Yüce Allah Fil suresinde fil ashabını (Fil ile ilişkili topluluk, fil sahibi topluluk) nasıl cezalandırdığını bize bildirmiştir.

Yüce Allah 105:1-2-3-4-5 ayetlerinde şu şekilde buyurmuştur. 

Kuran Ayet No|Sure No|Ayet No|Ayet

Arapça okunuş

Meal

6187|105|1|أَلَمْ تَرَ كَيْفَ فَعَلَ رَبُّكَ بِأَصْحَٰبِ ٱلْفِيلِ

E lem tere keyfe feale rabbuke bi ashabil fil.

Rabbinin fil sahiplerine (fil ile ilişkili topluluğa) neler yaptığını görmedin mi?

6188|105|2|أَلَمْ يَجْعَلْ كَيْدَهُمْ فِى تَضْلِيلٍ

E lem yec'al keydehum fi tadlil.

Onların 'tasarladıkları planlarını' boşa çıkarmadı mı?

6189|105|3|وَأَرْسَلَ عَلَيْهِمْ طَيْرًا أَبَابِيلَ

Ve ersele aleyhim tayren ebabil.

Ve gönderdi üzerlerine çok fazla sayıda-sürü sürü uçanlar

6190|105|4|تَرْمِيهِم بِحِجَارَةٍ مِّن سِجِّيلٍ

Termihim bihicaretin min siccil.

Ateşte pişmiş taşlar ile onları bombardıman ediyorlardı

6191|105|5|فَجَعَلَهُمْ كَعَصْفٍ مَّأْكُولٍۭ

Fe cealehum keasfin me'kul.

Nihayet onları yaptı yenmiş (tüketilmiş-atılmış-aşınmış), kurumuş ekin yaprağı (sap-samanı)

 

(طَيْرًا) tayran kelimesi kökü (طير) uçmak (fly) anlamındadır. Hans Wehr 4th ed., page 676-7 (of 1303)

Havada uçan her şeyi için kullanılır. Ayette çoğul olarak kullanılmıştır. Bu kökten türeyen tayyareuçak’ olarak Türkçeye geçmiştir. Uçan her ne ise kanatlı olması zorunlu değildir. Canlı veya cansız olması da zorunlu değildir. Kuşlar havada uçtukları için bu kelime ile ifade edilirler.

Ayetteki anlamı tam olarak verildiğinde; ‘uçanlar’ olarak çoğul şekilde anlamlandırılabilir.

(أَبَابِيل) ebabile kelimesi kökü (ابل) çok fazla sayıda (be numerous), otlayan çok sayıda deve (roving numerous camels) anlamındadır Steingass, page 5 (of 1241)

(تَرْمِيهِم) termihim kelimesi kökü (رمي) fırlatmak (throw), aşağıya doğru fırlatmak (to throw down), savurmak (fling), taşlamak (to pelt), vurma-isabet ettirmek (to hit), bombardıman etmek (to bombard) anlamındadır. Hans Wehr 4th ed., page 418 (of 1303)

(حِجَارَةًhicareten kelimesi kökü (حجرtaş-kaya (stone), taş gibi sertleştirmek (to make hard as stone) anlamındadır.

(سِجِّيلٍsiccilin kelimesi ateşte pişirilmiş taş (stone baked by fire), ateşte pişirilmiş kil (clay baked by fire) anlamındadır.  Lane's Lexicon, page 1321 (of 3039)

 

105. sure olan fil suresinde fil ashabının başına gelenler anlatılmıştır. Fil ashabı demek fil ile ilişkili bir topluluk anlamındadır. Kuran’da ashab-ı kehfmağara ashabı’, ashab-ı narateşin ashabı’ gibi geçiş örnekleri vardır.

Fil ashabının kimler olduğu ile ilgili tarihsel bilgiler incelendiğinde bu kişilerin fillerin öncülük ettiği bir ordu olduğu düşünülmektedir.

Ebrehe isimli Yemen valisinin fillerin de eşlik ettiği bir ordu ile Kabe’yi yıkmaya geldiğinden bahsedilir. 105:2 ayetinden net bir şekilde anlaşılır ki bu fil ile ilişkili topluluk bir plan yapmış, tasarlayarak bir hedef belirlemiştir. Ancak Yüce Allah onların bu kötü planlarını boşa çıkarmış ve onları bozguna uğratmıştır.  

Bu makalede incelenecek olan filler ile ilişkili bu topluluğun kimler olduğu değil, bu toplumun cezalandırılma yöntemidir.

 

105:3 ayetinin detaylandırılması;

# Kelime Anlam Kök

1

ve ersele

ve gönderdi

رسل

2

aleyhim

üzerlerine

 

3

tayran

uçanlar

طير

4

ebabile

çok fazla sayıda-sürü sürü

ابل

        

105:4 ayetinin detaylandırılması;

# Kelime Anlam Kök

1

termihim

onları bombardıman ediyorlardı

رمي

2

bihicaratin

taşlar ile

حجر

3

min

   

4

siccilin

ateşte pişmiş

سجل

 

Şimdi Allah’ın izni ile ayetleri tevil edelim;

hıcaretenmin siccil’ tamlaması bizim için çok önemli ve kilit bir bilgi içerir.

Lut kavminin ‘hıcaretenmin siccil’ ile ‘ateşte pişmiş taşlar-kayalar’ ile helâk olduğunu biliyoruz. Lütfen aşağıdaki makaleyi okuyunuz.

Lut kavmini yok eden, şehirlerinin üstünü altına getiren meteor. Uzaydan gelen azap: Bir ‘airburst’ patlaması

Lut kavminin helâk olması ile ilgili özetle;

Lut kavmi gökten (uzaydan) gelen bir meteorun atmosferde patlaması ile oluşan bulutlardan yağanhıcareten min siccil’ ‘ateşte pişmiş taşlar’ ile yok olmuştur.

Aynı ‘hıcaretenmin siccil’ tamlaması 105:4 ayetinde de mevcuttur. Ancak çok ufak bir farkla. Lut kavmi ile ilgili ayetlerde (11:82 ve 15:74) ‘حِجَارَةً مِّن سِجِّيلٍ’ ‘hıcaretenmin siccil’ olarak geçerken 105:4 ayetinde ‘بِحِجَارَةٍ مِّن سِجِّيلٍ’ ‘bihıcareten min siccil’ olarak geçer. Türkçeye çevirirsek; ‘ateşte pişmiş taşlar ile’ anlamı olur. Besmeledeki ‘bismi’ kelimesi gibi anlam verir ‘bi’ edatı. ‘ismi ile’ anlamı verir. Demek ki 105:4 ayetinde ‘ateşte pişmiş taşlar ile’ anlamı olur.

Ayet okunduğunda; ‘onlara fırlatıyorlardı ateşte pişmiş taşlar’ yerine ‘onları bombardıman ediyorlardı ateşte pişmiş taşlar ile’ olmalıdır.

Kuran bütün olarak okunduğunda fil ashabının başına gelenler ile Lut kavminin başına gelenler aynıdır. Ancak Lut kavmi çok daha büyük bir yıkıma uğramıştır. Fil ile ilişkili olduğu düşünülen topluluk (tarihi kaynaklara göre filler içeren bir ordu) küçük sayılabilecek bir meteorun atmosfere girmesi ve atmosferin yüksek yerlerinde parçalanması ile (‘airburst’) oluşan bulutsu yapılarda fil ashabının üstüne ateşte pişmiş gibi kor sıcaklığına taşlar fırlatmıştır.

Meteorların atmosferde patlaması ile ilgili daha detaylı bilgiyi Lut kavminin helâk olması konusunda okuyabilirsiniz.

Fil ile ilişkili bu topluluk ateşte pişmiş taşlardan meydana gelen bir bombardıman altında kalmışlardır.  

Bu noktada uçanlar olarak çevirdiğimiz şeylerin meteorun parçaları olduğu anlaşılır. Tek bir meteor atmosfere girdiğinde parçalara ayrılır. Arapça çoğul kelime 3 veya daha fazlası olduğu için anlıyoruz ki tek bir uçan meteor atmosfere girdiğinde en az 3 veya daha fazla parçaya ayrılmış. Uçan meteorlar olmuş. Bu uçan meteorlar atmosferde daha da aşağıya inip her biri farklı yükseklikte parçalanınca binlerce, belki de on binlerce küçük kor şeklinde pişmiş taşlar haline gelmiştir. Bu pişmiş taşlar ile de fil ile ilişkili topluluk bombardımana tutulmuştur.   

 

105:5 ayetinin detaylandırılması;

# Kelime Anlam Kök

1

fecealehum

nihayet onları yaptı

جعل

2

keasfin

kurumuş ekin yaprağı (sap-samanı)

عصف

3

me'kulin

yenmiş, tüketilmiş-atılmış-aşınmış

اكل

 

(كَعَصْفٍ) keasfin kelimesi kökü (عصف) sap-saman-tahıl yaprakları (stalk and leaves of grain), kurumuş ekin yaprağı (dry leaves like straw), esme (blowing), fırtına gibi esme (storming) anlamındadır. Hans Wehr 4th ed., page 721 (of 1303)

(مَّأْكُولٍ) me'kulin kelimesi kökü (اكل) yemek (to eat), tüketmek (consume), silip süpürmek, yiyip bitirmek (devour), aşındırmak (correde) anlamındadır. Hans Wehr 4th ed., page 27 (of 1303)

(كَعَصْفٍ) keasfin kelimesi bir ekinin, bir tahıl bitkisinin yenen kısmı alındıktan sonra geriye kalan kısmının kurumuş halidir. Buğday için düşündüğümüzde, buğday bitkisi günümüzde biçerdöver ile köküne yakın kısımlarından biçilir. Yenecek olan buğdayı alınır ve geriye kalan atık kısmı sap-saman olacak şekilde geride bırakılır.

Ayette de aynen bu durum tasvir edilmektedir. Pismiş taşların bombardımanı altında kalan fil ashabı darmadağın olmuş ve yenilmiş ve artık halde bırakılmış sap-saman gibi oraya buraya dağılmıştır.

En doğrusunu Allah bilir.