Yüce Allah 7:143 ayetinde şu şekilde buyurmaktadır;
Kuran Ayet No|Sure No|Ayet No|Ayet Arapça okunuş Meal |
1097|7|143|وَلَمَّا جَآءَ مُوسَىٰ لِمِيقَٰتِنَا وَكَلَّمَهُۥ رَبُّهُۥ قَالَ رَبِّ أَرِنِىٓ أَنظُرْ إِلَيْكَ قَالَ لَن تَرَىٰنِى وَلَٰكِنِ ٱنظُرْ إِلَى ٱلْجَبَلِ فَإِنِ ٱسْتَقَرَّ مَكَانَهُۥ فَسَوْفَ تَرَىٰنِى فَلَمَّا تَجَلَّىٰ رَبُّهُۥ لِلْجَبَلِ جَعَلَهُۥ دَكًّا وَخَرَّ مُوسَىٰ صَعِقًا فَلَمَّآ أَفَاقَ قَالَ سُبْحَٰنَكَ تُبْتُ إِلَيْكَ وَأَنَا۠ أَوَّلُ ٱلْمُؤْمِنِينَ Ve lemma cae musa li mikatina ve kellemehu rabbuhu kale rabbi erini enzur ileyk, kale len terani ve lakininzur ilel cebeli fe ini stekarre mekanehu fe sevfe terani fe lemma tecella rabbuhu lil cebeli cealehu dekkan ve harra musa saıkan, fe lemma efaka kale subhaneke tubtu ileyke ve ene evvelul mu'minin. Ne zaman ki gelip de Musa tayin ettiğimiz vakitte ve ona konuşunca Rabbi; dedi Rabbim bana görün bakayım sana; dedi ki sen beni göremezsin fakat bak yüksek kaya parçasına eğer durursa yerinde o zaman sen de beni göreceksin; Ne zaman ki parlayınca-aydınlanınca-ortaya çıkınca-tecelli edince onun Rabbi yüksek kaya parçasına onu etti darmadağın ve düştü yere Musa bilincini kaybetmiş şekilde; Ne zaman ki bilinci tekrar yerine geldi; Dedi sen yücesin. Tevbe ettim sana ve ben ilkiyim inananların. |
(أَرِنِىٓ) erini kelimesi kökü (راي) görmek (see) anlamındadır. Hans Wehr 4th ed., page 368 (of 1303)
(أَنظُر) enzur kelimesi kökü (نظر) gözler ile algılama-gözler ile görüp algılama (perceive with the eye) anlamındadır. Hans Wehr 4th ed., page 1144 (of 1303)
(ٱلْجَبَلِ) l-cebeli kelimesi kökü (جبل) dağ (mountain), insanın yerinden oynatamayacağı kaya parçası (any rocky elevation a man does not move it from its place) anlamındadır. Dict. of Quran by M.G. Farid, page 126 (of 847)
(ٱسْتَقَرَّ) stekarra kelimesi kökü (قرر) sabit durmak (settle down) anlamındadır. Hans Wehr 4th ed., page 880 (of 1303)
(تَجَلَّىٰ) tecella kelimesi kökü (جلو) parlamak (burnish-polish), ortaya-meydana çıkarmak (reveal), aydınlığa kavuşturmak (throw light on), açığa çıkarmak (unveil) anlamındadır. Hans Wehr 4th ed., page 156 (of 1303)
(دَكًّا) dekken kelimesi kökü (دكك) harap etmek (devastation), yıkım- tahribat (destruction), yıkıp yok etme (demolish) anlamındadır. Hans Wehr 4th ed., page 333 (of 1303)
(خَرَّ) harra kelimesi kökü (خرر) düşmek (fall), yere düşmek (fall down) anlamındadır. Hans Wehr 4th ed., page 268 (of 1303)
(صَعِقًا) saikan kelimesi kökü (صعق) yıldırım çarpması (thunderstruck), bilincini kaybetmek (lose consciousness)
(أَفَاقَ) efaka kelimesi kökü (فوق) bilincin tekrar kazanılması (regain consciousness) anlamındadır. Hans Wehr 4th ed., page 858 (of 1303)
Ayet detaylandırıldığında;
# |
Kelime |
Anlam |
Kök |
1 |
velemma: |
ne zaman ki |
|
2 |
ca'e: |
gelip de |
جيا |
3 |
musa: |
Musa |
|
4 |
limikatina: |
tayin ettiğimiz vakitte |
وقت |
5 |
ve kellemehu: |
ve ona konuşunca |
كلم |
6 |
rabbuhu: |
Rabbi |
ربب |
7 |
kale: |
dedi |
قول |
8 |
rabbi: |
Rabbim |
ربب |
9 |
erini: |
bana görün |
راي |
10 |
enzur: |
bakayım |
نظر |
11 |
ileyke: |
sana |
|
12 |
kale: |
dedi ki |
قول |
13 |
len: |
||
14 |
terani: |
sen beni göremezsin |
راي |
15 |
velakini: |
fakat |
|
16 |
unzur: |
bak |
نظر |
17 |
ila: |
||
18 |
l-cebeli: |
yüksek kaya parçasına |
جبل |
19 |
feini: |
eğer |
|
20 |
stekarra: |
durursa |
قرر |
21 |
mekanehu: |
yerinde |
كون |
22 |
fesevfe: |
o zaman |
|
23 |
terani: |
sen de beni göreceksin |
راي |
24 |
felemma: |
ne zaman ki |
|
25 |
tecella: |
parlayınca-aydınlanınca-ortaya çıkınca-tecelli edince |
جلو |
26 |
rabbuhu: |
onun Rabbi |
ربب |
27 |
lilcebeli: |
yüksek kaya parçasına |
جبل |
28 |
cealehu: |
onu etti |
جعل |
29 |
dekken: |
darmadağın |
دكك |
30 |
ve harra: |
ve düştü yere |
خرر |
31 |
musa: |
Musa |
|
32 |
saikan: |
bilincini kaybetmiş şekilde |
صعق |
33 |
fe lemma: |
ne zaman ki |
|
34 |
efaka: |
bilinci tekrar yerine geldi |
فوق |
35 |
kale: |
dedi |
قول |
36 |
subhaneke: |
sen yücesin |
سبح |
37 |
tubtu: |
tevbe ettim |
توب |
38 |
ileyke: |
sana |
|
39 |
ve ena: |
ve ben |
|
40 |
evvelu: |
ilkiyim |
اول |
41 |
l-mu'minine: |
inananların |
امن |
Ayet incelendiğinde Musa peygamberin Tur dağında başından geçen bir olayın net bir şekilde açıklandığı görülür.
Tur dağı 2:63, 2:93; 4:154, 19:52, 20:80, 28:29, 28:46 ve 52:1 ayetlerinde geçmektedir. Musa peygamber Tur dağına çıktıktan sonra Yüce Allah ile iletişime geçmiş ve Allah'ı gözleri ile görmek istemiştir. Yüce Allah net bir şekilde gözlerin kendisini göremeyeceğini buyurmuştur. Zaten bu mümkün değildir. Sonsuz yücelik ve büyüklükte olan, evrenlerin üstünde, sonsuz boyutların üstünde olan Yüce Allah’ı bir insan gözü nasıl görebilir? Nasıl algılayabilir?
Bu mümkün değildir.
Başka bir ayette (6:103) Yüce Allah şu şekilde buyurmaktadır; Gözler O'nu idrak edemez; O ise bütün gözleri idrak eder. O, latif olandır, haberdar olandır.
Muhteşem; Gözler Allah'ı göremez. Yüce Allah da bunu zaten Musa peygambere bildirmiştir. Fakat Yüce Allah Musa peygambere bir delil sunmuştur.
Musa peygamberin bulunduğu Tur dağı üstünde olan yüksek bir kaya parçasına bakmasını istemiştir. Yüce Allah bu kayaya tecelli edecektir. Kendisinin varlığını, gücünü, kuvvetini bu kaya parçasına yansıtacaktır.
İşte bu noktada kelimelerin anlamları ön plana çıkar;
(تَجَلَّىٰ) tecella kelimesinin parlama-aydınlanma-ortaya çıkma anlamları ve (صَعِقًا) saikan kelimesinin yıldırım çarpması ve bilinç kaybı anlamı dikkate alındığında Yüce Allah’ın kayaya çok büyük şiddette bir yıldırım gönderdiği görülür. Kayaya çok şiddetli bir yıldırım düşmüştür. Bu yıldırım kayayı paramparça etmiştir. Yıldırımın etkisi ile Musa peygamberin bilinci kaybolmuş ve yere düşmüştür. Belli bir süre sonra bilinci yerine gelmiştir.
Peki;
Modern bilim bu konuda ne diyor? Bir yıldırım kayayı parçalayabilir mi?
Bunun cevabı evettir.
Son yıllarda yapılan çalışmalar yıldırımların kayaları parçaladığını göstermiştir. Parçalanma oranı kayanın içeriğine göre değişmektedir.
2014 yılında laboratuvarda yapılan bir deneyde yıldırımın kayalara olan etkisi incelenmiştir. Bu çalışma Japonya’da yapılmıştır.
Doğal yıldırımların elektrik güçleri 10 kA’dan başlayıp 300 kA’ya kadar çıkabilmektedir. Yıldırımın düştüğü yerde 30.000 °C derece sıcaklık oluşur. Kayaya düştüklerinde ateş ve termal şok etkisi ile kayaları parçaladıkları bilinmektedir.
Bu çalışmada 3 tip kaya kullanılmış. Tüf kayası (volkanik kayalar, ‘tuff’), silikadan zengin sert kaya (‘rhyolite’), ve granit (‘granite’).
Bu kayalara (5 cm3) 20 kA’lı bir elektrik akım gönderilmiş. Gönderme süresi tek sefer 20 μs olarak verilmiş. Doğal yıldırımlarda tek vuruş değil ortalama 3-4 vuruş gerçekleşmekte ve güçleri bu deneydekinin onlarca katı daha yüksek olabilmektedir.
Aşağıda net bir şekilde görülmektedir ki tüf kayası (volkanik kaya) elektrik ile önce bir ateş çıkarmakta ve sonrası paramparça olmaktadır.
Bu da göstermektedir ki şiddetli bir yıldırım metrelerce küplük tüf kayasının yakıp paramparça edebilir.
Şu soru akla gelebilir?
Musa peygamberin bulunduğu dağın yapısı hangi kayadan oluşmaktaydı?
Tur dağının hangi dağ olduğu ile ilgili birçok görüş olmakla birlikte benim görüşüm günümüz Mısır topraklarında olan Musa peygamber döneminde Medyen’e ait olan ‘Hashem El Tarif’ dağıdır.
Bu dağ Sina yarımadasındaki yüzlerce dağ-tepeden birisidir. Bu bölgenin dağlarının yapısı incelendiğinde volkanik kaya-tüf açısından zengin olduğu görülür. Granit gibi çok sert kayalardan oluşmaz. Daha yumuşak ve gözenekli kayalardan oluşur. Bizim Kapadokya bölgesindeki dağlarımız gibi.
En doğrusunu Allah bilir.