Yüce Allah aşağıdaki 12:41 ayetinde şu şekilde buyurmaktadır;
Kuran Ayet No|Sure No|Ayet No|Ayet Arapça okunuş Meal |
1635|12|41|يَٰصَىٰحِبَىِ ٱلسِّجْنِ أَمَّآ أَحَدُكُمَا فَيَسْقِى رَبَّهُۥ خَمْرًا وَأَمَّا ٱلْءَاخَرُ فَيُصْلَبُ فَتَأْكُلُ ٱلطَّيْرُ مِن رَّأْسِهِۦ قُضِىَ ٱلْأَمْرُ ٱلَّذِى فِيهِ تَسْتَفْتِيَانِ Yâ sâhıbeyis sicni emmâ ehadukumâ fe yeskî rabbehu hamren, ve emmel âharu fe yuslebu fe te’kulu t-tayru min re’sihî, kudiyel emrullezî fîhi testeftiyâni. Ey zindan yoldaşlarım! İkinizden birine gelince, öyle ki verir rabbine/efendisine sarhoşluk veren içecek/şarap; ve diğerine gelince, öyle ki bağlanarak idam edilir; öyle ki yer kuş onun başından; tamamlandı/sonuçlandı iş ki onun hakkında ikiniz fetva istersiniz/danışırsınız. |
(يُصْلَبُ) yuslebu kelimesi kökü (صلب) sağlam (hard-strong), sıkı (firm), eğilmez-sabit (rigid), kemiklerin kaynatılıp iliğinin/suyunun çıkarılması (cook the bones, extracted their grease), güneşin yakması (the sun burned him), yüksek ateş (high fever), ayaktayken elleri böğürlerin yanına/üstüne koyup kolları yana açma pozisyonu (the placing the hands upon the flanks in standing, and separating the arms from the body), omurga kemiği (vertebra), belirli-bir şekilde/pozisyonda ölüme terk etmek (put the death in a certain well-known manner) anlamındadır. L Lane's Lexicon, page 1721 (of 3039)
(تَأْكُلُ) te’kulu kelimesi kökü (اكل) yemek (eat), tüketmek (consume), parçalayıp yutmak (devour), kemirmek (gnaw) anlamındadır. Hans Wehr 4th ed., page 27 (of 1303)
(ٱلطَّيْرُ) t-tayru kelimesi kökü (طير) kuş (bird) anlamındadır. Hans Wehr 4th ed., page 677 (of 1303)
(رَّأْسِهِۦ) re’sihî kelimesi kökü (راس) baş (head) anlamındadır Hans Wehr 4th ed., page 367 (of 1303)
Bu ayetten Yusuf peygamber zindandayken 2 zindan arkadaşının gördükleri olaylar ile ilgili Yusuf peygambere danıştıklarını anlıyoruz. Yusuf peygamber Yüce Allah’ın kendisine verdiği hikmet ile o iki kişinin gördüğü şeyleri yorumluyor ve sonucu kendilerine bildiriyor. Ayetten bu iki kişiden bir tanesinin efendisine tekrar hizmet edeceği anlaşılırken diğerinin idam edileceği anlaşılıyor. Ancak idam edilecek olan kişi ile ilgili o kadar ilginç bir detay veriliyor ki eski/antik Mısır hakkında bize bilgi sunuyor. Mutlaktır ki Kuran’ın indiği dönemde hiç kimsenin bilemeyeceği bir bilgiydi bu.
“ve diğerine gelince, öyle ki bağlanarak idam edilir; öyle ki yer kuş onun başından”;
‘yuslebu’ kelimesinin bazı meallerde ‘çarmıha gerilir’ olarak çevrildiğini görüyoruz. Bu çeviri doğru değildir. Bu kelimenin anlamları düşünüldüğünde bir kişiyi elleri bağlı olacak şekilde, o toplumun bilindik bir yöntemi ile, çok sağlam ve omurga gibi sert bir cisme bağlayıp, güneşin altında ölüme terk etmek olduğu anlaşılır. İlla ki çarmıha gerilme pozisyonu işaret edilmez.
‘te’kulu t-tayru min re’sihî’ geçişi ise kuş onun başından parçalayarak yer anlamındadır. Böylece anlarız ki ölüme terk edilen kişi kasıtlı olarak kuşlara yem ediliyor.
Bize düşen görev Kuran’ın bize işaret ettiği bu olayların eski/antik Mısır’da yerinin olup olmadığını araştırmaktır.
Yusuf peygamberin Mısır’da hangi yıllarda yaşadığını tam olarak bilemiyoruz. Ancak Kuran’a göre tahmin yürütmek mümkündür. Yusuf peygamberin M.Ö. 1900 yıllarında yaşamış olduğunu Hiksosluların Mısır’a giriş tarihinden tahmin edebiliyoruz.
Her ne kadar Yusuf peygamberin yaşamış olduğu M.Ö. 1900 yıllarına ait bir kanıt henüz bulunamasa da Mısır tarihinde ayette işaret şekilde cezalandırmaların olduğu yönünde kanıtlar elde edilmiştir. Mısır arkeolojik kazılarında üzerinde hiyeroglif yazı olan bir taş bulunmuştur. Bu yazıt erken hanedanlık dönemine (M.Ö. 3300-3100) aittir. Harp meydanı yazıtı ‘Battlefield Palette’ olarak isimlendirilen bu yazıt şu an İngiltere müzesinde ‘British Museum’ sergilenmektedir. Bu yazıtlarda savaş meydanında esir olarak alınmış (ellerinin bağlı olduğuna lütfen dikkat ediniz) kişilerin idam edilerek/ölüm cezası verilerek kuşlara yem edilmesi canlandırılmıştır.
Yazıtın ön kısım üstünde insanların elleri arkadan bağlanmış ve çıplak olarak idam edilecekleri yere götürüldüğü resmedilmiştir.
Bu sahnede insanların idam edildiği görülüyor. Bu insanların bazılarını ellerinin arkadan bağlandığını, bazılarının ise ellerinin bağlı olmadığı anlaşılıyor Elleri bağlı olmayanlar muhtemelen ölmüş olabilir.
Yırtıcı kuşların (akbalar mevcut) bu insanların başlarından parçalayıp yedikleri özellikle resmedilmiş.
Diğer bir yazıtta (Wall_relief_Kom_Ombo) ise insanların ellerinin arkada bağlı şekilde kazıklara bağlandığının görmekteyiz. Muhtemel ki bu insanlar güneşin kavurucu sıcaklığında aç ve susuz bırakılıyorlardı. Öldükleri zaman veya diri diri kuşlara yem ediliyorlardı. Muhtemeldi ki yukarıdaki resimde gösterildiği üzere idam edelen kişiler yırtıcı kuşlara yem ediliyormuş. Yırtıcı kuşlar da bu kimselerin başlarından yiyormuş.
Aşağıdaki yazıtta insanların sağlam kütüklere (kazıklara) -ki dallı olduğu için bir ağaç gövdesinden elde edilmiş olması çok muhtemeldir- bağlandıkları ve işkence edilerek idam edildikleri resmedilmiştir.
Neden kuşlara yem ediliyordu?
Eski Mısır’da ölmüş bedenin korunması çok önemliydi. Çünkü ölen kişi öbür dünyada ancak bedeni sağlam ise dirilebiliyordu. Bu nedenle mumyalama çok yaygındı. Hemen herkes kendi bütçesine göre mumyalama yaptırırdı. İdam edilen kimselerin bedenlerinin özellikle zarar görmesi için kuşlara atıldıkları anlaşılmaktadır. Çünkü inanışa göre öbür dünyada tekrar dirilemeyeceklerdi.
Kuran'da bu bilgiler nasıl yer alabilir?
Antik Mısır yazısı olan hiyeroglifin M.S. 4. yüzyıl civarlarında kullanımı sona erdi ve bu dile ait bilgi zamanla silinerek kayboldu. Bu nedenle antik Mısır hakkında neredeyse hiçbir şey bilinmiyordu. Ta ki 15 Temmuz 1799’da dönemin Fransa İmparatoru Napolyon Bonaparte’ın askerleri Mısır’ın Reşid kasabası yakınlarında kazı yaparken buldukları yazılı taşa kadar. M.Ö. 196 yılında yazılan Rosetta taşı olarak bilinen yazıt Mısır'da bulunduktan sonra büyük bir ilerleme sağlandı. Bu taşa yazılmış yazıt demotik (Mısır’da o dönemin günlük dili), Antik Yunan (yönetim dili) ve hiyeroglif olarak 3 dilde yazılmıştı . Böylece yazı uzmanları Mısır yazısını okumayı başardılar. Böylece antik Mısır hakkında, dinleri hakkında, yaşamları hakkında bilgi öğrenilebildi. Yukarıda verilen bilgiler de Mısır antik yazısının okunabilmesi sonrası elde edilmiştir. 1400 yıl önce Arabistan'da yaşayan Muhammed peygamberin elbette antik Mısır hakkında hiçbir bilgisi yoktu. Olamazdı da zaten. Hiçbir kimsenin bilgisi yoktu. Ancak Kuran'da antik Mısır'daki cezalandırma yöntemleri ile ilgili bilgiler verilmesi elbette tesadüf olamaz. Hiçbir çelişki içermeyen Kuran her zaman olduğu gibi bizlere büyük mucizeler sunmaktadır.
Aşağıdaki resimde Rosetta taşı görülmektedir. Ağırlığı yaklaşık 760 kg olan taş, 72 cm genişliğindedir. Bir kısmı kırılmış olan taşın üzerinde 14 satır hiyeroglif yazısı, 32 satır Demotik, 53 satır da Antik Yunan yazısı vardır.