Yüce Allah 52:2 ve 52:3 ayetlerinde şu şekilde buyurmuştur.
Kuran Ayet No|Sure No|Ayet No|Ayet Arapça okunuş Meal |
4735|52|2|وَكِتَٰبٍ مَّسْطُورٍ Ve kitâbin mestûrin. Ve kitaba (Kuran’a); satır satır yazılı. |
4736|52|3|فِى رَقٍّ مَّنشُورٍ Fî rakkın menşûrin. İnce tabakada (deri parşömen); rulo iken açılıp yayılan. |
(مَّسْطُورٍ) mestûrin kelimesi kökü (سطر) yazmak (to write), satır çizmek (draw line) anlamındadır. Hans Wehr 4th ed., page 477 (of 1303)
(رَقٍّ) rakkın kelimesi kökü (رقق) folyo-yaprak (foil), tabaka-varak (lamina), ince tabaka halinde olan bir parça (flake) anlamındadır. Hans Wehr 4th ed., page 408 (of 1303)
(مَّنشُورٍ) menşûrin kelimesi kökü (نشر) yaymak (spread out), katlanmış bir şeyi açmak (unfold), rulo halindeki şeyin açılması (unroll) anlamındadır. Hans Wehr 4th ed., page 1132 (of 1303)
Sadece Kuran dediğiniz vakit Kuran sizlere yeterli bilgileri en doğru şekilde veriyor. Sizi hiçbir uyduruk hadise muhtaç etmiyor. Yeter ki temiz bir kalple ve ne olduğu belli olmayan hadislere tabi olmadan okuyun.
Yukarıdaki ayetlerde Kuran’ın kitap haline getirilme sürecini Rabbimiz bize bildirmektedir.
Detaya girmeden önce önemli bir konuyu hatırlayalım;
75:16-19 ayetlerinde Kuran ayetlerinin Muhammed peygambere parçalı halde indirildiğini görmüştük. Telaşlanan Muhammed peygambere Yüce Allah Kuran’ın okunmasının; bir araya getirilmesinin ve insanlara deklere edilmesinin bizzat kendi kontrolünde yapılacağını bildirmişti.
Kısaca ayetleri hatırlayalım;
Yüce Allah aşağıdaki ayetlerinde şu şekilde buyurmuştur.
Kuran Ayet No|Sure No|Ayet No|Ayet Arapça okunuş Meal |
5565|75|16|لَا تُحَرِّكْ بِهِۦ لِسَانَكَ لِتَعْجَلَ بِهِۦٓ Lâ tuharrik bihî lisâneke li ta’cele bihî. Hareket ettirme/oynatma onunla (Kuran’la) dilini; acele etmen için onunla (Kuran’la). |
5566|75|17|إِنَّ عَلَيْنَا جَمْعَهُۥ وَقُرْءَانَهُۥ İnne aleynâ cem’ahu ve kur’ânehu. Doğrusu bizim üzerimizedir onun (Kuran’ın) toplanması/bir araya getirilmesi; ve onun (Kuran’ın) okunması. |
5567|75|18|فَإِذَا قَرَأْنَٰهُ فَٱتَّبِعْ قُرْءَانَهُۥ Fe izâ kara’nâhu fettebi’kur’ânehu. Öyleyse okuduğumuz vakit onu (Kuran’ı); o durumda tabi ol onun (Kuran’ın) okunuşuna. |
5568|75|19|ثُمَّ إِنَّ عَلَيْنَا بَيَانَهُۥ Summe inne aleynâ beyânehu. Sonra; şüphesiz bizim üzerimizedir beyan etmek onu (Kuran’ı). |
75:16-19 ayetlerinden kesin olarak anlarız ki Kuran bizzat Yüce Allah tarafından bir araya getirilecektir/bir araya toplanacaktır. 52:2-3 ayetleri de bunu açık olarak destekler. Yüce Allah’ın bizzat kendisinin Kuran’ı kitaplaştırması ancak Muhammed peygamberimiz vefat etmeden önce olmalıdır. Vahyi Muhammed peygamberin kalbindeki ve beynindeki sinir hücrelerine indiren Cibrîl Kuran’ın kitaplaştırılmasında aktif rol almıştır. Muhammed peygamber ve Cibrîl Yüce Allah’ın izni ve bilgisiyle Kuran’ı kitaplaştırmışlardır.
Rulo halindeki Kuran ayetlerinin açılıp yayılması;
52:3 ayeti bize büyük işaretler sunar. ‘مَّنشُورٍ’, ‘menşûrin’ kelimesi isim kelimesidir. Fiil olarak anlamı rulo halinde sarılı olan bir şeyi açarak yaymak demektir. Rulo halindeki bir haritanın masa üzerine açılarak yayılması gibi. Açık ve net olarak anlarız ki Kuran ayetleri inceltilmiş bazı şeylerin üzerine yazılmış. Daha sonra rulo halinde sarılmış. Yazılı olan bu ruloların kitap oluşturma sürecinde açılarak yayıldığını ve düzleştirildiğini anlıyoruz.
Aşağıdaki resim İstanbul Türk ve İslam Eserleri Müzesi (TİEM) Şam Evrakları Koleksiyonunda rulo halinde parşömenlere yazılmış bir Kuran mushafını göstermektedir. Muhtemeldir ki Muhammed mushafı da Kuran ayetlerini içeren birçok rulonun açılıp yayılması ve düzleştirilmesi sonrası kitap haline getirildi.
Satır satır yazılmaya işaret var;
52:2 ayetinde kitabın yani Kuran’ın sayfalarının ince bir şeyler üzerine satır satır yazılmış yazılardan oluştuğunu gösterir. Bu da bize sayfa üzerindeki satırların da önemli olacağını, yani Kuran ayetlerinin sayısının da önemli olacağını düşündürür.
İnce bir şeyler ne olabilir?
‘Rakkın’ kelimesi isim kelimesidir. İnceltilmiş, tabaka haline getirilmiş bir şeyi işaret eder. Ayette bu şeyler ile ilgili bilgi verilmemiş. Ancak rulo haline getirilebildiğine göre en olası şey bunların parşömen ‘pergamen’ olduklarıdır. Parşömenler dana, keçi, koyun ve kuzu derilerinden elde edilir ve bildiğimiz deriden farkı tabaklanmamış olmasıdır. Parşömen bir yazı malzemesi olarak Bergama Kralı II. Eumene (MÖ 197 – 159) döneminde geliştirilmiş ve adını da Bergama (Perganum)’dan almıştır. Kuran’ın da böyle parşömenlere yazılmış olması nerede ise kesin gibidir. Çünkü en eski mushaflardan birisi olan, parşömene yazılı olan, Yemen’de bulunan Sana mushafının alt katman yazısının Muhammed peygamberimizin vefatından on yıllar sonra olduğu karbon testleri ile gösterilmiştir. Muhtemeldir ki Yüce Allah’ın bizzat kendisinin bir araya getirdiği Muhammed mushafı da deri parşömenler üzerine yazılıydı.
İkizkod yazarı İmran Akdemir’e;
İmran Akdemir 52:2-3 ayetlerini yine yanlış anlamış. Bu ayetlerde işaret edilen Muhammed mushafının kendi elindeki imla hataları içeren Kuran mushafı olduğunu sanıyor. İmla hataları içeren elinde tuttuğu Kuran mushafından bilgisayar yardımı ile 19 ve 7’nin katları olan tonlarca sayı üretiyor. Sonra imla hataları içeren elindeki mushafı içinde hiçbir eğrilik olmayan/hiçbir yamukluk olmayan/hiçbir çarpıklık olmayan (18:1), Yüce Allah’ın Muhammed peygambere Cibrîl aracılığı ile toplattığı/bir araya getirttiği Kuran mushafı ile eş tutuyor.
Ey İmran Akdemir! Lütfen şunu iyi bil;
Muhammed mushafı senin elinde tuttuğun mushaf değil. Senin elinde tuttuğun mushaf Osman mushafı bile değil. Elinde tuttuğun mushaf Osman mushafından hatalı imla ile kopyalanmış mushaflar. Bu hatalı mushaflar üzerinden 19-7 katları sayılar üretirsen hiçbir yol alamazsın. Kuran’ı koruyan bir sistem varsa ki; elbette var; bu sistemin hatalı imlalar içeren mushafları düzeltmesi gerekmez mi? Hatalı mushafları hataları ile kabul eden sistem mi olur? Senin iddia ettiğin sistemini farklı bir mushafta denesek aynı sonuçları alamayız. Çünkü mushaflar arasında farklar var.
Elindeki hatalı mushafı nasıl olur da Yüce Allah’ın Muhammed peygambere indirdiği ve bizzat kendisinin bir araya getirdiği, içinde tek bir harf hatası bile olmayan Muhammed mushafı ile bir tutarsın?
Üzgünüm. Ancak her zaman gerçeği söylemek zorundayım. Senin sistem sandığın ikizkodun zerre kadar değeri yoktur. Hatta insanlığa büyük zararı vardır. Bunun da hesabını elbet Yüce Allah’ın huzurunda verirsin. Ben de veririm. Gerçek 19 mucizesinin matematiksel delillerini 7 sayısı ile örttün. Bunda da başarılı oldun. Birçok kişi ikizkodu inceledi. İşlerine geldiği için hemen iman ettiler. Çünkü tonlarca ürettiğin sayılar ellerindeki imla hataları içeren mushafın hataları ile birlikte ilahi olduğunu sözde kanıtlıyordu. Haşa Yüce Allah imla hataları yapmıştı. Tonlarca ürettiğin sayılar tevbe suresine Osman mushafının oluşturulması sırasında sokulan 2 sözü de Kuran’dan kabul ediliyordu. Sorun yoktu yani. Gerçek 19 sisteminin muhteşem güzellikteki tüm verilerini yok saydın. Bu nedenle Kuran’ın büyük ayetlerinden bir tanesi olan 19 mucizesine kafîr oldun. Senin sistemin Muhammed mushafına yapılmış büyük bir saldırının tetikçiliğini yapmaktadır. Yüce Allah ıslah etsin seni.
Senin iddia ettiğin ikizkod sistemine iman eden kimselerin sadece Kuran demesi de söz konusu değil. Çünkü senin sistemin sıratel mustakim olan sadece Kuran'a yönlendirmiyor. Gerçek 19 mucizesine iman eden bir kimse hadisleri asla kabul edemez. Gerçek 19 sistemi ile hadisler bir arada olamaz. Ancak senin sistemin bu ayrışmayı sağlayamıyor. Hadislere de kapıları sonuna kadar açıyor. Bu nedenle ehli sünnete tabi kişilerin senin ikizkodu kabul etmesi çok kolay oluyor. Çünkü bu müşriklerin hadisleri terk etmesine gerek yok senin sistemine iman etmek için. Ancak gerçek 19 mucizesini gören kimseler otomatik olarak Yüce Allah tarafından sıratel mustakim olan sadece Kuran yoluna yönleniyor. Bunu yapan 19 mucizesi. İleri gitmek isteyen ve sabıklardan olmak isteyen kimseleri diğerlerinden ayırıyor.