Yüce Allah aşağıdaki 15:22 ayetinde şu şekilde buyurmaktadır;
Kuran Ayet No|Sure No|Ayet No|Ayet Arapça okunuş Meal |
1822|15|22|وَأَرْسَلْنَا ٱلرِّيَٰحَ لَوَٰقِحَ فَأَنزَلْنَا مِنَ ٱلسَّمَآءِ مَآءً فَأَسْقَيْنَٰكُمُوهُ وَمَآ أَنتُمْ لَهُۥ بِخَٰزِنِينَ Ve erselner riyâha levâkıha fe enzelnâ mines semâi mâen fe eskaynâkumûhu, ve mâ entum lehu bi hâzinîn. Ve gönderdik rüzgârları; aşılayıcılar/dölleyiciler; öyle ki indirdik gökten su; böylece verdik onu size içmeniz için/sulamanız için; ve değilsiniz onu depolayanlar. |
(لَوَٰقِحَ) levâkıha kelimesi kökü (لقح) döllemek-aşılamak (impregnate-fecundate- graft) anlamındadır. Hans Wehr 4th ed., page 1025 (of 1303)
(أَسْقَيْنَٰكُمُوهُ) eskaynâkumûhu kelimesi kökü (سقي) vermek (give), içmek (to drink), hayvanları ve bitkileri sulamak (to water cattle and plants) anlamındadır. Hans Wehr 4th ed., page 485 (of 1303)
(بِخَٰزِنِينَ) bi hâzinîn kelimesi kökü (خزن) depolamak (store), stoklamak (stock-lay up), yığıp toplamak (accumulate), istiflemek-toplamak (hoard) anlamındadır. Hans Wehr 4th ed., page 275 (of 1303)
Bu ayet dikkatli okunduğunda çok ilginç işaretler verir.
- 1. işaret; ayete geçen ‘levâkıha’ kelimesi çoğul isim kelimesi olup aşılayıcılar/dölleyiciler anlamındadır. Demek ki rüzgârlar bazı şeylerde aşılayıcı/dölleyici rol oynamaktadır.
- 2. işaret; içme suyu ve bitkileri sulama suyu olarak kullanılabilen gökten inen yağmur suyunun Yüce Allah tarafından depolanmasıdır.
- 3. işaret; içilemez olan tuzlu deniz suyunun buharlaşarak tuzundan ayrılması, bu buharlaşan suyun rüzgârlar ile sürüklenmesi, bulutları oluşturması ve daha sonra yağmur olarak içilebilir su halinde yere inmesidir.
Modern bilim ışığında 1400 yıl önceden Yüce Allah’ımız tarafından verilen bu bilgileri inceleyelim;
1. işaretten başlayalım;
‘Ve gönderdik rüzgârları; aşılayıcılar/dölleyiciler’; Rüzgârlar gerçekten aşılayıcılar/dölleyiciler mi?
Ayette direkt olarak gökten inen tatlı suya/yağmura işaret vardır. Endirekt/dolaylı olarak tatlı suyu indiren bulutlara işaret vardır. Demek ki rüzgârların bulut oluşumunda, tatlı su oluşumunda aşılayıcı/dölleyici bir rol alması gereklidir. Gerçekten rüzgârlar bulutların oluşumunda/tatlı suyun oluşumunda dölleyici/aşılayıcı bir rol oynuyor mu? Bunun cevabını modern bilim “evet” olarak veriyor.
Rüzgârların bulutların yapı taşı olan aerosolleri ‘aerosols’ aşılamaları/döllemeleri;
Bulutların oluşmasını kısaca anlatalım;
Güneş ile ısınan deniz suyu (tuzlu su) tuzunu bırakarak buharlaşır. Havaya karışır. Ancak su molekülleri hava içinde dağınık oldukları için su damlacığı halinde bulunamaz. Bulutları oluşturan su damlacıklarının oluşabilmesi için çok çok küçük olan toz parçacıklarına ihtiyaç vardır. Bu parçacıklar çöllerden, yeryüzü toprağından, volkanik patlamalardan, endüstriyel fabrikaların bacalarından çıkan dumanlardan, orman yangınlarından havaya karışan parçacıklardır. Bu parçacıklar ortalama 1-100 mikron büyüklüğündedir. O kadar küçük ve hafiftirler ki rüzgârlar tarafından taşınırlar. Rüzgârlar içerdikleri neredeyse sayısız küçük parçacıklar ile denizler üzerinde eserler. Küçük parçacıklar havada dağınık olarak buharlaşmış olan su moleküllerini kendi etrafında toplarlar. Rüzgârın görevi bu toz parçacıklarını havada sürükleyerek havada asılı olan su molekülleri ile buluşturmaktır, birleştirmektir. Merkezde toz parçacığı, etrafında su molekülleri olan bu yapıya aerosol ‘aerosol’ denir. Su aerosollerde sıvı halde bulunur. Çok çok minik su damlacıkları gibi görünürler.
Aşağıdaki resimde bir parçacığın su moleküllerini nasıl topladığı bir benzetme ile gösterilmiştir.
Aerosoller bulutların en küçük yapı taşlarıdır. Ve ancak rüzgârların tohumlaması ile oluşabilirler. Açıkça söyleyebiliriz ki rüzgârlar bulutların oluşmasında aşılayıcı/dölleyici rol oynarlar. Bulutları ve yağmuru üretirler. Rüzgârlar olmasaydı tonlarca su içeren bulutlar oluşamayacaktı, yağmur yağmayacaktı, tatlı su içemeyecektik. Bitkilerimizi ve hayvanlarımızı bu tatlı su ile sulayamayacaktık.
Rüzgârların bitkiler için dölleyici/aşılayıcı olması;
Ayette direkt olarak işaret edilmese de rüzgârların bitkiler üzerinde aşılayıcı/dölleyici olması da dolaylı olarak işaret edilmiş olabilir. Modern bilim araştırmalarına göre tüm bitkilerin %12’si nesillerinin devam etmesini rüzgârlara borçludur. Bitkilerin rüzgâr ile döllenmesine anemofili ‘anemophily’ denir. Rüzgâr ile döllenen bitkiler ‘wind-pollinated plants’ genellikle bir çiçeğe sahip değildir. Sahip olanların ise çiçekleri çok küçüktür. Bir nektar da üretmezler. Bunun yerine üreme parçacığı olarak tanımlanabilen, çok çok hafif olan milyarlarca polen üretirler. Rüzgârlar bu polenleri savurarak yayılmalarını sağlarlar. Uzak mesafelere ulaşabilen bu polenlerden şanslı olan bazıları aynı türün diğer üyelerinin üreme organlarına ulaştığında onları döllerler. Döllenme ve aşılanma rüzgâr sayesinde olur. Çimenler, tahıl ürünleri (buğday, pirinç, mısır, çavdar, arpa, yulaf vb.), birçok ağaç türü (çam, alaçam, köknar, meşe ağacı, ceviz, fındık, Antep fıstığı vb.) rüzgârlarla döllenme/aşılama yöntemini kullanmaktadır. Ayette bildirildiği gibi rüzgârlar bu bitkiler için aşılayıcı/dölleyici olmaktadır.
Rüzgârların aşılayıcı/dölleyici özelliği olmasa birçok bitki var olmayacaktı.
Yağmur suyunun depolanması; ‘ve mâ entum lehu bi hâzinîn.’ ‘ve değilsiniz onu depolayanlar.’
Ayette gökten inen suyun yani yağmur suyunun depolanmasına bir işaret vardır. Modern bilimsel araştırmalar sonucunda artık biliyoruz ki gökten inen yağmur suları yeraltına geçerek orada devasa yeraltı su havzalarını oluşturmaktadır. Diğer bir deyiş ile yağmur suları yeraltında depolanmaktadır. Bu depoların yeryüzüne açıldıkları noktalara kaynak denir. Bu kaynaklardan çıkan sular birleşerek nehirleri oluşturur. Yüce Allah bu depolamayı kendisinin yaptığını, bu işin insanların gücünü aşan bir şey olduğunu işaret etmiştir.
Aşağıdaki resimde gösterildiği üzere yağmur suları süzülerek yeraltı havzalarında depolanır.
‘böylece verdik onu size içmeniz için/sulamanız için’; içilemeyen tuzlu suyun içilebilen, bitkileri sulamada kullanılan tatlı su haline getirilmesi;
Tuzlu olan, içilmesi ölümcül olan deniz suları Güneş tarafından ısıtılınca tuzlu su buharlaşarak havaya karışır. Ancak buharlaşma esnasında tuzlu su tuzunu kaybeder. Yukarıda anlatıldığı gibi rüzgârların taşıdığı toz parçacıkları ile döllenen/aşılanan su molekülleri artık su damlacıkları halini alır. Bulutları oluştururlar. Yine rüzgâr ile Yüce Allah bu bulutu dilediği yere iletir. Bulutun içerdiği tonlarca tatlı suyu dilediği beldeye indirir. İnen su tatlıdır. Faydalıdır.
Ölümcül olan tuzlu deniz suyundan tatlı ve faydalı suya dönüşüm gerçekleşmiştir. Rüzgârlar olmamış olsaydı, bulutlar olmamış olsaydı yeryüzünde tatlı su olmazdı. Tüm sular tuzlu olurdu. Yüce Allah işte bu büyük lütfuna bir vurgu yapıyor ayette.