Yüce Allah 5:15 ve 5:16 ayetlerinde şu şekilde buyurmuştur.
Kuran Ayet No|Sure No|Ayet No|Ayet Arapça okunuş Meal |
684|5|15|يَٰٓأَهْلَ ٱلْكِتَٰبِ قَدْ جَآءَكُمْ رَسُولُنَا يُبَيِّنُ لَكُمْ كَثِيرًا مِّمَّا كُنتُمْ تُخْفُونَ مِنَ ٱلْكِتَٰبِ وَيَعْفُوا۟ عَن كَثِيرٍ قَدْ جَآءَكُم مِّنَ ٱللَّهِ نُورٌ وَكِتَٰبٌ مُّبِينٌ Yâ ehlel kitâbi kad câekum resûlunâ yubeyyinu lekum kesîran mimmâ kuntum tuhfûne minel kitâbi ve ya’fû an kesîrin kad câekum minallâhi nûrun ve kitâbun mubîn. Ey ehli kitap! Muhakkak ki geldi size resûlümüz; beyan eder/bildirir/deklere eder sizlere, kitaptan gizler/saklar olduğunuzdan çoğunu; ve ki siler çoğunu; muhakkak geldi size Allah’tan bir nur; ve bir kitap (Kuran); apaçık. |
685|5|16|يَهْدِى بِهِ ٱللَّهُ مَنِ ٱتَّبَعَ رِضْوَٰنَهُۥ سُبُلَ ٱلسَّلَٰمِ وَيُخْرِجُهُم مِّنَ ٱلظُّلُمَٰتِ إِلَى ٱلنُّورِ بِإِذْنِهِۦ وَيَهْدِيهِمْ إِلَىٰ صِرَٰطٍ مُّسْتَقِيمٍ Yehdî bihillâhu menittebea rıdvânehu subules selâmi ve yuhricuhum mine z-zulumâti ile n-nûri bi iznihî ve yehdîhim ilâ sırâtın mustakîm. Kılavuzlar onunla (Kuran’la) Allah, rızasına tabi olan kimseyi; barışcıl/esenlikli/güvenli yollara; ve çıkarır onları (Kuran) karanlıklardan nura/aydınlığa; izniyle O’nun (Allah’ın); ve kılavuzlar (Kuran) dosdoğru bir yola. |
5:15 ayetinde kendilerine kitap verilmiş olan Hristiyanlar ve Yahudiler üzerinden mesaj veriliyor. Muhammed peygamberin Yüce Allah’ın bir resûlü olduğu bildiriliyor. Bu resûl onlara kendi ellerinde olan Tevrat ve İncil’de mevcut olmasına rağmen gizledikleri dini hükümleri onlara Kuran aracılığı ile beyan etmektedir.
Ehli kitaba verilmiş olan Tevrat ve İncil’in gerçek dini hükümlerinin bizzat din adamları tarafından gizlendiğini Kuran’dan anlıyoruz. Bu kimseler kendi kutsal kitaplarına bizzat insan eliyle hikayeler eklemişlerdir. Gerçek ayetleri örtüp gizlemişlerdir. Ayrıca bu da yetmezmiş gibi kitabın ayetlerini Talmud dedikleri uyduruk hikayelerle de örtmüşlerdir. Tabiri caiz ise toplumda kitabın ayetlerini hükümsüz hale getirmişlerdir. Tıpkı bizim ehli sünnetçilerin hadisler aracılığı ile Kuran ayetlerini gizleyip örttükleri gibi. 'Nasih ve mensuh' diyerek Kuran'ın ayetlerinin bazılarının hükümlerini bizzat Kuran ayetlerinin kendisi ile iptal ettikleri gibi.
‘beyan eder/bildirir/deklere eder sizlere, kitaptan gizler/saklar olduğunuzdan çoğunu’ buyurulmuştur. Anlarız ki Muhammed peygamberin görevi bu kimselerin kitaptan gizlediklerinden çoğunu insanlara Kuran aracılığı ile deklere etmektir/bildirmektir. Burada geçen ‘kesiran’ kelimesi ‘çoğu’ demektir. Yüce Allah ‘hepsi’ demiyor. Demek ki Tevrat ve İncil’deki din adamları tarafından gizlenen-saklanan hükümlerin çoğu Kuran’da yer almıştır. Az bir kısmı değil. Hepsi de değil. Neden hepsi değil? Tevrat ve İncil’deki dini hükümlerin hepsinin Kuran’a girmemesinin nedeni o kitapların şeriatının farklı olmasıdır. Din tektir. Yüce Allah’ın dini İslam’dır. Tüm kutsal kitaplarda bu din mevcuttur. Ancak dinden bir şeriat farklıdır. Toplumlar arasında şeriat farklı olabilir. Tevrat aynı dinden farklı bir şeriat getirebilir. İncil de. Kuran da aynı dinden farklı bir şeriat getirebilir. Örneğin hayvanların iç yağları Tevrat’ta insanlara haram kılınmışken Kuran’ın şeriatında bu haram yoktur. Şeriat dinde bir farklılık yapmaz. Gerçek bir kutsal kitabın çoğunluğu asla değişmez dini hükümlerdir. Azı ise şeriat içeren hükümlerdir. Yüce Allah Tevrat ve İncil’deki az miktardaki şeriat hükümlerinin Kuran’da yer almadığını; çoğunluğu oluşturan dini hükümlerin Kuran’da yer aldığını bildirmektedir.
‘ve ki siler çoğunu’;
Bu geçişte de ‘kesîrin’, ‘çoğu’ kelimesi geçiyor. Yukarıda anlatıldığı üzere kitaptaki gerçek dini hükümlerin çoğu Kuran’a girdiğine göre, bir kitabın çoğunu alıp çoğunu silmek gibi bir şey mantıksız olacağına göre ‘‘ve ki siler çoğunu’’ geçişindeki çoğu kelimesi kitabın içinde çokça bulunan Yüce Allah’ın hükümleri olmayan, insanlar tarafından sonradan yapılan hikaye benzeri eklemeleri işaret eder. Tevrat’ın ve İncil’in çoğunluğunun ekleme olduğunu anlıyoruz. Ancak az bir kısmının Yüce Allah’ın gerçek hükümleri olduğunu anlıyoruz. Çünkü Muhammed peygambere indirilen Kuran bu kitaplardaki çoğunluğu oluşturan insanlar tarafından yapılan eklemeleri silmektedir.
‘muhakkak geldi size Allah’tan bir nur; ve bir kitap (Kuran); apaçık.’
5:15 ayetindeki bu geçiş ortada iken insanlar nasıl oluyor da Kuran haricinde dinde kaynak ediniyorlar anlamak mümkün değil. Muhammed peygambere indirilen bir kitabın insanlar için bir nur olduğu, bir aydınlık olduğu bildiriliyor. Dikkat edin; kitaplar demiyor. Bir kitap diyor. Mutlaktır ki o kitap Kuran’dır. Ayette ‘mubîn’ kelimesi geçiyor ki bu ‘apaçık’ demektir. Kuran’ın apaçık olduğu, açıklanmaya ihtiyacının olmadığı anlamındadır.
Daha önceki bir makalemizde Muhammed peygamberin Kuran’ı beyan etmesinin onu insanlığa okuyarak bildirmesi olduğunu öğrenmiştik. Sanki Kuran ayetleri anlaşılamaz da onu sadece Muhammed peygamber insanlara açıklar anlamında olmadığını görmüştük.
‘Kılavuzlar onunla (Kuran’la) Allah, rızasına tabi olan kimseyi; barışçıl/esenlikli/güvenli yollara;’
Ayetten anlaşılır ki Yüce Allah Kuran’la bir kimseyi barış/esenlik/güven yollarına kılavuzluyor. Bu kimse Yüce Allah’ın razı olacağı yol olan sadece Kuran yoluna tabi olmalıdır. Böylece Kuran o kimseyi doğru yola iletir.
‘ve çıkarır onları (Kuran) karanlıklardan nura/aydınlığa; izniyle O’nun (Allah’ın); ve kılavuzlar (Kuran) dosdoğru bir yola.’
‘yuhricuhum’, ‘يُخْرِجُهُم’ kelimesi önemlidir. Geniş zaman bir fiil olan bu kelimenin öznesi 3. tekil, eril şahıstır. ‘o eril şey çıkarır onları’ demektir. Bu ayet dikkatle okunmadığında karanlıklardan nura çıkaranın Yüce Allah olduğu iddia edilebilir. Ancak bu doğru değildir. Çünkü hemen sonrasında ‘izniyle O’nun (Allah’ın)’, ‘bi iznihî’ geçer. Yüce Allah kendisinden izin alarak bir şey yapmayacağı için Yüce Allah’ın izni ile, onayı ile, dilemesi ile Kuran bir kimseyi karanlıklardan aydınlığa çıkarır. ‘yuhricuhum’, ‘o eril çıkarır onları’ kelimesindeki eril ve tekil olan şey Kuran’dır. Yüce Allah değil.
‘ve kılavuzlar (Kuran) dosdoğru bir yola.’
Yüce Allah’ın izni vurgulandıktan sonra tekrar Kuran’a bir vurgu yapılıyor. Kuran’ın Yüce Allah’ın izni ile dosdoğru bir yol olan bir yola insanları kılavuzladığı bildiriliyor. Kuran’ın kendisi zaten sıratel müstakim olduğu için, Kuran’a tabi olanları Kuran direkt olarak dosdoğru yola iletmiş olacaktır.
Yüce Allah’tan bize gelen nur Kuran’dır. Apaçık olan Kuran. Hadis kitapları değil!
Ayetler temiz bir kalp ve temiz bir akıl ile okunduğunda anlaşılır ki nur olan şey sadece Kuran’dır. Apaçık olan, anlaşılır olan, detaylı açıklanmış Kuran’dır. Yüce Allah’ın izni ile Kuran insanları karanlıklardan aydınlığa çıkarır; Yüce Allah’ın rızasını tabi olmuş kimseyi esenlik/barış/güven yollarına kılavuzlar; dosdoğru yol olan bir yola sokar.
Ey ehli sünnete tabi olmuş kardeşim! Uydurulmuş dini sana Kuran dini diye yutturdular. Bu dine tabi olduğunda Kuran’a tabi olmuyorsun. Aksine uydurulmuş hadisler içeren, kesin olarak doğruluğu asla ispat edilemeyen, kendisine ilahi bir koruma güvencesi verilmemiş olan hadis kitaplarına tabi oluyorsun. Öyle bir dine tabi oluyorsun ki tam olarak kaç tane sahih/mütevatir hadis var onu bile kimse bilemiyor. Yuvarlak rakamlar sallıyorlar. Bilemezler. Çünkü hiçbir hadisin kelimesi ve harfi dahi değişmeden aktarılmış olduğunu kimse iddia edemez. Mümkün de değildir zaten. 200 yıllık bir süreçte bir söylentinin değişmeden dededen-dedeye aktarılması mümkün değildir. Böyle din mi olur? Bu hadis kitapları sizleri aydınlıktan karanlıklara sokuyor. Kuran ile aranıza bir perde gibi girerek (Sebeb-i Nüzul) Kuran’ı anlamanıza engel oluyor. Terk edin bu kitapları. Sadece Kuran deyin. Yüce Allah’ın indirdiği kitaba yani Kuran’a tabi olun. Göreceksiniz ki Kuran’ı anlamaya başlayacaksınız. Mutlak ki Kuran sizleri karanlıklardan aydınlığa çıkaracak. Barış/esenlik/güvenli yollara ulaştıracak. Ben söylemiyorum. Direkt olarak evrenin/evrenlerin yaratıcısı Yüce Allah bildiriyor.
Bu makalenin sosyal medya gönderisi;
En doğrusunu Allah bilir.