NÛH’UN GEMİSİ VE CÛDÎ'NİN GPS KOORDİNATLARI
Kur’an’ın Bilimsel İşaretleri Işığında Bir Okuma
Kur’ân, yalnızca insanın kalbine hitap eden bir hidayet kitabı değildir; aynı zamanda tarihe, coğrafyaya, göklere ve yere sinmiş ilâhî işaretlerin de anahtarıdır. Bu makalede, Nûh’un gemisinin yerleştiği yer olarak bildirilen Cûdî ile ilgili olarak Kur’ân ayetlerinde saklı duran GPS koordinatlarını adım adım inceleyeceğiz.
Bu çalışma, “Kur’an’ın Bilimsel Mucizeleri – Nûh’un Gemisinin GPS Koordinatları / Cûdî’nin GPS Koordinatları” başlıklı sunumda ortaya konan verilerin makale formunda yeniden işlenmiş hâlidir.
1. Nûh, Ziusudra ve Sümer Kayıtları
Kur’ân’daki Nûh kıssası ile Mezopotamya’daki tufan anlatıları yan yana konulduğunda ilginç bir tablo ortaya çıkar. Sümer tabletlerinde, büyük tufandan önce Shuruppak’ın son kralı Ubara-Tutu olarak geçer. Bu kralın oğlu ise Ziusudradır. Sunumda bu bağlantı şöyle yorumlanır:
- Ubara-Tutu = Lokmân (Lokmân ile ilişkilendirme)
- Ubara-Tutu’nun oğlu Ziusudra = Nûh
Bu okuma, Nûh’un tarihsel bir figür olarak Sümer kayıtlarında “Ziusudra” ismiyle göründüğünü, Kur’ân’ın ise aynı karakteri “Nûh” adıyla anlattığını işaret eder.
(Resim 1) – Sümer coğrafyası, Shuruppak ve tufan alanını gösteren harita/görsel

2. Shuruppak Kazıları ve 1931 Sel Tabakası
1931 yılında Tell Fara (Shuruppak)’ta yapılan kazılarda, arkeologlar kalın ve belirgin bir tufan tortusu (flood deposit) tabakası keşfettiler. Bu tortu, geniş bir alana yayılan, tarihsel bir büyük selin jeolojik iziydi.
Bu bulgu:
- Sümer tufan anlatılarını,
- Nûh kıssasını,
- Mezopotamya’nın gerçek bir sel felaketi yaşamış olduğu gerçeğini
birbirine bağlayan güçlü bir arkeolojik delil niteliği taşır.
(Resim 2) – “Tell Fara flood deposit 1931” başlıklı kazı fotoğrafı / kesit görüntüsü

Tel Fera Kazıları

3. Kamer Suresi: Ay’ın Yarılması ve Nûh Kavmi
Sunumda bir sonraki aşamada Kamer Suresi (54. sure) ayetleri tek tek ele alınır. Ayetler hem Ay’ın yarılması mucizesini, hem de Nûh kıssasına geçişi anlatır.
3.1. Ay’ın Yarılması (54:1)
“Yaklaştı saat; ve yarıldı Ay (kamer).”
Bu ayet, surenin ilk ayetidir ve kıyamete yaklaşmayı ve bir mucize olarak kamerin yarılmasını haber verir. Sunumda 21.07.1969 tarihine, yani insanın Ay’a ilk kez ayak bastığı güne de dikkat çekilir; bu tarih, Ay ile ilgili Kur’ân ayetlerinin adeta tarihteki bir yansıması olarak görülür.
(Resim 3) – Ay’ın görüntüsü, Ay yarılması / Ay misyonu ile ilgili bir görsel
3.2. Mucizeyi Görenlerin Tavrı (54:2–5)
Devam eden ayetlerde şu çizgi öne çıkar:
- Bir ayet görseler bile yüz çevirirler ve “Bu süregelen bir sihirdir.” derler.
- Hakikati yalanlar, hevalarına uyarlar.
- Her işin bir karar yeri ve varacağı bir nokta olduğunu fark etmezler.
- Onlara gelen haberlerde, onları durdurmaya yetecek uyarılar, “muzdecer” (caydırıcı) bir hikmet vardır.
- “Ulaşan bir hikmettir; fakat uyarılar kâfirlere fayda vermez.”
Burada “hikmetin ulaşıcı olması”, Kur’ân’ın her çağa seslenen yönünü; “nuzur” (uyarılar) kavramı ise insanın tekrar tekrar uyarıldığı hâlde direnmesini anlatır.
3.3. Kıyamet Sahneleri (54:6–8)
Ayetler, çağrının yapıldığı zor bir gün tasviriyle devam eder:
- Gözler huşu içinde, dehşete kapılmış bakar.
- İnsanlar kabirlerinden fışkırmış, yayılan çekirgelere benzer.
- Hep birlikte çağırana doğru koşarlar.
- Kâfirler: “Bu, çok çetin bir gün!” derler.
Bu sahne, hem kıyametin hem de büyük tarihsel felâketlerin psikolojik manzarasını yansıtır.
3.4. Nûh Kavmine Geçiş (54:9–17)
Sonra Kur’ân, bu kozmik ve eskatolojik tablodan, Nûh kıssasına bağlanır:
- Nûh’un kavmi onu yalanlamış, “Mecnundur” demiş, onu adeta toplum dışına itmiştir.
- Nûh, Rabbine: “Ben yenildim; bana yardım et!” diye niyaz etmiştir.
- Ardından tufan sahnesi, hem tarihî bir olay, hem ilâhî adalet, hem de sembolik bir uyarı olarak anlatılır.
Ayetlerde tufan şöyle tasvir edilir:
- Göğün kapıları açılır; gökten boşanırcasına bir su gelir.
- Yeryüzü gözeler hâline gelir; yerden fışkıran sularla gökten yağan sular birleşir.
- Bu buluşma, önceden takdir edilmiş bir emir ve kader çerçevesindedir.
- Nûh, “özlü levhalar ve çiviler” üzerinde (sağlam levhalardan oluşan, perçinli bir gemide) taşınır.
- Gemi, Allah’ın gözetimi altında, bir tür ilâhî ödül/ceza sahnesi olarak akar gider.
- Bu hadise, “ibret için bırakılmış bir ayet” olarak korunmuştur.
- Ve her defasında tekrarlar: “Andolsun, Kur’ân’ı zikir için kolaylaştırdık; o hâlde düşünüp ibret alan yok mu?”
(Resim 4) – Tufan tasviri, yükselen sular, gemi ve dalgalar
Bu tekrar yapısı, hem Kamer suresinin ritmini hem de Nûh kıssasının önemini vurgular; çünkü ileride Cûdî’nin GPS koordinatlarını çözerken de yine Kur’ân’ın “ibret için bırakılmış” işaretlerini takip edeceğiz.
4. Ay’ın Yarılması ve 21 Temmuz 1969
Sunumda, 21.07.1969 tarihinde Ay’a yapılan insanlı yolculukla Kamer suresinin ilk ayeti arasında simbiyotik bir bağlantı kurulmaktadır:
- 21.07.1969’da Ay, insanlık tarihinde ilk kez doğrudan temas edilen bir gök cismi oldu.
- Kamer suresinin “yaklaştı saat ve yarıldı Ay” ifadesi, Ay’ın insanlık için yeni bir sayfa açtığı bu tarihle birlikte yeniden düşünülür.
Bu nokta, Kur’ân ayetlerinin zamana yayılmış mucizevî işaretleri bağlamında ele alınır; yani ayet, hem Nûh kıssasına açılan bir kapı, hem de modern çağın gök olaylarına bakan bir pencere olarak okunur.
(Resim 5) – Apollo misyonu, Ay yüzeyi veya astronot görseli
5. 2023’te Ashâb-ı Kehf Mağarasının Bulunması ve Kullanılan Metot
Sunum, Ashâb-ı Kehf örneğini ayrıntılı şekilde anlatır. 18. sure olan Kehf Suresi’nin 17. ayetinde, mağaranın:
- Güneş doğarken sağ taraftan eğilmesi,
- Batarken sol taraftan “makaslaması/çaprazlaması”,
- Gençlerin mağaranın “iç tarafındaki bir oyukta” bulunması
gibi detaylar verilir.
Bu ayet, yalnızca betimsel bir anlatım değil, aynı zamanda coğrafî bir kod gibi değerlendirilmiştir. Ayet, üç bölüme ayrıldığında:
- 2. kısım: 38 harf
- 3. kısım: 51 harf
şeklinde sayılmış ve bunların:
- 38 harf → 38° Kuzey
- 51 harf → 51. dakika Doğu
şeklinde kuzey enlemi ve doğu boylamının dakikasını verdiği görülmüştür.
Bu metodoloji ile 2023 yılında Ashâb-ı Kehf gençlerinin mağarasının yeri tespit edildiği ifade edilir.
(Resim 6) – Mağara girişi, güneş ışığı yönleri, koordinat haritası
Bu başarı, bizi şu soruya götürür:
“Aynı metodu Nûh’un gemisi için de uygulasak ne olur?”
6. Soru: Geminin Oturduğu Yeri Bildiren Bir Ayet Var mı?
Evet, var. Kur’ân’da Nûh’un gemisinin durduğu yer, tek ve net bir ayette geçer:
“…Gemi Cûdî üzerine oturdu…”
Hûd 11/44
Dolayısıyla Hûd Suresi 44. ayet, hem tufanın bitişini, hem suyun çekilişini, hem de geminin oturduğu dağın adını aynı anda veren tek ayettir.
Sunumda şu strateji izlenir:
- Cûdî’nin yerini bulmak için 4 veri gereklidir:
- Doğu derece
- Kuzey derece
- Doğu dakika
- Doğu saniye
Bu dört veriyi ayetten harf sayımıyla elde etmeye çalışacağız.
(Resim 7) – 11:44 ayetinin Arapça metninin slayt görüntüsü
7. Hûd 11/44 Ayetinin Metni ve Yapısı
Ayetin Arapça metni sunumda hem tam hâliyle hem de parçalanmış biçimde gösterilir. İçerik, mealen şöyledir:
- “Ey yer! Suyunu yut!”
- “Ey gök! Suyunu çek ve uzaklaştır!”
- Su çekilir, emir tamamlanır.
- Gemi Cûdî üzerine oturur.
- “Zalimler topluluğuna uzaklık olsun!” denir.
Bu ayet, iki ana bölüm ve Cûdî sonrası kısım olmak üzere üç yapı olarak ele alınır:
- Birinci Kısım: “Ey yer! Suyunu yut; ey gök! Suyunu çek; su çekildi, emir yerine geldi, gemi Cûdî üzerine oturdu.”
- İkinci Kısım: “Zalimler topluluğuna uzaklık olsun.”
- Cûdî kelimesinin belirlilik takılı ve takısız hâli: “جودي” ve “الجودي”
Harf sayımlarında, sunumda “+” işareti, uzatma harfleri / telaffuzda yer alan harfler dâhil edildiğini gösterir.
8. Birinci Veri: Doğu Derecesi – 52° Doğu
Ayetin, Cûdî kelimesine kadar olan ilk kısmının harfleri sayıldığında:
Birinci kısım 52 harf olarak bulunur.
Bu sayı, 52 derece Doğu boylamını işaret eder. Sunumda bu, “1. kısımda 52 harf (+)” notuyla vurgulanır.
Dolayısıyla:
Doğu derece = 52°
(Resim 8) – Ayetin ilk bölümünün, Cûdî kelimesine kadar işaretlenmiş Arapça metni ve “52 harf (+)” notu
9. İkinci Veri: Kuzey Enlemi – 24° Kuzey
Ayetin geri kalan kısmı, Cûdî kelimesi merkez alınarak ikiye ayrılır. Şu ifade üzerinde durulur:
الجودي وقيل بعدا للقوم الظالمين
Burada, “Cûdî üzerine yerleşti” ifadesi tamamlandıktan sonra gelen bölüm, belirlilik takısı dikkate alınmadan değerlendirildiğinde:
24 harf sayılır.
Bu 24 harf, sunumda kuzey paraleli olarak yorumlanır:
24 harf (+) → 24° Kuzey paralel
Böylece ikinci veri elde edilmiş olur:
Kuzey derece = 24°
(Resim 9) – “Cûdî” kelimesi sonrası harflerin 24 olarak sayıldığı şema
10. Üçüncü Veri: Doğu Dakikası – 26′ Doğu
Aynı ifade bu kez belirlilik takısı ile birlikte ele alınır:
- جودي → “Cûdî” (takısız)
- الجودي → “el-Cûdî” (belirli hâli, “o Cûdî”)
Belirlilik takısı (ال) eklendiğinde harf sayısı:
26 harf olarak bulunur.
Sunumda şu mantık kurulmaktadır:
- Takısız Cûdî (جودي) = bizi “Cûdî Dağı’nın bulunduğu bölgeye” götüren işaret,
- Belirlilik takılı Cûdî (الجودي) = bizi “tam olarak o Cûdî’ye”, yani nokta atışı koordinata götüren daha özel işaret.
Dolayısıyla:
26 harf (+) → 26. dakika Doğu
Üçüncü veri böylece netleşir:
Doğu dakikası = 26′
(Resim 10) – “Belirlilik takısı önemlidir” başlıklı slayt ve 24/26 harf karşılaştırma şeması
11. Dördüncü Veri: Doğu Saniyesi – 44″
Son veri, doğrudan ayetin kendi numarasından alınır:
- Ayet numarası: 11:44
Buradaki 44, doğu boylamının saniyesi olarak yorumlanır.
Sunumda bu kısım şöyle formüle edilir:
“Doğunun saniyesini elbette ayetin numarası verecektir. O da 44 saniyedir.”
Böylece dördüncü veri de tamamlanır:
Doğu saniyesi = 44″
12. Cûdî’nin GPS Değerlerinin Ortaya Çıkışı
Dört veri bir araya getirildiğinde Cûdî için şu koordinatlar elde edilir:
- Doğu boylamı: 52° 26′ 44″ E
- Kuzey enlemi: 24° N
Sunumun son slaytlarında, bu koordinat büyük puntolarla tekrar edilir:
“52° 26′ 44″ E, 24° N”
(Resim 11) – Harita üzerinde 52° 26′ 44″ Doğu / 24° Kuzey noktasını gösteren işaretleyici görsel
Bu nokta, hem 52. doğu meridyeninde, hem de 24. kuzey paralelinde yer alır. Sunumda, Kur’ân’ın 11:44 ayetinin içine gizlenmiş bir “koordinat şifresi” olduğu vurgulanır.
Son slaytta ise şu cümle ile tevazu ve teslimiyetle bitirilir:
“En doğrusunu Rabbimiz bilir.”
13. Metodolojinin Özeti: Kur’ân’da Harf Sayımı ve Coğrafî İşaretler
Bu çalışmada kullanılan yöntem iki ana örnek üzerinden gösterilmiştir:
- Ashâb-ı Kehf (18:17)
Ayet, harf gruplarına ayrılmış; 38 ve 51 harfli kısımlar, sırasıyla kuzey enlemi ve doğu dakikası olarak yorumlanmıştır. Bu sayede 2023 yılında mağaranın yeri tespit edildiği ifade edilmiştir. - Nûh’un Gemisi ve Cûdî (11:44)
- Cûdî’ye kadar olan kısım: 52 harf → 52° Doğu
- Cûdî sonrası bir bölüm: 24 harf → 24° Kuzey
- Belirli hâliyle Cûdî (الجودي): 26 harf → 26′ Doğu
- Ayet numarası: 44 → 44″ Doğu
Her iki örnekte de:
- Kur’ân ayetlerinin sadece anlam düzeyinde değil, harf diziliminde de derin mesajlar taşıdığı,
- Bu harf düzeninin, coğrafî koordinatlarla uyumlu bir şekilde okunabildiği,
- Tüm bunların “tesadüf” olarak açıklanmasının zor olduğu vurgulanır.
14. Sonuç: Kur’ân’ın Zikir İçin Kolaylaştırılmış Derinliği
Kamer suresinin tekrar tekrar vurguladığı bir cümle vardır:
“Andolsun, biz Kur’ân’ı zikir için kolaylaştırdık; düşünüp ibret alan yok mu?”
Bu çalışma, Kur’ân’ın:
- Hem tarihsel olaylara,
- Hem coğrafî koordinatlara,
- Hem de modern dönemin keşiflerine
çok boyutlu şekilde işaret edebildiğini gösteren örneklerden yalnızca biridir.
Nûh’un gemisinin Cûdî’ye oturmasıyla ilgili 11:44 ayeti, dört sayıdan oluşan bir GPS koduna dönüşmüş, 52°, 26′, 44″ Doğu ve 24° Kuzey şeklinde, harflerin arasından gün yüzüne çıkarılmıştır.
En nihayetinde hüküm şu cümlede toparlanır:
“En doğrusunu elbette Rabbimiz bilir.”