Yüce Allah aşağıdaki âyetlerinde şu şekilde buyurmaktadır;

Kuran Âyet No|Sure No|Âyet No|Âyet

Arapça okunuş

Meal

5095|57|22|مَآ أَصَابَ مِن مُّصِيبَةٍ فِى ٱلْأَرْضِ وَلَا فِىٓ أَنفُسِكُمْ إِلَّا فِى كِتَٰبٍ مِّن قَبْلِ أَن نَّبْرَأَهَآ إِنَّ ذَٰلِكَ عَلَى ٱللَّهِ يَسِيرٌ

Ma esabe min musibetin fil ardı ve la fi enfusikum illa fi kitabin min kabli en nebreeha, inne zalike alallahi yesir.

Biz onu gerçekleştirmeden önce -bir kitapta olması dışında- isabet etmez hiçbir musibet yerde ve ne de kendi içlerinizde; doğrusu bu Allah'a kolaydır.

5208|64|11|مَآ أَصَابَ مِن مُّصِيبَةٍ إِلَّا بِإِذْنِ ٱللَّهِ وَمَن يُؤْمِنۢ بِٱللَّهِ يَهْدِ قَلْبَهُۥ وَٱللَّهُ بِكُلِّ شَىْءٍ عَلِيمٌ

Ma esabe min musibetin illa bi iznillah, ve men yu'min billahi yehdi kalbeh, vallahu bikulli şey'in alim.

İsabet etmez hiçbir musibet Allah'ın izni dışında ve kim inanırsa Allah'a, o (Allah) doğru yola kılavuzlar onun kalbini ve Allah her şeyi bilendir.

           

(مُّصِيبَةٍ) musibetin kelimesi kökü (صوب) bela-badire (misfortune), musibet-felaket (disaster, calamity) anlamındadır. Hans Wehr 4th ed., page 618 (of 1303)

Allah’ın izni ve bilgisi olmadan bir kişinin başına asla bir musibet gelemez. Aslında Yüce Allah’ın bilgisi ve izni olmadan evrenimizde hiçbir şey gerçekleşemez. Çünkü evrenin işleyişi bilgiye dayalıdır. Holografik evren prensibi kapsamında evrenimizi bir üst boyuttan saran 2 boyutlu bir zar içinde evrenimizin geçmiş ve gelecek tüm bilgileri kayıtlıdır. Bu bilgiler okunur ve evrene yansıtılır. Bu yansıtma ile evren canlanır. Olaylar gerçekleşir. Bu 2D zarı Kuran Levh-i mahfûz olarak tanımlıyor.

Levh-i mahfûz nedir? Korunan bir levha

57:22 ayetinde geçen bu kitap Levh-i mahfûz’dur. Bir musibetin geleceği Levh-i mahfûz’da kayıtlı ise kesinlikle ve kesinlikle bu musibet gerçekleşecektir.

 

Musibetlerin bazılarına örnek veriyor Yüce Allah’ımız;

Yüce Allah 2:155 ayetinde şu şekilde buyurmaktadır;

Kuran Âyet No|Sure No|Âyet No|Âyet

Arapça okunuş

Meal

162|2|155|وَلَنَبْلُوَنَّكُم بِشَىْءٍ مِّنَ ٱلْخَوْفِ وَٱلْجُوعِ وَنَقْصٍ مِّنَ ٱلْأَمْوَٰلِ وَٱلْأَنفُسِ وَٱلثَّمَرَٰتِ وَبَشِّرِ ٱلصَّٰبِرِينَ

Ve le nebluvennekum bi şey'in mine l-havfi ve l-cui ve naksın mine l-emvali ve l-enfusi ve s-semerat, ve beşşiris sabirin.

Ve sizleri mutlaka test edeceğiz korku ve açlıktan bir şeyle; ve varlıktan ve canlardan ve üründen-gelirden-kazançtan eksiltmeyle; öyleyse müjdele sabredenleri.

 

(لَنَبْلُوَنَّكُم) lenebluvennekum kelimesi kökü (بلو) test etmek (test), denemek (try) anlamındadır. Hans Wehr 4th ed., page 91 (of 1303)

‘lenebluvennekum’ kelimesindeki ‘lam’ vurgusu ve ‘nun’ vurgusu fiilin şüphesiz bir şekilde gerçekleşeceğini bildirmektedir. Yapılacak testin sürekli olacağını vurgulamaktadır. Bu test hiç bitmeyecektir. İnsan ölünceye kadar bir test sürecine tabi olacaktır. Hatta ölüm korkusunun kendisi bile bir musibettir.

(ٱلْخَوْفِ) l-havfi kelimesi kökü (خوف) korkmak (to be frightened), ürkmek (scared) anlamındadır. Hans Wehr 4th ed., page 306 (of 1303)

(ٱلْجُوعِ) lcui kelimesi kökü (جوع) açlık (hungery), açlık çekme (starvation) Hans Wehr 4th ed., page 175 (of 1303) anlamındadır.

(نَقْصٍ) neksin kelimesi kökü (نقص) azaltmak (decrease), eksiltmek (diminish) anlamındadır. Hans Wehr 4th ed., page 1162 (of 1303)

(ٱلْأَمْوَٰلِ) l-emvali kelimesi kökü (مول) mal-mülk (property) sahip olunan varlıklar (possession), varlık-sahiplik-dünya nimeti (wealth) anlamındadır.

(ٱلثَّمَرَٰتِ) s-semerati kelimesi kökü (ثمر) ürün-meyveler (fruits), ürün (result), verim-getiri (yield), kazanç (profit) anlamındadır.  Hans Wehr 4th ed., page 128 (of 1303)

(ٱلْأَنفُسِ) l'enfusi kelimesi kökü (نفس) bilinç, nefis, kişilik, can anlamındadır.

 

Test amaçlı musibetler incelendiğinde;

Korkular;

İnsanoğlu annesinden korkularla doğar. Yaşamı boyunca da farklı zamanlarda farklı korkularla yüzleşir. Korkular Yüce Allah’ın bir sınav aracıdır. Korkular birçok şekilde karşımıza çıkar. En büyük korku kaygıdır. İnsan tüm yaşamı boyunca farklı zamanlarda farklı derecelerde kaygılar yaşar.

Açlık;
İnsanoğlunun en primitif içgüdüsü açlıktır. Aç kalmak, yeterli beslenememek bir insan için ciddi şekilde kaygı vericidir.

Varlıktan eksiltme;

Ayetteki (ٱلْأَمْوَٰلِ) (l-emvali) kelimesi anlamı sahip olunan şeyler demektir. Mal mülk de bir kişinin sahip olduğu şeyler olduğu için bu kelimenin kapsamına girer. Ancak bir kişinin özellikler, sahip olduğu yetenekler ve en önemlisi beden ve akıl sağlığı da bu kelimenin kapsamı içine girer.

İnsan hayatı boyunca farklı varlıklara farklı miktarda sahip olur. Yüce Allah kişinin sahip olduğu bu varlıklardan eksiltilerek insanın sınava sokulacağını bildirilmektedir.

Canlardan eksiltme;

İnsanın değer ve kıymet verdiği kişileri kaybetmesi gerçekten büyük bir musibettir. Kaybetme sadece ölüm ile olmaz. Gurbette olmak nedeni ile görüşememe, hastalıklar nedeni ile ayrı düşmek gibi durumlar da canlardan eksiltme olarak değerlendirilebilir.

Günümüzde en büyük musibetler salgın hastalıklardır. Özellikle Covid 19 pandemisi yeryüzünde yaşayan tüm insanları olumsuz olarak etkilemektedir. Bu musibetin ne zaman biteceği de belli değildir. Bu musibete karşı Allah'ın ayetleri ile mücadele edilmelidir. Yani yine bilimle mücadele edilmelidir. 

Üründen-getiriden-kazançtan eksiltme;

İnsan hayatı boyunca çalışır ve üretir. Üretim deyinde en başta tarım ürünleri akla gelse de ayetteki kelimenin geniş anlamı düşünüldüğünde her türlü getiri-kazanç-verim bu kapsamda değerlendirilir. Fabrikaların sanayi üretimi de bir memurun aylık getirisi de (ٱلثَّمَرَٰتِ) s-semerati kapsamına girer.

 

Başına musibet gelmiş bir kişi ne yapmalıdır?

Yüce Allah 2:156 ayetinde şu şekilde buyurmaktadır;

Kuran Âyet No|Sure No|Âyet No|Âyet

Arapça okunuş

Meal

163|2|156|ٱلَّذِينَ إِذَآ أَصَٰبَتْهُم مُّصِيبَةٌ قَالُوٓا۟ إِنَّا لِلَّهِ وَإِنَّآ إِلَيْهِ رَٰجِعُونَ

Ellezine iza esabethum musibetun, kalu inna lillahi ve inna ileyhi raciun.

Kimseler ki onlara isabet ettiği zaman bir musibet derler: “Doğrusu biz Allah içiniz ve doğrusu biz O'na dönücüyüz.”

 

Bir insan erdemli bir şekilde ve sadece Kuran’a göre bir hayat yaşamalıdır. Ancak yine de Yüce Allah’ın testlerine maruz kalacaktır. Başına bazı musibetler gelecektir. Bu durumda kişinin yapması gereken şey bu musibetlerin Allah’ın bilgisi dahilinde ve izniyle olduğunu bilmesi ve sabırlı olmasıdır. Sabır zorluklara karşı metanetle, kontrolü kaybetmeden direnmek demektir.

Mümin kimse musibetle karşılaştığında direkt olarak Yüce Allah’a yönelir. Şirkten uzaklaşır. Allah’a teslim olur. Allah’tan yardım ve destek ister. ‘Doğrusu biz Allah içiniz ve doğrusu biz O'na dönücüyüz’ der. Bu dünya hayatının asıl amacının bir test merkezi olmak olduğunu idrak eder. Kendi bedeni dahil olmak üzere kendisine verilen her şeyin ama her şeyin gerçek sahibinin Yüce Allah olduğunu bilir. Allah’a döneceğini de bilir. Bu nedenle tam bir teslimiyet içine girer.

Allah’a yönelen ve Allah’tan destek isteyen kimselerin kalplerini Yüce Allah doğru yola iletir. Onlara desteğini ve rahmetini bağışlar.

Yüce Allah 2:157 ayetinde şu şekilde buyurmaktadır;

Kuran Âyet No|Sure No|Âyet No|Âyet

Arapça okunuş

Meal

164|2|157|أُو۟لَٰٓئِكَ عَلَيْهِمْ صَلَوَٰتٌ مِّن رَّبِّهِمْ وَرَحْمَةٌ وَأُو۟لَٰٓئِكَ هُمُ ٱلْمُهْتَدُونَ

Ulaike aleyhim salavatun min rabbihim ve rahmetun ve ulaike humul muhtedun.

İşte onlar üzerinedir salatlar Rablerinden ve rahmet; ve işte onlardır doğru yola kılavuzlananlar.

 

Salat kelimesi destek anlamındadır. Yüce Allah kendisine bu şekilde yönelen, musibet içinde kalmış olan kişiye desteklerini bağışlayacağını buyurmaktadır. Yüce Allah’ın destekleri çok farklı şekillerde olabilir. Allah’ın ordularının sayısını kimse bilemez. Yüce Allah orduları ile musibet içindeki kişiye destek olduğunda bu kişi mutlaka musibetten kurtulur.   

Musibet esnasında şirksiz bir şekilde Allah’a yönelmenin yanında insan yardımlaşmadan ve harcamadan-infaktan uzaklaşmamalıdır.

Kuran Âyet No|Sure No|Âyet No|Âyet

Arapça okunuş

Meal

2731|23|60|وَٱلَّذِينَ يُؤْتُونَ مَآ ءَاتَوا۟ وَّقُلُوبُهُمْ وَجِلَةٌ أَنَّهُمْ إِلَىٰ رَبِّهِمْ رَٰجِعُونَ

Vellezine yu'tune ma atev ve kulubuhum veciletun ennehum ila rabbihim raciun.

Ve kimseler ki onlar Rablerine dönücü oldukları için kalpleri ürpererek verirler verdikleri şeyi.

 

Görüldüğü gibi Rablerine döneceklerini bilen kimseler kalpleri ürpererek vermeye-harcamaya-yardım etmeye devam ediyor. Yani infak ediyorlar. İhtiyaç sahiplerine sahip olduklarından harcama yapıyorlar.

Musibet sırasında yapılan, Allah’ın rızasını almak amaçlı yapılan harcamalar çok önemlidir. İhtiyacı olan kimselere yapılan harcamaya karşılık Yüce Allah desteğini ve rahmetini bağışlayabilir.

En doğrusunu Allah bilir.