Kuran’ın 18. suresi olan Kehf suresi içeriği açısından Kuran’ın en ilginç ve gizemli surelerinden birisidir. Bu surede Yüce Allah bize mağaraya sığınan gençler hakkında bilgi verir. Bu gençlerin kim oldukları ve sayıları tartışma konusu olup kesin olarak bilinememektedir. Bu makalenin amacı Allah kelimesi geçişleri ile mağaraya sığınan gençlerin sayısına bir işaret olup olmadığını incelemektir.
Yüce Allah’ın Allah kelimesini Kuran’da kasıtlı olarak yerleştirdiğini, bu yöntem ile bize bazı işaretler verdiğini birçok yerde tanık olmuştuk.
Örneğin;
Bal arısı (Nahl) suresinde sure başından bal arısı kelimesinin geçtiği 68. ayete 32 Allah kelimesi geçmekte, bu geçiş sayısı bize dişi ve kraliçe bal arısının kromozom sayısını vermekteydi. Yine Hadid (Demir) suresinde sure başından demir kelimesinin geçtiği 26. ayete 26 Allah kelimesi geçmekte, bu geçiş sayısı bize demir atomunun atom numarasını işaret etmekteydi. Ayrıca Saros döngüsü-Güneş ve Ay tutulması döngüsü (18 yıl, 11 gün, 8 saat), Güneş'in kendi etrafında dönüş süresi olan 24 gün (Ekvatorial, Sidereal) gibi bilimsel verilerin Allah kelimesi geçişleri ile Kuran'da bildirildiğini görmüştük.
Allah kelimesi geçişleri sistematik olarak bize bazı işaretler vermektedir. Kehf suresinde buna benzer bir işaret olabilir mi diye araştırdığımızda mucizevi şekilde bazı işaretler görürüz.
Kehf suresi 22. ayetinde bu gençlerin sayısı hakkında tartışma olacağı, bazı grupların 3 kişi, bazı grupların 5 kişi, bazı grupların da 7 kişi olduklarını tahmin ederek iddiada bulunacakları belirtilmektedir. Bu gençlerin sayısı en iyi bilenin tabiki Allah olduğu muhakkaktır. Ayette de "De ki: “Onların sayısını en iyi bilen Efendimdir.” buyurarak Allah net bir şekilde bunu göstermiştir. Fakat bu cümleden sonra "Onları bilen azdır" buyurarak azınlıkta olan (sayısı az olan) bazı kişilerin gençlerin sayısını doğru olarak bilebileceklerini buyurmuştur. Demek ki bu gençlerin sayısı Allah dışında bazı kişiler tarafından kesin olarak bilinebilecek. Bu nasıl olacaktır? Bu sorunun cevabının verilmesi Yüce Allah'ın göstermesi ile olacaktır. Yüce Allah bize bal arısı ve demir kelimesi geçtiği ayetlerde Allah kelimesi geçişleri ile işaretler vermişti. Aynı yöntemi uygulayarak bu gençlerin sayısına bir işaret bulunabilir mi?
Surenin 22. ayetinde;
2160|18|22|سَيَقُولُونَ ثَلَٰثَةٌ رَّابِعُهُمْ كَلْبُهُمْ وَيَقُولُونَ خَمْسَةٌ سَادِسُهُمْ كَلْبُهُمْ رَجْمًۢا بِٱلْغَيْبِ وَيَقُولُونَ سَبْعَةٌ وَثَامِنُهُمْ كَلْبُهُمْ قُل رَّبِّىٓ أَعْلَمُ بِعِدَّتِهِم مَّا يَعْلَمُهُمْ إِلَّا قَلِيلٌ فَلَا تُمَارِ فِيهِمْ إِلَّا مِرَآءً ظَٰهِرًا وَلَا تَسْتَفْتِ فِيهِم مِّنْهُمْ أَحَدًا
"Üç kişiydiler, dördüncüleri köpekleriydi." diyecekler. Şunu da diyecekler: "Beş kişiydiler, altıncıları köpekleriydi." Gaybı taşlamaktır/bilinmeyen şey hakkında atıp tutmaktır bu. Şöyle de derler: "Yedi kişidirler, sekizincileri de köpekleridir." De ki: "Onların sayısını Rabbim daha iyi bilir. Onlar hakkında bilgisi olan, çok azdır." O halde, onlar hakkında yüzeysel bir tartışma dışında hiçbir çekişmeye girme. Onlar hakkında, konuşup duranlardan hiç kimseye bir şey sorma.
Not: 22. ayetin Arapçası detaylı incelendiğinde: "Üç kişiydiler, dördüncüleri köpekleriydi." ve "Beş kişiydiler, altıncıları köpekleriydi." diyenler önce zikredilmiş ve recmen bil gayb (gaybı taşlamak, bilinmeyen şey hakkında atıp tutmak) buyrularak bunu diyenlerin bilinmedik bir şey hakkında atıp tuttukları belirtilmiştir ve eleştirilmiştir. Fakat "Yedi kişidirler, sekizincileri de köpekleridir." diyenler ile ilgili aynı ifade Yüce Allah tarafından kullanılmamıştır. Bu noktada Yüce Allah'ın bir işareti olabilir.
Seyekulune selasetun rabiuhum kelbuhum (Şunu da diyecekler: "Üç kişiydiler, dördüncüleri köpekleriydi.), ve yekulune hamsetun sadisuhum kelbuhum (Şunu da diyecekler: "Beş kişiydiler, altıncıları köpekleriydi.) recmen bil gayb (gaybı taşlamak, bilinmeyen şey hakkında atıp tutmak), ve yekulune seb'atun ve saminuhum kelbuhum (Şöyle de derler: "Yedi kişidirler, sekizincileri de köpekleridir.), kul rabbi a'lemu bi ıddetihim ma ya'lemuhum illa kalil, fe la tumari fihim illa miraen zahira, ve la testefti fihim minhum ehada.
22. ayet çok önemlidir. Bu ayette gençlerin sayısına dikkat çekme vardır. Demek ki bu ayetin işaret olarak alınması gerekir.
Surenin başından 22. ayete kadar kaç Allah kelimesi geçiyor diye saydığımızda mucizevi bir şekilde 7 sayısına ulaşırız. Yüce Allah bize bu gençlerin sayısının 7 olduğunu işaret etmiş olabilir. En doğrusunu Allah bilir. Yanlarında 1 tanede köpek olduğu kesin olduğuna göre (Yüce Allah ayette tartışma olmayacak şekilde belirtiyor) bu gençlerin sayısının 7 olması çok muhtemeldir ve yanlarında da 1 köpek vardır.
Allah kelimesi geçişi |
Kuran Ayet No|Sure No|Ayet No|Ayet Meal |
1. |
2139|18|1|ٱلْحَمْدُ لِلَّهِ ٱلَّذِىٓ أَنزَلَ عَلَىٰ عَبْدِهِ ٱلْكِتَٰبَ وَلَمْ يَجْعَل لَّهُۥ عِوَجَا ALLAH’a övgü olsun, kuluna kitabı indirmiş ve onda hiçbir eğriliğe yer vermemiştir |
2140|18|2|قَيِّمًا لِّيُنذِرَ بَأْسًا شَدِيدًا مِّن لَّدُنْهُ وَيُبَشِّرَ ٱلْمُؤْمِنِينَ ٱلَّذِينَ يَعْمَلُونَ ٱلصَّٰلِحَٰتِ أَنَّ لَهُمْ أَجْرًا حَسَنًا Dosdoğru... O’ndan gelecek şiddetli bir cezaya karşı uyarsın ve erdemli davranan müminlere kendileri için güzel bir ödülü müjdelesin. |
|
2141|18|3|مَّٰكِثِينَ فِيهِ أَبَدًا Ki orada sürekli kalacaklardır |
|
2. |
2142|18|4|وَيُنذِرَ ٱلَّذِينَ قَالُوا۟ ٱتَّخَذَ ٱللَّهُ وَلَدًا Ve “ALLAH çocuk edindi“ diyenleri de uyarsın. |
2143|18|5|مَّا لَهُم بِهِۦ مِنْ عِلْمٍ وَلَا لِءَابَآئِهِمْ كَبُرَتْ كَلِمَةً تَخْرُجُ مِنْ أَفْوَٰهِهِمْ إِن يَقُولُونَ إِلَّا كَذِبًا Ne onların, ne de atalarının bu konuda bir bilgileri yoktur. Ağızlarından ne büyük bir söz çıkıyor! Yalandan başka şey söylemiyorlar. |
|
2144|18|6|فَلَعَلَّكَ بَٰخِعٌ نَّفْسَكَ عَلَىٰٓ ءَاثَٰرِهِمْ إِن لَّمْ يُؤْمِنُوا۟ بِهَٰذَا ٱلْحَدِيثِ أَسَفًا Bu hadisi onaylamazlarsa onların ardından kendini sorumlu tutarak suçlayıp üzülecek misin? |
|
2145|18|7|إِنَّا جَعَلْنَا مَا عَلَى ٱلْأَرْضِ زِينَةً لَّهَا لِنَبْلُوَهُمْ أَيُّهُمْ أَحْسَنُ عَمَلًا Biz, kimlerin erdemli davranacağını sınamak için, üzerindeki maddelerle yeryüzünü süsledik. |
|
2146|18|8|وَإِنَّا لَجَٰعِلُونَ مَا عَلَيْهَا صَعِيدًا جُرُزًا Ve elbette biz onun üzerinde bulunanları çorak bir toprak haline dönüştüreceğiz. |
|
2147|18|9|أَمْ حَسِبْتَ أَنَّ أَصْحَٰبَ ٱلْكَهْفِ وَٱلرَّقِيمِ كَانُوا۟ مِنْ ءَايَٰتِنَا عَجَبًا Mağaradakilerin ve onlarla ilgili rakamların ilginç kanıtlarımızdan başka bir şey olduğunu mu sandın? |
|
2148|18|10|إِذْ أَوَى ٱلْفِتْيَةُ إِلَى ٱلْكَهْفِ فَقَالُوا۟ رَبَّنَآ ءَاتِنَا مِن لَّدُنكَ رَحْمَةً وَهَيِّئْ لَنَا مِنْ أَمْرِنَا رَشَدًا Gençler mağaraya sığındıklarında, “Efendimiz bize merhametini yağdır ve bu durumdan bize bir kurtuluş yolu göster“ demişlerdi. |
|
2149|18|11|فَضَرَبْنَا عَلَىٰٓ ءَاذَانِهِمْ فِى ٱلْكَهْفِ سِنِينَ عَدَدًا Bunun üzerine sayılı yıllar süresince mağarada kulaklarını kapadık. |
|
2150|18|12|ثُمَّ بَعَثْنَٰهُمْ لِنَعْلَمَ أَىُّ ٱلْحِزْبَيْنِ أَحْصَىٰ لِمَا لَبِثُوٓا۟ أَمَدًا Sonra onları dirilttik ki onların orada kalış sürelerini hangi grubun daha iyi hesaplayacağını bilelim. |
|
2151|18|13|نَّحْنُ نَقُصُّ عَلَيْكَ نَبَأَهُم بِٱلْحَقِّ إِنَّهُمْ فِتْيَةٌ ءَامَنُوا۟ بِرَبِّهِمْ وَزِدْنَٰهُمْ هُدًى Onların haberini sana gerçek olarak anlatıyoruz. Onlar Efendi’lerini onaylamış gençlerdi. Onların hidayetini arttırmıştık. |
|
2152|18|14|وَرَبَطْنَا عَلَىٰ قُلُوبِهِمْ إِذْ قَامُوا۟ فَقَالُوا۟ رَبُّنَا رَبُّ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ لَن نَّدْعُوَا۟ مِن دُونِهِۦٓ إِلَٰهًا لَّقَدْ قُلْنَآ إِذًا شَطَطًا Kalktıklarında kalplerini sağlamlaştırmıştık. “Efendimiz, göklerin ve yerin Efendisidir. O’ndan başka tanrı edinmeyeceğiz. Yoksa, yanlış söz söylemiş oluruz.“ |
|
3. |
2153|18|15|هَٰٓؤُلَآءِ قَوْمُنَا ٱتَّخَذُوا۟ مِن دُونِهِۦٓ ءَالِهَةً لَّوْلَا يَأْتُونَ عَلَيْهِم بِسُلْطَٰنٍۭ بَيِّنٍ فَمَنْ أَظْلَمُ مِمَّنِ ٱفْتَرَىٰ عَلَى ٱللَّهِ كَذِبًا “Şu halkımız O’ndan başkasını tanrılar edindi. Onların tanrı olduğunu açık bir delille kanıtlamaları gerekmez miydi? ALLAH’a karşı yalan uydurandan daha zalim kim olabilir?“ |
4. |
2154|18|16|وَإِذِ ٱعْتَزَلْتُمُوهُمْ وَمَا يَعْبُدُونَ إِلَّا ٱللَّهَ فَأْوُۥٓا۟ إِلَى ٱلْكَهْفِ يَنشُرْ لَكُمْ رَبُّكُم مِّن رَّحْمَتِهِۦ وَيُهَيِّئْ لَكُم مِّنْ أَمْرِكُم مِّرْفَقًا “Madem ki siz onlardan ve ALLAH’ın dışında hizmet ettiklerinden ayrıldınız, öyleyse mağaraya sığının. Olur ki Efendiniz size rahmetini yağdırır, işinizde size olumlu sonuç hazırlar.” |
5.-6. |
2155|18|17|وَتَرَى ٱلشَّمْسَ إِذَا طَلَعَت تَّزَٰوَرُ عَن كَهْفِهِمْ ذَاتَ ٱلْيَمِينِ وَإِذَا غَرَبَت تَّقْرِضُهُمْ ذَاتَ ٱلشِّمَالِ وَهُمْ فِى فَجْوَةٍ مِّنْهُ ذَٰلِكَ مِنْ ءَايَٰتِ ٱللَّهِ مَن يَهْدِ ٱللَّهُ فَهُوَ ٱلْمُهْتَدِ وَمَن يُضْلِلْ فَلَن تَجِدَ لَهُۥ وَلِيًّا مُّرْشِدًا Tan ağardığında, onlar mağara boşluğunda iken, mağaralarının üzerinden Güneşin sağa doğru hareket ettiğini, battığı zaman da onları yalayıp sola doğru kaydığını görürdün. Bu, ALLAH’ın işaretlerindendir. ALLAH kime yol gösterirse o kişi doğruyu bulmuştur; kimi de saptırırsa onun için aydınlatıcı bir dost bulamazsın |
2156|18|18|وَتَحْسَبُهُمْ أَيْقَاظًا وَهُمْ رُقُودٌ وَنُقَلِّبُهُمْ ذَاتَ ٱلْيَمِينِ وَذَاتَ ٱلشِّمَالِ وَكَلْبُهُم بَٰسِطٌ ذِرَاعَيْهِ بِٱلْوَصِيدِ لَوِ ٱطَّلَعْتَ عَلَيْهِمْ لَوَلَّيْتَ مِنْهُمْ فِرَارًا وَلَمُلِئْتَ مِنْهُمْ رُعْبًا Uykuda olmalarına rağmen onları uyanık sanırsın. Onları sağa ve sola doğru çeviririz. Köpekleri de kollarını eşikte uzatmıştır. Onlara baksaydın onlardan dönüp kaçardın ve onlardan dolayı korkuyla dolardın. |
|
2157|18|19|وَكَذَٰلِكَ بَعَثْنَٰهُمْ لِيَتَسَآءَلُوا۟ بَيْنَهُمْ قَالَ قَآئِلٌ مِّنْهُمْ كَمْ لَبِثْتُمْ قَالُوا۟ لَبِثْنَا يَوْمًا أَوْ بَعْضَ يَوْمٍ قَالُوا۟ رَبُّكُمْ أَعْلَمُ بِمَا لَبِثْتُمْ فَٱبْعَثُوٓا۟ أَحَدَكُم بِوَرِقِكُمْ هَٰذِهِۦٓ إِلَى ٱلْمَدِينَةِ فَلْيَنظُرْ أَيُّهَآ أَزْكَىٰ طَعَامًا فَلْيَأْتِكُم بِرِزْقٍ مِّنْهُ وَلْيَتَلَطَّفْ وَلَا يُشْعِرَنَّ بِكُمْ أَحَدًا Böylece onları uyandırdık ki birbirlerine sorsunlar. Onlardan biri, “Ne kadar kaldınız?“ diye sordu. “Bir gün, yahut günün bir parçası kadar kaldık“ dediler. “Ne kadar kaldığınızı Efendiniz daha iyi bilir. Birinizi şu para ile şehre gönderelim de en temiz ve leziz yiyecekleri seçip size bir azık getirsin. Dikkatli davranarak kimsenin dikkatini üstüne çekmesin“ diye eklediler. |
|
2158|18|20|إِنَّهُمْ إِن يَظْهَرُوا۟ عَلَيْكُمْ يَرْجُمُوكُمْ أَوْ يُعِيدُوكُمْ فِى مِلَّتِهِمْ وَلَن تُفْلِحُوٓا۟ إِذًا أَبَدًا “Onlar sizi görseler sizi taşlarlar/kovarlar veya sizi zorla kendi dinlerine döndürürler ki bu durumda asla başarıya ulaşamazsınız.” |
|
7 |
2159|18|21|وَكَذَٰلِكَ أَعْثَرْنَا عَلَيْهِمْ لِيَعْلَمُوٓا۟ أَنَّ وَعْدَ ٱللَّهِ حَقٌّ وَأَنَّ ٱلسَّاعَةَ لَا رَيْبَ فِيهَآ إِذْ يَتَنَٰزَعُونَ بَيْنَهُمْ أَمْرَهُمْ فَقَالُوا۟ ٱبْنُوا۟ عَلَيْهِم بُنْيَٰنًا رَّبُّهُمْ أَعْلَمُ بِهِمْ قَالَ ٱلَّذِينَ غَلَبُوا۟ عَلَىٰٓ أَمْرِهِمْ لَنَتَّخِذَنَّ عَلَيْهِم مَّسْجِدًا Böylece onları buldurduk ki ALLAH’ın sözünün gerçek olduğunu öğrensinler ve o an konusunda da kuşkuları kalmasın. Halk onların durumunu aralarında tartışırken bir kısmı, “Onların üzerine bir bina yapın“ dedi. Efendi’leri onları daha iyi bilir. Onların durumuna karar verme yetkisini ellerine geçirenler, “Onların üstüne bir mescid yapacağız“ dediler. |
Allah'ın gençlerin sayısına dikkat çektiği ayet |
2160|18|22|سَيَقُولُونَ ثَلَٰثَةٌ رَّابِعُهُمْ كَلْبُهُمْ وَيَقُولُونَ خَمْسَةٌ سَادِسُهُمْ كَلْبُهُمْ رَجْمًۢا بِٱلْغَيْبِ وَيَقُولُونَ سَبْعَةٌ وَثَامِنُهُمْ كَلْبُهُمْ قُل رَّبِّىٓ أَعْلَمُ بِعِدَّتِهِم مَّا يَعْلَمُهُمْ إِلَّا قَلِيلٌ فَلَا تُمَارِ فِيهِمْ إِلَّا مِرَآءً ظَٰهِرًا وَلَا تَسْتَفْتِ فِيهِم مِّنْهُمْ أَحَدًا "Üç kişiydiler, dördüncüleri köpekleriydi." diyecekler. Şunu da diyecekler: "Beş kişiydiler, altıncıları köpekleriydi." Gaybı taşlamaktır/bilinmeyen şey hakkında atıp tutmaktır bu. Şöyle de derler: "Yedi kişidirler, sekizincileri de köpekleridir." De ki: "Onların sayısını Rabbim daha iyi bilir. Onlar hakkında bilgisi olan, çok azdır." O halde, onlar hakkında yüzeysel bir tartışma dışında hiçbir çekişmeye girme. Onlar hakkında, konuşup duranlardan hiç kimseye bir şey sorma. |
Yüce Allah mağaraya sığınan gençlerin sayısına dikkat çektiği 22. ayete kadar 7 Allah kelimesi geçirmiştir. Bu 7 sayısı gençlerin sayısına büyük bir işaret olabilir.
En doğrusunu Allah bilir.