Evrenin/evrenlerin yaratıcısı-programcısı ve efendisi olan Rabbe hangi durumlarda sığınılacaktır? Nas suresi

114. sure olan Nas suresinde evrenin/evrenlerin yaratıcısı-programcısı ve efendisi olan Rabbimiz hangi durumda kendisine sığınılacağını bildiriyor. Felâk suresinde ayrı olarak sığınılacak şeyler işaret edilmiştir. Bu konu ile ilgili inceleme için aşağıdaki makale okunabilir.

Evrenin/evrenlerin yaratıcısı-programcısı ve efendisi olan Rabbe hangi durumlarda sığınılacaktır? Felak suresi

Yüce Allah 114:1 âyetinde şu şekilde buyurmaktadır;

Kuran Âyet No|Sure No|Âyet No|Âyet

Arapça okunuş

Meal

6229|114|1|قُلْ أَعُوذُ بِرَبِّ ٱلنَّاسِ

Kul eûzu bi rabbin nâs(nâsi).

De ki: ‘Sığınırım Rabbine insanların.’

 

Bu ayette tıpkı Felâk suresindeki gibi Yüce Allah’ın Rabb sıfatına bir işaret vardır. Evrenin/evrenlerin yaratıcısı-programcısı ve efendisi olan, tüm insanların da Rabbi olana sığınılması gerektiği vurgulanmaktadır.

Yüce Allah 114:2 âyetinde şu şekilde buyurmaktadır;

Kuran Âyet No|Sure No|Âyet No|Âyet

Arapça okunuş

Meal

6230|114|2|مَلِكِ ٱلنَّاسِ

Meliki n-nâs(nâsi).

Hükümdarına insanların.

 

(مَلِكِ ) meliki kelimesi kökü (ملك) hükümdar-egemen güç-hünkâr (sovereign), kral (king), tekerk (monarch) anlamındadır.

114:2 ayetinden anlıyoruz ki Yüce Allah insanların tek kralı, tek hükümdarı, tek hünkarı, tekerk olanıdır. Hem içinde yaşadığımız evrenimizde hem de ahiret evreninde tüm insanların hükümdarı tek Allah’tır.

Yüce Allah 114:3 âyetinde şu şekilde buyurmaktadır;

Kuran Âyet No|Sure No|Âyet No|Âyet

Arapça okunuş

Meal

6231|114|3|إِلَٰهِ ٱلنَّاسِ

İlâhin nâs(nâsi).

İlahına insanların.

 

114:3 ayetinde Yüce Allah'ın ilah yönü yani tanrı yönü işaret edilmiştir. Yüce Allah insanların sığınabileceği tek ilahtır. 

Yüce Allah 114:4 âyetinde şu şekilde buyurmaktadır;

Kuran Âyet No|Sure No|Âyet No|Âyet

Arapça okunuş

Meal

6232|114|4|مِن شَرِّ ٱلْوَسْوَاسِ ٱلْخَنَّاسِ

Min şerri l-vesvâsi l-hannâs(hannâsi).

Şerrinden geride olup-gizlenen fısıldayıcının.

 

(ٱلْوَسْوَاسِ) l-vesvasi kelimesi kökü (وسوس) birinin nefesi içinde konuşmak (to speak under one’s breath), fısıldamak (whisper), damla damla kötülük aşılamak (to instill evil), dolaylı söz söyleme-amacı gizleyerek (insinuation), birisini ayartma (temptation) anlamındadır. Hans Wehr 4th ed., page 1254 (of 1303)

(ٱلْخَنَّاسِl-hannas kelimesi kökü (خنس) geride kalan (remain behind), geri kalan (lag), gizlenen-saklı (hidden) anlamındadır. Steingass, page 343 (of 1241) ve  Lane's Lexicon, page 819 (of 3039).

Yüce Allah 114:5 âyetinde şu şekilde buyurmaktadır;

Kuran Âyet No|Sure No|Âyet No|Âyet

Arapça okunuş

Meal

6233|114|5|ٱلَّذِى يُوَسْوِسُ فِى صُدُورِ ٱلنَّاسِ

Ellezî yuvesvisu fî sudûrin nâs(nâsi).

O ki fısıldar insanların göğüslerinde.

 

(صُدُورِ) sudurin kelimesi kökü (صدر) göğüs kafesi (chest), göğüs (bosom- breast) anlamındadır.

114:4-5 ayetleri birlikte değerlendirildiğinde geride kalıp gizlice fısıldayan şeyin insanların içinde olan bir şey olduğu ortadadır. Bu fısıldayan ve kötülükler aşılayan bu şeyin insanın içindeki ‘id’ olduğu ortadadır. 'id' olarak bilinen insanın kişiliğinin ahlaksız ve kötü tarafı başka ayetlerde işaret ediliyor. 

91:7 Ve nefse (benliğe-kişiliğe) ve onu biçimlendirene.

91:8 Ant olsun ona ilham edene fücurunu ve takvasını.

Detaylı inceleme için aşağıdaki makale okunabilir.

‘Ve nefse (benliğe-kişiliğe) ve onu biçimlendirene. Ant olsun ona ilham edene fücurunu ve takvasını.’: İd’in (Alt benlik) Superego’dan (Üst benlik) daha önce evrimleştiğine işaret.

(فُجُورَهَاfucuraha kelimesi kökü (فجر) ahlaksızlık-ahlaki değerlerden yoksun-adaba aykırılık (immorality), ahlaksızlık-günahkarlık (depravation), kötülük-adaletsizlik (iniquity) anlamındadır. Hans Wehr 4th ed., page 816 (of 1303)

İşte insanların içinde kötülük fısıldayan ve aşılayan şey Yüce Allah’ın ilham ettiği, insanın içine yerleştirdiği ‘id’ tir.

 

Yüce Allah’ın insan içine yerleştirdiği bu fısıldamayı yapan şeyi kimler aktive ediyor?

Yüce Allah 114:6 âyetinde şu şekilde buyurmaktadır;

Kuran Âyet No|Sure No|Âyet No|Âyet

Arapça okunuş

Meal

6234|114|6|مِنَ ٱلْجِنَّةِ وَٱلنَّاسِ

Mine l-cinneti ven nâs(nâsi).

Görünmeyen-örtülmüş-gizliden ve insanlardan.

 

(ٱلْجِنَّةِ) cinneti kelimesi kökü (جنن) örtmek (cover), gizlemek (hide), kapamak-saklanmak (conceal) anlamındadır. Hans Wehr 4th ed., page 164 (of 1303) 

114:6 ayetindeki (ٱلْجِنَّةِ) cinneti kelimesini halk arasında bilinen cinler olarak algılamak yanlıştır. Kuran’daki cin kelimesi incelendiğinde bu kelimenin insanların gözleri ile göremediği, gizli olan, örtülü olan, bilinmeyen şeyler için kullanıldığı bilinmektedir. Hatta Yüce Allah Rahman suresinde paralel evrende yaşayan bilinmeyen-görülemeyen varlıkları işaret etmektedir. Ancak bu varlıkların halk arasında bilinen cinlerle alakası yoktur.

Cinler: 31 süpersimetrik karanlık parçacığın oluşturduğu alemde yaşayan görünmez ve kendilerine insanlar gibi sorumluluk yüklenen varlıklar

İnsanın içinde fısıldayarak kötülük aşılayanid’i insanlar tetikleyebilir. İnsanların birbirlerini etkilemeleri bilinen bir şeydir. İnsanlardan duyulan ve görülen şeyler ile ‘id’ tetiklenebilir ve insana fısıldamaya başlar. Şeytani fikirleri fısıldadığı için insanın sapmasına neden olur.

Gizli olan, görünmeyen, fark edilmeyen, bilinmeyen şeyler de insanının içindeki ‘idbölümünün tetiklenmesine neden olabilir. Çevremizdeki fark edemediğimiz bazı uyarılar, insanın içinden gelen bazı içgüdüsel uyarılar ‘id’i tetikleyebilir. İnsana kötü şeyler fısıldamasına neden olabilir.

En doğrusunu Allah bilir.