Kuran Yüce Allah tarafından Muhammed peygamberin beyin hücrelerine M.S. 610 yılında indirilmeye başlanmıştır. Bu indirme işlemi Cibril olarak isimlendirilen bir mekanizma ile gerçekleşmiştir. Cibril aracılığı ile indirilen Kuran ayetlerini alan Muhammed peygamber bu ayetleri kendi ana dili olan Arapça olarak okumuştur; seslendirmiştir. Kuran’ın inme sürecinde yaşayan insanlar Yüce Allah’ın ayetlerini bizzat duymuşlardır. Duydukları ayetleri veya sureleri kendi imkanları dahilinde ezberlemişler; bazı ayetleri veya sureleri yine kendi imkanları ile yazıya geçirmişler ve evlerinde saklamışlardır. Birçok farklı kişide farklı kısım ayetler, farklı kısım sureler yazılı olarak bulunabiliyordu. Ancak şüphe yoktur ki Muhammed peygamberin bizzat kendisinde Kuran’ın bütünü yazılı olarak bulunuyordu. Kendisi Kuran’ın inmesi tamamlanınca, vefat etmeden önce Kuran ayetlerini Yüce Allah’ın emri ile, Cibril aracılığı ile dizmiştir. Muhammed peygamberin oluşturduğu yazılı Kuran mushafı Yüce Allah’ın katından inen Kuran’ın ta kendisiydi. Mutlak ki bu mushaf tek bir harf bile imla hatası içermiyordu. Muhammed peygambere ait olan orijinal Kuran mushafı maalesef elimizde yok. Bir şekilde ortadan kayboldu. Ancak Muhammed peygamber vefat ettikten sonra, orijinal olan bu mushaf kaybolmadan önce insan eliyle bazı kopyalar yapıldığı anlaşılıyor. Muhammed peygamberin ve Cibril’in kontrolü dışında yapılan bu kopyalama işleminde insan eliyle çok sayıda imla hataları yapıldığı anlaşılıyor. Ortamda çok sayıda insan eliyle istemeden yapılan hatalı mushaflar (hatalı kelimeler, hatalı harfler) olunca Osman bu konuyu çözmek için bir komisyon oluşturdu. Komisyonun ana amacı ölen hafızlar nedeni ile Kuran'ı kitaplaştırmak değildi. Asıl amaç çok sayıda hatalar içeren, çok sayıda Kuran mushafının önüne geçecek olan resmi bir Kuran mushafı oluşturmaktı.

Bu komisyon resmi bir mushaf oluşturmak için çalışmalarını sürdürürken insan şeytanlar tarafından Kuran’a çok kritik önemi olan 2 sözü ayetmiş gibi ekleme fırsatı doğdu. Mushaf oluşturulurken komisyon çok sıkı kurallar uyguluyordu. Ayet kontrolü esnasında 2 kişinin şahitliği/tanıklığı (çift doğrulamalı) üzerinden çok sağlam olarak gidilirken bu 2 söz için bu çift denetlemeli sistem devre dışı bırakılmıştır. Huzeyme b. Sabit El Ensari isimli bir adamın getridiği bu 2 sözü komisyon önce Kuran'a dahil etmek istememiştir. Çift tanıklı doğrulama sistemine uymadığı için bu 2 sözü kabul etmemişlerdir. Ancak başka bir kişi oraya gelip şunu söyler; "Muhammed peygamberden duydum ki Huzeyme b. Sabit El Ensari'nin tanıklığı/şahitliği 2 kişiye denktir.'. Komisyonun eli kolu bağlanmıştır. Bu uyduruk hadise inanan veya inanmak zorunda kalan komisyon üyeleri bu 2 sözü Kuran'a eklemişlerdir. Muhammed peygamberin orijinal mushafı da ortada olmadığı için kontrol etmek mümkün olamamıştır114 sure içeren Kuran'ın besmele ile başlamayan bu tek suresine ekleme yapılması da elbette ilahidir; Yüce Allah'ın izni ve bilgisi ile gerçekleşmiştir. Elbette ki bu ekleme de bir sınav aracı olacaktır.       

Şeytani insanların elleri ile yazdıkları bu 2 sözü sanki ayetlermiş gibi Kuran’a eklemeleri basit bir ekleme değildir. Büyük bir amaçları vardı. Kuran’ın hiçbir ayetinde benzeri olmayan bir anlam ile Kuran’ın mesajını saptırmayı hedeflemişlerdi. Kuran’a sonradan insan eliyle eklenen bu iki söz okunduğunda şaşırmamak mümkün değildir. Bu 2 sözde Muhammed peygambere Yüce Allah’ın sıfatları olan Rahim, Rauf ve Aziz sıfatları birebir aynı kelimelerle verilmiştir. Amaç çok açıktır. Muhammed peygamberin ismini şirk aracı olarak gelecek nesillerde kullanabilmek.

Osman’ın komisyona hazırlattığı bu resmi mushaf dışında olan diğer tüm Kuran mushafları yakıldı; yok edildi. Kağıt çok değerli ve pahalı olduğu için bazıları yakılmadı. Silindi. Silinen kağıtların üzerine komisyonun hazırladığı resmi Osman mushafı yazıldı. Haklılardı da. Çünkü resmi otorite tarafından kontrol edilemeyen Kuran kopyalamaları (insan faktörü mutlaka devrede olacağı için) çok sayıda kelime ve harf hataları içeriyordu. Ben de Osman ve komisyonun kararının doğru olduğuna inanıyorum. Hatalı kelimeler, hatalı harfler içeren Kuran mushaflarının gelecek nesillere iletilmesi felaket olurdu.     

Hatalı kelimeler içeren mushafların mevcut olduğuna en iyi kanıt Yemen’de bulunan Sana mushafıdır. En eski mushaflardan bir tanesi olan Sana Mushaf incelendiğinde bu mushafın iki katmanlı bir yazı içerdiği görüldü. Altta kalan Kuran mushafına ait yazılar silinmişti. Üzerine başka bir mushaf yazılmıştı. Altta kalan ve silinmiş olan mushaf özel teknikler ile okunduğunda hatalı kelimeler içerdiği görülmüştür. Üst katmadaki metinden farklı kelimeler içerdiği görülmüştür (Anlamları bozacak şekilde).  

Bu konu ile ilgili detaylı inceleme aşağıdaki makaleden okunabilir.

Sana Mushaf’ı ile ilgili kısa bir değerlendirme: Kuran değiştirilmiş mi?

Çok sayıda imla ve kelime hataları içeren diğer mushaflar ortadan kaldırılınca artık sadece resmi Osman mushafından kopyalamaya izin verildi. Elimizde Osman (Uthmani) mushafının orijinal olanı da maalesef yoktur. Osman mushafı olduğu iddia edilen mushaflar ancak Osman mushafından erken dönemde kopyalanan mushaflardır. 

Günümüzde müzelerde bulunan en eski Kuran mushaflarında bile bu 2 söz ayetmiş gibi bu nedenle yer almaktadır. Çünkü müzelerdeki mushafların tamamı resmi Osman mushafından kopyalanmıştır. Elimizde bu iki sözün ayet olarak görülmediği hiçbir mushaf yoktur. Çünkü resmi Osman mushafı dışındakiler yakılıp yok edilmiştir. Günümüze ulaşamamıştır.   

Gerçek şudur ki resmi Osman mushafından kopyalanan Kuran mushaflarında bile birçok imla hatası mevcuttur. Müzelerdeki en eski mushaflarına bakıldığında aynı mushaf içinde bile kelimelerin yazılışlarında imla hataları yapıldığını görmekteyiz. Bu konu ile ilgili en güzel çalışma Dr. Tayyar Altıkulaç’ınMushaflarda İmlâ Problemi’ isimli muhteşem çalışmasıdır. Mutlaka okumanızı tavsiye ederim. "Kuran mushaflarında tek bir harf hatası bile yoktur" diyenler özellikle okumalıdır.

Bu noktada bazı samimi kişilerin kafası karışır. Şöyle ki; Kuran’da Yüce Allah Kuran’ı koruyacağını bildiriyorken nasıl olurda Kuran mushafında hatalar olur? Nasıl olur da resmi Osman mushafına 2 söz eklenebilir?

Ayet şu şekildeydi;     

Yüce Allah aşağıdaki 15:9 ayetinde şu şekilde buyurmuştur. 

Kuran Ayet No|Sure No|Ayet No|Ayet

Arapça okunuş

Meal

1809|15|9|إِنَّا نَحْنُ نَزَّلْنَا ٱلذِّكْرَ وَإِنَّا لَهُۥ لَحَٰفِظُونَ

İnnâ nahnu nezzelnez zikre ve innâ lehu le hâfizûn.

Şüphesiz biziz; biz indirdik zikri (Kuran’ı) ve şüphesiz biziz onun mutlak koruyucuları.


Kafası karışan kimseler yeterli araştırma da yapmazlar ise direkt olarak Kuran mushaflarının tek bir harfinin bile değişmediğine kökü körüne inanırlar. Onlar için gerçek nedir önemli değildir. Bazıları ise Kuran’ın hatalı harfler içerdiğini düşünerek Kuran’a imanını kaybederler. Oysa kafaların karışmasının nedeni Kuran ile Kuran mushaflarının bir tutulmasıdır. Şimdi ben elime bir Kuran mushafı alsam ve onu yaksam Yüce Allah onu koruyamamış mı oluyor? Ya da içine sırıtmayacak şekilde Kuran’da tekrarları olan bir birkaç ayet eklesem haşa Yüce Allah Kuran’ı korumamış mı olacak? Asla. Yüce Allah Kuran’ın koruma işini insanlara bırakmamıştır. İnsanlar ya da müzeler Kuran’ı koruyamaz. Kuran’ı koruyan 19 matematik sistemidir.

Ayete dikkat edilirse ‘koruma’ kelimesi fiil olarak gelmemiştir. 'Biz koruduk' veya 'ben korudum' şeklinde gelmemiştir. ‘mutlak koruyucularız’ olarak isim ve çoğul olarak gelmiştir. Kelimenin başında 'le' vurgulama edatı olduğu için koruma işleminin mutlaka ama mutlaka meydana çıkacağını/gerçekleşeceğini ve tam bir koruma olacağını bizlere anlatır. Yüce Allah çoğul kelime olan ‘biz’ kelimesini kullandığında genellikle kendisi dışında yarattığı mekanizmalar aracılığı ile emri yürüttüğünü bildirir. Demek ki Yüce Allah’ın yarattığı bazı mekanizmalar/yöntemler Kuran’ı mutlak korumalıdır. Elbette Yüce Allah’ın bu şekilde iş ve oluşları yapması bir amaç içindir. Bize düşen görev Yüce Allah’ın ve O’nun yarattığı mekanizmaların/yöntemlerin zikrin nasıl koruyucuları olduğunu bulmaktır.

Bu ayeti günümüzde şu şekilde saptıranlar bile mevcuttur; 15:9 ayetinde işaret edilen koruma sistemlerinin Kuran’ın imlasını değil de anlamını koruduğunu, yani ana fikrini koruduğunu söyleyerek ayetin gerçek anlamını saptırırlar. “Kuran mushaflarında imla hataları olsa da bunlar insan kaynaklı kopyalamaya bağlıdır. Kelimenin anlamında bir bozulma olmamıştır. Bu nedenle Kuran korunmuştur diyebiliriz.” derler. Demek ki bu kimselerin Yüce Allah'ın kudretinden ve ilminden haberleri yok. Gerçeği öğrenme dertleri de yok. 19 sistemine karşı çıkamak için ayetleri eğip bükerler. Oysa aklı başında olan ve temiz kalpli olan bir kimse ne yapmalıdır? Yüce Allah'ın Kuran'ı koruma yöntemlerini yine Kuran'dan aramalıdır.  

Kuran ile Kuran mushafının farkı nedir?

Elimizdeki Kuran mushafları insan hatalarına bağlı imla hataları içermektedir. Bu bir gerçektir. Bu durum Kuran’ın korunmuş olduğuna asla bir şüphe getirmez. Kuran sadece mürekkep ve kağıttan oluşan bir şey değildir. Muhammed peygambere indirilen, korunmuş olan bilgi kağıt ve mürekkebe bizzat kendisi ve Cibril tarafından geçirilmiştir. Yüce Allah insanları bu koruma sisteme tanık tutmak için bu orijinal mushafın elimize ulaşmasına izin vermemiştir. Ancak mushaf içine hata bulma ve hata düzeltme yanında doğrulama özelliği de olan 19 sistemini yerleştirerek muvahhit olan kimselerin bu koruma sistemine tanık olmalarını, görmelerini istemiştir. Böylece bu sisteme tanık olan kimseler Yüce Rablerinin nelere kadir olacağını kendi gözleri ile görmüş olacaklardır.  

Yüce Allah imla hataları içeren Kuran mushaflarına neden izin verdi? Neden Muhammed peygambere inen mushafı bizlere ulaştırmadı? Neden 2 sözün resmi Osman mushafına eklenmesine izin verdi?

Şüphe yok ki Yüce Allah dileseydi Muhammed peygamberin dizdiği Kuran mushafını bize ulaştırırdı. Şüphe yok ki dileseydi kimse o 2 sözü resmi Osman mushafına ekleyemezdi. İmla hataları kesinlikle olmazdı. Ancak Yüce Allah Kuran’ın korumasını insanlara bırakmadı. İnsanlar mutlaka hata yapardı ki yaptılar da. Bu nedenle kendisi Kuran’a bir koruma sistemi yerleştirdi. Bu sistem 1974 yılında Reşad Halife aracılığı ile ortaya çıktı. 19 mucizesi veya 19 sistemi olarak isimlendirilen bu sistem 19 sayısı üzerine kurulu bir matematik sistemiydi. Öyle muhteşem bir sistemdi ki Kuran’ın Yüce Allah katından geldiğini şüphe bırakmayacak şekilde ispatlıyordu. Ancak 19 mucizesinin Yüce Allah tarafından yerleştirilen hata bulma ve hata düzeltmeerror detection and error correctionişlevi ortaya çıkınca müşrikler ayağa kalktı. Çünkü 19 mucizesinin ayet sayısı bakımından ilk bulduğu hata Osman mushafındaki 9. sure olan Tevbe suresine sonradan eklenmiş olan 2 sözdü. Matematiksel deliller şüpheye yer bırakmayacak şekilde bu iki sözün resmi Osman mushafına sonradan eklendiğini gösteriyordu. Tam da bu noktada bir samimiyet sınavının tasarlandığını görmek mümkündür. Gerçek 19 mucizesine kalpten inananlar asla müşrik olamazlar. Çünkü gerçek 19 sistemine iman sadece ve sadece Kuran demeyi gerektirir. Hadisleri tümüyle reddetmeyi gerektirir. Gerçek anlamda 19 mucizesine inananlar muhavvit/hanif olmak zorundadırlar. Çünkü başka bir yol mevcut değildir. 19 mucizesi ile 2 sözün Kuran mushafına sonradan eklendiğinin deşifre edilmesi olmamış olsaydı mutlaktır ki Taliban ve benzerleri gibi ehli sünnet müşrikleri 19 mucizesine sahip çıkacaklar ve Yüce Allah’ın mucizesi ile insanları şirke davet edeceklerdi. Ancak Yüce Allah onlara engel oldu. Bu 2 sözün deşifre edilmesi ile kendi şirk dinlerine 19 mucizesini ve Kuran’ı ortak edemediler.     

Bu nedenle çoğunluğu müşriklerden oluşan ehli-sünnette tabi olanlar 19 mucizesini kabullenemez oldular. Tonlarca delillere rağmen 19 mucizesine gözlerini kapadılar. Görmezden geldiler. İncelemeye bile korktular.

Bazı kimseler de şöyle bir yol buldular; şöyle hedeflediler; “Bize öyle bir sistem lazım ki hata bulma ve düzeltme ‘error detection and correction’ işlevi kesinlikle olmasın. Biz imla hatalarını kabul edelim. Resmi Osman mushafına sonradan eklenen 2 söze de dokunmasın. Yeter ki bizim sistemimizi bozmasın. Ehli sünnet inancında devam edelim.”. Besmelesiz başlayan tek sure olan 9. surenin sonuna eklenen 2 sözü de ellerindeki Kuran mushafından atmaya gerek yoktu. Ellerindeki resmi Osman mushafını Muhammed peygambere indirilen mushaf olarak gördüler. Böylece haşa Yüce Allah’ın imla hatalarını bilerek koyduğunu bile iddia ettiler.   

İmran Akdemir ve Mustafa Kurtoğlu gibi insanlar belki de iyi niyetli olarak kafalarına göre bir sistem geliştirdiler (ikiz kod, http://www.ikizkod.com). 19 sayısını kabul edelim; ancak Reşat Halifenin bulduklarını kabul etmeyelim. Çünkü o hata bulma işlevini çalıştırıyor. O nedenle hata bulduğu noktaları görmezlikten gelelim. O delilleri görmeyelim. Bunu yapmak için de 19 sayısını yanına 7 sayısını koyalım. Böylece hata bulma ve hata düzeltme ‘error detection and error correction’ fonksiyonu olmayan, kendilerine göre bir sistem geliştirdiler. Gerçek 19 mucizesi bu dediler. 19-7 sistemi dediler. Yüce Allah’ın hata bulma ve düzeltme işlevi olan 19 mucizesine kâfir oldular. Gerçeği örttüler.

Gerçeği örtmek için 19 mucizesinin kendisi bile kullanıldı. Reşat Halifenin tespit ettiği örüntüleri görmezden geldiler. Matematiğin doğal yapısı olan 19’un katları sayıları bularak mevcut hatalı Kuran Mushaflarının yüzlerce imla hatasının ilahi olduğunu bile iddia ettiler. Onlara göre imla hatalar ilahi olmalıydı. Şaka gibi.

Şu bir gerçektir ki yeryüzünde gerçek 19 mucizesi haricinde hiçbir sistem yoktur ki hata bulma ve hata düzeltme işlevi olsun. Tek bir sistem bile gösterilemez. Kuran mushaflarında yüzlerce imla hatası varken bir tanesini bile deşifre edemeyen mucize mi olur? Ancak sayıların oyunu olur. Sayılar ile insanları kandırmak olur. Yüce Allah Kuran’ın yarattığı matematik mekanizmaları/yöntemleri ile koruyucusu olacağını bildiriyor. Mevcut mushafların değil. Bize düşen görev Yüce Allah’ın Kuran’a yerleştirdiği 19 mucizesinin hata bulma ve düzeltme işlevini izleyerek Levh-i Mahfuz’dan Muhammed peygamberimize inen ve o mübarek insanın dizdiği Kuran’a ulaşmaya çalışmaktır. Bu yolda da en büyük aracımız elbette 19 sistemidir.

19 mucizesinin hata bulma ve hata düzeltme ‘error detection and error correction’ işlevine yönelik haksız ve temelsiz eleştirilere cevap;

Bazı kimseler çıkıp söyle söylerler; “Madem ki siz 19 mucizesinin hata bulma ve düzeltme işlevi ile Kuran’ı koruduğunu iddia ediyorsunuz, o zaman örneğin 4:68 ayetini 19 sistemi nasıl koruyor gösterin” derler. Örneğin aşağıda verilen 4:68 ayeti ile ilgili; “4:68 ayeti 3 kelime ve 19 harften oluşur. Bir kelime eklesek veya bir kelime çıkarsak 19 sistemi bunu anlar mı? derler. Ya da “Kelimelere bazı harfler eklesek bunu anlar mı 19 sistemi?” derler. 19 mucizesinin kelime sayıları ve harfleri korumada kör olduğunu iddia ederler.   

Yüce Allah aşağıdaki 4:68 ayetinde şu şekilde buyurmuştur. 

Kuran Ayet No|Sure No|Ayet No|Ayet

Arapça okunuş

Meal

561|4|68|وَلَهَدَيْنَٰهُمْ صِرَٰطًا مُّسْتَقِيمًا

Ve le hedeynâhum sırâtan mustekîmen.

Ve mutlak kılavuzlardık onları dosdoğru bir yola.

Not: Bu ayet 3 kelime ve toplam 19 harf içermektedir.

Bu konuyu incelemeden önce 19 sisteminin Kuran’ı koruma yöntemine genel bir bakış yapalım.

Bu noktada yapılan en büyük hata 19 mucizenin Kuran’ı koruma yöntemlerinin tamamen keşfedilmiş olduğunun sanılmasıdır. 19 sistemi elbette Kuran’ın Yüce Allah katından geldiğini kesin olarak ispat eden sayısız delil içerir. İman edenlerin imanını artırır. Ancak hata bulma ve hata düzeltme işlevinin gelişmesi dinamik bir süreç olup halen devam etmektedir.

Kuran’ı bütünsel korunma açısından katmanlara böldüğümüzde aşağıdaki katmaları bulabiliriz.

  • Toplam ayet sayısı (6234 ayet)
  • Toplam besmele sayısı (112 numarasız, 2 numaralı besmele) ve besmeledeki harf sayısı (19 harf)
  • Toplam sure sayısı (114) ve surelerin dizilimi (Fâtiha, Bakara, Âl-i İmrân …, … Nâs)
  • Surelerdeki ayet sayısı (7, 286, 200, …., …, 6)
  • Ayetlerdeki kelime sayısı ve dizilimi
  • Kelimelerdeki harf sayısı ve dizilimi

19 mucizesinin bütünsel olarak hata bulma ve hata düzeltme işlevine tanık olunması ilk kez toplam ayet sayısında oldu. Yüce Allah’ın besmeledeki isimleri olan Allah, Rahman ve Rahim kelimelerinin geçiş sayıları besmele ile başlamayan biricik sure olan tevbe suresinin sonuna eklenen 2 sözü hemen deşifre etti. Bu delilin ardından çok sayıda başka deliller de geldi.

19 mucizesi ayrıca besmelelerin Kuran’ın bir parçası olduğunu, toplam sure sayısının 114 olduğunu, suredeki toplam ayetlerin sayılarını ve surelerin dizilişinin ilahi olduğunu da kesin olarak ispatladı. Hatalı yazılan bazı harfleri düzeltse de (özellikle Hurufu Mukatta ile başlayan surelerde) elif ve ye harfleri gibi çok sayıda hatalı yazılmış harfleri tümüyle düzelten bir sistem henüz Yüce Allah tarafından ortaya çıkarılmamıştır. Kısacası Kuran’ın kelimelerindeki harf sayısı ve dizilişlerini koruyan 19 metamatiksel mekanizmaları henüz keşfedilmemiştir

Bu ayet bir örnektir. Sadece bu ayet için değil, Kuran'ın tüm ayetlerindeki kelime sayısı, kelimelerin dizilişi, harflerinin sayısı ve dizilişi mutlak ki 19 sisteminin bu katmanlarda çalışan matematiksel sistemlerinin keşfedilmesi ile olacaktır. 7.7.2022 tarihi itibari ile Kuran'ın ayetlerindeki kelime sayısını koruyan 57057 (57+57=114=Kuran'ın bütünü) basamaklı bir sayı keşfedildi. Çalışmalar devam ediyor. Yüce Allah'ın izni ile sadece bu ayet değil, Kuran'ın tüm ayetlerindeki kelime sayısını kontrol edecek inşallah.

kuran mucizesi 19 sistemi 57057 basamakli sayi

Detaylı inceleme için lütfen aşağıdaki makaleyi okuyunuz.

Kuran’ı kelime düzeyinde koruyan 57057 (57+57=114=Kuran’ın bütünü) basamaklı devasa sayı.

Nereden başlanmalı?

27.07.2022 tarihinde yeni bir keşif yapıldı. 798 basamaklı bir sayı. Bu sayı surelerin dizilişinisuredeki toplam ayet sayısını ve suredeki toplam kelime sayısını mühürlemektedir.

798 basamakli sayi 19 mucizesi kurani koruma sistemi

Yüce Allah bizlere açıkça göstermektedir ki surelerdeki kelime sayısı artırılamaz veya azaltılamaz. Ancak 57057 basamaklı sayının kendisinin 19’un katı olmaması kelime sayılarının diziliminde hata veya hatalar olduğunu gösterir. Benzer durum Allah kelimesinin geçtiği ayetleri koruyan 18544 basamaklı sayı için de geçerlidir. Böylece anlarız ki elimizdeki Kuran mushafında suredeki ayetlerin diziliminde hata veya hatalar mevcuttur. Bu nedenle Kuran ayet düzeyinde tek tek incelenmeli ve şüpheli yerler belirlenmelidir. Daha sonra 57057 basamaklı ve 18544 basamaklı sayıların işareti doğrultusunda analizler yapılmalıdır. Yüce Allah’ın izni ile 19 sistemi Muhammed peygamberimize indirilen mushafın ayet dizilimini bize gösterecektir.

57057 (19x) basamaklı sayının, 18544 (19x) basamaklı sayının ve 798 (19x) basamaklı sayının işareti; suredeki ayetlerin diziliminde bazı hatalar olabilir mi?

Sure dizilişinin, suredeki toplam ayet sayısının ve suredeki toplam kelime sayısının Yüce Allah tarafından belirlendiğine büyük bir delil; 798 basamaklı sayı.

Ayetteki Allah kelimesi sayısı ve ayetteki toplam kelime sayısının işareti: 18544 (19x) basamaklı sayı.

Araştırma yapacaklara; Yüce Allah’ın 19 matematiksel koruma sisteminde yeni keşifler yapmak isteyenlere öneriler;

Benim görüşüm şudur; 19 sisteminin Kuran’ı koruma yöntemlerinde en ileri ve son nokta harf düzeyinde olacaktır. Kelimelerdeki harf sayısı ve dizilişlerini koruyan sistem keşfedildiğinde 19 sistemimin koruma sistemi tamamlanacaktır.

Elif harflerinin düzeltilmesi ile ilgili başlangıcı Yüce Allah Alak suresinde göstermiştir. Alak suresinde ‘el-insane’ kelimesinin elif harfi olmadan yazılması gerektiğini bizlere 19 sistemi ile göstermiştir. Alak suresi referans alınarak, burada geçen kelimeler referans alınarak elif harfi içeren hurufu mukattalı surelerde ikinci adım olarak düzeltilmelidir. Benzer bir analiz Ye harfi için de yapılmalıdır. Elif ve Ye gibi harfler 19 sistemi ile düzeltilirse gerisi çok kolay olacaktır. Mutlaktır ki her bir kelimedeki harflerin diziliminin bile ilahi olduğu mutlaka gösterilecektir. Böylece Muhammed peygambere indirilen ve sonradan kaybolan Kuran mushafına harfi harfine olacak şekilde tam olarak ulaşılacaktır.

İkiz kod ve kendim ile ilgili itirafım; 

Şunu da itiraf edeyim;

Kuran araştırmalarına başladığım ilk zamanlar Kuran ile ilgili olan her şeyi inceliyordum. İmran Akdemir’in ikiz kod adlı kitabına rastladım. Elbette hemen indirdim. Kendi yaptığım kontrol yazılımı ile kitaptaki örnekleri tek tek konfirme ettim. Büyük bir heyecan yaşadım. 19’un katı bir sayı buldun mu iş bitiyordu. Yanına da 7’nin katı başka sayılar da buldun mu işlem tamamlanıyordu. İkiz koda göre elimizdeki resmi Osman mushafından kopyalanan mushaf Muhammed peygambere indirilen ve onun dizdiği mushaftı. Muhteşem bir heyecan yaşayınca elbette kendi yazdığım bir bilgisayar programı ile yeni keşifler yapmak için kolları sıvadım. Oldukça uzun bir süre yeni bir ikiz kod kitabı çıkaracak kadar veri elde ettim. 19 ve 7 sayıları her yerdeydi. Fakat zaman ilerledikçe şunu fark ettim (Yüce Allah’ıma sonsuz şükürler ederim); analiz yaptığım resmi Osman mushafı kopyasında çok sayıda imla hatası vardı. Ancak ikiz kod bu konuda tek bir kelime etmiyordu. Hatalara olduğu gibi kördü. Müzelerde bulunan eski Kuran mushaflarını inceleyip kesin olarak hatalı olduğunu bildiğim tek bir imla hatasını bile deşifre edemiyordum.   

Dikkat çekici bir örnek olması için şunu verebilirim;
Aynı Kuran mushafında ‘ايتنا’, ‘ayetlerimiz’ kelimesi (2:151, 6:68, 6:157, 7:175, 8:31, 10:7, 10:92, 15:81, 17:1, 18:9, 19:73, 20:23, 20:56, 20:126, 22:51, 22:72, 27:13, 28:45, 28:59, 31:7, 34:5, 34:38, 34:43, 41:40, 41:53, 42:35,45:9, 45:25, 46:7, 68:15, 74:16, 83.13) ayetlerinde fazladan elif harfi olmadan yazılmışken, 10:15 ve 10:21 ayetlerinde aynı kelimenin ‘ايَاتِنَا’ fazladan elif harfi ile yazıldığını fark ettim. Daha birçok kelimede mushaf içinde tutarsız yazımlar olduğunu gördüm. Benim ikiz kod ile ürettiğim sayılar bu hatalara kördü. Oysa ikiz koda göre bu mushaf Yüce Allah’ın indirdiği mushaftı. Nasıl olur da Yüce Allah’ın Muhammed peygambere indirdiği Kuran mushafında hatalar olabilirdi? Hemen anladım ki ikiz kod hiçbir işe yaramayan bir sistemdi. Mushaflardaki hataları olduğu gibi kabul ediyordu. Anladım ki ben 19-7 sayıları ile mucizeler bulmuyordum. Sadece matematik içinde kendimi kandırıyordum. Gerçek bir sistem değildi. Her 19 sayıdan bir tanesi 19’un katıydı. Her 7 sayıdan bir tanesi de 7’nin katıydı. Böylece 19-7 sayılarını katlarını bularak sözde mucizeler buluyordum. Anladım ki 19-7 sistemi beni doğruya değil hataları onaylamaya götürüyordu. İmran Akdemir’in samimi olduğunu düşünüyorum. Sayılar içinde boğulmuş durumdadır kendisi. Binlerce sayı üretiyor. Bu kimse maalesef içinde boğulduğu 19-7 sistemi ile Kuran’ın gerçek 19 mucizesine kâfir olmuştur. İnsanları yanlış yönlendirerek gerçek 19 sistemini görmelerini engellemektedir. Elbette ahirette bizler gibi o da hesabını verecektir. Ben ikiz koddan (19-7) Yüce Allah’ın yardımı ile kurtuldum. Mushaflardaki imla hatalarını bulan ve düzelten gerçek 19 sistemine beni ulaştırdığı için Yüce Allah'a sonsuz şükürler ederim.

Mustafa Kurtoğlu isimli arkadaşımıza ise ayrı bir bölüm ayırmak gerekir. Bu kimsenin sistemi bence en tehlikeli olandır. Zararlı olduğunun tespit edilmesi çok zor bir sistemdir. Çünkü bu kimse insanlara zehri şekerin içinde vermektedir. Tahminime göre samimi bir insandır. Aklınca Kuran'ın Yüce Allah katından olduğunu, insan sözü olamayacağını ispatlamak istemektedir. Ancak Kuran’a verdiği zararın farkında bile değildir.  

Şöyle ki; Şeker kısmı bu oluyor. Mustafa Kurtoğlu’nun bu şekerini görenler hemen bu şekeri yutarlar. Çünkü 19 mucizesinin delillerini görüp de etkilenmemek mümkün değildir. Kuran'ın Yüce Allah katından geldiğine kesin delildir. Buraya kadar her şey normal görünüyor. Ancak   

İşte 19 mucizesi diyerek şekeri yutarlar. Ancak bu şekerin içine gizlenmiş zehir vardır.

Şöyle ki;   

Mustafa Kurtoğlu İmran Akdemir’den ayrılır. Gerçek 19 sisteminin delillerini olduğu gibi kabul eder. Her şeyi ile kabul eder. 19 sistemine olduğu gibi sahip çıkar. Bunu da Kuran’ı 2 parçaya bölerek yapar. 1. parçaya resmi Osman mushafına sonradan eklenen 2 sözü ayet olarak kabul etmesine rağmen dahil etmez. Analizleri ayet olarak kabul ettiği 128 ve 129 numaralı sözler olmadan yapar. Böylece gerçek 19 sisteminin tüm delillerini kabul etmiş olur. Şeker kısmı budur. Bunu gören herkes şekeri yutar.

Gelelim zehir kısmına;

2. parçaya ise ayet olarak kabul ettiği 2 sözü de ekler ve bunu da İmran Akdemir’in 19-7 sistemi ile destekler. Kuran'ı bölerek yaptığı farklı anazlileri de Yüce Allah’ın bilerek bir sınav aracı olarak koyduğunu iddia eder. İşte zehir kısmı bu kısımdır. Şekerle birlikte zehri de içenler şekerden hiçbir fayda alamaz. Zehirlenirler. Mustafa Kurtoğlu’nu gerçekten tebrik etmek lazım. Kimsenin aklına gelmemiş bir manevra ile 19 mucizesinin 2 sözü deşifre etmesinin önüne geçmiş oldu. Bu kimsenin yöntemi en tehlikelidir demem boşuna değildir. Gerçek 19 sistemine henüz tam olarak hakim olamamış kimselerin, kendi analizlerini kendileri yapmayan/yapamayan kimselerin, ancak Kuran’a meraklı olan, Kuran ile ilgili matematiksel yöntemlere ilgili olan kimselerin şeker içine gizlenmiş zehri fark etmeleri nerede ise imkansızdır.    

En doğrusunu Allah bilir.