Mustafa Kılavuzoğlu, Lozan, Şubat 2021
Dedikodu yapmanın ve özellikle de yalan ve yanlış şeyler söylemenin kötü ve günah olduğunu kabul etmeyen yoktur herhalde. Kendimiz şahit olmadıkça, bize söylenen her haberi, her sözü (hadisi) doğruluk testinden geçirmek zorundayız. Bu konuda çok net bir ayet, kesin bir emir vardır: Hucurat suresi 6. Ayet.
Ey inananlar! Eğer yoldan çıkmışın biri size bir haber getirirse, onun iç yüzünü araştırın, yoksa bilmeden bir millete fenalık edersiniz de sonra yaptığınıza, ettiğinize pişman olursunuz.
Hepimizin sözüne güvendiğimiz veya güvenmediğimiz insanlar olabilir, ancak hiç kimse elinde yeterli bir kanıt olmaksızın kimin gerçekten doğru ya da yalan söylediğini bilemez, bilemeyebilir. Bilimle bire bir uyumlu olan Kuran’ın bu ayet ile her haberin ve her sözün doğruluğunun araştırılmasını emretmesi, bilimin de her teorinin test edilip doğrulanmasını şart koşma prensibiyle yine bire bir uyumludur.
Peki Müslümanlar hem Yüce Allah’ın hem de bilimin emrettiği bu doğrulama işini yapıyorlar mı? Maalesef hayır. Büyük bir çoğunluk yapmıyor ve bu yüzden yalan yanlış haberlere, sözlere, hadislere temelsiz bir şekilde uyarak akla ve Kuran’a uymayan sözleri de “kesin doğru” olarak kabul ediyorlar.
Peygamberimizin söylemiş olabileceği sözlerin tamamı Kuran’a uygun olmak zorundadır, aksi takdirde Yüce Allah onu hemen öldüreceğini Hakka suresinde bildirmiştir:
44- O (peygamber), bize isnaden bazı sözler uydurmaya kalkışsaydı,
45- Elbette biz onu bundan dolayı kuvvetle yakalardık.
6- Sonra da onun şah damarını keser atardık.
47- O vakit sizden hiçbiriniz ona siper de olamazdınız.
Yüce Allah’ın sözleri Kuran’dır, Kuran’dadır. Demek ki, peygamberimize atfedilen her hadisin Kuran’a uygun olup olmadığı araştırılıp test ve teyit edilmelidir. Aksi halde sevgili peygamberimizin günahını almış oluruz. Yanlış hadisleri savunanlar ise en fazla günah alanlardır. Yüce Allah hepimize günahların büyüklerinden sakınabilmeyi nasip etsin.
Muhammed peygamberin günahını almakla ilgili örnek ayetleri, ibret olması açısından özellikle kendi adını taşıyan surede bile inceleyebiliriz: Muhammed Suresi:
- O (Allah), küfre/yanlışa sapanın işlerini boşa çıkarır.
- İman edip salih amellerde bulunan (hayra ve barışa yönelik işler yapanlar) ve Rablerinden Muhammed’e hak olarak indirilene inananların kötülüklerini, günahlarını (Allah) bağışlar ve hallerini düzeltir.
- Bunun sebebi şudur; küfre/yanlışa batanlar batıla uymuşlardır, iman edenler ise Rablerinden gelen hakka uymuşlardır. İşte Allah insanlara kendi durumlarını böyle haber verir.
Zaten çok açık ve net olan bu ayetleri herkesin kolayca anlayacağı şekilde daha da kolaylaştırmaya çalışalım.
- Ey insan! Üçüncü ayette işaret edilen kendi durumunu bir düşün! Bakalım sen bu ayetlerin emrettiği yolda sadece Rabbinden hak olarak indirilene mi iman ediyorsun yoksa başka insanların yazıp çizdiklerine mi inanıyorsun? İman edenler Rablerinden gelen hakka uymuşlardır diyor ayet, sen Rabbinden gelen tek hakkın, ikinci ayette açık açık Muhammed peygambere indirildiği yazılan Kuran olduğunu bilmiyor musun? Sevgili peygamberimize Kuran dışında indirilen başka bir şey var mıdır?
- Yine aynı üçüncü ayet, Muhammed peygambere indirilen dışındakilere iman edenlerin “batıla uymuş kimseler” olduklarını sana bildirmiyor mu? Hadis kitapları Rabbinden mi indirilmiştir yoksa peygamberimizin ölümünden en az 200 sene sonra kulaktan kulağa aktarılan sözlerden mi derlenmiştir? Yoksa sen hadis kitaplarının peygamberimiz zamanında yazılmadığını, onun ölümünden 200 sene sonra derlendiğini bilmiyor musun? Bu konuda başka bir yazımdan kısa bir alıntı yapmak isterim:
“Burada bir parantez açmak şart oldu: bu bağlantıları yapamayan ya da yanlış yapan belki de iyi niyetli fakat cahil pek çok kimse İslam dinine ve toplumuna, insanlara akıl almaz zararlar vermişlerdir ve çok yazıktır ki bu durum halen devam etmektedir. Yukarıya kopyaladığım örnek bazı ayetlere, özellikle Zümer 27. ve İsra 89. ayetlere rağmen, Kuran’ı bir kenara bırakıp -hatta boş verip- asırlar öncesinde ölmüş insanlardan (kendileri çok mübarek insanlar da olsalar) nakledilen kulaktan kulağa oyununa inatla ve azimle devam etmektedirler. Çocukların oynadığı bu oyunda ilk ve son söylenen sözlerin birbirini tuttuğu çok nadir görülürdü ve zaten oyunun eğlencesi de en sonda bozulmuş olarak ortaya çıkan ifadelerdeki komik farklılıklara gülmekten geçiyordu. Maalesef din konusunda ve İslam üstünde oynanan bu oyun gülüp eğlenmeyi değil, günümüze dek ulaşmış bir bozulmuşluğu, savaşları, zulmü ve zalimliği getirmektedir.
Elbette ki geçmişten alacağımız çok dersler vardır, fakat dini konularda ders çıkarabileceğimiz söz ve hatıraların doğruluğuna inanmadan önce Kuran’a yüzde yüz uygun olduğunu teyit etmek zorundayız.”
- Burada betimlediğim kulaktan kulağa oyunu gibi, peygamberimiz kendi zamanında “Allah’tan indirilene uymak anlamındaki Sünnetullah” demiş ve emretmişken, bu söz de kulaktan kulağa “ehli sünnet olarak peygambere uymak” diye değişmiştir. Şöyledir ki; peygamberimiz sadece Yüce Allah’tan geleni söyler ve uygular aksi takdirde kendisine ne olacağını Kuran’dan ayetlerle gösterdik. Peygamberimiz “Sünnetullah” yolunda yürümüştür ve bizim de peygamberimizi takip etmemiz emredilmiştir: Sünnetullah yolunda yürümek.
- Peki nedir Sünnetullah? Yukarıda ayette yazıldığı gibi “Rabbinden Muhammed peygambere indirilendir yani Kuran yolunda yürümektir.
Uzun olmasın, başladığımız şekilde dedikodu ve Hucurat suresiyle bitirelim:
Hucurat 12. Ey iman edenler! Zannın birçoğundan kaçının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurunu araştırmayın. Biriniz diğerini arkasından çekiştirmesin. Biriniz, ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz. O halde Allah'tan korkun. Şüphesiz Allah, tövbeyi çok kabul edendir, çok merhamet edendir, Tevvab’dır, Rahim’dir.
Ey güzel insanlar, lütfen sevgili peygamberimizin günahını almaktan vaz geçin artık, ölmüş kardeşinizin etini yemeyin. Yüce Allah’ın emrettiği şekilde Rabbimizin sevgili peygamberimize hak olarak indirdiğine uyun, başka yola sapmayın. Umulur ki Yüce Allah bilmeden işlediğimiz günahların ardından hepimizi bağışlar.
Sevgiler,
Mustafa Kılavuzoğlu, Lozan, Şubat 2021