Yüce Allah 28:38 ayetinde şu şekilde buyurmaktadır;
Kuran Ayet No|Sure No|Ayet No|Ayet Arapça okunuş Meal |
3288|28|38|وَقَالَ فِرْعَوْنُ يَٰٓأَيُّهَا ٱلْمَلَأُ مَا عَلِمْتُ لَكُم مِّنْ إِلَٰهٍ غَيْرِى فَأَوْقِدْ لِى يَٰهَٰمَٰنُ عَلَى ٱلطِّينِ فَٱجْعَل لِّى صَرْحًا لَّعَلِّىٓ أَطَّلِعُ إِلَىٰٓ إِلَٰهِ مُوسَىٰ وَإِنِّى لَأَظُنُّهُۥ مِنَ ٱلْكَٰذِبِينَ Ve kale fir'avnu ya eyyuhel meleu ma alimtu lekum min ilahin gayri, fe evkıd li ya hamanu alet tini fec'al li sarhan lealli attaliu ila ilahi musa ve inni le ezunnuhu minel kazibin. Firavun, "Ey ileri gelenler! Sizin için benden başka bir ilah tanımıyorum. Ey Haman! Benim için kil-balçık üzerine ateş yak; bana bir kule yap, Musa'nın tanrısına çıkayım; ama ben, onun yalancılardan olduğunu sanıyorum," dedi. |
(فَأَوْقِدْ) feevkid kelimesi kökü (وقد) ateş yakmak (fire), yakmak (burn), alevlendirmek (ignite) anlamındadır. Hans Wehr 4th ed., page 1275 (of 1303)
(ٱلطِّينِ) t-tini kelimesi kökü (طين) kil (clay), kil-balçık (argil), balçık (mud) anlamındadır. Hans Wehr 4th ed., page 678 (of 1303)
Ayet detaylandırıldığında;
# |
Kelime |
Anlam |
Kök |
1 |
ve kale: |
ve dedi ki |
قول |
2 |
fir'avnu: |
firavun |
|
3 |
ya eyyuha: |
ey |
|
4 |
l-meleu: |
ileri gelenler |
ملا |
5 |
ma: |
||
6 |
alimtu: |
bilmiyorum |
علم |
7 |
lekum: |
sizin için |
|
8 |
min: |
hiçbir |
|
9 |
ilahin: |
bir tanrı |
اله |
10 |
gayri: |
benden başka |
غير |
11 |
feevkid: |
ateş yak |
وقد |
12 |
li: |
benim için |
|
13 |
ya hamanu: |
Haman |
|
14 |
ala: |
üzerinde |
|
15 |
t-tini: |
kil-balçık |
طين |
16 |
fec'al: |
ve yap |
جعل |
17 |
li: |
bana |
|
18 |
sarhen: |
bir kule |
صرح |
19 |
lealli: |
belki |
|
20 |
ettaliu: |
çıkarım |
طلع |
21 |
ila: |
||
22 |
ilahi: |
tanrısına |
اله |
23 |
musa: |
Musa'nın |
|
24 |
ve inni: |
çünkü ben |
|
25 |
leezunnuhu: |
sanıyorum ki o |
ظنن |
26 |
mine: |
-dandır |
|
27 |
l-kazibine: |
yalancılar- |
كذب |
Bu ayette çok net olarak görülmektedir ki firavun Haman’a bir emir vermektedir. Ondan bir kule inşa etmesini istemektedir. Bu kule yapma işini Musa peygamber ile dalga geçmek-küçümsemek için kinaye olarak mı söyledi veya gerçekten bir kule yapılması için emir mi verdi bilemiyoruz.
Ama ayette çok ilginç bir işaret mevcuttur.
Firavun Haman’a kil-balçık üstünde ateş yak demektedir. Açıkça pişirilmiş tuğla-briket yap demektedir. Tuğlalar-Briketler (‘brick’) herkesin bildiği gibi inşaat sektöründe çok önemli yer tutar.
Çamurun şekil verilip kuruması ile yapılır. Güneşte açığa bırakılarak kendi kuruması ile (‘unfired brick’) sertleştirilebilirken ateş ile yakılıp ısıtılarak (‘burnt brick’ ‘fired brick’) da yapılabilir.
Kuran’ı tam anlamadan ve detaylı incelemeden yapılan haksız eleştirilerden bir tanesi de bu noktada ortaya çıkar. Bu eleştiriyi yapanlar Kuran’da hata olduğunu iddia ederler. Onlara göre ateşte pişirilmiş tuğla kullanımı Mısır’da mevcut değildir. Roma dönemine kadar ateşte pişmiş tuğlayı bilmiyorlardı ve Mısır’da ateşte pişmiş tuğladan yapılmış hiçbir eser yoktu. Onlara göre Musa peygamber zamanında yaşamış olan firavunun ateşte pişmiş tuğladan haberi olamazdı. Onlara göre Kuran’da hata vardı.
Kuran’ı kelime kelime inceleyen, anlamaya çalışan ve gerçek tarihi araştıranlar için ise aslında büyük bir mucize vardır bu ayette. Hatta Yüce Allah’ın 2 kelime kullanarak (((فَأَوْقِدْ) feevkid=yakmak) ((ٱلطِّينِ) t-tini=kil-balçık) ateşte yanan kil-balçık (pişmiş tuğla)) ile bize Musa peygamberin yaşadığı dönemle ilgili işaret verdiğini de söyleyebiliriz.
Şimdi delillerimizi sunalım;
Musa peygamber döneminde yaşamış olan, musibetlere maruz kalan ve sonunda bol-suda (‘Kamışlı Göl’ ‘Reed Sea’) boğulan firavunun Sekhemre Seusertawy Sobekhotep VIII olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. M.Ö. 1640 yılında yaşanan Santorini volkanik patlamasının firavunun boğulmasına neden olan bir tsunami ürettiğini biliyoruz.
Bu konu ile ilgili detaylı araştırma için lütfen aşağıdaki makaleleri okuyunuz.
Firavun ve hanedanlığına gönderilen musibetler: Tufan, çekirge, bit, kurbağalar ve kan
M.Ö 1640 yıllarında (firavunun yaşamış olduğu dönemde) Mısır Orta Krallık (‘Middle Kingdom’) dönemindeydi.
Tarihi kaynaklar ve arkeolojik incelemeler birlikte değerlendirildiğinde genel olarak Antik Mısır’da ateşte pişirilmiş tuğlanın kullanımının nadir olduğunu görüyoruz. Genelde pişirilmemiş tuğla veya taş kullanıyorlar. Çok ilginç ki yapılan arkeolojik incelemelerde Mısır’ın öyle bir dönemi var ki yapılarda pişirilmiş tuğla kullanılmış. İşte bu dönem tam da Musa peygamberin yaşamış olduğu ve Haman’a emreden firavunun yaşamış olduğu Orta Krallık (‘Middle Kingdom’) dönemi.
Orta Krallık dönemine ait Nebua’da yapılan kazılarda ateşte pişirilmiş kilden-çamurdan elde edilmiş farklı boyutlarda tuğlaların sokak inşaatlarında kullanıldığı gösterilmiş. Daha sonra gelen Yeni Krallıkta (‘New Kingdom’) ateşte pişirme işi bırakılmış. Pişirilmiş tuğlanın kullanılmaması onların bunu bilmediklerinden değil tercih (maliyet) etmemiş olabileceklerini düşündürür.
Şu nettir ki; M.Ö. 1640 yıllarında (Orta Krallık) ateşte pişirilmiş tuğla Mısır’da kullanılmaktaydı. Bu konuda hiçbir şüphe yoktur.
Kuran tek bir kelimesi ile bile bize ışık tutabilmektedir. Musa peygamberin yaşamış olduğu dönemi gösteren birçok delile ek bir delil olarak karşımıza çıkmaktadır.
İşte delil; Çok saygın bir kitabın 79. sayfası; Orta Krallıkta pişmiş tuğla kullanıldığını net olarak göstermekte.
Ancient Egyptian Materials and Technology Editör: Paul T. Nicholson, Ian Shaw, Cambridge University Press Sayfa 79: