Yüce Allah aşağıdaki âyetlerinde şu şekilde buyurmaktadır;

Kuran Âyet No|Sure No|Âyet No|Âyet

Arapça okunuş

Meal

2062|17|35|وَأَوْفُوا۟ ٱلْكَيْلَ إِذَا كِلْتُمْ وَزِنُوا۟ بِٱلْقِسْطَاسِ ٱلْمُسْتَقِيمِ ذَٰلِكَ خَيْرٌ وَأَحْسَنُ تَأْوِيلًا

Ve evful keyle iza kiltum ve zinu bil kıstasi l-mustekim, zalike hayrun ve ahsenu te'vila.

Ve tam yerine getirin ölçüyü ölçtüğünüz zaman ve tartın doğru denge ile; bu iyidir ve en güzeldir sonuç olarak.

3111|26|181|أَوْفُوا۟ ٱلْكَيْلَ وَلَا تَكُونُوا۟ مِنَ ٱلْمُخْسِرِينَ

Evful keyle ve la tekunu minel muhsirin.

Tam yerine getirin ölçüyü ve olmayın kayba neden olan kimseler.

3112|26|182|وَزِنُوا۟ بِٱلْقِسْطَاسِ ٱلْمُسْتَقِيمِ

Ve zinu bil kıstasi l-mustekim.

Ve tartın doğru denge ile.

941|6|152|وَلَا تَقْرَبُوا۟ مَالَ ٱلْيَتِيمِ إِلَّا بِٱلَّتِى هِىَ أَحْسَنُ حَتَّىٰ يَبْلُغَ أَشُدَّهُۥ وَأَوْفُوا۟ ٱلْكَيْلَ وَٱلْمِيزَانَ بِٱلْقِسْطِ لَا نُكَلِّفُ نَفْسًا إِلَّا وُسْعَهَا وَإِذَا قُلْتُمْ فَٱعْدِلُوا۟ وَلَوْ كَانَ ذَا قُرْبَىٰ وَبِعَهْدِ ٱللَّهِ أَوْفُوا۟ ذَٰلِكُمْ وَصَّىٰكُم بِهِۦ لَعَلَّكُمْ تَذَكَّرُونَ

Ve la takrebu malel yetimi illa billeti hiye ahsenu hatta yebluga eşuddeh, ve evful keyle ve l-mizane bil kıst, la nukellifu nefsen illa vus'aha ve iza kultum fa'dilu ve lev kane za kurba, ve bi ahdillahi evfu, zalikum vassakum bihi leallekum tezekkerun.

Olgunluk çağına erişinceye kadar, iyiliği için olmadıkça yetimin malına dokunmayın. Tam yerine getirin ölçüyü ve tartıyı denge ile. Biz, gücünün yettiğinden fazlasını kişiye teklif etmeyiz. Yakın akrabanız da olsa konuştuğunuz zaman adaleti gözetin. Allah’a verdiğiniz sözü tutun. O, size bunları böylece öğütte bulundu, umulur ki öğüt alırsınız.

1039|7|85|وَإِلَىٰ مَدْيَنَ أَخَاهُمْ شُعَيْبًا قَالَ يَٰقَوْمِ ٱعْبُدُوا۟ ٱللَّهَ مَا لَكُم مِّنْ إِلَٰهٍ غَيْرُهُۥ قَدْ جَآءَتْكُم بَيِّنَةٌ مِّن رَّبِّكُمْ فَأَوْفُوا۟ ٱلْكَيْلَ وَٱلْمِيزَانَ وَلَا تَبْخَسُوا۟ ٱلنَّاسَ أَشْيَآءَهُمْ وَلَا تُفْسِدُوا۟ فِى ٱلْأَرْضِ بَعْدَ إِصْلَٰحِهَا ذَٰلِكُمْ خَيْرٌ لَّكُمْ إِن كُنتُم مُّؤْمِنِينَ

Ve ila medyene ehahum şuayba kale ya kavmi'budullahe ma lekum min ilahin gayruhu kad caetkum beyyinetun min rabbikum fe evful keyle ve l-mizane ve la tebhasun nase eşyaehum ve la tufsidu fil ardı ba'de ıslahıha zalikum hayrun lekum in kuntum mu'minin.

Medyen’e de kardeşleri Şuayb’ı. Dedi ki: “Ey halkım! Allah’a kulluk edin. Sizin için O’ndan başka ilâh yoktur. Rabbinizden size bir beyyinat gelmiştir. Tam yerine getirin ölçüyü ve tartıyı. İnsanlara mallarını eksik vermeyin. Düzeltildikten sonra yeryüzünde bozgunculuk yapmayın; eğer müminler iseniz bu, sizin için daha hayırlıdır.”

 

(ٱلْكَيْلَ) l-keyle kelimesi kökü (كيل) ölçmek (to measure) anlamındadır. Hans Wehr 4th ed., page 997 (of 13 03)

(زِنُوا۟) zinu kelimesi kökü (وزن) tartmak (to weight), tartı anlamındadır. Hans Wehr 4th ed., page 1248 (of 1303)

(بِٱلْقِسْطَاسِ) bil-kistasi kelimesi kökü (قسطس) denge (balance) anlamındadır.

 

Ne muhteşem ayetler!

Yeryüzünde yaşayan insanlar Kuran’ın bu mesajlarını anlayarak okusa ve hayatını Kuran’ın bu muhteşem mesajlarına göre düzenlese inanın yeryüzünde hiçbir kötülük, fesat kalmaz.

 

Rabbimiz ne güzel buyurmuş; ne ölçerseniz ölçün ancak ölçtüğünüz zaman ölçüyü tam yerine getirin. Ayetteki (ٱلْكَيْلَ) l-keyle kelimesi her türlü ölçmeyi ifade eder. Bu ayetleri alışverişteki terazide ağırlık ölçmeye indirgememek gereklidir. Her türlü ölçme düzgün yapılmalıdır.

Örneğin;

Ülkemizde deprem büyük bir tehdit. En ufak bir depremde binalar içlerinde masum insanlar ve yavrularımızla birlikte çöküyor. Binlerce can çöken binaların altında can veriyor veya sakat kalıyor. Niçin?

Çünkü binayı yapan müteahhit ölçüyü tam olarak yerine getirmiyor. Binada kullanılması gereken demirin kalite ölçülerine (çapına-kuvvetine-kıvrımına) uymuyor, betonun ölçülerine uymuyor (sertliği, kuvveti, dayanıklılığı), olması gereken zemin ölçülerine uymuyor. Sonunda ölçüye tam olarak yerine getirilmemiş bir bina ortaya çıkıyor. Bu bina çökmeye mahkumdur. Ancak bu noktada hemen belirtelim ki ölçüyü tam olarak yerine getirmeyen müteahhit ahiret hayatında ölçüyü tam olarak yerine getirmemesinin hesabını Rabbine verecektir.

Müteahhit haricinde ölçüyü kontrol etmekle hükümlü olan mühendisler de görevlerini tam olarak yapmadıkları için, ölçünün tam olarak yerine getirilmesini engelledikleri için hesap verecektir. 

26:181 ayetini lütfen tekrar okuyun. Ölçüyü tam olarak yerine getirmeyenler kayba neden olan insanlardır. Hem candan hem de maldan. Her şeyden.

Ölçü yapılan her yerde ve her zamanda ölçü tam olarak yerine getirilmelidir.

 

Rabbimiz ne güzel buyurmuş; tartın doğru denge ile.

(بِٱلْقِسْطَاسِ) bil-kistasi kelimesi denge anlamındadır. (زِنُوا۟) zinu kelimesi ise tartmak anlamındadır. Ancak ayetlerdeki denge ile tartma tıpkı yukarıda anlatılan ölçü gibi sadece alışverişlerdeki terazi ile ağırlık tartmaya indirgenmemelidir. Tartma işleminin amacı bir şeyin değerinin ölçülmesi işlemidir. Bu yöntem ağırlık için bir terazi olabilir. Ancak ağırlık haricinde başka şeyler de tartılabilir. Başarı gibi, yetenek gibi, meslekte deneyim gibi şeyler de tartılarak ölçeklendirilebilir.

Örneğin;

Kamuya bir mühendis alınacak. Açık olan pozisyona 2 kişi başvuru yaptı diyelim. Bu iki kişiden sadece bir tanesi alınacak. Bu kişiler özgeçmişlerini içeren dosyaları ile başvuru yapmışlar. Ayrıca bu kişiler sözlü mülakata alınıyor.

Bu kişilerin hangisini işe gireceğine karar verecek olan bir kişi bu iki kişiyi tartıya koyacaktır. Ancak bu kez tartı ağırlık tartmıyor. Onun yerine bu kişilerin başarılarını tartıyor.

Ayet ne diyor? Tartıyı doğru bir denge ile yapın. Alışverişte bu dengeyi sağlayan doğru ölçen bir terazidir. Ancak bu kişilerin başarılarını ölçmek için kullandığımız kriterler doğru ölçüm yöntemleri olmalı ve bu ölçüm kriterleri adaylara eşit olarak uygulanmalıdır. Yani doğru ölçüm tekniği ile dengeli şekilde (her adaya eşit şekilde) kişilerin başarıları tartılır.

Sonuç olarak;

Yapılan her türlü ölçme işlemi tam olarak yerine getirilmelidir. Ne fazla ne eksik. Tam olması gerektiği gibi. Her türlü tartma işlemi ise denge ile yapılmalıdır.

En doğrusunu Allah bilir.