Notice: stream_get_contents(): Read of 8192 bytes failed with errno=13 Permission denied in D:\xampp\kuranmucizeler\libraries\src\Cache\Storage\FileStorage.php on line 126
Hadisler: ”Göreve talip olmayın.”; Kuran: “Dedi (Yusuf): “Yap beni arz/ülke hazineleri üstüne; doğrusu ben bir koruyanım, bir bilenim.”"

Yüce Allah aşağıdaki ayetlerinde şu şekilde buyurmaktadır;

Kuran Ayet No|Sure No|Ayet No|Ayet

Arapça okunuş

Meal

1648|12|54|وَقَالَ ٱلْمَلِكُ ٱئْتُونِى بِهِۦٓ أَسْتَخْلِصْهُ لِنَفْسِى فَلَمَّا كَلَّمَهُۥ قَالَ إِنَّكَ ٱلْيَوْمَ لَدَيْنَا مَكِينٌ أَمِينٌ

Ve kâlel meliku’tûnî bihî estahlishu li nefsî, fe lemmâ kellemehu kâle innekel yevme ledeynâ mekînun emînun.

Dedi Melik: “Gelin bana onunla; seçip yapayım onu özel/ayrıcalıklı nefsim için"; öyle ki, konuştuğu zaman ona (Yusuf’a) dedi: “Doğrusu sen bugün yanımızdasın; sağlam mevki sahibi; güvenilir."

1649|12|55|قَالَ ٱجْعَلْنِى عَلَىٰ خَزَآئِنِ ٱلْأَرْضِ إِنِّى حَفِيظٌ عَلِيمٌ

Kâlec’alnî alâ hazâini l-ardı, innî hafîzun alîmun.

Dedi (Yusuf): “Yap beni arz/ülke hazineleri üstüne; doğrusu ben bir koruyanım, bir bilenim.

 

Öncelikle uydurma hadisleri inceleyelim; 

1. Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Siz memuriyet alma konusunda pek istekli davranacaksınız. Halbuki o yanıp tutuştuğunuz görev, kıyamet gününde bir pişmanlık sebebi olacaktır.” (Buhârî, Ahkâm 7. Ayrıca bk. Nesâî, Bey’at 39, Kudât 5)

2. Ebû Saîd Abdurrahman İbni Semüre radıyallahu anh şöyle dedi:

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bana şöyle buyurdu:

“Abdurrahman İbni Semüre! Kimseden yöneticilik görevi isteme! Zira bu görev sen istemeden verilirse, Allah yardımcın olur. Eğer sen istediğin için verilirse, Allah’tan yardım göremezsin.

Buhârî, Ahkâm 5, 6, Eymân 1, Keffârât 10; Müslim, Eymân 19, İmâre 13. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, İmâre 2; Tirmizî, Nüzûr 5; Nesâî, Âdâbü’l-kudât 5

 

Bu hadislere mi inanacağız yoksa biricik Kuran’ımıza mı inanacağız?

Açık ve nettir ki Yusuf peygamber sahip olduğu özellikleri/meziyetleri açıkça söylüyor. Kendisinin iyi koruyan ve iyi bilen bir insan olduğunu belirtiyor. Ülkenin hazinelerinin başına geçmek istediğini 'Yap beni arz/ülke hazineleri üstüne' diyerek bildiriyor. Bu da bize gösterir ki Yusuf peygamber iktisat konusunda uzmanlaşmıştır. Uzmanlık alanında bir görevi talep ediyor. Hükümdara/Melik’e; “Siz nasıl taktir ederseniz efendim. Siz en iyisini bilirsiniz efendim." deyip yalakalık yapmıyor, el pençe durmuyor. Kendi uzmanlık alanında olan bir göreve açıkça talip oluyor. Elbette ki bir göreve herkes talip olamaz. Ayetlerin öncesi incelendiğine Yusuf peygamberin zindandan çıkmak için mücadele ettiğini de anlıyoruz. Zindandaki 2 arkadaşının yaşayacak olanına ‘Beni efendinin yanında an.’ diyor. Bu bir mücadeledir. Daha sonra Melik’in güvenini kazanmak için soruşturma açılmasını istiyor. Aklanmak istiyor. Aklanınca da, Melik’in güvenini kazanınca da bir göreve açıkça talip oluyor.

Hak/gerçek haricinde kendimizi temize çıkarmaya/aklamaya çalışmayacağız. Ancak hak/gerçek kılavuzunda aklanmak için mücadele edeceğiz.

Yukarıdaki ayetler bize şunu öğütler;

Yusuf peygamber gibi güvenilir, erdemli insanlar kendi uzmanlık alanları ile ilgili tüm görevlere talip olmalıdır. Asla bir köşede durup başka insanların kendisine görev vermesini beklememelidir. Aksine kendisini geliştirmeli ve toplum için faydalı görevlere gelmek için mücadele etmelidir. Kastettiğimiz elbette torbil yaparak göreve gelmek değildir. 

Kuran bize liyakata önem verin diyor;

Yukarıdaki ayetler bize gösteriyor ki görevler o işte ehil/yetkin/uzman olan insanlara verilmelidir. O konuda en iyi olana verilmelidir. Yusuf peygamber iktisattan iyi anladığı, erdemli ve dürüst birisi olduğu için Mısır Kralı/Hükümdarı onu hiçbir torpili olmadan tüm ülkenin hazinelerinin başına geçirmiştir. Mutlaktır ki Yusuf peygamber başarılı da olmuştur. Tüm ülkenin refahını artırmıştır. 

Kendilerine müslümanım diyen, Kuran yerine hadisleri dinde kaynak edinen müşrik toplumlar sadece Kuran'ın emir ve yasaklarına tabi olsalardı, Yüce Allah'ın izni ile tüm dünyaya örnek olabilecek güzellikte bir toplum olurlardı. Ancak bu şekilde olmadı. Şeytan Kuran yolu üzerine oturdu. Kuran'ı okunmaz bir hale soktu. Çoğunluk Kuran okumuyor; okusa da Arapça kelimeleri anlamadan tekerleme gibi söylüyor. Yazık ama ne yazık! Kuran gibi alemlere rahmet olan bir kitabı elinde tutuyor ancak içindekileri anlamıyor. Anlaşıldığı vakit kalplere bir şifa olacak kitabı anlamadan elinde tutuyor. Dermatoloji doktorunun verdiği kremi deriye süreceğine yerine yemeye çalışan bir insan gibi. Şeytan gerçekten çoğu insanı saptırmış gözüküyor.      

Bu hadisler neden uydurulmuş olabilir?

Çok açık ve nettir ki toplumu yöneticilikten/önemli görevlerden uzak tutma amacı güdülmüştür. Yöneticiliğe/göreve kimse talip olmayınca mücadele edecek insan da azalacaktır. Kaliteli, erdemli, bir konu hakkında uzmanlaşmış kişiler kendileri mücadele ederek yöneticilik görevlerine gelmek yerine başkalarından görev bekleyecektir. Ortalık da erdemsiz, kalitesiz, çapsız insanlara kalacaktır. Toplumun en kaliteli tabakası ülkenin en fazla ihtiyacı olan görevlerden uzak kalacaktır.  

Sonuç olarak;

Erdemli insanların kendisini geliştirmesi gereklidir. Yusuf peygamberin iktisat konusunda uzman olduğu anlaşılıyor. Bizlerin de mümkün olduğu kadar çok konuda uzmanlaşmamız gereklidir. Uzmanlık alanımız ile ilgili görevlere de mutlaka talip olmamız gereklidir. Topluma yapılacak en hayırlı iş budur. 

En doğrusunu Allah bilir.