Kıyamette gökyüzü neden gül renginde bir yağlı boya tablosu gibi olacak?

Yüce Allah halk arasında kıyamet olarak bilinen evrenin düzeninin bozulması esnasında gökyüzünün bir yağlı boya benzeri gül renginde olacağını bizlere bildirmiştir.

Kur’an Ayet No|Sure No|Ayet No|Ayet

Arapça okunuş

Meal

55|37|فَإِذَا ٱنشَقَّتِ ٱلسَّمَآءُ فَكَانَتْ وَرْدَةً كَٱلدِّهَانِ

37. Fe îzen şakkatis semâu fe kânet verdeten keddihân(keddihâni).

Öyle ki yarıldığı zaman gök180; öyle ki oldu (gök) bir gül rengi; yağlı boyama (tablosu) gibi.

180Kur’an’a göre gök kavramı başımızı göğe çevirip baktığımızda gördüğümüz veya göremediğimiz her şeyi kapsar. Tekil olarak; Dünya atmosferi, diğer gezegenlerin atmosferi, galaksimiz içindeki bir nebula/bulutsu ya da evrenin kendisi işaret edilmiş olabilir. Gök kavramı ayetin işareti üzerinden okunmalıdır.

55:37 ayetinden gök olarak evrenin işaret edildiği ortadadır. Demek ki kıyamette gök yarılacak/yırtılacak ve gökyüzüne bakan bir kimse onu gül renginde yağlı boya tablosu gibi görecektir.  

Güllerin genel özellikleri incelendiğinde çoğunluğunun kırmızı ve kırmızının daha çok tonlarında olduklarını görürüz.

Aşağıdaki resimde güllerin genel renkleri gösterilmiştir.

gok yarildi gul rengi yagli

Kur’an bütün olarak okunduğunda Yüce Allah’ın bizlere büyük işaretler verdiği görülür. Kısaca bilgi verelim;

Evrenimiz hızla genişlemektedir.

Kur’an Ayet No|Sure No|Ayet No|Ayet

Arapça okunuş

Meal

51|47|وَٱلسَّمَآءَ بَنَيْنَـٰهَا بِأَيْي۟دٍ وَإِنَّا لَمُوسِعُونَ

47. Ves semâe beneynâhâ bi eydin ve innâ le mûsiûn(mûsiûne).

Ve gök180; bina ettik onu kuvvetlerle; ve doğrusu biz mutlak genişleticileriz.

Evrenin genişlemesine karanlık enerji neden olur. Karanlık enerjinin gücü sürekli artmaktadır; böylece evren hızlanarak genişlemektedir. Gün gelecek karanlık enerji fantom enerjisine dönüşecek ve evrenin kumaşını yırtacaktır. Aşırı şişirilen bir balonun eninde sonunda yırtılıp yarılması gibi evrenin kumaşı eninde sonunda bir veya birçok yerinden yarılacaktır. Nereden mi biliyoruz? Çünkü evrenin kumaşını oluşturan Higgs bozonu olması gereken kütlede değildir. Kısaca Higgs bozonunu tanıyalım;

Piter Higgs (Yüce Allah rahmet etsin; 8.4.2024’de Edinburgh’ta 94 yaşında vefat etti) atom altı parçacıklara kütle kazandıran bir bozonun olması gerektiğini matematiksel modellerle ortaya koydu. Piter Higgs’e göre bu bozunun kütlesi 127 GeV (Giga elektron-volt) olmalıydı. Piter Higgs’in matematiksel modellerle ortaya koyduğu bu bozon ancak 2012 yılında CERN’de keşfedilebildi. Bu keşif Piter Higgs’e Nobel ödülünü kazandırdı. Ancak ilginç bir durum söz konusuydu. Tanrı parçacığı olarak isimlendirilen bu bozonun kütlesi CERN’de 125 GeV olarak tespit edildi. Higgs bozonu Higgs alanı yaratır. Bu alanla etkileşime giren atom altı parçacıkları bu alanda yavaşlar, durur ve kütle kazanır. Higgs alanı ile etkileşime girmeyen atom altı parçacıkları ise ışık hızında hareket eder. Higgs bozonu olmasaydı madde oluşamazdı. Atomlarımız ışık hızında dağılırdı. Neden CERN’de yapılan deneylerde Higgs bozunu 127 GeV yerine 125 GeV olarak tespit edildi? Peter Higgs hatalı mıydı? Hayır. Peter Higgs’in hesapları doğruydu. Peter Higgs evrenin sonsuza kadar stabil olacağı üzerinden hesaplamalar yapmıştı. Bu nedenle 127 GeV’a ulaştı. Evrendeki gerçek Higgs bozonu ise 125 GeV’tu. Bu da bize evrenin kumaşının sonsuza kadar stabil kalmayacağını, evrenin sonsuza kadar stabil olmadığını, bir zamanda kumaşın mutlak yırtılacağını/yarılacağını bizlere göstermektedir.

Stephen Hawking (Fizikçi ve kozmolog; Yüce Allah rahmet etsin.) vefat etmeden önce Higgs bozonunun beklenenden daha az kütleye sahip olmasıyla ilgili bir yazı yazdı. Evrenin stabil olmadığını, eninde sonunca yırtılacağını bildirdi. Kumaşın yırtılan yerlerinin ışık hızında tüm evrene yayılacağını söyledi. Gerçekten de böyledir. Patlayan bir balon nasıl ki tekrar asla şişirilemez, çok yerinden yırtılan evreni de artık karanlık enerjinin üflemesi şişiremez. Evrenimizin bir üst boyutunda yer çekimi aşırı kuvvetlidir. Nereden mi biliyoruz? Çünkü evrenimiz içinde yerçekimi diğer temel kuvvetlere oranla çok zayıftır. Ufacık bir mıknatıs bir toplu iğneyi yerden kaldırarak tüm dünyanın yerçekimi gücünü yenebilmektedir. O durumda anlarız ki evrenimiz içindeki yerçekimi kuvvetinin büyük kısmı evrenimizin dışında yani bir üst boyuttadır. Bir üst boyutta çok güçlü olan bu kuvvetin ancak çok az bir kısmı bizim boyutumuza sızmaktadır.

Kur’an’dan öğrendiğimize göre Yüce Allah’ın arşında yani hiperuzayda yerçekimi çok kuvvetlidir. Yüce Allah’ın arşında 1 gün şu an yaşadığımız zamanda 1000 yıla eşittir. Bu da bize bir üst boyutlarda yer çekiminin çok kuvvetli olduğunu düşündürür. Evren bir balonun patlaması gibi birçok yerinden yırtıldığında bu yırtılan parçalar çok yüksek yerçekimine maruz kalacaktır. Örnek vermek gerekirse; galaksimizin hemen yakınında olan bir yırtık tüm galaksiyi hiperuzaydaki karadelik gücünde olan yerçekimine maruz bırakır.  Muazzam büyüklükte olan yerçekimi tüm galaksiyi ışık hızının belirli bir oranında hiperuzaya doğru çekecektir. Bu da nebulaların, yıldızların çok yüksek hızlarda bizden uzaklaşması demektir. Bir anda çok yüksek hızlarda bizlerden uzaklaşan cisimlerin bize ulaşan ışıkları Doppler etkisi altına girecek ve kızıl renge kayma olacaktır. Her cismin uzaklaşma hızı farklı olacağı için kıyamette göğe bakan bir insan gökyüzünü farklı gül renkleri tonunda, farklı fırçalar sürülmüş gibi, tam da bir yağlı boya gibi olduğunu görecektir.  

Aşağıdaki resmi yapay zeka çizmiştir. Kıyamet anında gök bu şekilde bir yağlı boya tablosu gibi olacaktır.

gok rose kiyamet

En doğrusunu Allah bilir.