Yüce Allah 2:165 ve 2:166 âyetlerinde şu şekilde buyurmaktadır;
Kuran Âyet No|Sure No|Âyet No|Âyet Arapça okunuş Meal |
172|2|165|وَمِنَ ٱلنَّاسِ مَن يَتَّخِذُ مِن دُونِ ٱللَّهِ أَندَادًا يُحِبُّونَهُمْ كَحُبِّ ٱللَّهِ وَٱلَّذِينَ ءَامَنُوٓا۟ أَشَدُّ حُبًّا لِّلَّهِ وَلَوْ يَرَى ٱلَّذِينَ ظَلَمُوٓا۟ إِذْ يَرَوْنَ ٱلْعَذَابَ أَنَّ ٱلْقُوَّةَ لِلَّهِ جَمِيعًا وَأَنَّ ٱللَّهَ شَدِيدُ ٱلْعَذَابِ Ve minen nasi men yettehızu min dunillahi endaden yuhıbbunehum ke hubbillah, vellezine amenu eşeddu hubben lillah, ve lev yerallezine zalemu iz yeravnel azabe, ennel kuvvete lillahi cemian, ve ennellahe şedidul azab. Ve insanlardan kimi tutar Allah’ın berisinden-astlarından eşler, severler onları Allah’ın sevgisi gibi; ve inanan kimselerin Allah için sevgisi daha sağlamdır-daha güçlüdür; ve eğer görselerdi zulmeden kimseler, azabı gördükleri vakit (görürlerdi) ki kuvvet bütünüyle Allah’a ait ve Allah'ın azabı çetin. |
173|2|166|إِذْ تَبَرَّأَ ٱلَّذِينَ ٱتُّبِعُوا۟ مِنَ ٱلَّذِينَ ٱتَّبَعُوا۟ وَرَأَوُا۟ ٱلْعَذَابَ وَتَقَطَّعَتْ بِهِمُ ٱلْأَسْبَابُ İz teberreellezinettubiu minellezinettebeu ve reavul azabe ve takattaat bihimul esbab. O vakit uzak durur tabi olunan kimseler tabi olan kimselerden ve görürler azabı; ve kesilir onlarla bağları. |
Bu ayetler tüm insanlara büyük bir derstir. Bugün üzülerek görmekteyiz ki bu ayetin muhatabı olan çok sayıda kimse vardır. Ancak ayeti anlamak istemeyenler bu ayetin kendilerini muhatap almış olabileceğini hiç düşünmezler. Derler ki: “Bu ayet Mekkeli müşrikleredir. Onların putları vardı. Onlara Allah’la birlikte taparlardı. Onları Allah’tan daha çok severlerdi. İşte bu ayet onlara gelmiştir.” Ancak durum onların düşündüğü gibi değildir. Ayetleri detaylı incelediğimizde;
2:166 ayetinden açıkça görürüz ki Allah’a şirk koşulan, tabi olunan, Allah’tan daha fazla sevilen şeyler insandır. Heykelden yapılmış şeyler değildir. 2:166 ayetinde 2 kez ‘ellezine’ kelimesi geçmektedir ki ‘kimseler’ demektir.
Demek ki insanlar bazı insanlara tabi olacaklar ve onları Allah’ı sever gibi sevecekler, hatta daha fazla ve güçlü sevecekler.
Günümüzde bu durumun gerçekleşmiş olduğunu görmekteyiz. Günümüzde insanların çoğu kendilerine kutsal kitapları iletmekle görevlendirilmiş resûlleri Allah’ı sever gibi severler. Hristiyanlar Îsa peygamberi Allah’ın haşa oğlu statüsüne getirmişler, Meryem’i ise ilahlaştırmışlardır. Bu iki beşerî o kadar fazla sevmektedirler ki Allah sevgileri geri planda kalmaktadır.
Ehli sünnette tabi olan kişiler Hristiyanların bu durumu görünce onları alabildiğine eleştirirler. Şirk içinde olduklarını, yaptıkları işlerin onların cehenneme götüreceğini söylerler. Oysa kendilerinin Hristiyanlardan hiçbir farkı yoktur.
Ehli sünnette tabi olanlar Resûl Muhammed’i Yüce Allah’ın haşa sevgilisi yapmışlar, Kuran’da tek bir yerde geçmemesine rağmen Kuran’da bile Yüce Allah’a ‘Ya habibim’ ‘Ya sevgilim’ dedirtmişlerdir.
Resûl Muhammed’i ölümsüz yapmışlar, her an her yerde olabildiğini iddia etmişler, rüyalar aracılığı ile insanlarla iletişim halinde olduğunu iddia etmişlerdir. Ahirette ise şefaat yetkisi altında Allah’ın hükmüne ortak etmişlerdir. Kısacası Muhammed peygamberi ilahlık seviyesine çıkarmışlar ve Yüce Allah’a ortak etmişlerdir. Resûl Muhammed peygamberin Allah’a şirk koşulma aracı yapılmasının arka planında tabii ki şeytan vardır. Resûl Muhammed peygamberin Allah’a ortak edilme süreci hadisler kanalı ile olmuştur. Yüce Allah’ın koruması altında olmayan hadisler içine dileyen dilediği gibi sözler eklemiştir.
O dönemde şeytanın vesvesesi ile Muhammed resûlü Allah’a ortak edecek hadisler insan şeytanlar tarafından ortaya atıldı. Bu hadisleri sözde denetimden geçiren Buhari, Tirmizi gibi insanlar belki iyi niyetliydiler, ancak Yüce Allah’ın kontrolünde bir denetim yapmadılar, çünkü resûl değillerdi. Hadis seçimleri ilahi değildi. Bunu yapmaları mümkün de değildi. Bu nedenle mezheplerin temelini oluşturan bu hadis kitapları şirk içeren birçok hüküm içermektedir. İşte bu hadis kitaplarını Allah’ın dini sanan kimseler bu kitaplardan okuduklarını uygulamaktadırlar. Ehli sünnete tabi olan bir kişi de şeytanın insanları saptırmak için bir aracı olan hadisleri okuya okuya Muhammed peygambere o kadar sevgi duymaya başlar ki bu sevgi Allah’a olan sevgisine eşit olur veya daha fazla olur.
Buhari’den örnek bir hadis;
“Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Üç özellik vardır; bunlar kimde bulunursa o, imanın tadını tadar: Allah ve Resûlünü herkesden fazla sevmek. Sevdiğini Allah için sevmek. Allah kendisini küfür bataklığından kurtardıktan sonra tekrar küfre dönmeyi, ateşe atılmak gibi çirkin ve tehlikeli görmek.” [Buhari, Sahih, İman,2/9 (I;9)]
Görüldüğü gibi Allah'ın yanına hadisler aracılığı ile Muhammmed resûlü eklemişlerdir.
İmamların, tarikat liderlerinin Allah’tan daha çok sevilmesi konusu;
Evet. Bir de bu konu vardır. Resûllerin Allah’a ortak koşulması yetmiyormuş gibi bir de tarikat liderleri Allah’a ortak koşulur. Tarikatlara üye olan kimselere sorum şudur? Allah’ı mı daha çok seviyorsunuz yoksa tabi olduğunuz tarikat liderini mi?
Tabi olunanlar tabi olanlardan ayrılacak;
Ahiret gününde resûlleri, imamları, tarikat liderlerini Allah’tan daha çok seven insanlar ile tabi olunan kişiler arası ayrılacaktır.
Sonuç olarak;
Sadece Kuran diyen, Kuran bize yeter diyen kimseler olarak biz resûllerin hepsini elbette severiz. Hatta Muhammed peygamberimizi ehli sünnete tabi olan kişilerden daha çok ve samimi severiz. Hadisler aracılığı ile Muhammmed peygamberimize atılmış iftiraları ve yalanları kabul etmeyiz ve onu savunuruz. Peygamberimizin bir pedofili olduğu yalanına karşı onu savunuruz. Çölde insanların gözlerini oydurtarak kör ettiği ve onlara su vermeden ölmelerini izlediği yalanına itibar etmeyiz. Hayber Muharebesi olarak geçen toplu katliama karşı çıkarız. Daha neler neler!
Resûllerin arasını asla ayırmayız. Birisini az sevip diğerini çok sevmeyiz. Ancak hiçbir şeyin sevgisi bizim için Yüce Allah’ın sevgisine eş olamaz.
Bir kişi kendisini her gün kontrol etmelidir. Ben Yüce Allah’tan başkasını daha fazla seviyor muyum diye?