Nebi ile eşleri arasında geçen özel bir olay neden Kuran’da işaret edilmiş olabilir? Tahrîm 1-5 ayetleri.

Yüce Allah aşağıdaki ayetlerinde şu şekilde buyurmaktadır;

Kuran Ayet No|Sure No|Ayet No|Ayet

Arapça okunuş

Meal

5228|66|1|يَٰٓأَيُّهَا ٱلنَّبِىُّ لِمَ تُحَرِّمُ مَآ أَحَلَّ ٱللَّهُ لَكَ تَبْتَغِى مَرْضَاتَ أَزْوَٰجِكَ وَٱللَّهُ غَفُورٌ رَّحِيمٌ

Yâ eyyuhen nebiyyu lime tuharrimu mâ ehallallâhu leke, tebtegî merdâte ezvâcike, vallâhu gafûrun rahîm.

Ey nebi! Niçin haram kılarsın helal kıldığını Allah'ın sana? Ararsın memnuniyetini eşlerinin; ve Allah bağışlayandır, rahimdir.

5229|66|2|قَدْ فَرَضَ ٱللَّهُ لَكُمْ تَحِلَّةَ أَيْمَٰنِكُمْ وَٱللَّهُ مَوْلَىٰكُمْ وَهُوَ ٱلْعَلِيمُ ٱلْحَكِيمُ

Kad faradallâhu lekum tehillete eymânikum, vallâhu mevlâkum, ve huvel alîmul hakîm.

Mutlak farz kıldı/meşru kıldı Allah sizlere çözmeyi/bozmayı yeminlerinizi; ve Allah sizin sahibinizdir/koruyucunuzdur; ve O bilendir, hikmet sahibidir.

5230|66|3|وَإِذْ أَسَرَّ ٱلنَّبِىُّ إِلَىٰ بَعْضِ أَزْوَٰجِهِۦ حَدِيثًا فَلَمَّا نَبَّأَتْ بِهِۦ وَأَظْهَرَهُ ٱللَّهُ عَلَيْهِ عَرَّفَ بَعْضَهُۥ وَأَعْرَضَ عَنۢ بَعْضٍ فَلَمَّا نَبَّأَهَا بِهِۦ قَالَتْ مَنْ أَنۢبَأَكَ هَٰذَا قَالَ نَبَّأَنِىَ ٱلْعَلِيمُ ٱلْخَبِيرُ

Ve iz eserren nebiyyu ilâ ba’dı ezvâcihî hadîsâ, fe lemmâ nebbeet bihî ve azherehullâhu aleyhi arrefe ba’dahu ve a’rada an ba’d, fe lemmâ nebbeehâ bihî kâlet men enbeeke hâzâ, kâle nebbeeniyel alîmul habîr.

Ve o vakit fısıldadı nebi eşlerinin bir kısmına bir söz; ne zaman ki bildirdi (bir eş) onu (sözü); ve görünür kıldı onu Allah ona (nebiye); bildirdi (nebi) onun bir kısmını ve değinmedi/uzak durdu bir kısmına; ne zaman ki (nebi) bildirdi ona (bir eşe) onu, dedi (bir eş): “Kim bildirdi sana bunu?”; dedi (nebi): “Bildirdi bana bilen, haberdar olan.”

5231|66|4|إِن تَتُوبَآ إِلَى ٱللَّهِ فَقَدْ صَغَتْ قُلُوبُكُمَا وَإِن تَظَٰهَرَا عَلَيْهِ فَإِنَّ ٱللَّهَ هُوَ مَوْلَىٰهُ وَجِبْرِيلُ وَصَٰلِحُ ٱلْمُؤْمِنِينَ وَٱلْمَلَٰٓئِكَةُ بَعْدَ ذَٰلِكَ ظَهِيرٌ

İn tetûbâ ilâllâhi fe kad sagat kulûbukumâ, ve in tezâherâ aleyhi fe innallâhe huve mevlâhu ve cibrîlu ve sâlihul mû’minîn, vel melâiketu ba’de zâlike zahîr.

Eğer ikiniz tevbe ederseniz Allah'a (ne âlâ/ne iyi); öyle ki mutlak eğildi kalpleriniz, ve eğer yardımlaşır/destekleşirseniz ona karşı, öyle ki doğrusu Allah; O; onun sahibidir/koruyucusudur; ve cibril; ve salih olan/iyi olan müminler ve melekler; bundan sonra bir yardımcıdır/bir destekçidir.

5232|66|5|عَسَىٰ رَبُّهُۥٓ إِن طَلَّقَكُنَّ أَن يُبْدِلَهُۥٓ أَزْوَٰجًا خَيْرًا مِّنكُنَّ مُسْلِمَٰتٍ مُّؤْمِنَٰتٍ قَٰنِتَٰتٍ تَٰٓئِبَٰتٍ عَٰبِدَٰتٍ سَٰٓئِحَٰتٍ ثَيِّبَٰتٍ وَأَبْكَارًا

Asâ rabbuhû in tallakakunne en yubdilehû ezvâcen hayren min kunne muslimâtin mû’minâtin kânitâtin tâibâtin âbidâtin sâihâtin seyyibâtin ve ebkârâ.

Belki onun Rabbi -eğer ki o sizleri boşadı- değiştirir onu (nebiyi) sizlerden daha hayırlı eşlerle; müslümanlar; inananlar; itaatkarlar; tevbe edenler; ibadet edenler; seyahat edenler/aktif olanlar; dul/daha önceden evlenmişler ve ilk kez evlenecekler.

 

Bu ayet grubunu ateistler ve kalplerinde hastalık olan kimseler Kuran’ın aleyhine kullanmaya çalışırlar;
1. iddia;

Evrensel olduğunu iddia eden bir kitapta peygamberin özel hayatı ile ilgili neden hükümler var?

Buna cevabımız şu olur;

Kuran evrenseldir. İndiği andan başlayarak evrenin son bulacağı saat anına kadar hükümler içerir. Bu nedenledir ki bazı hükümleri indiği dönemdeki insanlar ve olaylar ile ilgili olmuştur. Bu durum gayet normaldir. Aksi olması düşünülemez. Yukarıdaki ayetler de bu açıdan bakılarak anlaşılmalıdır. Bu olay ile direkt olarak ilgisi olmayan bizler için ise ikincil dersler amaçlanmıştır.

Bizimle direkt olarak ilgili olmayan bu olayın 2021 yılına yansıması ve benim aldığım ders şudur;

  • Yüce Allah’ın helal kıldığı bir şeyi peygamber de olsa kimse haram kılamaz.
  • Yüce Allah’ın Kuran’ı ışığında sağlam zemine oturmayan yeminler çözülmelidir, fesh edilmelidir. Hatta bir farzdır. Zorunluluktur. Bu noktada da nebiye yeminini çözme emri veriliyor. Örnek; zihâr etmek de (58:1-4) temeli olmayan bir yemin olup çözülmesi gereklidir.
  • Verilen sırlar açığa vurulmamalıdır. İki veya daha fazla kişinin sır olarak bildiği bir şeyi başka insanlara bildirmek, onu açık etmek erdemli bir davranış değildir.
  • Erdemsiz bir davranış yapıldığı anlaşıldığıda derhal tevbe edilmelidir.

Devam edelim;

2. iddia;

Çok eşlilik ile ilgili eleştiriler;

Kuran çok eşliliği asla önermemektedir. Ancak görüyoruz ki direkt olarak da yasaklamamıştır. Adaletsizliğe neden olacağı için dolaylı olarak olumsuz olacağı işaret edilmiştir (4:129). Bu konu ile ilgili çok detaylı bir analiz yapılmıştı. Lütfen ilgili makaleyi okuyunuz.

Kuran’da çok eşli evlilik (poligami-polijini)

Burada kısaca belirtelim;

Kuran’ın indiği toplumda birçok eski toplumdaki gibi bir erkeğin birden çok kadınla evlenmesi (polijini) yaygındı. Kuran çok eşlilik ile ilgili bir yasak getirmiş olsaydı hali hazırda yapılmış olan birçok evlilik dağılmak zorunda kalacaktı. Birçok çocuk babasından ayrı yaşamak zorunda kalacaktı. Kendi geçimlerini sağlayamayan kadınlar sokaklara atılmak zorunda kalacaktı. Benim görüşüm bu nedenle çok evliliğin yasaklanmamış olduğudur.

O dönemde yaşayan nebinin de çok eşli olması gayet normal bir durumdur. Bu konuyu abartarak Kuran’a eleştiri getirmek kesinlikle yersizdir. Kuran çok eşliliği toplumun kendisine bırakmıştır. Adaletsizliğe mutlak şekilde neden olacağını işaret ederek de uzak durulması gerektiğini işaret etmiştir (4:129).

Ayetlerde nebinin eşlerine bir uyarı var mı?

Yüce Allah eşlerin ikisinin erdemsiz davrandığını açıkça bildiriyor. Bir tanesi kendisine verilen sırrı açık ederek erdemsiz davranmış, diğeri ise ona destek olmuştur. Yüce Allah onların ikisinin kalplerinin eğrildiğini, doğru işler yapmadıklarını vurguluyor. Yaptıkları erdemsizlik nedeni ile derhal tevbe etmelerini öneriyor. 66:5 ayetinde geçen ‘tallakakunne’, ‘o sizleri boşadı’ ve ‘kunne’, ‘sizler’ kelimesi ile 3 ve daha fazla eşe hitap vardır. Böylece anlarız ki kalpleri eğrilen ve yaptıkları erdemsiz davranış ile uyarılan 2 eş üzerinden mesaj tüm eşlere verilmiştir. Bu olaydan ders çıkarmaları istenmiştir. Yüce Allah eşlerin bu erdemsiz davranışlarına karşın nebisini koruyacağını, destekleyeceğini bildiriyor. Hatta cibrîlin, ve salih olan/iyi olan müminlerin ve meleklerin ona yardım edeceğini, destekçisi olacağını bildirmiştir.

Cibrîl nedir?

3. iddia; dul ve bâkireler üzerinden eleştiri;

66:5 ayeti de ateistler ve kalplerinde hastalık olanlar tarafından Kuran’ı eleştirmek için kullanılmaktadır. Bu ayette kadının dul olması veya bakire olması üzerinden aşağılandığını işaret etmektedirler.

Ayette geçen ‘seyyibâtin’ kelimesi daha önce evlilik yapmış kadın (dul) demektir. ‘ebkârâ’ kelimesinin anlamı ise ilk kez evlenecek olan kadın demektir. Bu kelimenin kökü (بكر) erken kalkmak (get up early), erken gelmek (come early), bir şeyi ilk kez yapmak (to be the first to take) anlamındadır. Hans Wehr 4th ed., page 85 (of 1303). Daha önce evlilik yapmamış, ilk kez evlenecek olan kızları işaret eder.

Ayet çok açıktır ki Kuran bu kadınlar arasında bir ayrım yapmaz. Yüce Allah katında dul olmak veya daha önce evlenmemiş olmak takvada yani Yüce Allah’tan sakınma konusunda bir avantaj veya dezavantaj yaratmamaktadır. Bu nedenle ayette her ikisinin de zikredildiği görülüyor. Kadınlar daha önceden evlenmiş olabilir/dul olabilir veya daha önceden evlenmemiş olabilir. Bu kadar basit. Ayette daha önceden evlenmemiş olan kadınlar daha makbuldür gibi bir anlam çıkarılmaz.

Ayette işaret edilen sıfatlar dikkatli okunduğunda Yüce Allah’ın nebisine daha güzel, daha alımlı, daha zengin kızlar ve kadınlar vereceğim dediği görülemez. Açıktır ki sayılan özellikler/sıfatlar mümin bir kadının özellikleridir. Yüce Allah nebisine daha takvalı daha önce evlenmiş veya daha önce evlenmemiş kadınlar verebileceğini bildirmektedir.

En doğrusunu Allah bilir.