Ashab-ı Kehf olarak isimlendirilen mağaraya sığınan gençlerin sayısının 7 olabileceğine dair çok büyük bir delili incelemiştik.

Yüce Allah Kehf suresinde geçen Ashab-I Kehf gençlerinin sayısını 7 kişi olarak mucizevi şekilde bize işaret eder.

Yine bu gençlerin mağaraya girdiklerinde Yüce Allah’ın bir sebebi, bir aracı içine girdiklerini ve burada kulaklarına yerçekimi dalgaları ile vurulduğunu (etkisiz hale getirildiğini) ve buna bağlı 7. ve 8. kafa sinilerinin etkisiz hale gelmesi ile bilinçlerinin yerinden olmamasına rağmen (uykuda), uyanık gibi göründüklerini, görenlerin içini korku ile dolduracak bir görünüm aldıklarını da incelemiştik.

Böylece biz vurduk onların kulakları üzerine… Sen onları sanırdın uyanıklar onlar uyuyan oldukları halde; eğer sen bakmış olsaydın onlara mutlaka arkanı dönerdin onlardan kaçışla ve dolardın onlardan korkuyla.

Hatta kâğıt para (varak) kullanmış olabileceklerini de incelemiştik.

Ashab-ı Kehf gençlerinin ellerinde olan varakları deri para olabilir mi?

 

Bu makalede sorumuz şu: Tek Allah’a inanan bu imanlı gençler ne zaman yaşamış olabilir? Kuran'da bir işaret var mı?

Bu gençlerin ne zaman mağaraya girdiklerine ve ne zaman uyandıklarına dair birçok tartışma olmakla birlikte bana göre en iyi cevabı yine Kuran verecektir. 

Benim Kuran'dan gördüğüm işaretlere göre;

Bu gençlerin paganizm dininin hüküm sürdüğü Roma imparatorluğu döneminde (M.S. 100-150 yılları civarı) mağaraya girdikleri ve Doğu Roma-Bizans İmparatorluğu döneminde uyandıklarıdır (M.S. 400-450 yılları).

 

Şimdi Allah'ın izni ile delillerimizi sunalım;

Kuran bize çok önemli işaretler sunar. Bunlar Ashab-ı Kehf kıssasına başlamadan hemen önceki 2 ayet ve kıssanın içindeki 2 ayettir.

Yüce Allah 18:4 ve 18:5 ayetlerinde şu şekilde buyurmaktadır;

Kuran Ayet No|Sure No|Ayet No|Ayet

Arapça okunuş

Meal

2142|18|4|وَيُنذِرَ ٱلَّذِينَ قَالُوا۟ ٱتَّخَذَ ٱللَّهُ وَلَدًا

Ve yunzirellezine kaluttehazellahu veleda.

Ve uyarması için Allah bir erkek çocuk edindi diyen kimseleri.

2143|18|5|مَّا لَهُم بِهِۦ مِنْ عِلْمٍ وَلَا لِءَابَآئِهِمْ كَبُرَتْ كَلِمَةً تَخْرُجُ مِنْ أَفْوَٰهِهِمْ إِن يَقُولُونَ إِلَّا كَذِبًا

Ma lehum bihi min ilmin ve la li abaihim, keburet kelimeten tahrucu min efvahihim, in yekulune illa keziba.

Yoktur onların bu hususta hiçbir bilgisi ve yoktur atalarının; ne büyük (küstahça) söz çıkıyor ağızlarından; onlar söylemiyorlar yalandan başka bir şey.

   

Mağara gençlerinin anlatılmaya başlandığı 9. ayet öncesi ayetler okunduğunda ‘Allah bir erkek çocuk edindidiyen kimseler kınanmakta ve ‘Allah bir erkek çocuk edindidiyen bir toplum için Kuran’ın uyarıcı olduğu vurgulanmaktadır. Yukarıda verilen muhteşem 2 ayetten hemen sonra 9. ayette 'Ashab-ı Kehf' mağaraya sığınan gençlerin kıssası başlar.

Buradan anlaşılır ki ‘Ashab-ı Kehf’ mağaraya sığınan gençlerin yaşamış olduğu olaylardan çıkacak mesaj tüm insanlığa olmakla birlikte ‘Allah bir erkek çocuk edindidiyen kimselere özel bir uyarıdır. Onlara bir mesajdır. Kuran'ın anlatımından bu rahatlıkla anlaşılıyor.

Allah bir erkek çocuk edindidiyen kimselerle ‘Ashab-ı Kehf’ mağaraya sığınan gençlerin arasında kuvvetli bir ilişki vardır. 

 

Allah bir erkek çocuk edindi’ diyen kimseler kim?

Üçleme (Teslis, ‘Trinity’) denilen uydurma bir kavramın peşine giden, şu an yeryüzündeki en büyük din olduklarını düşünen Hristiyanlardır. Resûl İsa haşa Allah’ın oğludur diyen bu zümredir. Resûl İsa’nın getirmiş olduğu mesajı bozan, saptıran, din adına yalan yanlış binlerce şeye inanan bu insanlar dinlerini parça parça etmiştir. Tıpkı bizim mezhepçi, hadisçi, kendilerini müslüman olarak tanımlayan çoğunluk gibi. İşte bu noktadan yola çıkıldığında Kuran’da Kehf suresinin 4. ve 5. ayetlerinde ‘Allah bir erkek çocuk edindi’ diyen kimseler işaret edilmiş ve hemen sonrasında 9. ayette ‘Ashab-Kehfmağaraya sığınan gençlerin durumu bir örnek olarak anlatılmıştır. Bu nedenle bu gençlerin bu bozulma sürecine (resûl İsa’nın tek Allah mesajından üçlemeye geçiş) şahid olan insanlar olduklarını tahmin etmek zor değildir.  Bu gençler ‘Allah bir erkek çocuk edindi’ diyen kendi topluluklarına karşı çıkmış, resûl İsa’nın orijinal, bozulmamış mesajına da muhatap olmuş dindar gençler olmalıdırlar.

 

Ek delilleri kıssanın içinde görebiliriz;

Yüce Allah 18:14 ayetinde şu şekilde buyurmaktadır;

Kuran Ayet No|Sure No|Ayet No|Ayet

Arapça okunuş

Meal

2152|18|14|وَرَبَطْنَا عَلَىٰ قُلُوبِهِمْ إِذْ قَامُوا۟ فَقَالُوا۟ رَبُّنَا رَبُّ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ لَن نَّدْعُوَا۟ مِن دُونِهِۦٓ إِلَٰهًا لَّقَدْ قُلْنَآ إِذًا شَطَطًا

Ve rabatna ala kulubihim iz kamu fe kalu rabbuna rabbus semavati vel ardı len ned'uve min dunihi ilahen lekad kulna izen şetata.

Ve metanet bağlamıştık kalplerinin üstüne, kalktılar ve dediler ki: “Rabbimiz Rabbidir göklerin ve yerin, biz asla demeyiz O'ndan başkasına ilah, yoksa konuşmuş oluruz o zaman saçma sapan”

 

18:14 ayetinde çok ilginç bir durum var. Gençlerin kalpleri sağlamlaştırılmış. Tek Allah’a iman ediyorlar ve kimseden korkmuyorlar.  ‘kamu’ (قَامُوا) (قوم) kelimesinin ayağa kalkmak, dikelmek anlamları (Hans Wehr 4th ed., page 934 (of 1303)) düşünüldüğünde bu gençlerin bir şeylerin önünde, ayakta, dikelerek söz söyledikleri anlaşılır. Çarşıda pazarda, toplanma yerlerinde söyledikleri bir söz değildir. Hepsi ayakta ve ortak bir söz söylemektedirler

 

Bu nedenle gençlerin bu ayette o dönemdeki ülkenin yöneticilerinin, görevlilerinin, yetkililerinin huzuruna çıktıkları veya getirildikleri anlaşılır. Yönetimin huzurunda ayakta ‘“Rabbimiz Rabbidir göklerin ve yerin, biz asla demeyiz O'ndan başkasına ilah, yoksa konuşmuş oluruz o zaman saçma sapan” demişlerdir.

Yöneticilerin ve ülkenin dininin tek tanrılı bir din olmadığını hemen anlıyoruz. Dikkat edilirse gençler bir direniş göstermektedir. Yönetimdeki kişiler gençleri dinlerinden dönmeye zorlamaktadır. Bu ayetten o dönemde din konusunda özgürlük olmadığını da anlıyoruz.

 

Ama gençlerin söylediği başka bir cümle var ki çok büyük bir delil içerir.

Yüce Allah 18:15 ayetinde şu şekilde buyurmaktadır;

Kuran Ayet No|Sure No|Ayet No|Ayet

Arapça okunuş

Meal

2153|18|15|هَٰٓؤُلَآءِ قَوْمُنَا ٱتَّخَذُوا۟ مِن دُونِهِۦٓ ءَالِهَةً لَّوْلَا يَأْتُونَ عَلَيْهِم بِسُلْطَٰنٍۭ بَيِّنٍ فَمَنْ أَظْلَمُ مِمَّنِ ٱفْتَرَىٰ عَلَى ٱللَّهِ كَذِبًا

Haulai kavmune ttehazu min dunihi aliheh, lev la ye'tune aleyhim bi sultanin beyyin, fe men azlemu mimmeniftera alallahi keziba.

Şunlar bizim kavmimiz-toplumumuz; edindiler O'ndan başka ilahlar, onların onlara açık bir yetkiyle gelmeleri gerekmez mi? Kim olabilir daha zalim Allah'a karşı bir yalan uydurandan.

 

18:15 ayeti çok ince bir mesaj veriyor. Gençler konuşmaya devam ediyorlar ve kendi toplumlarını işaret ediyorlar. Bu kez kendi toplumlarının, kendi kavimlerinin de doğru yolda olmadıklarını bildiriyorlar. Kendi kavimleri de tıpkı ülkenin ve yöneticilerinin sapkın dinindeki gibi Allah’tan başka ilahlar edinmişler.

Bu gençlerin kavmi-toplumu ilk yüzyılda yaşamış olan Hristiyanlardır. İsa resûlün mesajına yani tek Allah'a inanmışlardır. Bu gençler de böyledir. Ancak gençlerin bu toplumu dinlerini bozmuş ve Allah’tan başka ilahlar edinmişlerdir. Bu ilahlar edinme resûl İsa’nın haşa Allah’ın oğlu olduğunun söylenmesi, Meryem’in aşırı yüceltilmesi (kendisine dua edilmesi), baba ve kutsal ruh gibi kavramların Allah’ın yanında ilahlar olarak sunulmasıyla gerçekleşmiştir.

Şüphe yoktur ki bu toplum 18:4 ayetinde anlatılanAllah bir erkek çocuk edindi’ diyen topluluktur. Gençler çok tanrılı bir dinin hâkim olduğu bir dönemde bu ülkenin (Roma imparatorluğu) yöneticileri huzurunda ayakta dikelerek gerçeği söylemişlerdir. Hem yöneticilerin (Roma imparatorluğu yöneticileri) hem de içlerinde oldukları kendilerinden olan toplumun (Hristiyanların) doğru yolda olmadıklarını anlatmaya çalışmaktadırlar. 

 

Şimdi şu soruyu soralım ve cevabını bulmaya çalışalım;

Gençlerin şikâyet ettiği kendi kavimleri (1. yüzyılda yaşayan Hristiyan toplumu) 'tek Allah derken' ne zaman ‘Allah bir erkek çocuk edindi’ demeye başladılar.

Hristiyanlıkta üçleme ('Teslis', ‘Trinity’) denilen uydurma inanışların tarihi belgelerde ilk görülmesi Antakyalı Theophilus’un kitaplarındadır (ölümü M.S.181). Antakyalı bu Theophilus, ‘Teslis’ ‘Trinity’ kelimesini yeni bir tarzda ortaya koyuyor gibi görünmediğinden, kelimenin bu zamandan önce kullanılmış olması muhtemeldir (Antakyalı Theophilus - https://tr.qaz.wiki/wiki/Theophilus_of_Antioch)

Yunancadan gelen Grekçe: τριας kelimesini Baba, Oğul ve Kutsal Ruh için kullanılmasına  M.S.150 yıllarında Hristiyanlığın savunucusu Atinalı Atenagoras'da rastlanır:

“Onlar [Hristiyanlar] Tanrı'yı ve Kelimetullâh'ı, Oğul'un Baba'yla birliğini, ortaklığını, Rûh'un ne olduğunu, bu teslisin, yâni Rûh'un, Oğul'un ve Baba'nın birliğini ve bunların üçünü birbirinden neyin ayırdığını bilirler.”

Aşağıdaki resimde üçleme (teslis, 'trinity') anlayışının özeti gösterilmiştir. Görüldüğü gibi oğul olarak resûl İsa Allah'ın bir parçası gibi görülüyor. O'nun oğlu gibi gösteriliyor (Haşa). Bu nedenle resûl İsa'ya bile dua edilebiliyor. Tam bir şirk. 

trinity teslis ucleme

Paganizm dini olarak bilinen çok tanrılı dini resmi din olarak kabul eden Roma imparatorluğu dönemde (1. yüzyıl) Hristiyanlığın baskı altında da olsa yeşermiş olduğunu görüyoruz. Ancak bu yeşerme maalesef üçleme denilen uydurma ile büyük bir şirke dönüşmüştür (M.S.150 yılından önce).  Resûl İsa’nın tek Allah mesajı ortadan kaybolmuş, yerine ‘Allah bir erkek çocuk edindi’ anlamına gelen üçleme (Teslis) gelmiştir.

İşte bizim inançlı, kalpleri Yüce Allah tarafından sağlamlaştırılmış olan gençlerimiz bu üçleme (Teslis) döneminin başladığı dönemlerde yaşamış olmalılar.

 

Gençler ne zaman mağaraya sığınmış olabilir?

18:21 ayetinden anlıyoruz ki gençler uyandıktan sonra büyük saygı görmüş ve üzerlerine bir mescid yapılması planlanmış. Bu da gençlerin uyandığında ülkenin yönetiminde Hristiyanlık dininin yüküm sürdüğünü düşündürür. Mescid yapımının ülke yöneticileri tarafından üstlenileceğine şüphe yoktur. Roma imparatorluğu 379 yılında resmi olarak Hristiyanlık dinini kabul etmiş ve paganizm dinini yasaklamıştır. 395 yılında da Doğu ve Batı Roma olarak ikiye ayrılmıştır.

Gençler 300 güneş yılı uyuduğuna ve uyandıklarında Roma imparatorluğunun resmi dini Hristiyanlık olmuş olması gerektiğine göre gençlerin mutlaka M.S. 79 yılından sonra mağaraya girmeleri gereklidir. Gençler kendi toplumlarının üçleme (Teslis, ‘Trinity’) denilen uydurma şirk uygulamasını da gördüklerine göre M.S. 150 yılları ve öncesinde mağaraya girdikleri düşünülebilir. Tahmini olarak M.S. 100-150 yılları arasında mağaraya girmiş olmaları ihtimal yüksektir.

Mağaraya giriş tarihleri=M.S. 100-150 yılları arası

Mağaradan çıkış tarihleri= M.S. 400-450 yılları arası (300 güneş yılı (309 ay yılı) uyuma)

En doğrusunu Allah bilir.