Yüce Allah aşağıdaki 22:31 ayetinde şu şekilde buyurmaktadır;

Kuran Ayet No|Sure No|Ayet No|Ayet

Arapça okunuş

Meal

2624|22|31|حُنَفَآءَ لِلَّهِ غَيْرَ مُشْرِكِينَ بِهِۦ وَمَن يُشْرِكْ بِٱللَّهِ فَكَأَنَّمَا خَرَّ مِنَ ٱلسَّمَآءِ فَتَخْطَفُهُ ٱلطَّيْرُ أَوْ تَهْوِى بِهِ ٱلرِّيحُ فِى مَكَانٍ سَحِيقٍ

Hunefâe lillâhi gayre muşrikîne bihî, ve men yuşrik billâhi fe ke ennemâ harre mines semâi fe tahtafuhu t-tayru ev tehvî bihi r-rîhu fî mekânin sahîk.

Hanifler/yönelenler Allah'a, değil müşrikler/ortak koşanlar O'na; ve kim ortak koşar Allah'a, öyle ki sanki aşağıya düştü gökten ve böylece kapar onu kuş; veya düşürür/üfürür onu rüzgar uzak bir yere.

 

(حُنَفَآءَhunefâe kelimesi kökü (حنف) dönmek-yönelmek-eğilmek (turn-bend), ayak başparmağının içe doğru eğilmesi (inclination of toes) anlamındadır. Brill, page 239 (of 1063) ve Hans Wehr 4th ed., page 245 (of 1303)

(خَرَّharre kelimesi kökü (خرر) düşmek (fall), aşağı doğru düşmek (fall down) anlamındadır. Hans Wehr 4th ed., page 268 (of 1303)

(تَخْطَفُهُtahtafuhu kelimesi kökü (خطف) kapmak (snatch), yakalamak-kavramak (grab) anlamındadır. Hans Wehr 4th ed., page 287 (of 1303)

(تَهْوِىtehvî kelimesi kökü (هوي) düşmek (fall), üflemek (blow), havaya maruz kalmak (expose to air) anlamındadır. Steingass, page 1188 (of 1241)

(ٱلرِّيحُ) r-rîhu kelimesi kökü (روح) sert esmek (blow violent), çok rüzgarlı olmak (be very windy) anlamındadır.  Steingass, page 441 (of 1241)

 

Bu ayette Yüce Allah’ımız dini açıdan önemli bilgiler verirken aynı zamanda bilimsel bilgiler de vermektedir.

Hunefâe’ kelimesi isim kelimesidir. Çoğuldur. Hanifler demektir. Bu kelimenin anlamı bir yöne doğru yönelmektir. Kuran’daki geçişlerine baktığımızda anlamının şirk günahını işlemeden sadece Yüce Allah’a yönelmek, sadece Yüce Allah’ın yoluna yönelmek olduğunu görürüz. Hanif kelimesi müşrik kelimesinin tam olarak tersidir. Yüce Allah’a iman etmekle birlikte O’nun astından ilahlar edinmek şirktir. Bunu yapan kişilere de müşrik denir.

Hanif kelimesinin günümüzdeki anlamı monoteistliktir. Yani tek tanrıcılık. Ancak gerçek anlamda tek tanrıcılık. Yoksa bir tanrıya inanıyoruz deyip de O’nun astından şeyleri O'na ortak koşmak değildir. Kuran okunduğunda açıkça görülür ki monoteistlik 'haniflik' dinde sadece Kuran'ı kaynak edinmektir. Dinde hüküm koyucu olarak Kuran'ın astlarından kitaplar edinmek putperestliktir. Bu kitaplara tabi olanlara da müşrik denir.  

Yüce Allah ayette müşrik olan bu kimseleri tanımlayacak bir örnek veriyor. Bu kimselerin mevcut durumunu ve sonlarının ne olacağını muhteşem bir bilimsel bilgi içeren bir örnek ile veriyor.

Müşrik kimse gökten düşmüş bir insana benzetiliyor. Düşme eylemi ‘harre’  fiili ile işaret ediliyor. Bu fiil geçmiş zaman kipinde geliyor. ‘düştü’ demek. Ancak hemen sonrasında ‘tahtafuhu’ kelimesi ile kuşun bu kişiyi kapar olduğu geniş zaman fiili ile işaret ediliyor. Yine rüzgarın bu kimseyi uzak bir yere eserek sürüklemesi ‘tehvî’ fiili ile işaret ediliyor. Bu fiil de geniş zaman. ‘düşürür/üfürür’ anlamı vardır. Bu şekilde anlarız ki gökten düşen bu kişi yere henüz çarpmamıştır. Gökteki bir mekandan düşmüştür. Ancak henüz yere çarpmamıştır. Bunu Türkçemizde de kullanıyoruz. Yüksek bir apartmanın tepesinden düşen bir adama ne deriz? ‘Adam düştü! Yardım edin!’ Ancak adam henüz yere çarpmamış olsa bile düşme fiilini geçmiş zaman kipinde kullanırız.

Ayette de aynı durum söz konusudur. Bu kişi gökten (uzaydan) düşmüştür. Ancak yere çarpma henüz gerçekleşmemiş, alçalma eylemi ise devam etmektedir.

Şimdi Yüce Allah’ın ayette işaret ettiği bir bilimsel gerçeği gösterelim. Kuran hiçbir şekilde en ufak bir çelişki içermez. En büyük mucize budur.

Yüce Allah ayette gökten (uzaydan) yere doğru düşen bir adamı bir kuşun kapabileceğini işaret ediyor. Şu soru akla gelir; bu her zaman mümkün olabilir mi? Dünya üzerinde yaşayan kuşların en hızlılarının hızları belli. Uzaydan yere doğru düşen bir insanı ne kadar yüksekten düşse de, ne kadar sürede düşse de bir kuş onu yakalayabilir mi?

Bilimsel bilgiden yoksun kimseler şunu düşünür. Gökten düşen bir cisim zaman geçtikçe ivmelenir ve hızı katlanarak artar.

Örnek olması için şu örneği verelim; Yolcu uçakları 15.000 metre gibi yükseklikte uçuyor. Bir insan bu noktadan yere düşse yere düşmesinin yaklaşık 55 saniye sürmesi ve kuşların yaşadığı atmosfer bölgesine geldiğinde hızının yaklaşık 1.952 km/saat olması beklenebilir ki Dünya üzerinde bu hızlarda uçabilen hiçbir kuş yoktur. Ateistler ve kalplerinde hastalık olanlar ne der “Bakın! İşte Kuran’da bir çelişki var. Gökten düşen adamın hızı o kadar fazla olur ki onu hiçbir kuş yakalayamaz. Demek ki Allah bilmiyor.”

Ancak yukarıdaki hesaplamalarımız gerçek Dünya gezegeninde gerçekleşmez. Çünkü yukarıda yapılan hesaplama bir vakum içindeki düşmedir. Yani gerçek hayatı yansıtmaz. Havasız bir ortamda düşme gerçekleşmiş olsaydı düşen adamımızın hızı düştüğü yükseklik arttıkça artacaktı. Düşme süresi arttıkça hız da artacaktı. Mesela 40 km yükseklikten düşseydi yere ulaştığında hızı 3.188 km/saat olacaktı.

Vakum içinde (havasız) düşme hızlarının hesaplaması için aşağıdaki program kullanılabilir.

https://www.omnicalculator.com/physics/free-fall

Ancak Dünya’mızın havadan oluşan bir atmosferi var. Düşme hızı arttıkça havanın düşen adama uyguladığı direnç kuvveti artmaktadır. Bu nedenledir ki adam ne kadar yüksekten düşse de, düşme hızı ne kadar fazla olsa da düşen adamın hızı belirli bir hızdan sonra asla artamaz. Bu hıza ‘nihai hız’, ‘terminal velocity’ denir.

‘Nihai hızı’, ‘Terminal velocity’ kaçtır?

Aşağıdaki resimde görüldüğü üzere normal bir insan gökten ancak saniyede 54 metre hızla düşebilir. Bu da saatte 194,4 kilometre hız yapar. Bu hızdan daha hızlı düşemez.

terminal hiz nihai hiz gokten duser kus kapar ruzgar savurur

 

Skydiver olarak isimlendirilen kişiler havada ancak saniyede 54 metre düşebilirler. (Normal pozisyonda)

skydivers dusen musrik hanif kus kapar

 

Peki bu insanı bir kuş yakalayabilir mi?

Aşağıdaki resimde bazı yırtıcı kuşların gökten düşen bir adamı rahatlıkla kapabilecekleri bir hıza çıktıklarını görüyoruz.

gokten dusen adam kus kapti en hizli kuslar kuran

 

Kuş kapmaz ise ne oluyor? Atmosferin üst tabakalarındaki şiddetli rüzgarlar;
Atmosferin üst tabakalarında çok yüksek enerjili ve hızlı rüzgarlar eser. Bu rüzgarlar kutuplardaki soğuk hava ile ekvatordaki sıcak havanın etkileşimi ile gerçekleşir. Yaklaşık 10.000 metre yükseklikte eserler. Saatte 300 km hızda esebilirler. Kışları ortalama 130 km/saat, yazları ise 65 km/saat hızlarında esebilirler.

Aşağıdaki resimde atmosferin üst tabakalarında olan güçlü rüzgarları görüyoruz.

gokten duser ruzgar savurur

Açıktır ki uzaydan düşen bir adamı bu rüzgarlar çok çok uzaklara savuracaktır. Kuş kapmasa bile çok çok uzak yerlere düşecektir.

Ne güzel bir örnek;
Müşriklerin durumu bundan daha güzel anlatılamaz. Müşrik bir insan gökten 54 metre/saniye ile düşen bir adam gibidir. Döne döne düşer. Ya kuş kapar parçalar, ya da şiddeti rüzgarlar ile çok çok uzaklara savrulur. En sonunda yere düşer ve parçalanır. Feci şekilde can verir.

Müşrik olan bir kimsenin sonu işte budur.

Bu nedenle öncelikle şirkin ne olduğunu iyi öğreneceğiz. Nereden? Yine kutsal kitabımız Kuran’dan.

Lütfen Kuran’ı bir ders kitabı gibi okuyunuz. Yüce Allah ne buyuruyor lütfen kendiniz görünüz. Başka kimseye güvenmeyiniz. Gökten düşen adam gibi olmamak için sadece Kuran’ın dinine uyunuz. Monoteist olunuz. Hanif olunuz. Yüce Allah katından gelmiş olduğu asla bilinemeyen, yalan yanlış birçok hurafe içeren, Yüce Allah ve O’nun resûlü olan Muhammed nebiye birçok iftiralar içeren bu hadis kitaplarını terk edin. Dolayısı ile içinde doğduğunuz (akılla tabi olmadığınız) mezheplerinizi terk edin. Tarikatlarınızı terk edin. Cemaatlarınızı terk edin. Sadece Kuran okuyun. Anlayarak! Hayatınızı sadece Kuran'a göre yaşayın. Çünkü ahirette Kuran'dan sorulacağız. Muhammed peygamberimiz ahiret evreninde diyecek ki 'Ya Rabbi şüphesiz benim kavmim-toplumum tuttular bu Kuran'ı terk edilmiş.'      

En doğrusunu Allah bilir.