Nûh peygamberin ve o dönemde yaşayan insanların 1000 yıl yaşadığını iddia edenler aşağıdaki ayeti kanıt olarak gösterirler.
Yüce Allah 29:14 ayetinde şu şekilde buyurmaktadır;
Kuran Ayet No|Sure No|Ayet No|Ayet Arapça okunuş Meal |
3352|29|14|وَلَقَدْ أَرْسَلْنَا نُوحًا إِلَىٰ قَوْمِهِۦ فَلَبِثَ فِيهِمْ أَلْفَ سَنَةٍ إِلَّا خَمْسِينَ عَامًا فَأَخَذَهُمُ ٱلطُّوفَانُ وَهُمْ ظَٰلِمُونَ Ve lekad erselnâ nûhan ilâ kavmihî, fe lebise fîhim elfe senetin illâ hamsîne âmen, fe ehazehumut tûfânu ve hum zâlimûn. Ve ant olsun gönderdik Nuh'u kavmine; öyle ki, kaldı onların arasında bin sene; haricinde elli yıl; öyle ki yakaladı onları tufan; ve onlar zalimlerdi. |
Yaptığımız analizlerde Nûh peygamberin kavmi içinde MÖ 2600 yıllarında o döneme ait sene kavramıyla 950 sene yaşadığını anlamıştık.
Nuh peygamber 950 yıl mı yaşadı? Kur’an’ın arkeolojik mucizesi.
Bir insanın 950 sene yaşayamayacağının delillerini sunalım;
Ahiret evreninde zaman genişlemesi 'time dilation' mevcuttur. Bunun nedeni ahiret evreninde üzerinde dirileceğimiz yerdeki yerçekiminin Dünya’mıza göre çok daha fazla olacağından veya bu yerin çok hızlı hareket edeceğinden olabilir. Zaman genişlerse zamanın akış hızı yavaşlar. Kuran’dan öğreniyoruz ki bu yerde geçirilen 1 gün Dünya üzerinde geçirilen 1000 yıla/seneye denktir.
Aşağıdaki makaleyi lütfen çok iyi okuyunuz.
İnsanın tüm yaşam süresi Allah’ın Arş’ında bir saattir.
Özetle; insanların Dünya üzerinde yaşam süreleri ahiret evrenindeki bir günün ancak parçaları kadar olabilir. Bunlar; akşamın aydınlığı süresince kalanlar (62.4 yıl ile 83.2 yıl); tüm akşam vakti kalanlar (83,2 yıl ile 104 yıl), 1 saat/kısa bir zaman kalanlar (41.6 yıl) olarak gruplandırılabilir.
Nûh peygamberin 1000 sene yaşadığında dair bir delil olarak aşağıdaki ayet de gösterilir.
Yüce Allah aşağıdaki ayetlerinde şu şekilde buyurmaktadır;
Kuran Ayet No|Sure No|Ayet No|Ayet Arapça okunuş Meal |
2449|20|103|يَتَخَٰفَتُونَ بَيْنَهُمْ إِن لَّبِثْتُمْ إِلَّا عَشْرًا Yetehâfetûne beynehum in lebistum illâ aşrâ. Fısıldaşırlar aralarında; “değilsiniz kalmış on (gün) dışında” |
2450|20|104|نَّحْنُ أَعْلَمُ بِمَا يَقُولُونَ إِذْ يَقُولُ أَمْثَلُهُمْ طَرِيقَةً إِن لَّبِثْتُمْ إِلَّا يَوْمًا Nahnu a’lemu bimâ yekûlûne iz yekûlu emseluhum tarîkaten in lebistum illâ yevmen. Biz bileniz ne derler onlar; o vakit bir yol/tarikat bakımından misalleri/benzerleri onların der: “değilsiniz kalmış bir gün dışında” |
Bu iki ayette işaret edilen insanların Nûh peygamber döneminde yaşamış insanlar olduğunu, 1 günün 1000 yıla denk gelmesi nedeni ile Nûh peygamberin de 950 yıl yaşadığını iddia edenler vardır. Ancak bu doğru değildir. Bu yanılgıya neden olan kelime ‘emseluhum’ ‘أَمْثَلُهُمْ’ kelimesinin meallerde yanlış çevrilmesidir. Çoğu mealde bu kelime “onların en iyi bileni/onların en akıllısı/onların isabetli olanı” gibi anlamlarda verildiği için 20:104 ayetinde konuşan insanın ‘1 gün kaldınız’ sözünün kesin doğru olduğunu sanılır. Oysa bu kelimenin anlamı ‘misalleri/benzerleri onların’ olmalıdır. Bu kelime 2:104 ayeti haricinde ayrıca 47:3 ve 76:28 ayetlerinde de geçer ve anlamı ‘misalleri/benzerleri onların’ şeklindedir. Bu nedenle 20:104 ayetinde de aynı anlam verilmelidir. Konuşan bu insan tarikat bakımından aynı yolda olan, diğerlerinin benzeri olan bir kimsedir. En iyi bilen, en akıllısı değildir.
20:103 ayetinden açıkça anlaşılır ki bu insanlar tahmin yürütmektedirler. 10 gün tahmini yapan bile mevcuttur. 20:104 ayetinde konuşan bu topluluktan kimse ise 1 gün tahmini ile en yakın tahminde bulunmuştur. Ancak yaptığı kesin bir tespit değildir.
Yukarıda verilen ayette konuşan, tahminde bulunanlar insanlardır. İnsanların yeryüzünde ne kadar kaldığını Yüce Allah’ın bizzat kendisi net ve kesin olarak bildiriyor.
Yüce Allah aşağıdaki ayetlerinde şu şekilde buyurmaktadır;
Kuran Ayet No|Sure No|Ayet No|Ayet Arapça okunuş Meal |
1407|10|45|وَيَوْمَ يَحْشُرُهُمْ كَأَن لَّمْ يَلْبَثُوٓا۟ إِلَّا سَاعَةً مِّنَ ٱلنَّهَارِ يَتَعَارَفُونَ بَيْنَهُمْ قَدْ خَسِرَ ٱلَّذِينَ كَذَّبُوا۟ بِلِقَآءِ ٱللَّهِ وَمَا كَانُوا۟ مُهْتَدِينَ Ve yevme yahşuruhum keen lem yelbesû illâ sâaten minen nehâri yete ârefûne beynehum, kad hasirellezîne kezzebû bi likâillâhi ve mâ kânû muhtedîn. Ve gün, bir araya getirir onları; sanki asla kalmazlar/kalmadılar gündüzden bir saat/kısa bir zaman dışında; tanışırlar aralarında; muhakkak zarara uğradı Allah'a kavuşmayı yalanlamış kimseler; ve olmuş değiller doğru yola kılavuzlu. |
4543|46|35|فَٱصْبِرْ كَمَا صَبَرَ أُو۟لُوا۟ ٱلْعَزْمِ مِنَ ٱلرُّسُلِ وَلَا تَسْتَعْجِل لَّهُمْ كَأَنَّهُمْ يَوْمَ يَرَوْنَ مَا يُوعَدُونَ لَمْ يَلْبَثُوٓا۟ إِلَّا سَاعَةً مِّن نَّهَارٍۭ بَلَٰغٌ فَهَلْ يُهْلَكُ إِلَّا ٱلْقَوْمُ ٱلْفَٰسِقُونَ Fasbir kemâ sabere ulûl azmi miner rusuli ve lâ testa’cil lehum, ke ennehum yevme yerevne mâ yûadûne lem yelbesû illâ sâaten min nehârin, belâgun, fe hel yuhleku illel kavmul fâsikûn. Öyleyse sabret, resûllerden azim sahiplerinin sabrettikleri gibi; ve acele etme onlara; gün, görürler vaat edildiklerini; sanki onlar asla kalmazlar/kalmadılar gündüzden bir saat/kısa bir zaman dışında; bir tebligat/bir ihbarname; öyleyse helak mı edilir sapkınlar topluluğu haricinde? |
10:45 ve 46:35 ayetlerinde ‘lem’ 'لَمْ' edatının özellikle kullanıldığını görüyoruz. Bu edat bir fiilin asla ve asla gerçekleşmediğini/gerçekleşemeyeceğini gösterir. İhlâs suresi 112:3 ayetinde ‘lem’ edatı 'Lem yelid ve lem yûled.' ‘asla doğurmaz ve asla doğurulmaz’ olarak kullanılmıştı.
Kendisini kısacık 4 ayet ile bizlere tanıtan Yüce Allah’ımız ne yücedir/ne büyüktür; İhlâs suresi.
Böylece kesin olarak anlarız ki hiçbir insan gündüzün az bir zamanından/parçasından daha fazla yeryüzünde kalmamıştır/kalamaz. Bu nedenle ahiret zamanına göre 1 gün yaşayan (gece ve gündüz) yani 1000 yıl yaşayan insan olmaz/olamaz. 10:45 ve 46:35 ayetleriyle mutlak çelişir.