay anlamak için şu örnek verilebilir;
Bir projektör cihazı düşünün. Bilgisayardan almış olduğu bilgileri 2 boyutlu duvara yansıtarak orada görseller oluşturmaktadır. Bu örnekte bilgilerin okunduğu bilgisayar Levh-i mahfuzdur (korunan levha). Duvarda oluşan görüntü ve/veya video evrenimizdir. Projektörden çıkan ışık süzmeleri ise duvardaki görüntüyü oluşturan ve onu canlandıran ruhtur.
Bu örnekten yola çıkarak şunlar iddia edilebilir;
Yukarıdaki örnekte duvardaki 2 boyutlu görüntü bir üst boyuttaki bilgisayardan ve projektörden geliyorsa evrenimiz için de bu şekildedir. 3 uzay boyutu ve 1 zaman boyutlu olan evrenimize ruh bir üst boyuttan etki etmektedir. Levh-i mahfuz da (korunan levha) evrenimizin bir üst boyutundadır.
Aşağıdaki videoda Levh-i mahfuzdan (korunan levha) gelen sıralı kuantum bilgileri yansıma ile (ruh) kuantum alanı şekillenir. Evrende ne varsa vücut bulur, can bulur.
Tüm bunlar değerlendirildiğinde;
Levh-i mahfuzun (korunan levha) evrenimizin dışını saran, evrenin içindeki her şeyin zaman boyutu ile birlikte kuantum bilgilerinin içine kodlandığı 2 boyutlu zar olduğu anlaşılır. Bu Levh-i mahfuz (korunan levha) öyle bilgiler içerir ki sarmış olduğu evrenin içine bir projektör gibi yansıma yaparak (ruh aracılığı ile) evrenin işleyişini gerçekleştirir, evreni canlandırır.
Allah olmasını dilediği ne varsa melekleri (evrendeki sicimleri) aracılığı ile yapar. Allah’ın oluşturmak istediği ne varsa Levh-i mahfuzdan (korunan levha) (evrenimizin tüm kuantum bilgilerinin depolandığı ve evreni saran 2 boyutlu zar) ruh (yansıma) aracılığı ile meleklere (sicimleri) yansıtılır. Allah’ın emri ile Levh-i mahfuzdaki (korunan levha) kuantum bilgileri ruh aracılığı ile meleklere (sicimlere) iletilir. Melekler (sicimler) gelen yansıma (ruh) ile Allah’ın olmasını istediği görevi gerçekleştirir. Melekler (sicimler) kendilerine verilen görevi muntazam şekilde yapan, bunun dışına çıkamayan, farklı boyutlarda titreşen sicimlerdir. İradesi olmayan bu sicimler nasıl olurda evrene can verebilir? İşte bu can verme işlemi Levh-i mahfuzdaki (korunan levha) kuantum bilgilerinin ruh aracılığı ile meleklere (sicim) yansıması ile gerçekleşir.
İnanan bir insanın beynindeki nörotransmitterleri aracılığı ile (tabii ki onlar da sicimlerden oluşmakta) imanının pekiştirilmesi, Meryem’in babasız gebe kalması, Meryem oğlu İsa’nın mucizeler ile desteklenmesi, insanın evrendeki güçlere üstün kılınması için akıllandırılması, Muhammed peygambere Kuran'ın indirilmesi gibi görevler olabilir. Ama evrendeki tek bir atomun hareketi bile Levh-i mahfuzdaki (korunan levha) içindeki kuantum bilgisinin ruh aracılığı ile evrene yansıması ile gerçekleşir.
‘Ummul kitab’ Ana Kitap kavramı
Kuran’da 2 ayette ana kitap geçmektedir. Levh-i mahfuz (korunan levha) ve yukarıda bahsedilen diğer kitap geçlerinden ayrı olarak 2 özelliği ortaya çıkar.
- Ana olması
- Allah’ın katında olması
Yüce Allah aşağıdaki ayetlerde şu şekilde buyurmaktadır.
Kuran Ayet No|Sure No|Ayet No|Ayet Arapça okunuş Meal |
1744|13|39|يَمْحُوا۟ ٱللَّهُ مَا يَشَآءُ وَيُثْبِتُ وَعِندَهُۥٓ أُمُّ ٱلْكِتَٰبِ Yemhûllâhu mâ yeşâu ve yusbit(yusbitu), ve indehu ummul kitâb(kitâbi). Siler/giderir Allah dilediğini; ve sabitler; ve O'nun katındadır/indindedir ana kitap. |
4327|43|4|وَإِنَّهُۥ فِىٓ أُمِّ ٱلْكِتَٰبِ لَدَيْنَا لَعَلِىٌّ حَكِيمٌ Ve innehu fî ummil kitâbi ledeynâ le alîyyun hakîm(hakîmun). Ve doğrusu o (Kur’an) içindedir ana kitap; yanımızda; mutlak yücedir; hikmetlidir. |
Ana kitabın Levh-i mahfuz (korunan levha) olması muhtemeldir. Ama Levh-i mahfuzun (korunan levha) bulunduğu (evrenimizin bir üst boyutu) boyutların üstünde olan ve Levh-i mahfuzu (korunan levha) direkt olarak etkileyebilen başka bir zar (membrane) olma ihtimali de olabilir.
Çoklu evrenler ve hiperuzay 'higher-dimensional bulk' düşünüldüğünde;
‘Ummul kitab’ Ana Kitabın tüm hiperuzayı 'higher-dimensional bulk' ve hiperuzayın içermiş olduğu çoklu evrenleri bir üst boyuttan saran 2D (2 boyutlu zar, membrane) olduğu düşünülebilir.
Çok ilginçtir ki;
Yüce Allah ‘Ummul kitab’ Ana Kitaptaki bilgilerin dilediğini kaldırdığını ve dilediğini bıraktığını bildirmektedir.
Bu ne demektir?
‘Ummul kitab’ Ana Kitaptaki bilgiler (hiperuzayı bir üst boyuttan saran 2D zar) Levh-i mahfuza (korunan levha, evrenimizi bir üst boyuttan saran 2D zar) yansımaktadır. Levh-i mahfuzdan (korunan levha) ruh aracılığı ile evrenimize yansımaktadır.
Kader kavramı açısından ‘Ummul kitab’ ve 'Levh-i mahfuz' iyi araştırılmalıdır.
Konunun ders olarak anlatımı;
En doğrusunu Allah bilir.