Yüce Allah aşağıdaki âyetlerinde şu şekilde buyurmaktadır;

Kuran Âyet No|Sure No|Âyet No|Âyet

Arapça okunuş

Meal

4359|43|36|وَمَن يَعْشُ عَن ذِكْرِ ٱلرَّحْمَٰنِ نُقَيِّضْ لَهُۥ شَيْطَٰنًا فَهُوَ لَهُۥ قَرِينٌ

Ve men ya'şu an zikrir rahmani nukayyıd lehu şeytanen fe huve lehu karin.

Ve kim yüz çevirirse zikrinden (Kuran) Rahman'ın, tayin ederiz onun için bir şeytan, artık o onun için bir yoldaştır.

4360|43|37|وَإِنَّهُمْ لَيَصُدُّونَهُمْ عَنِ ٱلسَّبِيلِ وَيَحْسَبُونَ أَنَّهُم مُّهْتَدُونَ

Ve innehum le yasuddunehum anis sebili ve yahsebune ennehum muhtedun.

Ve doğrusu onlar (şeytanlar) mutlaka onları saptırırlar yoldan, fakat onlar zannederler ki kendileri hidayet üzerindeler.

4361|43|38|حَتَّىٰٓ إِذَا جَآءَنَا قَالَ يَٰلَيْتَ بَيْنِى وَبَيْنَكَ بُعْدَ ٱلْمَشْرِقَيْنِ فَبِئْسَ ٱلْقَرِينُ

Hatta iza caena kale ya leyte beyni ve beyneke bu'del meşrikayni fe bi'sel karin.

Nihayet bize geldiği zaman der: “Ah! Keşke olsaydı benimle senin aranda uzak-ayrılmış iki doğu; öyleyse ne kötü bir ortaklık.

 

(بُعْدَ) bu'del kelimesi kökü (بعد) uzaklık (distance), uzak (far away, far off), uzak kalmak (keep away), ayrı olmak (to be seperated) anlamındadır. Hans Wehr 4th ed., page 80 (of 1303).

(ٱلْمَشْرِقَيْنِ) meşrikayni kelimesi kökü (شرق) doğu (east) anlamındadır. Hans Wehr 4th ed., page 546 (of 1303).

43:38 ayeti öncesi ayetler incelendiğinde Rahman’ın öğüdü olan Kuran’dan yüz çevirenlere Yüce Allah'ın yoldaş olan bir şeytan atadığı anlaşılır. Bu şeytan sürekli olarak o kişiyle birlikte olup o kişiyi doğru yoldan saptırmaktadır. Bu kişi de doğru yoldan sapmış olmasına rağmen kendisinin doğru yol üzerinde olduğunu zannetmektedir.

Ancak durum onun düşündüğü gibi değildir. Öldüğünde ve ahiret evreninde dirildiğinde artık gerçekleri görmektedir. Gerçekleri apaçık gördüğü için 43:38 ayetinde çok ilginç bir şey dilemektedir.

Kendisini saptıran şeytan ile kendisi arasında uzak-ayrılmış iki doğu kadar mesafe olmasını dilemektedir. İki doğu kelimesi ‘meşrikayniçok önemlidir. İki doğu kelimesini ne anlama geldiğini modern bilimin gelişmesi ile şu an anlıyoruz. Ancak modern bilim öncesi iki doğuyu batı ve doğu olarak anlamlandırmışlardır. Ancak böyle bir çeviriye gerek yoktur. Çünkü gerçekten içinde yaşadığımız yeryüzünde (Dünya’da) iki doğu mevcuttur.

Bu iki doğu 2 paralel evrendeki doğulardır. Bu 2 paralel evrenin bir tanesi biz insanların içinde yaşadığı evrendir. Diğer paralel evrende ise bilinmeyen-görünmeyen varlıklar (cinler) yaşamaktadır. Bu cinlerin halk arasında bilinen hurafe cinler ile hiçbir ilgisi yoktur. Bu akıllı ve kendilerine insanlar gibi sorumluluk yüklenen varlıklar paralel evrende yaşarlar. Bizim Dünya’mızla aynı mekandadırlar. Ancak farklı boyutta oldukları için bu iki paralel evrendekiler birbirleri ile asla iletişim halinde olamazlar. Asla birbirlerine ulaşamazlar. Birbirleri arasında Planck mesafesi kadar bir uzaklık olmasına rağmen farklı boyutlarda oldukları için birbirleri arasında ulaşılamaz bir mesafe vardır.

iki dogu iki bati rahman suresi cinler paralel evren ve kuran

Görünmeyen-algılanamayan-fark edilemeyen varlıkların yaşadığı paralel evrenlerdeki 2 doğu ve 2 batı Rahman suresinde işaret ediliyor.    

Yüce Allah 55:17 âyetinde şu şekilde buyurmaktadır;

Kuran Âyet No|Sure No|Âyet No|Âyet

Arapça okunuş

Meal

4916|55|17|رَبُّ ٱلْمَشْرِقَيْنِ وَرَبُّ ٱلْمَغْرِبَيْنِ

Rabbul meşrikayni ve rabbul magribeyn.

Rabbidir iki doğunun ve Rabbidir iki batının.

 

Rahman suresi 17. ayette geçen bu 2 doğu ve 2 batı tam olarak 2 paralel evrenlerdeki 2 doğu ve 2 batıdır. 

Özetle; 

43:38 ayetinde şeytan tarafından saptırılmış kişi aslında çok doğru bir söz söylemektedir. Şeytan ile arasında 2 paralel evrendeki iki doğu kadar mesafe olmasını istemektedir. Yani aralarında asla ulaşılamaz bir uzaklık istemektedir.

Cinler: 31 süpersimetrik karanlık parçacığın oluşturduğu alemde yaşayan görünmez ve kendilerine insanlar gibi sorumluluk yüklenen varlıklar

En doğrusunu Allah bilir.