Aşağıda okuyacağınız makale gerçekten çok büyük bilimsel deliller sunmaktadır. Kuran’ın evrenin/evrenlerin yaratıcısından geldiğine kesin delildir bence.
Kehf suresi okunduğunda diğer surelerden oldukça farklı olduğu, çok ilginç konular içerdiği hemen görülür. Günümüzün gelişmiş bilimiyle bile açıklanması henüz tam olarak mümkün olmayan olaylar anlatılır bu surede. Şu bir gerçektir ki günümüz bilimi henüz bu ayetleri tam olarak anlamamız için yeterli değildir. Ancak şu da kesindir ki insanlık bilimsel olarak gelecekte çok daha fazla ilerleyecek ve Kehf suresinde anlatılan olayları Allah’ın izni ve dilemesi ile bilimsel olarak açıklayabilecektir. Yeter ki ayetleri modern bilim ışığında okuyalım.
Yüce Allah’ın bize büyük mesajlar verdiğini kendi gözlerimiz ile göreceğiz inşallah.
Konuya başlamadan önce kısa bir bilgi; Mustafa Kılavuzoğlu hakkında;
Kehf suresinde mağaraya sığınan gençlerle ilgili kıssa her zaman çok ilgimi çekmişti. Bu ayetleri modern bilim ışığında okumaya gayret ediyor, ayetleri bilimsel temele oturtmaya çalışıyordum. Bir gün bir e-posta aldım. E-postaya eklenmiş büyük bir Word dosyası vardı. E-posta Mustafa Kılavuzoğlu isimli bir kardeşimizden geliyordu. Kendisi Boğaziçi Üniversitesinden mezun olmuş bir makine mühendisi. Sitedeki yazılarımı okuduğunu, Kehf suresinde geçen kıssalar ile ilgili görüşleri olduğunu yazıyordu. E-postaya ekli dosyayı okumamı rica ediyordu. Dosyayı detaylı olarak inceledim. Mustafa Kılavuzoğlu kardeşimizin çok isabetli analizler yaptığını gördüm.
Bu nedenle ben de yapmış olduğu analizleri kendi süzgecimden geçirerek, Kuran ayetlerinin Arapça temelinde daha detaylı analizini yaparak, naçizane kendi fikirlerimden de katlı sağlayarak aşağıdaki makaleyi yazdım.
Not: Mağara gençleri ile ilgili mucizeler sadece bu makale ile sınırlı değil. Kıssanın daha geniş analizini inşallah yapacağım. Mustafa Kılavuzoğlu kardeşimiz ile istişare içindeyiz.
Şimdi Allah’ın izni ile muhteşem bilimsel işaretler sunan ayetleri inceleyelim;
Yüce Allah 18:11 ve 18:18 ayetlerinde şu şekilde buyurmaktadır;
Kuran Ayet No|Sure No|Ayet No|Ayet Arapça okunuş Meal |
2149|18|11|فَضَرَبْنَا عَلَىٰٓ ءَاذَانِهِمْ فِى ٱلْكَهْفِ سِنِينَ عَدَدًا Fe darabnâ alâ âzânihim fî l-kehfi sinîne adedâ. Öyle ki, vurduk kulakları üzerine mağarada; bir dizi sayılı seneler. |
2156|18|18|وَتَحْسَبُهُمْ أَيْقَاظًا وَهُمْ رُقُودٌ وَنُقَلِّبُهُمْ ذَاتَ ٱلْيَمِينِ وَذَاتَ ٱلشِّمَالِ وَكَلْبُهُم بَٰسِطٌ ذِرَاعَيْهِ بِٱلْوَصِيدِ لَوِ ٱطَّلَعْتَ عَلَيْهِمْ لَوَلَّيْتَ مِنْهُمْ فِرَارًا وَلَمُلِئْتَ مِنْهُمْ رُعْبًا Ve tahsebuhum eykâzan ve hum rukûdun, ve nukallibuhum zâte l-yemîni ve zâte ş-şimâli, ve kelbuhum bâsitun zirâayhi bil vasîdi, levi ttala’te aleyhim le velleyte minhum firâren ve le muli’te minhum ru’bâ. Ve sanırsın/hesaplarsın uyanıklar; ve (oysa) onlar uykudadır; ve çeviririz onları sağlarına ve sollarına; ve köpekleri; uzatmıştır iki ön ayağını, kapı/giriş eşiğinde; eğer karşılaşıp baksaydın onlara; mutlak sırt çevirirdin onlardan; bir firar (la)/bir kaçış (la); ve mutlak içine dolardı onlardan bir korku/bir dehşet. |
(فَضَرَبْنَا) federabna kelimesi kökü (ضرب) vurmak-darp etmek (beat, strike), mühürlemek-damgalamak (seal, stamp), uygulamaya koymak (impose), atağa geçmek-hücum etmek (attack) anlamındadır. Steingass, page 607 (of 1241), Hans Wehr 4th ed., page 630 (of 1303) ve Lane's Lexicon, page 1830 (of 3039).
(ءَاذَانِهِمْ) azanihim kelimesi kökü (اذن) kulak (ear) anlamındadır. Ayette çoğul olarak kullanılmıştır. ‘Kulaklar’ anlamındadır. Hans Wehr 4th ed., page 14 (of 1303)
(ٱلْكَهْفِ) l-kehfi kelimesi kökü (كهف) mağara-oyuk (cave), büyük ve derin mağara (cavern), boşluk (hollow), kavite-içi boş oyuk (cavity) anlamındadır.
(سِنِينَ) sinine kelimesi kökü (سنو) sene, bir su çarkının tam bir tur döndürülmesi (turning a waterwheel), Güneş’in tek bir döngüsü (a single revolution of sun), kıtlık-kuraklık (droughty), kısırlık-kuraklık (barrenness) anlamındadır. Ayette çoğul olarak kullanılmıştır. Lane's Lexicon, page 1459 (of 3039)
(عَدَدًا) adeden kelimesi kökü (عدد) adet-sayı-numaralandırmak (number), sayılardan ibaret (numeral), nicelik (quantity) anlamındadır. Hans Wehr 4th ed., page 695 (of 1303)
(تَحْسَبُهُم) tehsebuhum kelimesi kökü (حسب) düşünmek (opine), sanmak-zannetmek (surmise), düşünmek (think) anlamındadır. Steingass, page 277 (of 1241)
(أَيْقَاظًا) eykazen kelimesi kökü (يقظ) uyanık (awake, watchfull) anlamındadır. Hans Wehr 4th ed., page 1298 (of 1303)
(رُقُودٌ) rukudun kelimesi kökü (رقد) uyumak (to sleep), uyuyan (asleep) anlamındadır. Hans Wehr 4th ed., page 409 (of 1303)
(نُقَلِّبُهُمْ) nukallibuhum kelimesi kökü (قلب) döndürmek (turn) anlamındadır. Hans Wehr 4th ed., page 917 (of 1303)
(ٱلْيَمِينِ) l-yemini kelimesi kökü (يمن) sağ tarafa ait olan (pertaining to the right site), sağ (right) Hans Wehr 4th ed., page 1299 (of 1303)
(ٱلشِّمَالِ) ş-şimali kelimesi kökü (شمل) sol taraf (left side) anlamındadır. Dict. and Glos of Quran by Penrice, page 79 (of 166)
(ٱطَّلَعْتَ) ttalea'te kelimesi kökü (طلع) bakmak (look), görmek (view) anlamındadır. Hans Wehr 4th ed., page 660 (of 1303)
(لَوَلَّيْتَ) levelleyte kelimesi kökü (ولي) sırtını-arkasını veya yüzünü dönmek (turn the back, face), çok hızlı dönmek (wheel around) anlamındadır. Hans Wehr 4th ed., page 1288 (of 1303)
(فِرَارًا) firaran kelimesi kökü (فرر) kaçmak-firar etmek (flee, escape), firar (flight) anlamındadır. Hans Wehr 4th ed., page 821 (of 1303)
(لَمُلِئْتَ) lemuli'te kelimesi kökü (ملا) dolmak (to fill) anlamındadır. Hans Wehr 4th ed., page 1078 (of 1303)
(رُعْبًا) rua'ben kelimesi kökü (رعب) korkmak (afraid), dehşete düşmek (terrified), ürkmek (scare) anlamındadır.
Şimdi Yüce Allah’ın izni ile ayetleri yorumlayalım;
Bu iki ayet Kehf suresinde anlatılan, mağaraya sığınan gençlerin başından geçen olaylar ile ilgilidir. Bir mağaraya sığınan gençlerin ve köpeklerinin 300 güneş yılı (309 ay yılı) uyutulmaları sürecinde gerçekleşen olayları anlatan 18:11 ve 18:18 ayetlerinin dikkatli okunduğunda çok büyük mucizevi işaretler sunduğu görülür.
Gençlerin mağara içinde ne kadar süre kaldıklarını tam olarak bilemiyoruz ancak mağaranın dışında geçen 300 güneş senesine rağmen gençler mağaranın içinde çok az zaman geçirmiştir. Yaşlanmamışlardır, hücreleri ölmemiştir.
Bu durum nasıl olabilir?
Bu durum ancak zaman genişlemesi denen bir durum ile oluşabilir. (ٱلْكَهْفِ) l-kehfi kelimesi mağara, oyuk, kavite anlamlarındadır. Gençler bildiğimiz bir mağara içine girmiş olabilirler, ya da mağara içinde Yüce Allah tarafından oluşturulan içi boş bir araç veya bir sebep içine girmiş olabilirler.
Zaman genişlemesi şu an bildiğimiz bilime göre 2 şekilde olabilir.
Hız ve yerçekimi;
Hız; daha kolay anlamak için bir uzay aracı düşünün. Bu uzay aracının içine binelim. Bu araç ile ışık hızına çıkalım ve Sirius yıldızına gidip tekrar geri dönelim. Sirius yıldızı bize 8.6 ışık yılı uzaklıktadır. Arkadaşlarımız da bizi Dünya gezegeninde beklesinler. Bekleyen arkadaşlarımız için gidip gelmemiz toplam 17.2 yıl sürecektir. Ancak uzay aracı içindeki bizler için zaman hiç ilerlememiş olacaktır. Dünyadaki arkadaşlarımız 17.2 yıl yaşlanacaklardır ancak biz hiç yaşlanmamış olacağız. Çünkü ışık hızında hareket eden uzay aracındaki bizler için zaman duracaktır.
Yerçekimi; yerçekimi de zamanı etkiler. Yerçekimi kuvveti ne kadar fazla ise zaman o kadar yavaş akar. Yukarıdaki örneği tekrar verelim. Uzay aracımızın içine binelim ve bu kez bir kara deliğin yakınına gidelim. Kara delikler o kadar yoğun yerçekimi kuvveti uygularlar ki ışık bile o kuvvetten kaçamaz. Kara deliğin yakınlarına geldiğimizde aracımız üzerine müthiş bir yerçekimi kuvveti uygulanacaktır. Üzerimizde çok büyük bir basınç hissederiz. Tekrar dünyaya döndüğümüzde dünyada çok uzun yıllar geçmesine rağmen bizim için zamanın çok daha az geçtiğini görürüz.
Kabaca bu duruma zamanın göreceliği diyoruz. Zaman evrenin her yerinde aynı hızda akmıyor.
Benim kişisel görüşüm gençlerin Yüce Allah’ın içinde çok büyük bir yerçekimi alanı oluşturduğu, güvenli ve korunaklı bir sebep, bir araç, bir boşluk içine girdikleridir.
Yerçekimi dalgaları ilk kez Albert Einstein tarafından ön görülmüştü. Lazer İnterferometre Kütle Çekim Dalga Gözlemevi (LIGO) evrenimizde ilk kez yerçekimi dalgalarını tespit etti. Nasıl ki ses dalgalarına hükmettiğimizde dilediğimiz zaman ses dalgalarını amplifiye ederek artırıyor yada minimalize ederek kısabiliyorsak, yerçekimi dalgalarına hükmettiğimizde inanılmaz işler yapabiliriz. Yeri gelir yerçekimini kaldırarak dağları kaldırabiliriz veya dalgaları yoğunlaştırarak yerçekimi kuvvetini çok çok yoğunlaştırabiliriz. Tabii ki aynı zamanda zamana da hükmetmektir bu. Bir alanda veya hacimde yerçekimi kuvvetini artırıp azaltabiliyorsanız o bölge içinde zamanı da yavaşlatıp hızlandırabiliyorsunuz demektir. Ancak bu şekilde bir teknik ile sadece geleceğe gidilebilir. Zamanda geriye gidilemez.
Benim düşünceme göre; bu mağara içinde (Yüce Allah'ın bir aracı, bir sebep) bir şekilde yerçekimi dalgalanmaları olmuş olabilir. Dalgaların bir yere vurması gibi kulaklara yerçekimi dalgaları ile vurulmuş olabilir.
Şimdi makalenin asıl konusuna gelelim. Bu makalede asıl amaçlanan gençlerin kulaklarına vurulması ve kulaklara vurulmanın insan vücudunda nasıl etkiler meydana getirdiğidir. Zaman genişlemesi ile ilgili detaylı bir makale inşallah yazılacaktır.
18:11 ayetinden mağara içindeki gençlerin kulaklarına sayısı belirli seneler vurulduğu anlaşılmaktadır.
(فَضَرَبْنَا) federabna kelimesinin anlamı düşünüldüğünde Yüce Allah’ın bu vurma işlemi ile gençlerin kulaklarını etkisiz hale getirdiği, kulaklarını mühürlediği, kulaklarını kapattığı (‘off’) anlaşılır. ‘böylece biz vurduk-etkisiz hale getirdik-mühürledik-kapattık” anlamı ortaya çıkar.
Ayetlerin sunduğu işaretleri özetlediğimizde;
- Sayılı seneler gençlerin kulaklarına vurulmuştur. Kulakları etkisiz hale getirilmiştir. Kulakları mühürlenmiştir.
- Gençler uyumaktadır. Bilinçleri yerinde değildir.
- Bilinçleri yerinde olmamasına rağmen/uyku halinde olmalarına rağmen birileri onları görmüş olsa uyanık olduklarını sanırlar.
- Sağ ve sola doğru döndürülmektedirler.
- Gençleri birileri görmüş olsa korku ve dehşet hissine kapılırlar. İçleri korku ile dolar.
- Hatta bu gençleri birileri görmüş olsa korkudan arkalarını dönüp firar ederler.
Gençlerin bilinçlerinin yerinde olmamasına rağmen uyanık gibi görünmeleri, görenlerin içini korku ile doldurmaları kulakların etkisiz hale getirilmesi ile açıklanabilir mi?
Kesinlikle evet. Bilimsel delillerimizi sunalım;
Kulak anatomisi dış kulak, orta kulak ve iç kulak olacak şekilde 3 bölüme ayrılır. İç kulak içinden çok önemli 2 kraniyal sinir (kafa siniri) geçer.
8. sinir ve 7. sinir.
8. sinir vestibülokoklear sinir olarak adlandırılır; ses dalgalarını (seslerin duyulması), rotasyonel (döndürme) hareket ve yerçekimine karşı yapılan hareketleri algılar. 8. sinir 2 daldan oluşur. Vestibüler dal denge ile ilgili bilgileri, koklear dal ise iç kulaktan ses ile ilgili verileri taşır.
7. sinir yüzün mimik kaslarının motor uyarılmasını sağlar. Göz kapaklarının kapatılması sağlar.
7. ve 8. sinirler sağ ve sol olmak üzere 2 adettir. Sağ tarafta olanları sağ iç kulak içinden, sol tarafta olanları da sol iç kulak içinden geçer.
Bu iki sinirin birbiri ile çok yakın ilişkisi vardır. İç kulaktaki internal akustik kanal olarak adlandırılan bir kanaldan birlikte geçerler. Bu nedenle iç kulak problemlerinde genellikle birlikte etkilenirler.
Yüce Allah gençlerin her iki kulağını da etkisiz hale getirmiştir. Nasıl etkisiz hale getirildiğini tam olarak bilemiyoruz. Ancak yukarıda kısaca anlatılan zaman genişlemesine neden olan aşırı bir yerçekimi alanı 7 ve 8. sinirlerin internal akustik kanalda sıkışmasına neden olmuş olabilir. Ancak şu kesindir ki gençlerin her iki kulakları mühürlenmiştir, kapatılmıştır. Bu durum da hiç şüphesiz 7. ve 8. kafa sinirlerinin devreden çıkmasına neden olur.
7. ve 8. kafa (kraniyal) sinirlerinin etkisiz hale gelmesi bir insanda ne gibi problemlere olur?
8. sinir etkisiz hale gelirse kişi dış dünyadan hiçbir sesi duyamaz, dengesi ile ilgili veri alamadığı için sağ sola döndürülse dahi bunu fark edemez. Konumunu algılayamaz.
Peki; 7. sinir etkisiz hale gelirse ne olur?
Her iki 7. sinir etkisiz kaldığında bir kişi göz kapaklarını kapatamaz. Bilinci yerinde olmasa bile/uyuyor olsa bile göz kapaklarını kapatamadığı için uyanıkmış gibi görünür. Yüz kaslarının çalışması mümkün olmadığından ağız kenarları aşağıya doğru kayar. Yüzde ifade kaybı gelişir.
Ayette geçen gençlerin uyuyor oldukları halde sanki uyanık gibi görünmeleri, yüzde mimiklerin kaybolması (ifadenin kaybolması) 7. sinirin etkisiz hale geldiğine büyük işarettir.
Her iki 7. siniri etkisiz hale gelmiş bir insanın dış görünümü nasıl olur?
Aşağıdaki resimde gördüğünüz gibi gerçekten insanın içini korku ile dolduran, ürperten bir görüntü oluşur. Aşağıdaki resimler gerçek insanların resimleridir. Her iki 7. sinir felçlerinde aşağıdaki görüntü gelişir. Yüce Allah 7. sinir felci geçiren insanlara acil şifalar versin.
Peygamberimiz gibi hayatında belki de çift taraflı 7. sinir felci hiç görmemiş bir insanın bu şekilde görünen bir kişiyi karşısında gördüğünde içinin korku ile dolması ve arkasını dönüp firar edecek olması gayet normaldir.
Bizim için bile durum aynıdır. Şahsen benim içimi bir korku kaplamakta.
18:11 ve 18:18 ayetleri modern bilim ışığında okunduğunda Yüce Allah’ın büyük mucizeler sunduğu görülür. 1400 yıl önce bilinmesi mümkün olmayan işaretleri Yüce Allah Kehf suresinde bize iletmektedir.
İç kulağa vurulmasının (etkisiz hale gelmesinin) uyuduğu halde uyanık gibi görülen, insanın içine korku-dehşet içeren hisler dolduran bu insan görünüşüne neden olduğunu evrenleri yaratan Yüce Allah’tan başkası bilemez. Kuran’ın Yüce Allah’tan geldiği gösteren büyük bir delil ile karşı karşıyayız.
Dileyen Rabbine giden bir yol tutar artık.