Yüce Allah Kuran’ı bizlere tanıtıyor. Artık Kuran haricinde dinde kaynak aramayı ne zaman bırakacağız? “Kuran yetmez! Kuran anlaşılmaz!” demeyi ne zaman bırakacağız?

Ayetlerin meallerini aşağıda görebilirsiniz.

Doğru yolu gösteren bir kılavuzdur;

2:2, 16:89, 6:157, 16:64, 28:43, 39:41

Ayrılığa düşülen/ihtilaf edilen konuları apaçık eden/ayan beyan edendir;

16:64

Her şey için bir açıklayıcıdır;

16:89

Bir rahmettir;

16:89, 6:157, 16:64, 28:43, 28:86, 29:51

Müslümanlar için bir müjdedir;

16:89

Haktır, gerçektir;

2:176, 4:105; 13:1, 39:41, 42:17

Detaylandırılmış/ayrıntılı açıklanmış bir kitaptır;

6:114

Açık delildir;

6:157

Hikmetlidir, bilgedir;

10:1, 31:2

Apaçıktır; ayan beyandır;

12:1, 15:1; 16:94, 37:117, 43:2

Eğriliği/çarpıklığı/çelişkisi olmayandır;

18:1

Kendisiyle hükmedilmelidir;

4:105

İnsanlar için bir aydınlanmadır;

28:43

Bir zikirdir, bir öğüttür;
29:51

Kâfidir/yeterlidir;

29:51

Alemlerin Rabbindendir; Yüce Allah katından indirilmiştir. Azîz/güç yetiren, alîm/iyi bilen ve hakîm/hikmet sahibi olan tarafından;

32:2, 40:2, 45:2, 46:2

Kendisinden önce inmiş olan ilahi kitapları tasdikler;

35:31

Dinin sadece Yüce Allah’a halis kılınması için, dinin sadece Yüce Allah’a özgülenen saf bir din olması için indirilen bir kitaptır;

39:2

Yüce Allah aşağıdaki ayetlerinde şu şekilde buyurmaktadır;

Kuran Ayet No|Sure No|Ayet No|Ayet

Arapça okunuş

Meal

9|2|2|ذَٰلِكَ ٱلْكِتَٰبُ لَا رَيْبَ فِيهِ هُدًى لِّلْمُتَّقِينَ

Zâlikel kitâbu lâ reybe fîhi, huden lil muttekîn.

İşte o kitap; yoktur şüphe/kuşku onda; doğru yolu gösteren bir kılavuz; müttakiler (takva sahipleri) için.

183|2|176|ذَٰلِكَ بِأَنَّ ٱللَّهَ نَزَّلَ ٱلْكِتَٰبَ بِٱلْحَقِّ وَإِنَّ ٱلَّذِينَ ٱخْتَلَفُوا۟ فِى ٱلْكِتَٰبِ لَفِى شِقَاقٍۭ بَعِيدٍ

Zâlike bi ennellâhe nezzelel kitâbe bil hakkı, ve innellezînahtelefû fîl kitâbi le fî şikâkin baîd.

İşte o sebepledir; Allah indirdi kitabı hakla/gerçekle; ve doğrusu kimseler ihtilafa/ayrılığa düştüler kitapta; mutlak içindeler derin bir anlaşmazlık.

598|4|105|إِنَّآ أَنزَلْنَآ إِلَيْكَ ٱلْكِتَٰبَ بِٱلْحَقِّ لِتَحْكُمَ بَيْنَ ٱلنَّاسِ بِمَآ أَرَىٰكَ ٱللَّهُ وَلَا تَكُن لِّلْخَآئِنِينَ خَصِيمًا

İnnâ enzelnâ ileykel kitâbe bil hakkı li tahkume beynen nâsi bimâ erâkallâhu. Ve lâ tekun lil hâinîne hasîmâ.

Doğrusu biz indirdik sana kitabı hakla/gerçekle; hükmetmen için insanlar arasında; Allah’ın sana gösterdiğiyle; ve olma hainler için bir savunucu.

903|6|114|أَفَغَيْرَ ٱللَّهِ أَبْتَغِى حَكَمًا وَهُوَ ٱلَّذِىٓ أَنزَلَ إِلَيْكُمُ ٱلْكِتَٰبَ مُفَصَّلًا وَٱلَّذِينَ ءَاتَيْنَٰهُمُ ٱلْكِتَٰبَ يَعْلَمُونَ أَنَّهُۥ مُنَزَّلٌ مِّن رَّبِّكَ بِٱلْحَقِّ فَلَا تَكُونَنَّ مِنَ ٱلْمُمْتَرِينَ

E fe gayrallâhi ebtegî hakemen ve huvellezî enzele ileykumul kitâbe mufassalan, vellezîne âteynâhumul kitâbe ya’lemûne ennehu munezzelun min rabbike bil hakkı fe lâ tekûnenne minel mumterîn.

“Öyleyse Allah'tan başka bir hakem mi ararım? Ve O ki indirdi size detaylandırılmış/ayrıntılı açıklanmış kitabı”; ve kimseler, verdik onlara kitap; bilirler ki o indirilendir Rabbinden, hakla/gerçekle; öyleyse olma kuşkulananlardan.

946|6|157|أَوْ تَقُولُوا۟ لَوْ أَنَّآ أُنزِلَ عَلَيْنَا ٱلْكِتَٰبُ لَكُنَّآ أَهْدَىٰ مِنْهُمْ فَقَدْ جَآءَكُم بَيِّنَةٌ مِّن رَّبِّكُمْ وَهُدًى وَرَحْمَةٌ فَمَنْ أَظْلَمُ مِمَّن كَذَّبَ بِـَٔايَٰتِ ٱللَّهِ وَصَدَفَ عَنْهَا سَنَجْزِى ٱلَّذِينَ يَصْدِفُونَ عَنْ ءَايَٰتِنَا سُوٓءَ ٱلْعَذَابِ بِمَا كَانُوا۟ يَصْدِفُونَ

Ev tekûlû lev ennâ unzile aleynâl kitâbu le kunnâ ehdâ minhum, fe kad câekum beyyinetun min rabbikum ve huden ve rahmetun, fe men azlemu mimmen kezzebe bi âyâtillâhi ve sadefe anhâ, se neczîllezîne yasdifûne an âyâtinâ sûel azâbi bimâ kânû yasdifûn.

Yahut dersiniz: “Eğer şüphesiz ki indirilseydi bize kitap, mutlak olurduk onlardan daha doğru yola kılavuzlu”; öyle ki mutlak geldi Rabbinizden açık delil; ve doğru yolu gösteren bir kılavuz; ve bir rahmet; öyleyse kim daha zalim Allah'ın ayetlerini yalanlamış kimseden; ve yüz çevirmiş ondan? Karşılığını veririz ayetlerimizden yüz çeviren kimselerin; bir kötü azap; yüz çevirir olmuş olmalarından ötürü.

1363|10|1|الٓر تِلْكَ ءَايَٰتُ ٱلْكِتَٰبِ ٱلْحَكِيمِ

Elif lâm râ, tilke âyâtul kitâbil hakîm.

Elif Lâm Râ; bunlar ayetleridir kitabın; hikmetli/bilge.

1595|12|1|الٓر تِلْكَ ءَايَٰتُ ٱلْكِتَٰبِ ٱلْمُبِينِ

Elif lâm râ tilke âyâtul kitâbil mubîn.

Elif Lâm Râ; bunlar ayetleridir kitabın; apaçık/ayan beyan.

1706|13|1|الٓمٓر تِلْكَ ءَايَٰتُ ٱلْكِتَٰبِ وَٱلَّذِىٓ أُنزِلَ إِلَيْكَ مِن رَّبِّكَ ٱلْحَقُّ وَلَٰكِنَّ أَكْثَرَ ٱلنَّاسِ لَا يُؤْمِنُونَ

Elif lâm mim râ tilke âyâtul kitâbi, vellezî unzile ileyke min rabbikel hakku ve lâkinne ekseren nâsi lâ yu’minûn.

Elif Lâm Mim Râ; bunlar ayetleridir kitabın; ve indirilen sana Rabbinden; hak/gerçek; ve fakat insanların çoğu inanmazlar.

1801|15|1|الٓر تِلْكَ ءَايَٰتُ ٱلْكِتَٰبِ وَقُرْءَانٍ مُّبِينٍ

Elif lâm râ tilke âyâtul kitâbi ve kur’ânin mubîn.

Elif Lâm Râ; bunlar ayetleridir kitabın; ve Kuran'ın; apaçık/ayan beyan.

1963|16|64|وَمَآ أَنزَلْنَا عَلَيْكَ ٱلْكِتَٰبَ إِلَّا لِتُبَيِّنَ لَهُمُ ٱلَّذِى ٱخْتَلَفُوا۟ فِيهِ وَهُدًى وَرَحْمَةً لِّقَوْمٍ يُؤْمِنُونَ

Ve mâ enzelnâ aleykel kitâbe illâ li tubeyyine lehumullezîhtelefû fîhi ve huden ve rahmeten li kavmin yu’minûn.

Ve indirmedik sana kitabı; onlara, kendisinde ayrılığa düştüklerini/ihtilaf ettiklerini apaçık etmen/ayan beyan etmen amacı dışında; ve doğru yolu gösteren bir kılavuz; ve bir rahmet; bir kavim için inanan.

1988|16|89|وَيَوْمَ نَبْعَثُ فِى كُلِّ أُمَّةٍ شَهِيدًا عَلَيْهِم مِّنْ أَنفُسِهِمْ وَجِئْنَا بِكَ شَهِيدًا عَلَىٰ هَٰٓؤُلَآءِ وَنَزَّلْنَا عَلَيْكَ ٱلْكِتَٰبَ تِبْيَٰنًا لِّكُلِّ شَىْءٍ وَهُدًى وَرَحْمَةً وَبُشْرَىٰ لِلْمُسْلِمِينَ

Ve yevme neb’asu fî kulli ummetin şehîden aleyhim min enfusihim ve ci’nâbike şehîden alâ hâulâi, ve nezzelnâ aleykel kitâbe tibyânen likulli şey’in ve huden ve rahmeten ve buşrâ lil muslimîn.

Ve o gün ortaya çıkarırız her ümmet içinde bir şahit; üzerlerine kendilerinden; ve getirdik seni bir şahit bunların üzerine; ve indirdik sana kitabı; bir açıklayıcı her şey için; ve doğru yolu gösteren bir kılavuz; ve bir rahmet; ve müslümanlar için müjde.

2139|18|1|ٱلْحَمْدُ لِلَّهِ ٱلَّذِىٓ أَنزَلَ عَلَىٰ عَبْدِهِ ٱلْكِتَٰبَ وَلَمْ يَجْعَل لَّهُۥ عِوَجَا

El hamdulillâhillezî enzele alâ abdihil kitâbe ve lem yec'al lehu ıvecâ.

Hamd Allah için; ki indirdi kuluna kitabı; ve yapmadı ona eğrilik/çarpıklık.

2932|26|2|تِلْكَ ءَايَٰتُ ٱلْكِتَٰبِ ٱلْمُبِينِ

Tilke âyâtul kitâbil mubîn.

Bunlar ayetleridir kitabın; apaçık/ayan beyan.

3252|28|2|تِلْكَ ءَايَٰتُ ٱلْكِتَٰبِ ٱلْمُبِينِ

Tilke âyâtul kitâbil mubîn.

Bunlar ayetleridir kitabın; apaçık/ayan beyan.

3293|28|43|وَلَقَدْ ءَاتَيْنَا مُوسَى ٱلْكِتَٰبَ مِنۢ بَعْدِ مَآ أَهْلَكْنَا ٱلْقُرُونَ ٱلْأُولَىٰ بَصَآئِرَ لِلنَّاسِ وَهُدًى وَرَحْمَةً لَّعَلَّهُمْ يَتَذَكَّرُونَ

Ve lekad âteynâ mûsel kitâbe min ba’di mâ ehleknel kurûnel ûlâ besâire lin nâsi ve huden ve rahmeten leallehum yetezekkerûn.

Ve ant olsun verdik Musa'ya kitabı; helak ettikten sonra ilk nesilleri; bir aydınlanma insanlar için ve doğru yolu gösteren bir kılavuz  ve  bir rahmet; belki onlar öğüt alırlar.

3389|29|51|أَوَلَمْ يَكْفِهِمْ أَنَّآ أَنزَلْنَا عَلَيْكَ ٱلْكِتَٰبَ يُتْلَىٰ عَلَيْهِمْ إِنَّ فِى ذَٰلِكَ لَرَحْمَةً وَذِكْرَىٰ لِقَوْمٍ يُؤْمِنُونَ

E ve lem yekfihim ennâ enzelnâ aleykel kitâbe yutlâ aleyhim, inne fî zâlike le rahmeten ve zikrâ li kavmin yu’minûn.

Kâfi/yeterli olmaz mı onlara? Ki biz indirdik sana kitabı; okunur onlara; doğrusu bundadır mutlak bir rahmet; ve bir öğüt inanan bir toplum için.

3469|31|2|تِلْكَ ءَايَٰتُ ٱلْكِتَٰبِ ٱلْحَكِيمِ

Tilke âyâtul kitâbil hakîm.

Bunlar ayetleridir kitabın; hikmetli/bilge.

3503|32|2|تَنزِيلُ ٱلْكِتَٰبِ لَا رَيْبَ فِيهِ مِن رَّبِّ ٱلْعَٰلَمِينَ

Tenzîlul kitâbi lâ reybe fîhi min rabbil âlemîn.

İndirilişi bu kitabın; şüphe yok onda, alemlerin Rabbindendir.

3689|35|31|وَٱلَّذِىٓ أَوْحَيْنَآ إِلَيْكَ مِنَ ٱلْكِتَٰبِ هُوَ ٱلْحَقُّ مُصَدِّقًا لِّمَا بَيْنَ يَدَيْهِ إِنَّ ٱللَّهَ بِعِبَادِهِۦ لَخَبِيرٌۢ بَصِيرٌ

Vellezî evhaynâ ileyke minel kitâbi huvel hakku musaddikan limâ beyne yedeyh, innallâhe bi ibâdihî le habîrun basîr.

Ve vahyettiğimiz sana kitaptan; o haktır-gerçektir; tasdikleyen iki elleri arasındaki şeyi; doğrusu Allah’tır kullarını mutlak haber alan; gören.

3903|37|117|وَءَاتَيْنَٰهُمَا ٱلْكِتَٰبَ ٱلْمُسْتَبِينَ

Ve âteynâ humel kitâbel mustebîn.

Ve verdik onlara kitabı; apaçık/ayan beyan.

4058|39|2|إِنَّآ أَنزَلْنَآ إِلَيْكَ ٱلْكِتَٰبَ بِٱلْحَقِّ فَٱعْبُدِ ٱللَّهَ مُخْلِصًا لَّهُ ٱلدِّينَ

İnnâ enzelnâ ileykel kitâbe bil hakkı fa’budillâhe muhlisan lehud dîn.

Doğrusu biz indirdik sana kitabı, hakla/gerçekle; öyleyse kulluk et Allah'a; dini O'na halis kılarak/saf kılarak.

4133|40|2|تَنزِيلُ ٱلْكِتَٰبِ مِنَ ٱللَّهِ ٱلْعَزِيزِ ٱلْعَلِيمِ

Tenzîlul kitâbi minallâhil azîzil alîm.

İndirilişi kitabın Allah’tandır; azîz/güç yetiren, alîm/iyi bilen.

4325|43|2|وَٱلْكِتَٰبِ ٱلْمُبِينِ

Vel kitâbil mubîni.

Ve ant olsun kitaba; apaçık/ayan beyan.

4414|44|2|وَٱلْكِتَٰبِ ٱلْمُبِينِ

Vel kitâbil mubîni.

Ve ant olsun kitaba; apaçık/ayan beyan.

4473|45|2|تَنزِيلُ ٱلْكِتَٰبِ مِنَ ٱللَّهِ ٱلْعَزِيزِ ٱلْحَكِيمِ

Tenzîlul kitâbi minallâhil azîzil hakîm.

İndirilişi kitabın Allah’tandır; azîz/güç yetiren, hakîm/hikmet sahibi.

4510|46|2|تَنزِيلُ ٱلْكِتَٰبِ مِنَ ٱللَّهِ ٱلْعَزِيزِ ٱلْحَكِيمِ

Tenzîlul kitâbi minallâhil azîzil hakîm.

İndirilişi kitabın Allah’tandır; azîz/güç yetiren, hakîm/hikmet sahibi.

En doğrusunu Allah bilir.