(الزكوة) z-zekât kelimesinin kökü (زكو) gelişmek (thrive), büyümek (to grow), artmak (increase, augment), arıtmak-saflaştırmak (purify), aklamak-temize çıkarmak (justify, vindicate) anlamındadır. Hans Wehr 4th ed., page 441 (of 1303)
Bir şeyin zekâtı onun temizlenmesi, saflaştırılması, arı duru hale getirilmesi ve aynı zamanda Allah’ın onu büyütmesi, artırması anlamındadır.
Kuran’da zekâta çok önem verilmiştir. (‘الزكوة’, ‘z-zekat’) şeklinde 26 kez, (‘والزكوة’, ‘ve z-zekat’) şeklinde 2 kez, (‘للزكوة’, ‘liz-zekati’) şeklinde 1 kez, (‘زكوة’, ‘zekat’) şeklinde 2 kez, (‘وزكوة’, ‘ve zekat’) şeklinde 1 kez geçer. Bu geçişleri makalenin en altında görülebilir.
Kuran’da 'z-zekat' kelimesi 12 kez öyle bir tamlama içinde geçer ki bize büyük bir işaret sunar. Bu tamlama salat kelimesi iledir. Desteklemek anlamda olan salat kelimesi ile birlikte; (أَقِيمُوا۟ ٱلصَّلَوٰةَ وَءَاتُوا۟ ٱلزَّكَوٰةَ) ekimu (ve ayakta tutun) s-salate (salatı) ve atu (ve verin) z-zekate (zekatı) kalıbı şeklinde 12 yerde görülür. (2:43, 2:83, 2;110, 2:277, 4:77, 9:5, 9:11, 22:41, 22:78, 24:56, 58:13, 73:20)
Salat kavramının ne olduğu iyi anlaşılırsa zekâtın da anlamı daha iyi anlaşılır.
Kuran’da salat kavramını detayları için lütfen tıklayınız.
Burada kısaca özetlemek gerekirse;
3 tip-çeşit salat mevcuttur.
1. Evren-doğa ile uyum sağlayarak onu desteklemek.
2. Toplumsal dayanışma içinde olup Allah’ın indirdiği yasaları toplumda ayakta tutmak, uygulamak ve sürdürmek
3. Allah’tan destek istemek amaçlı bazı ritüelleri içeren namaz.
Zekât ile birlikte geçen salatın 2. tip salat olduğu ortadadır. Yüce Allah ekimu (ve ayakta tutun) s-salate (salatı) buyururken toplumsal salatın-desteğin ayakta tutulmasını, sistemleştirilmesini, kendi kendine işleyen bir sistem haline getirilmesini, otomatikleştirilmesini, sağlamlaştırılmasını, kimsenin yıkamayacağı şekle sokulmasını emretmektedir.
Bu da şu anlamdadır ki; Allah’a inananlar toplumsal dayanışmayı ayakta tutacaktır.
Yüce Allah hemen sonrasında zekâtı verin demesi kesinlikle toplumla ilgili bir durumdur. Kişisel bir yardım değildir. Zekât topluma destek olma ile ilgili bir durumdur.
Zekâtın ne olduğunu anlamanın diğer bir işareti de sadakadır. Sadaka ile ilgili olan 9:103 ayeti büyük bir işaret verir.
Yüce Allah 9:103 ayetlerinde şu şekilde buyurmuştur.
Kuran Ayet No|Sure No|Ayet No|Ayet Arapça okunuş Meal |
1338|9|103|خُذْ مِنْ أَمْوَٰلِهِمْ صَدَقَةً تُطَهِّرُهُمْ وَتُزَكِّيهِم بِهَا وَصَلِّ عَلَيْهِمْ إِنَّ صَلَوٰتَكَ سَكَنٌ لَّهُمْ وَٱللَّهُ سَمِيعٌ عَلِيمٌ Huz min emvalihim sadakaten tutahhiruhum ve tuzekkihim biha ve salli aleyhim, inne salateke sekenun lehum, vallahu semiun alim. Onların mallarından sadaka al ki, onunla kendilerini ve mallarını arındırasın. Ve onlara destek ol! Senin desteğin muhakkak ki onlar için huzurdur. Allah Semî/işitendir, Alîm/iyi bilendir. |
Sadakanın kamu yönetiminin almış olduğu bir vergi türü olduğunu daha önceki incelememizde görmüştük. Kamu yönetimi o kalemde sadaka vergisi almıyor ise kişinin sadaka vergisini fakirlere vermesi gerektiğini de görmüştük.
Daha detaylı inceleme için lütfen tıklayınız.
Kısaca;
- Sadaka-1: Kamu yönetiminin topladığı bir gelir vergisi türü
- Sadaka-2: Kamudan talepleri olan kişi ve kurumların kamu yönetimi ile görüşmeden önce vermesi gereken sadaka vergisi
- Sadaka-3: Kişinin kendisinin sadaka vergisi vermesi (Kamu yönetimi o kalemde sadaka vergisi almıyor ise kişi bu kazançtan fakirlere vergi verecektir)
Kamuya verilen sadaka vergisinin hem sadaka vergisi veren kişiyi arındırdığını, hem de mallarını arındırdığını 9:103 ayetinden rahatlıkla anlamak mümkündür.
Zekât kelimesinin anlamı düşünüldüğünde; Kamuya verilen, toplum için kullanılacak olan her türlü rızıktan verilen vergi zekât olarak tanımlanabilir. Her türlü rızıktan (kazançtan) kamuya verilen, ödenen vergi zekâttır.
Sadaka vergisi (Sadaka-1) ile zekât vergisinin farkı nedir?
Her ikisi de kamuya verilen, kazançtan verilen vergidir. Ama sadaka vergisi ayrı bir vergi türüdür. Çünkü bu verginin harcanacağı gruplar Yüce Allah tarafından tartışmaya mahal vermeyecek şekilde bildirilmiştir.
Toplanan sadaka vergisi sadece ve sadece 9:60 ayetindeki gruplara harcanabilir.
Kısaca hatırlamak gerekirse;
Sadaka vergileri sadece ve sadece şu gruplar içindir;
Yüce Allah 9:60 ayetinde şu şekilde buyurmuştur.
Kuran Ayet No|Sure No|Ayet No|Ayet Arapça okunuş Meal |
1295|9|60|إِنَّمَا ٱلصَّدَقَٰتُ لِلْفُقَرَآءِ وَٱلْمَسَٰكِينِ وَٱلْعَٰمِلِينَ عَلَيْهَا وَٱلْمُؤَلَّفَةِ قُلُوبُهُمْ وَفِى ٱلرِّقَابِ وَٱلْغَٰرِمِينَ وَفِى سَبِيلِ ٱللَّهِ وَٱبْنِ ٱلسَّبِيلِ فَرِيضَةً مِّنَ ٱللَّهِ وَٱللَّهُ عَلِيمٌ حَكِيمٌ İnnemas sadakatu lil fukarai vel mesakini vel amiline aleyha vel muellefeti kulubuhum ve fir rikabi vel garimine ve fi sebilillahi vebnissebil, faridaten minallah, vallahu alimun hakim. Sadakalar, Allah'tan kalpleri kaynaştıran bir farz olarak, ancak fakirler, miskinler, onu toplayan memurlar, boyunduruk altındakiler, Allah yolunda sürekli sıkıntıda bulunanlar ve yolda kalmışlar içindir. Allah, Alîm/iyi bilendir Hakîm/hikmet sahibidir. |
Yüce Allah sadaka vergilerinin nerelere harcanacağını bildirmesine rağmen zekât vergilerinin nerelere harcanması gerektiğini bildirmemiştir. Demek ki bunu kamu yönetimine bırakmıştır. İçinde yaşadığı ülkeye, topluma destek amaçlı olarak insanların verdiği zekât vergisini kamu yönetimi en uygun şekilde harcamalıdır. Asla israf etmemelidir. Toplanan vergileri toplum için iyi olan şeylere harcamalıdır. Temel ihtiyaçlar olan sağlık, eğitim, ulaşım, askeri ihtiyaçlar gibi harcamalar örnek olarak gösterilebilir.
Zekâtın (Vergi) bir oranı var mıdır?
Kuran’da zekâtın direkt olarak bir oranı belirtilmemiştir. Ancak 8:41 ayetinde bu oranın 1/5 yani %20 olabileceği işaret edilmiştir.
Kamuya verilen verginin (zekâtın) oranı ne olmalı? Kuran’da bir işaret var mı?
Zekât (Vergi) nelerden alınabilir?
Zekât vergisi Allah’ın kullarına vermiş olduğu rızıklardan (kazançlar) alınabilir.
Zekâtı (Vergi) kimler verir?
Zekâtı (Vergi) o toplumda yaşayan ve gelir elde eden herkes belirlenen oranda verir. Zengini fakiri fark etmez. Elde edilen kazançtan (az çok fark etmez) belirli bir oranda vergi verilir. Çok kazanan da, az kazanan da belirlenen oranda vergi verdiği için adalet sağlanmış olur.
Zekât (Vergi) ne zaman verilir?
Gelir elde edilir edilmez zekât verilmelidir. Kamu yönetimleri zekâtın toplanması için bir sistem kurmalıdır.
Zekât (Vergi) infaktan farklıdır!
Kuran’da infak kavramı harcama anlamındadır ve insanlar affettiklerinden (mallarından bağışladıklarından, onları sıkıntıya sokmadan affettiklerinden) harcama yaparlar. Harcama yapacakları gruplar 2:215 ve 2:273 ayetlerinde bildirilmiştir. İnfak (harcama) öncelikle çekirdek aileden olan ana ve babaya, daha sonra yakınlardan (soy yakınlığı olanlar=akrabalar, mekân yakınlığı olanlar=komşular vb.) başlayarak verilir. Yetimler, yoksullar-fakirler-çaresizler ve yolda kalmış olanlar için harcama (infak) yapılır.
İnfak ile ilgili detaylı inceleme için lütfen tıklayınız.
Zekâtın infaktan farklı bir şey olduğu 2:83 ayetinde bildirilmiştir. Açıkça aşağıda görüleceği gibi zekât ana-babaya, yakınlara, yetimlere, miskinlere iyilik yapmaktan farklı bir şeydir. Zekât toplum için yapılan bir görevdir.
Yüce Allah 2:83 ayetlerinde şu şekilde buyurmuştur.
Kuran Ayet No|Sure No|Ayet No|Ayet Arapça okunuş Meal |
90|2|83|وَإِذْ أَخَذْنَا مِيثَٰقَ بَنِىٓ إِسْرَٰٓءِيلَ لَا تَعْبُدُونَ إِلَّا ٱللَّهَ وَبِٱلْوَٰلِدَيْنِ إِحْسَانًا وَذِى ٱلْقُرْبَىٰ وَٱلْيَتَٰمَىٰ وَٱلْمَسَٰكِينِ وَقُولُوا۟ لِلنَّاسِ حُسْنًا وَأَقِيمُوا۟ ٱلصَّلَوٰةَ وَءَاتُوا۟ ٱلزَّكَوٰةَ ثُمَّ تَوَلَّيْتُمْ إِلَّا قَلِيلًا مِّنكُمْ وَأَنتُم مُّعْرِضُونَ Ve iz ehazna misaka beni israile la ta'budune illallahe ve bil valideyni ihsanen ve zil kurbavel yetama vel mesakini ve kulu lin nasi husnen ve ekimus salate ve atuz zekat, summe tevelleytum illa kalilen minkum ve entum mu'ridun. Hani Beni İsrail'den, "Allah'tan başkasına kulluk etmeyeceksiniz, ana-babaya, yakınlarınıza, yetimlere, miskinlere iyilik yapacaksınız, insanlara güzellikle konuşacaksınız, Allah'ın dini yasalarını ayakta tutup zekâtı vereceksiniz" diye bir söz almıştık. Sonra, çok azınız müstesna, sözünüzden döndünüz. |
Zekât vergisini sadece müminlerin vereceği, mümin olmayanların vermeyeceği görüşüne eleştiri;
Zekât verme eyleminin müminlerin bir özelliği olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Hatta zekât vermeyen bir kişi gerçek anlamda mümin olamaz. Zekât o kadar önemlidir bir mümin için. Ama bu noktadan çıkarak sadece müminler kamu yönetimine zekât vergisi verir, mümin olmayanlardan zekât vergisi alınamaz diyebilmek mümkün değildir.
Bizim görüşümüz; Zekât vergisi o ülkede yaşayan her fertten talep edilir. Mümin olanlar seve seve, gönülden, hiçbir üçkâğıt yapmadan zekât vergilerini verenlerdir. Gerçek anlamda mümin olmayanlar ise zekât vergisini az verme veya hiç vermeme yollarını ararlar.
Bir toplumda müşrikler her zaman olacaktır. Bir toplumda inançsızlar her zaman olacaktır. Bu insanlardan zekât vergisi almayıp, sadece müminlerden almak insan haklarına da ters düşer. Çünkü kamu yönetiminin zekât vergilerinden sunmuş olduğu hizmetlerinden onlar da yararlanacaktır. Bu nedenle sadece müminlerin zekât vergisi vermeleri, mümin olmayanların vermemeleri söz konusu olamaz.
Zekâtın kamu yönetimi tarafından alınmayacağını, istenmeyeceğini, isteyenin-dileyenin vereceğini savunanlara cevap;
(ءَاتَوُا۟ ٱلزَّكَوٰةَ) ‘atevu z-zekate’ ‘zekâtı verirler’ tamlaması üzerinden zekâtın kamu yönetimi tarafından alınamayacağı, isteyenin vereceğini savunanlar vardır. Bu görüşe de katılmak mümkün değildir.
Yüce Allah’ın ‘zekâtı verirler’ tamlamasını kullanması zekâtın kamu yönetimi tarafından istenemeyeceğini göstermez. ‘Zekâtı verirler’ tamlaması günümüzde ‘zekâtı öderler’ olarak düşünülebilir.
Yüce Allah gerçek müminlerin bir özelliği olan zekât vergisi ödeme için ‘zekâtı verirler’ tamlaması kullanması belki de istekli olarak zekât verirler, gönüllerinde bir üzüntü hissetmeden verirler anlamında da olabilir. En doğrusunu Allah bilir.
Zekât daha önceki topluluklara da emredilmiş.
Yüce Allah Beni İsrail'e zekât vermeyi emretmiş olduğunu bildirmektedir (2:83, 5:12).
Zekât vermenin faydaları nelerdir?
- Zekât insanın kendisi için yapmış olduğu bir iyiliktir (2:110).
- Zekât verenlerin ödülleri Rableri katındadır. Onlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir (2:277)
- İyi insanların bir özelliğidir (2:177).
- Büyük bir ödüle neden olur (4:162).
- Allah’a verilen güzel bir borçtur. Ödülü cennettir (5:12).
- Yüce Allah’ın rahmetine mazhar olmak için zekat vermek gereklidir (7:156).
- Hidayete erenlerin bir özelliğidir (9:18).
- Mümin erkek ve mümin kadınların bir özelliğidir (9:71).
- Olumsuzlukları giderir, insanı tertemiz hale getirir (33:33).
Kuran'da zekat kelimesinin geçtiği ayetler;
Yüce Allah aşağıdaki ayetlerde şu şekilde buyurmuştur.
26 kez (z-zekat) (الزكوة)
Kuran Ayet No|Sure No|Ayet No|Ayet Arapça okunuş Meal |
50|2|43|وَأَقِيمُوا۟ ٱلصَّلَوٰةَ وَءَاتُوا۟ ٱلزَّكَوٰةَ وَٱرْكَعُوا۟ مَعَ ٱلرَّٰكِعِينَ Ve ekimus salate ve atuz zekate verkeu mear rakiin. Dini yasaları sürdürün ve zekâtı verin ve boyun eğenlerle beraber siz de boyun eğin. |
90|2|83|وَإِذْ أَخَذْنَا مِيثَٰقَ بَنِىٓ إِسْرَٰٓءِيلَ لَا تَعْبُدُونَ إِلَّا ٱللَّهَ وَبِٱلْوَٰلِدَيْنِ إِحْسَانًا وَذِى ٱلْقُرْبَىٰ وَٱلْيَتَٰمَىٰ وَٱلْمَسَٰكِينِ وَقُولُوا۟ لِلنَّاسِ حُسْنًا وَأَقِيمُوا۟ ٱلصَّلَوٰةَ وَءَاتُوا۟ ٱلزَّكَوٰةَ ثُمَّ تَوَلَّيْتُمْ إِلَّا قَلِيلًا مِّنكُمْ وَأَنتُم مُّعْرِضُونَ Ve iz ehazna misaka beni israile la ta'budune illallahe ve bil valideyni ihsanen ve zil kurbavel yetama vel mesakini ve kulu lin nasi husnen ve ekimus salate ve atuz zekat, summe tevelleytum illa kalilen minkum ve entum mu'ridun. Hani Beni İsrail'den, "Allah'tan başkasına kulluk etmeyeceksiniz, ana-babaya, yakınlarınıza, yetimlere, miskinlere iyilik yapacaksınız, insanlara güzellikle konuşacaksınız, Allah'ın dini yasalarını ayakta tutup zekâtı vereceksiniz" diye bir söz almıştık. Sonra, çok azınız müstesna, sözünüzden döndünüz |
117|2|110|وَأَقِيمُوا۟ ٱلصَّلَوٰةَ وَءَاتُوا۟ ٱلزَّكَوٰةَ وَمَا تُقَدِّمُوا۟ لِأَنفُسِكُم مِّنْ خَيْرٍ تَجِدُوهُ عِندَ ٱللَّهِ إِنَّ ٱللَّهَ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصِيرٌ Ve ekimus salate ve atuz zekat, ve ma tukaddimu li enfusikum min hayrin teciduhu indallah innallahe bi ma ta'melune basir. Dini yasaları ayakta tutun ve zekâtı verin. Kendiniz için her ne iyilik işlediyseniz, Allah katında onu bulursunuz. Şüphesiz, Allah yaptıklarınızı Basîr/hakkıyla görendir. |
184|2|177|لَّيْسَ ٱلْبِرَّ أَن تُوَلُّوا۟ وُجُوهَكُمْ قِبَلَ ٱلْمَشْرِقِ وَٱلْمَغْرِبِ وَلَٰكِنَّ ٱلْبِرَّ مَنْ ءَامَنَ بِٱللَّهِ وَٱلْيَوْمِ ٱلْءَاخِرِ وَٱلْمَلَٰٓئِكَةِ وَٱلْكِتَٰبِ وَٱلنَّبِيِّۦنَ وَءَاتَى ٱلْمَالَ عَلَىٰ حُبِّهِۦ ذَوِى ٱلْقُرْبَىٰ وَٱلْيَتَٰمَىٰ وَٱلْمَسَٰكِينَ وَٱبْنَ ٱلسَّبِيلِ وَٱلسَّآئِلِينَ وَفِى ٱلرِّقَابِ وَأَقَامَ ٱلصَّلَوٰةَ وَءَاتَى ٱلزَّكَوٰةَ وَٱلْمُوفُونَ بِعَهْدِهِمْ إِذَا عَٰهَدُوا۟ وَٱلصَّٰبِرِينَ فِى ٱلْبَأْسَآءِ وَٱلضَّرَّآءِ وَحِينَ ٱلْبَأْسِ أُو۟لَٰٓئِكَ ٱلَّذِينَ صَدَقُوا۟ وَأُو۟لَٰٓئِكَ هُمُ ٱلْمُتَّقُونَ Leysel birre en tuvellu vucuhekum kıbelel maşrıkı vel magrıbi ve lakinnel birre men amene billahi vel yevmil ahırı vel melaiketi vel kitabi ven nebiyyin, ve atel male ala hubbihi zevil kurba vel yetama vel mesakine vebnes sebili, ves sailine ve fir rıkab, ve ekames salate ve atez zekat, vel mufune bi ahdihim iza ahed, ves sabirine fil be'sai ved darrai ve hinel be's ulaikellezine sadaku, ve ulaike humul muttekun. İyilik yüzünü Doğuya veya Batıya çevirmekle olmaz. Lakin iyilik yapanlar; Allah'a, Ahiret Gününe, Meleklere, Kitaba ve nebilere inanan, servetini yakınlarına, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, dilenenlere ve boyunduruk altından kurtarmaya harcayanlardır. Onlar, Allah'ın yasalarını ayakta tutan ve zekâtı verenlerdir. Söz verdiklerinde sözünü tutan, felaket, zorluk ve sıkıntı anlarında sabredenlerdir. İşte onlardır sadakatlerini gösterenler ve işte onlardır sakınan kullar. |
284|2|277|إِنَّ ٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ وَعَمِلُوا۟ ٱلصَّٰلِحَٰتِ وَأَقَامُوا۟ ٱلصَّلَوٰةَ وَءَاتَوُا۟ ٱلزَّكَوٰةَ لَهُمْ أَجْرُهُمْ عِندَ رَبِّهِمْ وَلَا خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلَا هُمْ يَحْزَنُونَ İnnellezine amenu ve amilus salihati ve ekamus salate ve atevuz zekate lehum ecruhum inde rabbihim, ve la havfun aleyhim ve la hum yahzenun. Şüphesiz, iman edip salih amel işleyenler, Allah'ın dini yasalarını ayakta tutan ve zekâtı verenlerin ödülleri Rableri katındadır. Onlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir. |
570|4|77|أَلَمْ تَرَ إِلَى ٱلَّذِينَ قِيلَ لَهُمْ كُفُّوٓا۟ أَيْدِيَكُمْ وَأَقِيمُوا۟ ٱلصَّلَوٰةَ وَءَاتُوا۟ ٱلزَّكَوٰةَ فَلَمَّا كُتِبَ عَلَيْهِمُ ٱلْقِتَالُ إِذَا فَرِيقٌ مِّنْهُمْ يَخْشَوْنَ ٱلنَّاسَ كَخَشْيَةِ ٱللَّهِ أَوْ أَشَدَّ خَشْيَةً وَقَالُوا۟ رَبَّنَا لِمَ كَتَبْتَ عَلَيْنَا ٱلْقِتَالَ لَوْلَآ أَخَّرْتَنَآ إِلَىٰٓ أَجَلٍ قَرِيبٍ قُلْ مَتَٰعُ ٱلدُّنْيَا قَلِيلٌ وَٱلْءَاخِرَةُ خَيْرٌ لِّمَنِ ٱتَّقَىٰ وَلَا تُظْلَمُونَ فَتِيلًا E lem tera ilallezine kile lehum kuffu eydiyekum, ve ekimus salate ve atuz zekat, fe lemma kutibe aleyhimul kıtalu iza ferikun minhum yahşevnen nase ke haşyetillahi ev eşedde haşyeh, ve kalu rabbena lime ketebte aleynal kıtal, lev la ahhartena ila ecelin karib. Kul metaud dunya kalil, vel ahıratu hayrun li menitteka ve la tuzlemune fetila. Kendilerine, ellerinizi çekin, salatı ikame edin, zekâtı verin denilen kimseleri görmedin mi? Üzerlerine savaş yazılınca, içlerinden bir kısmı Allah'ın haşyeti gibi, hatta daha fazla insanlara haşyet duyarlar. Ve "Ey Rabb'imiz! Neden üzerimize savaş yazdın, bizi yakın bir zamana kadar erteleseydin ya?" dediler. De ki: "Dünya geçimliği önemsizdir. Ahiret, takva sahibi kimseler için daha hayırlıdır.". Ve hurma çekirdeğinin içindeki lif kadar size haksızlık edilmez. |
655|4|162|لَّٰكِنِ ٱلرَّٰسِخُونَ فِى ٱلْعِلْمِ مِنْهُمْ وَٱلْمُؤْمِنُونَ يُؤْمِنُونَ بِمَآ أُنزِلَ إِلَيْكَ وَمَآ أُنزِلَ مِن قَبْلِكَ وَٱلْمُقِيمِينَ ٱلصَّلَوٰةَ وَٱلْمُؤْتُونَ ٱلزَّكَوٰةَ وَٱلْمُؤْمِنُونَ بِٱللَّهِ وَٱلْيَوْمِ ٱلْءَاخِرِ أُو۟لَٰٓئِكَ سَنُؤْتِيهِمْ أَجْرًا عَظِيمًا Lakinir rasihune fil ilmi minhum vel mu'minune yu'minune bi ma unzile ileyke ve ma unzile min kablike vel mukimines salate vel mu'tunez zekate vel mu'minune billahi vel yevmil ahir. Ulaike se nu'tihim ecran azima. Ancak, onlardan ilimde derinleşmiş olanlar, sana ve senden önce indirilene iman eden mü'minler, salatı ikame edenler, zekâtı verenler, Allah'a ve Ahiret Günü'ne iman edenler var ya işte onlara gelecekte büyük bir ödül vereceğiz. |
681|5|12|وَلَقَدْ أَخَذَ ٱللَّهُ مِيثَٰقَ بَنِىٓ إِسْرَٰٓءِيلَ وَبَعَثْنَا مِنْهُمُ ٱثْنَىْ عَشَرَ نَقِيبًا وَقَالَ ٱللَّهُ إِنِّى مَعَكُمْ لَئِنْ أَقَمْتُمُ ٱلصَّلَوٰةَ وَءَاتَيْتُمُ ٱلزَّكَوٰةَ وَءَامَنتُم بِرُسُلِى وَعَزَّرْتُمُوهُمْ وَأَقْرَضْتُمُ ٱللَّهَ قَرْضًا حَسَنًا لَّأُكَفِّرَنَّ عَنكُمْ سَيِّـَٔاتِكُمْ وَلَأُدْخِلَنَّكُمْ جَنَّٰتٍ تَجْرِى مِن تَحْتِهَا ٱلْأَنْهَٰرُ فَمَن كَفَرَ بَعْدَ ذَٰلِكَ مِنكُمْ فَقَدْ ضَلَّ سَوَآءَ ٱلسَّبِيلِ Ve lekad ehazallahu misaka beni israil, ve beasna minhumusney aşera nakiba ve kalellahu inni meakum lein ekamtumus salate ve ateytumuz zekate ve amentum bi rusuli ve azzertumuhum ve akradtumullahe kardan hasenen le ukeffirenne ankum seyyiatikum ve le udhılennekum cennatin tecri min tahtıhel enhar, fe men kefere ba'de zalike minkum fe kad dalle sevaes sebil. Gerçek şu ki, Allah, Beni İsrail'den kesin bir söz almıştı. Kendilerinden on iki temsilci belirlemiştik. Ve Allah: "Şüphesiz, Ben sizinle beraberim. Dini yasaları sürdürür ve zekâtı verirseniz, resullerime inanıp onları destekler ve Allah'a güzel bir borç verirseniz, kötülüklerinizi hiçe sayar ve sizi altından ırmaklar akan Cennetlere sokarım. Bundan sonra içinizden kim kâfirlik yaparsa, artık düz yolda şaşırmış olur" demişti. |
724|5|55|إِنَّمَا وَلِيُّكُمُ ٱللَّهُ وَرَسُولُهُۥ وَٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ ٱلَّذِينَ يُقِيمُونَ ٱلصَّلَوٰةَ وَيُؤْتُونَ ٱلزَّكَوٰةَ وَهُمْ رَٰكِعُونَ İnnema veliyyukumullahu ve resuluhu vellezine amenullezine yukimunes salate ve yu'tunez zekate ve hum rakıun. Sizin veliniz/yöneticiniz sadece Allah ve resulü ve boyun eğdikleri halde iman eden, Allah'ın dini yasalarını sürdürenler ve zekâtlarını verenlerdir. |
1110|7|156|وَٱكْتُبْ لَنَا فِى هَٰذِهِ ٱلدُّنْيَا حَسَنَةً وَفِى ٱلْءَاخِرَةِ إِنَّا هُدْنَآ إِلَيْكَ قَالَ عَذَابِىٓ أُصِيبُ بِهِۦ مَنْ أَشَآءُ وَرَحْمَتِى وَسِعَتْ كُلَّ شَىْءٍ فَسَأَكْتُبُهَا لِلَّذِينَ يَتَّقُونَ وَيُؤْتُونَ ٱلزَّكَوٰةَ وَٱلَّذِينَ هُم بِـَٔايَٰتِنَا يُؤْمِنُونَ Vektub lena fi hazihid dunya haseneten ve fil ahıreti inna hudna ileyk, kale azabi usibu bihi men eşau ve rahmeti vesiat kulle şey', fe se ektubuha lillezine yettekune ve yu'tunez zekate vellezine hum bi ayatina yu'minun. "Bize Dünyada da Ahirette de iyilikler yaz, Sana doğru hidayet olduk'' dedi. ''Azabımı layık gördüğüme isabet ettiririm ve rahmetim her şeyi kuşatandır. Onu ayetlerimize iman eden takva sahiplerine ve zekâtı verenlere yazacağım" dedi. |
1240|9|5|فَإِذَا ٱنسَلَخَ ٱلْأَشْهُرُ ٱلْحُرُمُ فَٱقْتُلُوا۟ ٱلْمُشْرِكِينَ حَيْثُ وَجَدتُّمُوهُمْ وَخُذُوهُمْ وَٱحْصُرُوهُمْ وَٱقْعُدُوا۟ لَهُمْ كُلَّ مَرْصَدٍ فَإِن تَابُوا۟ وَأَقَامُوا۟ ٱلصَّلَوٰةَ وَءَاتَوُا۟ ٱلزَّكَوٰةَ فَخَلُّوا۟ سَبِيلَهُمْ إِنَّ ٱللَّهَ غَفُورٌ رَّحِيمٌ Fe izenselehal eşhurul hurumu faktulul muşrikine haysu vecedtumuhum ve huzuhum vahsuruhum vak'udu lehum kulle marsad , fe in tabu ve ekamus salate ve atuz zekate fe hallu sebilehum, innallahe gafurun rahim. Haram aylar ardı ardına çıkınca, müşrikleri bulduğunuz yerde etkisizleştirin: Onları yakalayıp hapsedin ve bütün gözetleme yerlerine oturun. Tevbe eder, dini yasaları gözetir ve zekât verirlerse, yollarını serbest bırakın. Şüphesiz, Allah Gafur/bağışlayandır, Rahim/bol merhametlidir. |
1246|9|11|فَإِن تَابُوا۟ وَأَقَامُوا۟ ٱلصَّلَوٰةَ وَءَاتَوُا۟ ٱلزَّكَوٰةَ فَإِخْوَٰنُكُمْ فِى ٱلدِّينِ وَنُفَصِّلُ ٱلْءَايَٰتِ لِقَوْمٍ يَعْلَمُونَ Fe in tabu ve ekamus salate ve atuz zekate fe ıhvanukum fid din , ve nufassılul ayati li kavmin ya'lemun. Tevbe eder, dini yasaları gözetir ve zekât verirlerse, artık sizin din kardeşlerinizdirler. Bilen bir kavme ayetleri böyle serpiştirerek açıklarız. |
1253|9|18|إِنَّمَا يَعْمُرُ مَسَٰجِدَ ٱللَّهِ مَنْ ءَامَنَ بِٱللَّهِ وَٱلْيَوْمِ ٱلْءَاخِرِ وَأَقَامَ ٱلصَّلَوٰةَ وَءَاتَى ٱلزَّكَوٰةَ وَلَمْ يَخْشَ إِلَّا ٱللَّهَ فَعَسَىٰٓ أُو۟لَٰٓئِكَ أَن يَكُونُوا۟ مِنَ ٱلْمُهْتَدِينَ İnnema ya'muru mesacidallahi men amene billahi vel yevmil ahıri ve ekames salate ve atez zekate ve lem yahşe illallahe fe asa ulaike en yekunu minel muhtedin. Allah'ın mescidlerini yalnızca, Allah'a ve Ahiret Gününe iman eden, dini yasaları gözeten, zekâtı veren ve Allah'tan başkasından korkmayanlar onarır. Belki hidayete erenler de işte bunlar olacak. |
1306|9|71|وَٱلْمُؤْمِنُونَ وَٱلْمُؤْمِنَٰتُ بَعْضُهُمْ أَوْلِيَآءُ بَعْضٍ يَأْمُرُونَ بِٱلْمَعْرُوفِ وَيَنْهَوْنَ عَنِ ٱلْمُنكَرِ وَيُقِيمُونَ ٱلصَّلَوٰةَ وَيُؤْتُونَ ٱلزَّكَوٰةَ وَيُطِيعُونَ ٱللَّهَ وَرَسُولَهُۥٓ أُو۟لَٰٓئِكَ سَيَرْحَمُهُمُ ٱللَّهُ إِنَّ ٱللَّهَ عَزِيزٌ حَكِيمٌ Vel mu'minune vel mu'minatu ba'duhum evliyau ba'd, ye'murune bil ma'rufi ve yenhevne anil munkeri ve yukimunas salate ve yu'tunez zekate ve yutiunallahe ve resuleh, ulaike se yerhamuhumullah, innallahe azizun hakim. Mümin erkekler ve mümin kadınlar birbirlerinin velileridir. İyiliği emreder, kötülüğü menederler. Dini yasaları gözetirler ve zekâtı verirler. Resule itaat ederek Allah'a itaat ederler. İşte onlara, Allah rahmet edecektir. Şüphesiz, Allah Aziz/güç yetirendir, Hakîm/hikmet sahibidir. |
2554|21|73|وَجَعَلْنَٰهُمْ أَئِمَّةً يَهْدُونَ بِأَمْرِنَا وَأَوْحَيْنَآ إِلَيْهِمْ فِعْلَ ٱلْخَيْرَٰتِ وَإِقَامَ ٱلصَّلَوٰةِ وَإِيتَآءَ ٱلزَّكَوٰةِ وَكَانُوا۟ لَنَا عَٰبِدِينَ Ve cealnahum eimmeten yehdune bi emrina ve evhayna ileyhim fi'lel hayrati ve ikames salati ve itaez zekati, ve kanu lena abidin. Onları bizim emrimizle hidayet eden önderler yaptık ve kendilerine hayırlar işlemeyi, dini yasaları sürdürmeyi, zekâtı vermeyi vahyettik. Onlar sadece bize kulluk edenlerdi. |
2634|22|41|ٱلَّذِينَ إِن مَّكَّنَّٰهُمْ فِى ٱلْأَرْضِ أَقَامُوا۟ ٱلصَّلَوٰةَ وَءَاتَوُا۟ ٱلزَّكَوٰةَ وَأَمَرُوا۟ بِٱلْمَعْرُوفِ وَنَهَوْا۟ عَنِ ٱلْمُنكَرِ وَلِلَّهِ عَٰقِبَةُ ٱلْأُمُورِ Ellezine in mekkennahum fil ardı ekamus salate ve atevuz zekate ve emeru bil ma'rufi ve nehev anil munker, ve lillahi akıbetul umur. Ki onlara, imkân sağlasak, dini yasaları ayakta tutar, zekâtı verir, iyiliği emreder ve kötülüğü menederler. Tüm işlerin akıbeti yalnız Allah'adır. |
2671|22|78|وَجَٰهِدُوا۟ فِى ٱللَّهِ حَقَّ جِهَادِهِۦ هُوَ ٱجْتَبَىٰكُمْ وَمَا جَعَلَ عَلَيْكُمْ فِى ٱلدِّينِ مِنْ حَرَجٍ مِّلَّةَ أَبِيكُمْ إِبْرَٰهِيمَ هُوَ سَمَّىٰكُمُ ٱلْمُسْلِمِينَ مِن قَبْلُ وَفِى هَٰذَا لِيَكُونَ ٱلرَّسُولُ شَهِيدًا عَلَيْكُمْ وَتَكُونُوا۟ شُهَدَآءَ عَلَى ٱلنَّاسِ فَأَقِيمُوا۟ ٱلصَّلَوٰةَ وَءَاتُوا۟ ٱلزَّكَوٰةَ وَٱعْتَصِمُوا۟ بِٱللَّهِ هُوَ مَوْلَىٰكُمْ فَنِعْمَ ٱلْمَوْلَىٰ وَنِعْمَ ٱلنَّصِيرُ Ve cahidu fillahi hakka cihadih, huvectebakum ve ma ceale aleykum fid dini min harac, millete ebikum ibrahim, huve semmakumul muslimine min kablu ve fi haza li yekuner resulu şehiden aleykum ve tekunu şuhedae alen nas, fe ekimus salate ve atuz zekate va'tesımu billah, huve mevlakum, fe ni'mel mevla ve ni'men nasir. Allah uğrunda hakkıyla cihat edin. O, sizi bir araya getirdi ve dinde üzerinize hiçbir sıkıntı da yüklemedi. Babanız İbrahim'in dinidir. O sizi daha önceden Müslümanlar diye isimlendirdi. Bu işte resul size şahit olsun, siz de insanlara şahit olun. Dini sürdürün, zekâtı verin ve Allah'a sarılın ki O Mevla'nızdır, ne güzel Mevla ne güzel yardımcıdır! |
2826|24|37|رِجَالٌ لَّا تُلْهِيهِمْ تِجَٰرَةٌ وَلَا بَيْعٌ عَن ذِكْرِ ٱللَّهِ وَإِقَامِ ٱلصَّلَوٰةِ وَإِيتَآءِ ٱلزَّكَوٰةِ يَخَافُونَ يَوْمًا تَتَقَلَّبُ فِيهِ ٱلْقُلُوبُ وَٱلْأَبْصَٰرُ Ricalun la tulhihim ticaratun ve la bey'un an zikrillahi ve ikamis salati ve itaiz zekati yehafune yevmen tetekallebu fihil kulubu vel ebsar. Ticaret ve alışveriş kendilerini, Allah'ı anmaktan, Dini yasaları sürdürmekten, zekâtı vermekten oyalamayan aktif kişiler. Onlar, kalplerin ve bakışların döndürüleceği Günden korkarlar |
2845|24|56|وَأَقِيمُوا۟ ٱلصَّلَوٰةَ وَءَاتُوا۟ ٱلزَّكَوٰةَ وَأَطِيعُوا۟ ٱلرَّسُولَ لَعَلَّكُمْ تُرْحَمُونَ Ve ekimus salate ve atuz zekate ve atiur resule leallekum turhamun. Dininizi sürdürün, zekâtı verin, Resule itaat edin ki belki rahmete eresiniz. |
3160|27|3|ٱلَّذِينَ يُقِيمُونَ ٱلصَّلَوٰةَ وَيُؤْتُونَ ٱلزَّكَوٰةَ وَهُم بِٱلْءَاخِرَةِ هُمْ يُوقِنُونَ Ellezine yukimunes salate ve yu'tunez zekate ve hum bil ahıreti hum yukınun. Ki onlar dini yasaları ayakta tutar, zekâtı verirler. Ahirete de kesin imanla inanırlar. |
3471|31|4|ٱلَّذِينَ يُقِيمُونَ ٱلصَّلَوٰةَ وَيُؤْتُونَ ٱلزَّكَوٰةَ وَهُم بِٱلْءَاخِرَةِ هُمْ يُوقِنُونَ Ellezine yukimunes salate ve yu'tunez zekate ve hum bil ahıreti hum yukinun. Dini yasaları ayakta tutanlar, zekâtı verenler, işte onlar Ahirete kesin imanla inanırlar. |
3564|33|33|وَقَرْنَ فِى بُيُوتِكُنَّ وَلَا تَبَرَّجْنَ تَبَرُّجَ ٱلْجَٰهِلِيَّةِ ٱلْأُولَىٰ وَأَقِمْنَ ٱلصَّلَوٰةَ وَءَاتِينَ ٱلزَّكَوٰةَ وَأَطِعْنَ ٱللَّهَ وَرَسُولَهُۥٓ إِنَّمَا يُرِيدُ ٱللَّهُ لِيُذْهِبَ عَنكُمُ ٱلرِّجْسَ أَهْلَ ٱلْبَيْتِ وَيُطَهِّرَكُمْ تَطْهِيرًا Ve karne fi buyutikunne ve la teberrecne teberrucel cahiliyyetil ula ve ekımnes salate ve atinez zekate ve atı'nallahe ve resuleh, innema yuridullahu li yuzhibe ankumur ricse ehlel beyti ve yutahhirekum tathira. Evlerinizde yerleşin. Önceki cahiliye döneminde olduğu gibi kendinizi sergilemeyin. Dini yasaları sürdürün ve zekâtı verin. Resulüne itaat ederek Allah'a itaat edin. Allah, siz ev ehlinden ancak olumsuzlukları gidermek ve tertemiz yapmak istiyor. |
4223|41|7|ٱلَّذِينَ لَا يُؤْتُونَ ٱلزَّكَوٰةَ وَهُم بِٱلْءَاخِرَةِ هُمْ كَٰفِرُونَ Ellezine la yu'tunez zekate ve hum bil ahireti hum kafirun. Onlar zekâtı vermeyen, Ahirete de kâfir olanlardır. |
5115|58|13|ءَأَشْفَقْتُمْ أَن تُقَدِّمُوا۟ بَيْنَ يَدَىْ نَجْوَىٰكُمْ صَدَقَٰتٍ فَإِذْ لَمْ تَفْعَلُوا۟ وَتَابَ ٱللَّهُ عَلَيْكُمْ فَأَقِيمُوا۟ ٱلصَّلَوٰةَ وَءَاتُوا۟ ٱلزَّكَوٰةَ وَأَطِيعُوا۟ ٱللَّهَ وَرَسُولَهُۥ وَٱللَّهُ خَبِيرٌۢ بِمَا تَعْمَلُونَ E eşfaktum en tukaddimu beyne yedey necvakum sadekat, fe iz lem tef'alu ve taballahu aleykum, fe ekimus salate ve atuz zekate ve etiullahe ve resuleh, vallahu habirun bi ma ta'melun. Baş başa konuşmanızdan önce sadakalar vermekten korktunuz mu? Bunu yapmadıysanız Allah tövbelerinizi kabul etti. Artık Dini yasaları ayakta tutun, zekâtı ödeyin, Allah'a ve resulüne itaat edin. Allah, yaptıklarınızdan Habîr/her an haberdardır. |
5493|73|20|إِنَّ رَبَّكَ يَعْلَمُ أَنَّكَ تَقُومُ أَدْنَىٰ مِن ثُلُثَىِ ٱلَّيْلِ وَنِصْفَهُۥ وَثُلُثَهُۥ وَطَآئِفَةٌ مِّنَ ٱلَّذِينَ مَعَكَ وَٱللَّهُ يُقَدِّرُ ٱلَّيْلَ وَٱلنَّهَارَ عَلِمَ أَن لَّن تُحْصُوهُ فَتَابَ عَلَيْكُمْ فَٱقْرَءُوا۟ مَا تَيَسَّرَ مِنَ ٱلْقُرْءَانِ عَلِمَ أَن سَيَكُونُ مِنكُم مَّرْضَىٰ وَءَاخَرُونَ يَضْرِبُونَ فِى ٱلْأَرْضِ يَبْتَغُونَ مِن فَضْلِ ٱللَّهِ وَءَاخَرُونَ يُقَٰتِلُونَ فِى سَبِيلِ ٱللَّهِ فَٱقْرَءُوا۟ مَا تَيَسَّرَ مِنْهُ وَأَقِيمُوا۟ ٱلصَّلَوٰةَ وَءَاتُوا۟ ٱلزَّكَوٰةَ وَأَقْرِضُوا۟ ٱللَّهَ قَرْضًا حَسَنًا وَمَا تُقَدِّمُوا۟ لِأَنفُسِكُم مِّنْ خَيْرٍ تَجِدُوهُ عِندَ ٱللَّهِ هُوَ خَيْرًا وَأَعْظَمَ أَجْرًا وَٱسْتَغْفِرُوا۟ ٱللَّهَ إِنَّ ٱللَّهَ غَفُورٌ رَّحِيمٌۢ İnne rabbeke ya'lemu enneke tekumu edna min suluseyil leyli ve nısfehu ve sulusehu ve taifetun minellezine meak, vallahu yukaddirul leyle ven nehar, alime en len tuhsuhu fe tabe aleykum, fakreu ma teyessere minel kur'an, alime en seyekunu minkum merda ve aharune yadribune fil'ardı yebtegune min fadlillahi ve aharune yukatilune fi sebilillahi fakreu ma teyessere minhu ve ekimus salate ve atuz zekate ve akridullahe kardan hasena, ve ma tukaddimu li enfusikum min hayrin teciduhu indallahi huve hayren ve a'zame ecra, vestagfirullah, innellahe gafurun rahim. Şüphesiz Rabbin, senin gecenin üçte ikisine yakın kısmında, yarısında ve üçte birinde kalktığını biliyor, beraberinde bulunanlardan bir topluluğu da. Allah, geceyi ve gündüzü ölçer. Sizin bunu asla sayamayacağınızı bildi ve sizi bağışladı. Artık, Kur'an'dan müyesser olduğunuzu/ elinize ulaştığını okuyun. Allah, içinizde hastaların bulunacağını, bir kısmınızın Allah'ın lütfundan rızık aramak üzere yeryüzünde dolaşacağını, diğer bir kısmınızın ise Allah yolunda savaşacağını bildi. Artık Kur'an'dan müyesser olduğunuzu/ elinize geçtiğini okuyup, dine desteği ayakta tutun, zekâtı verin, Allah'a güzel bir borç verin. Kendiniz için ne iyilik hazırlarsanız, onu Allah katında daha üstün bir iyilik ve daha büyük mükâfat olarak bulursunuz. Allah'tan bağışlama dileyin. Şüphesiz Allah Gafur/bağışlayandır, Rahim/bol merhametlidir. |
6133|98|5|وَمَآ أُمِرُوٓا۟ إِلَّا لِيَعْبُدُوا۟ ٱللَّهَ مُخْلِصِينَ لَهُ ٱلدِّينَ حُنَفَآءَ وَيُقِيمُوا۟ ٱلصَّلَوٰةَ وَيُؤْتُوا۟ ٱلزَّكَوٰةَ وَذَٰلِكَ دِينُ ٱلْقَيِّمَةِ Ve ma umiru illa li ya'budullahe muhlisine lehud dine hunefae ve yukimus salate ve yu'tuz zekate ve zalike dinul kayyimeh. Hâlbuki onlara hanifler/haktan sapmayanlar olarak dini Allah'a has kılıp kulluk etmekten başka şey emredilmedi. Dini sürdürmek ve zekâtı vermeyi de. İşte bu hep geçerli olan dindir. |
2303|19|55|وَكَانَ يَأْمُرُ أَهْلَهُۥ بِٱلصَّلَوٰةِ وَٱلزَّكَوٰةِ وَكَانَ عِندَ رَبِّهِۦ مَرْضِيًّا Ve kane ye'muru ehlehu bis salati vez zekati ve kane inde rabbihi mardıyya. Kendisine tabi olanlara salatı ve zekâtı emrederdi. Rabbinin katında da razı edenlerdendi. |
2675|23|4|وَٱلَّذِينَ هُمْ لِلزَّكَوٰةِ فَٰعِلُونَ Vellezine hum liz zekati failun. Zekât için faaliyettedir onlar. |
(زَكَوٰةً) zekât olarak
Kuran Ayet No|Sure No|Ayet No|Ayet Arapça okunuş Meal |
3446|30|39|وَمَآ ءَاتَيْتُم مِّن رِّبًا لِّيَرْبُوَا۟ فِىٓ أَمْوَٰلِ ٱلنَّاسِ فَلَا يَرْبُوا۟ عِندَ ٱللَّهِ وَمَآ ءَاتَيْتُم مِّن زَكَوٰةٍ تُرِيدُونَ وَجْهَ ٱللَّهِ فَأُو۟لَٰٓئِكَ هُمُ ٱلْمُضْعِفُونَ Ve ma ateytum min riben li yerbuve fi emvalin nasi fe la yerbu indallah, ve ma ateytum min zekatin turidune vechallahi fe ulaike humul mud'ıfun. İnsanların malları içinde artsın diye katlanarak arttırılandan her ne verirseniz, Allah katında artmaz. Ama Allah'ın hoşnutluğunu isteyerek her ne zekât verirseniz; işte bunu yapanlar kat kat arttıranlardır. |
19:13 ve 18:81 ayetlerinde arınma, temizlik olarak kullanılmıştır.