De ki: “Olun taşlar veya demir”; taşlaşan bedenler ve evrendeki en kararlı atom olan demir atomu

Yüce Allah aşağıdaki ayetlerinde şu şekilde buyurmaktadır;

Kuran Ayet No|Sure No|Ayet No|Ayet

Arapça okunuş

Meal

2076|17|49|وَقَالُوٓا۟ أَءِذَا كُنَّا عِظَٰمًا وَرُفَٰتًا أَءِنَّا لَمَبْعُوثُونَ خَلْقًا جَدِيدًا

Ve kâlû e izâ kunnâ izâmen ve rufâten e innâ le meb’ûsûne halkan cedîdâ.

Ve dediler: “Bizler kemikler ve parçalara ufalanmış olduğumuz vakit mi? Bizler miyiz mutlak diriltilecekler yeni bir yaratılışla?”

2077|17|50|قُلْ كُونُوا۟ حِجَارَةً أَوْ حَدِيدًا

Kul kûnû hicâreten ev hadîdâ.

De ki: “Olun taşlar veya demir

2078|17|51|أَوْ خَلْقًا مِّمَّا يَكْبُرُ فِى صُدُورِكُمْ فَسَيَقُولُونَ مَن يُعِيدُنَا قُلِ ٱلَّذِى فَطَرَكُمْ أَوَّلَ مَرَّةٍ فَسَيُنْغِضُونَ إِلَيْكَ رُءُوسَهُمْ وَيَقُولُونَ مَتَىٰ هُوَ قُلْ عَسَىٰٓ أَن يَكُونَ قَرِيبًا

Ev halkan mimmâ yekburu fî sudûrikum, fe se yekûlûne men yuîdun, kulillezî fetarakum evvele merreh, fe se yungıdûne ileyke ruûsehum ve yekûlûne metâ hûv, kul asâ en yekûne karîbâ.

“Veya gönlünüzde büyüyen şeyden bir yaratılış”; o durumda derler: “Kim geri döndürecek bizi?”; de ki: “Sizleri yarıp yaratan ilk defa”; o durumda sallarlar sana başlarını ve derler: “Ne zamandır o?”; de ki: “Belki de olmuştur yakın”.

2079|17|52|يَوْمَ يَدْعُوكُمْ فَتَسْتَجِيبُونَ بِحَمْدِهِۦ وَتَظُنُّونَ إِن لَّبِثْتُمْ إِلَّا قَلِيلًا

Yevme yed’ûkum fe testecîbûne bi hamdihî ve tezunnûne in lebistum illâ kalîlâ.

Sizleri çağırdığı gün; o durumda cevap verirsiniz O’nun hamdiyle; ve sanırsınız kalmadınız pek az dışında.

 

(عِظَٰمًاizamen kelimesi kökü (عظم) kemik (bone) anlamındadır. Hans Wehr 4th ed., page 729 (of 1303)

(رُفَٰتًاrufaten kelimesi kökü (رفت) parçalamak (break), paramparça etmek (smash), parçalamak-öğütmek-ufalamak (crush), ölü bedenden parçalar (mortal remains) anlamındadır. Hans Wehr 4th ed., page 403 (of 1303)

(حِجَارَةً) hicareten kelimesi kökü (حجر) taşlaşmak (petrify), taşa dönüşmek (to turn into stone), taş gibi sertleşmek (to make hard as stone), fosilleşmek (fossilize), taş (stone) anlamındadır. Hans Wehr 4th ed., page 185 (of 1303)

(حَدِيدًا) hadida kelimesi kökü (حدد) demir (iron) anlamındadır. Hans Wehr 4th ed., page 188 (of 1303)

(يُعِيدُنَاyuidun kelimesi kökü (عود) geri döndürmek (return), geri gelmek (come back), geri gitmek (to go back) anlamındadır. Hans Wehr 4th ed., page 765 (of 1303)

(فَطَرَكُمْfetarakum kelimesi kökü (فطر) yarmak (split-cleave), yapmak (make), yaratmak (creation), olur hale getirmek (bring into being), rüptür-yırtılma (rupture) anlamındadır. Hans Wehr 4th ed., page 842 (of 1303)

 

Bu ayet bütününde Yüce Allah’ın ölmüş insanların bedenlerini tekrar geri getireceği işaret edilmektedir.

17:51 ayetinden yeniden yaratılış ile ilgili işaretler alıyoruz. Bu ayetteki ‘فَطَرَكُمْ’, ‘fetarakum’, ‘sizleri yarıp yaratan’ kelimesinin anlamı ve ‘ilk defayaratılış düşünüldüğünde yeniden yaratılışa 2 anlam vermek mümkün olur. 1. anlam insanlarla birlikte tüm evrenin ilk kez yani büyük patlamaBig Bang’ ile yarılarak yaratılması; 2. anlam olarak bir insanın zigot 'döllenmiş yumurta' halinden embriyo klivajembryo cleavage’ ile ilk kez yarılarak yaratılması anlaşılabilir.

Bu noktada hemen anlaşılır ki Yüce Allah bu ilk yaratmayı tekrarlayacaktır. Bu da bize içinde yaşadığımız evrenimizin ‘saat’ 'halk arasında kıyamet' ile içine çökerek tekrar tekillik haline geleceğini ve başka bir büyük patlama ‘Big Bang’ ile yeni evrenlerin oluşacağını işaret eder. Kuran bu süreci geri dönüşlü gök olarak isimlendiriyor. Modern fizik ise ‘büyük sıçrama’ ‘Big Bounce’ olarak isimlendiriyor.

Evrenin tekrarlanan içe çökme ve yaratılma döngüsü: ‘Big Bang’ ve ‘Big Bounce’

2. yaklaşım açısından; bir insan zigotu 'döllenmiş yumurta' nasıl yarılıp bölünerek bir insanı oluşturuyor ise, ahiret evreninde de benzer bir süreç ile insanlar tekrar yaratılacak olabilir.

 

17:49 ayetinden anlıyoruz ki yeniden dirilişe inanmayanlar şunu soruyorlar: “Bizler kemikler ve parçalara ufalanmış olduğumuz vakit mi? Bizler miyiz mutlak diriltilecekler yeni bir yaratılışla?”. Ölen insanın bedenindeki yumuşak dokular (kaslar, yağlar, iç organlar, beyin, deri vb.) tamamen parçalanır ve toprağa karışır. Sadece kemikler geride kalır. Ayette bu durumun işaret edilmesi yani kemiklerin geride kalmasına rağmen yumuşak dokuların parçalanıp ufalanarak toprağa karışmasının işaret edilmesi bile Kuran’ın ilahi olduğuna önemli bir işarettir.

Bu soruyu soran insanlar kemikler ve ufalanarak parçalara ayrılmış hale gelmiş olan bu bedenin tekrar diriltilebileceğine ihtimal vermemektedirler.

Yüce Allah bu soruya karşı muhteşem bir cevap veriyor.

17:50 ‘De ki: “Olun taşlar veya demir”’

Yüce Allah’ın izni ile bu cevabı analiz edelim. Bu noktada ilk olarak şu soru akla gelir; cesetler taş haline gelir mi? Neden demir işaret edildi?

Ayetteki (حِجَارَةً) hicareten kelimesi bildiğimiz taşlar anlamında olmakla birlikte taşlaşan, taş gibi sertleşen şeyleri de işaret eder. Yapılan arkeolojik kazılarda taşlaşmış halde bulunan fosiller bize insanlar gibi organik materyallerden yapılmış olan canlıların cesetlerinin taşlaşabileğini göstermiştir. Kısaca söylemek gerekirse; insan bedeni uygun şartlar altında taşlaşabilir.

Taşlaşmış bir balık bedeni;

taslasan bedenler olun taslar veya demir

Taşlaşma için özel koşullar gerekmektedir. Makaleyi uzatmamak adına burada detaylı bilgi verilmeyecek. Taşlaşmış fosillerin nasıl oluştuğu basit bir araştırma ile öğrenilebilir. 

Bir insan cesedi de uygun koşullarda mutlaka taşlaşacaktır.

Aşağıda taşlaşmış bir insan bedeni gösterilmiştir. Afrika'da bulunmuş bu taşlaşmış fosilin insanın atalarından olduğu düşünülmektedir. 3 milyon yaşında olduğu tahmin edilmektedir. 

ister tas olun ister demir yeniden dirilis

 

Ayette taşlaşan insan bedenleri neden işaret edilmiş olabilir konusu ile ilgili 2. bir yaklaşım;

Aşağıda gördüğünüz taş bir insan bedenidir. İnanması güç ancak bu siyah renkli taş bir insanın bedeninin taşa dönüşmüş halidir.

taslasmis insan cesedleri olun taslar veya demir veya gonlunuzde buyuyen bir yaratilis

Bu süreç şu şekilde işliyor. İnsan bedeni yakılıyor. Geride kalan karbondan zengin toz ısıtıp sıkıştırılarak taş haline getiriliyor. Laboratuvarda yapılmış olsa da insan bedeninin taş haline gelebildiğine bir örnektir. 

Yüce Allah işte bu taşlaşmaları bize işaret ediyor. İster milyonlarca süre içinde taşlaşmış bir fosile dönüşün veya yakılıp resimdeki gibi taşa dönüşün sizi tekrardan yaratırız buyuruyor.

Demir neden işaret edilmiş olabilir?

Demirin kasırlı olarak işaret edildiği ortada. Demiri oluşturan demir atomları evrendeki tüm atomlara göre en stabilen kararlı’, yani bozulmaya en dirençli atomdur. Bunun nedeni çekirdek (nucleus) başına en düşük kütleye sahip olmasıdır. Demir 56 izotopu %46.43 proton oranı ile (26/56) çekirdek başına en düşük kütleye sahip atomdur (930.412 MeV/c2). Bu da evrendeki tüm atomlar içinde en stabilen kararlı’ olmasını sağlar. Fizyon ve füzyon reaksiyonlarına hiç girmez. Nikel 62 atomunun çekirdek bağlanma enerjisi demir 56 atomundan çok az daha fazladır. İlk etapta daha kararlı olması beklenir. Ancak çekirdek başına kütlesi demir 56'dan daha fazladır (28/62 = %45.16). Bu da kesin olarak bize gösterir ki evrendeki en kararlı atom demir 56 atomudur.  

demir 56 atomu ister demir olun en kararli atom

Biraz daha açalım;

Demir 56 izotopu evrendeki en sık görülen demir atomu izotopudur. Evrendeki tüm demirin %91.754’ü demir-56 izotopudur. Bu demir yıldızların çekirdeklerinde oluşur. Tıpkı demirden daha hafif olan atomların oluşması gibi. Demirden daha ağır elementler ise kilonova süreci denilen iki nötron yıldızının çarpışması sürecinde gerçekleşen nötralizasyon sayesinde oluşur.

Tarık yıldızı (Pulsar-Vuruşlu yıldız, Nötron yıldızı): İnsan neden yaratıldığına bir baksın

Süpernova patlamalarından oluşan demirin Dünya’ya indirilmesi ve demir katastrofu ‘Iron catastrophe’

Yıldızların çekirdeklerinde hidrojen atomu füzyon reaksiyonu ile demir atomuna kadar atomları oluşturur. Ancak demir atomu bir kez oluştu mu o kadar stabil ve kararlıdır ki fizyon ve füzyon reaksiyonuna girmez. Diğer bir deyiş ile dev yıldızların çekirdeklerindeki milyonlarca derece sıcaklık ve basınç bile demir atomunu etkilemez. Değiştirilemeyen demir atomu yıldızın içe çökmesine neden olur ve süpernova patlaması ile yıldız patlar.

Ayette demire ve dolayısı ile demir atomuna işaret edilmesi onun evrendeki en kararlı atom olmasındandır. Yıldızların çekirdeğindeki inanılmaz koşullar bile demir atomunu bozamaz. Evrendeki en sağlam atomdur.

Yüce Allah ister sağlam taş olun, isterse evrenin sonuna kadar neredeyse hiç bozulmayan ve değişmeyen zorlu demir olun biz sizi yeniden yaratacağız buyuruyor.

Bu da mı yetmedi? O zaman siz bir yaratılış örneği getirin buyuruyor Yüce Allah. Bilimsel olarak, bildiğiniz tüm fizik kurallarını kullanarak bir yaratılış örneği getirseniz de biz sizi tekrar yaratacağız buyurmakta Yüce Allah.

Gerçekten de durum Yüce Rabbimizin buyurduğu gibidir.

Demir atomları bile ‘saat’’in gelmesi ile evrenimiz içe çöktüğünde dev bir kara deliğe dönüşecektir. Bu kara delik içinde atomlar nötronlara dönüşecek, nötronlar quarklara dönüşecek ve onlar da evrenin temel yapı taşı olan sicimlere dönüşecektir. İçe çökme devam ettikçe sicimler de saf enerjiye dönüşecektir. Evrenin 10 uzay boyutu ve 1 zaman boyutu tek boyut olan tekilliğe dönüşecektir. Yüce Allah ilk yararak yarattığı büyük patlama anına evreni döndürecektir. Bu tekillikten yeni bir büyük patlamayla yeni evrenler oluşacaktır. Bu evrenleden bir tanesi ahiret evreni, 1 tanesi cehennem ve 4 tanesi cennet evrenleri olacaktır.

O melek, onun çevresindedir. O gün Rabb'inin Arş'ını daha üstün olan sekiz yüklenir.

Ahiret evreni hesap görme evrenidir. Bu evrende insan bedenleri topraktan evrim süreci ile yaratılacaktır. Büyük ihtimalle hücre benzeri şeylerin yarılarak bölünmesi ile bedenler toprak altında oluşacak ve çekirgelerin kozalarından çıktığı gibi insanlar da yerden çıkacaktır. Her insanın bilinci direkt olarak yeni bedenlerine yüklenecektir.

İtaatkâr-kibirleri kırılmış gözleri; çıkarlar kabirlerden; sanki onlar yayılan çekirgeler.

İnsanlar gözleri itaatkar bir şekilde yerden çıkarlar. Çağırıcı onları çağırır. Çağırıcıya doğru koşmaya başlarlar. Artık gözler keskindir. Gerçekler ortaya çıkmıştır. Herkes Yüce Allah’ın yüceliğini, büyüklüğünü, kudretini, kuvvetini anlamıştır. Artık onu hakkı ile değerlendirebilmektedirler. Yani O’na hamd edebilmektedirler.

Yeniden yaratılış atomlarla ilgili değildir. Asıl olan bilgidir. İnformasyondur ‘information’. Bu da Levh-i Mahfûz’dur. Levh-i Mahfûz evrenimizi bir üst boyuttan saran, holografik evren prensibi kapsamanda 2 boyutlu zardır. Bu zar evrenin geçmiş, şimdiki ve gelecekteki tüm bilgilerini içerir. Bu zardan gelen bilgilerle evrendeki her şey canlanır. Bu bilgileri sicimlere yansıtan şey ruhtur. En güncel fiziksel modellerde bu bilgi içeren zarın büyük patlama ile oluştuğu tahmin ediliyor.

Levh-i mahfûz’un (Korunmuş levha) varlığını Planck uydusu verileri 2017 yılında doğruladı.

Eğer öyle ise büyük patlama esnasında saf enerji ile birlikte nerede ise evrenin tüm bilgisi oluşmuştur. Evren ‘saat’ in gelişi ile tekrar tekilik haline geldiğinde bu bilgi de yani Levhi-Mahfûz da içerdiği bilgilerle birlikte tekillikte olacaktır. Bu bilgi yeni evrenlerde bizlerin bilincini oluşturmak için kullanılacaktır. Hatta bizim bu dünyada yaptığımız her şeyi, her anı eksiksiz olarak bir canlandırma gibi bizlere göstermede kullanılacaktır.

Levh-i mahfûz nedir? Korunan bir levha

Ruh: Levh-i mahfûzdan (evrenimizi bir üst boyuttan saran ve tüm kuantum bilgilerinin saklı olduğu 2 boyutlu zar) evrene yansıma

Dünya gezegeninde pek az kalındığının anlaşılması;

Kuran’da zaman genişlemesi ve zamanın göreceli olduğu ile ilgili ayetler vardır. Ahiret evreninde zamanın olduğu ancak farklı hızda aktığı açıkça ayette görülüyor.

İnsanın tüm yaşam süresi Allah’ın Arş’ında bir saat, günün az bir zamanı, bir akşam ya da akşamın Güneş batmadan önceki aydınlık dönemi zamanı kadardır. 

Kuran’a göre zamanın göreceliği-zaman genişlemesi (‘time dilation’): Hız ve Yerçekimi

En doğrusunu Allah bilir.